Geçtiğimiz Cuma günü Süleymaniye’de vurulan PKK’nin istihbarat örgütü NLP’nin çalışanlarından Hüseyin Arasan olayı henüz aydınlatılamadı. Sadece bu cinayet değil daha önce Süleymaniye’de vurulan PKK’nin iki kadrosu Nagehan Akarsen, Yasin Bulut cinayetleri başta olmak üzere diğer 5 kişinin hayatını kaybettiği olaylarda aydınlatılmadı. Bu olayın aydınlatılmasını istemeyen çevreler var.
PKK ve YNK katillerin yakalanmasını istemiyor
Olayın yaşandığı Süleymaniye idaresini elinde bulunduran YNK ve vurulan kişilerin ilişkide olduğu PKK cinayetlerin aydınlatılması önündeki en büyük engel durumundalar.
PKK ve YNK arasındaki çirkef ortaklık Süleymaniye’yi karanlığa sürüklüyor. Süleymaniye artık bir aydınlar şehri değildir. Bir ölüm şehri olmuştur. PKK tüm kirli ekonomik, siyasi, kara para aklama, uyuşturucu vb. işlerinin merkezi Süleymaniye’dir. Tüm cinayetler Süleymaniye’de işleniyor. Normalde YNK istihbaratı iki kişi Bafil Talabani hakkında konuşsa 24 saat içinde haberdar oluyor, eve baskın düzenliyor. Ama her ne hikmetse bu cinayetler aydınlatılamıyor.
YNK, Türkiye ile zaten gergin olan ilişkilerinin daha fazla gerginleşmesini engellemek için katillerin şehirden çıkışına göz yumuyor. Normalde olay işlendiği an şehrin giriş çıkışlarını kontrol altına ala bilir, kameralar incelene bilir. Fakat YNK bunları yapmıyor. Böylelikle yakaladığı kişilerin mahkemesi vb. nedenlerle Türkiye ile yüz göz olmak istemiyor.
PKK ise çok daha derin nedenlerle katillerin yakalanmasını istemiyor. Çünkü her cinayette katilin ayak izleri bize yine PKK’yi gösteriyor. PKK içinde ilişkisi olmayan birinin hedefleri seçmesi, hareket saatlerini takip etmesi zordur. Katillerin bağlantıları PKK kurumlarının içindedir. Nitekim 4 Ekim 2022 tarihinde Süleymaniye’de vurulan Nagehan Akarsel cinayetinde de katil PKK kurumlarına gidip gelmiş biriydi. Darka Mazi’nin konuya ilişkin yazısına şu linkten ulaşa bilirsiniz: https://darkamazi.com/archives/1022149
Açık söylemek gerekirse bu cinayetlerden en büyük faydayı PKK sağlıyor. Çünkü PKK’nin elindeki en büyük silah propaganda ile mağdur olduğunu söylemek, duygu sömürüsü yapmak ve kendi kanun dışılığını resmileştirmek. Bu cinayetler sonrası aylarca mağdur siyaseti yapıyor, kitlesini ve kurumlarını harekete geçiriyor, kendine saldırı zemini yaratıyor. KCK kime saldırıyor. Türk devletine mi? Hayır. Elbette ki KDP’ye ve kurumlarına. Bu kez ise KCK daha büyük bir açıklama yaptı.
KCK: Cinayet işleyeceğiz
KCK Eşbaşkanlığı’nın tetikçi kurumu olan ve adı Dış ilişkiler Komitesi denen bir yapısı var. Normalde dış ilişkiler komitesi diplomasi işleri yapması gerekirken bu KCK’nin Dış İlişkiler Komitesi terör estirmekle, cinayet tehditleri yapmakla ve sağa sola ahkam kesmekle meşgul olan bir yapı. KCK’nin bu komitesi Hüseyin Arasan cinayetinde sonrası da yine Kürdistan Bölgesi vatandaşlarını öldürmekle tehdit eden bir açıklama yaptı.
Açıklamada ““MİT’in tek başına Güney Kurdistan’da ajan örgütleme imkânı yoktur. KDP-Parastin yardımı olmadan tek bir adım atamayacağı da açıktır. KDP tek tek kişileri MİT’e ajan olarak örgütlediği gibi bazen de aile aile MİT’in hizmetine sokmaktadır. Hareketimizin bu tür kişi ve ailelere dair bilgisi ve hazırlığı vardır. Gereken tedbirleri de alacaktır.” dedi. Ayrıca açıklamanın sonunda da “hesabını soracağız” dedi.
Bu eli silahlı diplomasi komitesinin açıklamasından çıkarılacak tek bir sonuç vardır. Oda şudur: PKK yine insan öldürmeye başlayacaktır.
Yerel kaynaklar ve PKK’nin içinden gelen bilgiler KCK’nin bu yıl Mart ayında “bazı sivillere yönelerek kamuoyunu meşgul edecek ve muhaliflerini tehdit edecek eylemler yapma kararı” aldığını söylüyordu. Darka Mazi 7 Mayıs günü bu konuda bir bilgi haberi yayınlamıştı: https://darkamazi.com/archives/1025236
Yani PKK’nin zaten sivilleri vurma kararı vardı ve Hüseyin Arasan olayını kendine gerekçe yaptı.
Nerede PKK varsa, orada MİT var
KCK Dış ilişkiler Komitesinin bildirisindeki değerlendirmelerin gerçekle hiçbir bağlantısı yoktur. KCK ve onun komiteleri tek ayak üzerinde kırk yalan atacak, kırk senaryo yazacak, gerçekleri ters yüz edecek kadar ustadırlar. Şöyle bir iki örnek vere biliriz.
KCK’nin açıklamasında şöyle bir ifade var: “KDP yardım etmese MİT Süleymaniye’de örgütlenemez”. Bu büyük bir yalandır. Çünkü mit dünyanın pek çok yerinde örgütlüdür. En çok da PKK’nin kendi içinde örgütlüdür. Sadece Sakine Cansız cinayetine bakılırsa bile bu görüle bilir. Hemen eklemekte fayda var PKK örgütü Türk devleti ve MİT’inin öncü gücüdür. PKK nereye giderse, Türk devleti ve MİT’i de arkasından oraya gidiyor. Rojava bunun en iyi örneğidir.
Ne zaman PKK Süleymaniye’ye gitti hemen ardından MİT’te gitti. Yani beraber Süleymaniye’yi işgal ettiler. Ve MİT üyeleri PKK’nin başta Mezopatamya İşçi Derneği olmak üzere tüm kurumlarında örgütlüdür. Süleymaniye’de beş cinayet işlenmiştir 5’i de PKK ile ilişkilidir.
PKK’nin olduğu her yerde ölüm var
PKK sadece Süleymaniye’de değil Kürdistan’daki siyasi ve Türk devleti kaynaklı ölümlerin tümünden sorumludur. Yoksul köylüler ot toplamak için dağa çıkıyor, PKK mayını patlıyor, ölüyorlar. PKK gidip köylerin etrafına tünel, kanal kazıyor, uçak gelip vuruyor, köyüler ölüyor. PKK Kuzey’den kaçıp Güney’e gelen yoksul işçileri örgütleyip para olmak için etrafına topluyor, terörize ediyor, vuruluyorlar. PKK öldürtüyor, sonra da cenazelerinden de rant sağlıyor. PKK halkın, sivillerin yakasından düşmüyor. PKK son beş yıl içinde Gazi Salih Elixan, Peşmergeler ve sivillerde içinde Kürdistan Bölgesi’nde 50’den fazla insanın hayatını kaybetmesinden sorumludur. PKK bir cinayet hareketidir. Ve KCK açıklamasında yeni bir cinayet işleyeceklerini açıklamışlardır. Yani değişik bir açıklama değildir.
Tüm bu cinayet vb. süreçlerden ne YNK ne de PKK zarar görüyor. Zarar gören Kürdistan Bölgesidir. Bu da hem PKK’nin işine geliyor hem PKK’nin. Alan memnun satan memnundur. YNK, PKK medyası KDP’yi hedef gösteriyor diye mutludur. PKK saldırmak için gerekçe bulduğu için memnundur. Ve tüm bu süreçlerin Bağdat-Tahran- Süleymaniye arasındaki Kürdistan karşıtı konsept ile bağlantılıdır. PKK’de sırtını bu güçlere dayayarak bu denli pervasız, ahlak yoksunu bir açıklama yapmıştır. Bu açıklama önümüzdeki günlerde Kürdistan bölgesinin provokatif eylemlere tanık olacağını da göstermektedir.
