Ferit Azad, Kuzey Kürdistan’da bir araya gelmiş bir avuç gencin kurduğu Platforma Ciwanên Serbîxwe’ye öncülük eden bir isimdi. Bu Newroz’da Bazid’de yürüdüler ve Ala Rengin kaldırdılar. Ferit Azad 7 Nisan günü tutuklandı.
Ferit Azad tutuklandığı günlerde PKK’li gençler Öcalan’ın doğum gününü kutlamak için dev Öcalan bayrakları ile Öcalan’ın doğduğu köye yürüyordular. PKK’li gençlere izin var ama Ferit Azad’a izin yok. İlginç….
Bir yıl öncede tutuklanmıştı. Üstelik her yerde yüksek sesle “PKK’li olmadıklarını söyleyip, PKK’yi eleştirdikleri halde” Ferit Azad’a “PKK ve KCK üyeliğinden” dava açılmıştı. İlginç…
Ali Çeven’de PKK’li olmayan bir gençti. Kürd Öncüleri Derneği kurmuş, Şeyh Said gibi Kürt liderleri öne çıkaran bir çalışma yürütüyordu. Bir sokak röportajında “Ben Türk değilim, Şeyh Said benim önderim” dedi. Tutuklandı. Hatta mahkeme 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası verdi.
O da PKK’li değildi. Öcalan’ı övmüyordu, Şeyh Said’i övüyordu.
Yani Kuzey Kürdistan’da Öcalan’ı övmek serbest, Şeyh Said’i övmek yasak.
Öcalan resimleri serbest ama Kürdistan bayrağı yasak…
Darka Mazi’ye saldırıların altında ne var?
Sitemiz Darka Mazi yayın hayatına başladığımız 6 yıldır çok büyük zorluklarla karşılaştık. Açıldığımız ilk yıl sitemiz Türkiye’den engellendi. İran’dan engellendik. Durmadık yenisini açtık. Daha sonra da defalarca sitemiz için yeni IP’ler aldık ki bu engelleri aşalım.
Onlarca Facebook ve sosyal medya hesabımız kapatıldı. Cezalar aldık. Durmadık, yenilerini açtık… Sadece geçtiğimiz 40 gün içinde sitemize 45 bin saldırı yapıldı. İşin ilginci takip ettiğimiz kadarı ile sitemize saldıran adresler İran, Türkiye ve Belçika ve Fransa’dan yapılıyor. İran ve Türkiye’yi anladık. Fransa ve Belçika’daki saldırıları da PKK tarafından yapıldığı bizim açımızdan kesindir.
Geçtiğimiz Şubat ayından bu yana X hesaplarımıza, Youtube kanallarımıza Türkiye’den erişim engeli getirildi. Ayrıca sitemiz de mahkeme kararı ile yasaklandı. Sadece Türkçe veya Kurmanci de değil Sorani ve Arapça sitemizde yasaklandı. Yani iki ay içinde Türk devlet mahkemeleri birkaç kez Darka Mazi’yi kapatmak için toplanmış.
Bizim sitemiz böyle kapatılırken Türkiye’de ki PKK yayın organları, Yeni Yaşam, Mezopotamya Ajansı vb yayın organları yıllardır olduğu gibi serbest serbest geziyor.
Yani PKK yayın organları serbest ama Darka Mazi yasak…
Oysa PKK’liler 6 yıldır her yazımızın altına gelip “siz MİT yayın organısınız, siz ajansınız, MİT paranızı yatırdı mı” diye soruyordu. PKK medyasının Kuzey Kürdistan’daki sorumluları yıllardır ceplerinde pasaportları Diyarbakır’dan Süleymaniye’ye gidip, oradan PKK basın komitesi üyeleri, Mustafa Karasu gibi isimlerle görüşüyor. PKK’nin kanalları ile Rojava’ya gidip orada geziyor. Sonra tekrar aynı pasaportla Diyarbakır ve İstanbul’a geri dönüyor. Arada Türk devleti çerezlik birkaç ismi, alt kadroları tutuklasa da özünde işi yürüten isimler için durum farklı. 20 yıldır PKK medyasında yönetici olan isimler var ve hala Diyarbakır, İstanbul, Süleymaniye arasında konforlu biçimde mekik dokuyor. Bu normal mi?
Şimdi soruyoruz biz mi Türk ajanıyız, bunlar mı? Elbette bizim olmadığımız kesin.
Biz, Kürdistan’ın son yüzyıllık tarihinde ki bazı süreçler üzerindeki sır perdesini aralamak isteyen, olayların yayın olarak anlatıldığı gibi olmadığını söyleyen, PKK ve Türk devleti arasındaki danışıklı dövüşte Kürtlerin asıl olması gereken ideallerinin yok edildiğini söyleyen çevrelerden biriyiz. Küçük ama etkili bir çevreyiz. Bunun için de ayda 20 makale yayınladığımız sitemiz ayda 45 bin saldırıya maruz kalıyor ve bunların hepsi politik çevrelerden.
Biz Türk devletinin 50 yıllık “Kürtleri PKK havuzunda toplama, Öcalan kapanında tutma” siyasetine karşı çıkıyoruz. Bunun için de her iki tarafında nefretini topluyoruz.
Biz Kürtlere dayatılan APO’culuk adlı yeni mürit-şeyh ilişkisine karşı çıkıyoruz. Bunun için de Kürtleri Kürtleri “aptal bir kalabalık” haline getirmeye çalışanların hedefi oluyoruz.
Türk devleti Kürtlerin PKK’li olmasını istiyor. Herkesin görmesi gereken tarihi bir gerçek var 1970’lerde Kuzey Kürdistan’daki Kürt siyasal yükselişinden PKK’nin ayakta kalması “Öcalan’ın Kürtlere bahşettiği bir mucize değildi”. Bu Türk devletinin bilinçli bir siyasetiydi.
Yalçın Küçük gibi Türk derinlerinin adamının 1995 yılında Avrupa PKK mitingilerine gidip Öcalan için “Ata-Kürt” yılında Avrupa atıyordu. Çünkü Öcalan’ı Kürtlerin Atatürk’ü yapmak için devlet kollarını sıvamıştı.
Sistematik biçimde Kuzey Kürtleri PKK’ye mahkum edildi.
Kuzey Kürdistan’ın PKK dışındaki Kürt siyasal hareketleri kitleye ulaşmadı, bu oyunu bozmadı.
Kürt düşünce dünyası Öcalan’ın paradigma diye sunduğu Kürt toplumunu dejenerasyon düşüncelerine karış güçlü bir külliyat yaratmadı.
Kürtler yalan yanlış bir tarihe mahkum edildi. Mustafa Kemal’in düşüncelerine geri dönülerek Türkiye’nin Kürtleri kucaklayacağına inanan bir Kürt kitlesi yaratıldı.
Sonuç şimdi devletin “PKK havuzu dışına” çıkmak isteyen kişiler, aydınlar, yazarlar, guruplar hem PKK’nin hem Türk devletinin hedef oluyor.
Platforma Ciwanên Serbuxwe’nin Bazid yürüşüne Türklerden çok PKK’liler saldırdı.
Darka Mazi’ye en büyük saldırılar PKK’den geldi. Ölüm tehditleri aldık, insanlarımız tehdit edildi. Sonuç olarak Kuzey Kurdistan’da PKK’nin etkili olması Türk devletinin tercihidir, stratejisidir, oyunudur.
Bizde öyle kolay kolay geri adım atmayacağız. Dört parça Kürdistan’da Kürtler için özgürleştirici, anti-sömürgeci politikaların yanında olacağız. Kürtlere dayatılan yanlış düşünce kalıplarına, özel savaş politikalarına, sömürgecilerin paralel Kürt yaratma stratejilerine karşı durmaya devam edeceğiz. PKK ve Türk devleti arasındaki paslaşmaları, tarihin az bilinen olaylarını yeniden yorumlamayı, araştırmayı sürdüreceğiz. Söylenmeyenleri söyleyeceğiz…
Kürtlere dayatılan “PKK’li Kürt olma zorunluluğuna” boyun eğmeyen, sömürgecilere boyun eğmeden, özgür ve Kürdistani olmayan hiç kimse geri adım atmamalı.
Biz geri adım atmayacağız…
