Hewlêr ve Duhok Antlaşmaları, politik çevrelerde büyük bir heyecanla karşılanmıştı ve “Kürdlerin Birliği” tamamlandı algısına neden olmuştu. Kuşkusuz ki Güneybatı Kürdistanlı Güçlerin ortaklaşmaları ve birlikte hareket etme kararları çok önemli bir gelişmeydi. Ancak karar almak ile söz konusu kararları hayata geçirmek çok farklı şeylerdir.
Toplantılarda en iyi sözler verilebilir ve kâğıt üzerinde her şeyin en iyisi yazılabilir. Söylenenler ve yazılanlar hayata geçirilmediği müddetçe anlamlı olmaz/olamaz! Dahası hayat bulmayan/buldurulmayan bu tür kararlar halkı hayal kırıklığına uğratır ve küçük hesaplar yapan küçük siyasetçilerin ömrünü uzatır. Hayata geçirilemeyen bu tür kararların sayısız örneğini gören Kürd politik çevrelerinin daha temkinli olması gerekir. Unutulmamalıdır ki Hewlêr ve Duhok Antlaşmaları’nın hayata geçirilmemesinin sonuçlarını yaşıyoruz…
Hewlêr/Duhok Antlaşmaları neden hayata geçirilmedi?
Kimler/niçin engel oldu?
Geniş bilgi için: (https://x.com/DarkaMaziTurkce/status/1867853922276184442)
Hewlêr/Duhok Antlaşmaları’na uymayanlara karşı ne gibi yaptırımlar uygulandı?
Hewlêr/Duhok Antlaşmaları’nı ihlal edenler bir bedel ödediler mi?
Aynı odak olası Qamişlo Antlaşmasına da uymazsa ne yapabilirsiniz?
Benzer sorular sorulup gerekli cevaplar bulunmadan ve soruların muhatapları Üzerlerine düşeni yapmadan ikinci Qamişlo Antlaşması’nın da Hewlêr ve Duhok Antlaşmaları’ndan farklı olabileceğine inanmak (PKK faktöründen dolayı) için somut hiçbir neden yoktur elimizde. (ABD/FRANSA girişimleri hariç)…
Günlük yaşamda basit bir alışverişte bile “modern” kurumlar mutlaka bir sözleşme ile hem yükümlülüklerini yerine getireceklerine dair taahhütte bulunurlar hem de alıcının sorumluluklarını yerine getirmemesi durumunda kendisine yönelik yaptırımları resmiyete dökerler.
Olası ikinci Qamişlo Antlaşması, bir tarafın “iyi niyeti” ve bir tarafın da “kötü niyet” ile zorunlu olarak bir araya getirildiği bir ilişkiden öte bir şey değildir. Kuşkusuz ki bu tür durumlarda iyi niyet çok önemlidir ama söz konusu PKK olunca iyi niyetin yetmediğini acı deneyimlerle öğrenen bir toplumda iyi niyet ile yetinilmemesi gerekiyor.
Bu tür ilişkilerde bağlayıcı ve tarafları zorlayıcı yaptırımların olmaması bir eksikliktir. Bu eksikliği giderecek olan da Kürd politik çevrelerdir. Antlaşmanın takipçisi olmak, Antlaşmanın hayat bulması için sürekli ve ısrarcı takip ile birlikte taraflara baskı uygulamak gerekiyor. Anlaşmanın içeriğine uygun olmayan her açıklama ve davranışa hemen müdahale edilmeli, sorumlular teşhir edilerek halka şikâyet edilmelidir.
Kürd politik çevreleri Hewlêr ve Duhok Antlaşmaları’nda Üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmiş olsalardı olası yeni bir Antlaşmaya da gerek kalmayacaktı.
PKK/PYD’nin sabıkalı geçmişi ve bugün hâlâ çok farklı ve karşıt söylemlerde bulunmaları olası ikinci Qamişlo Antlaşması’na da temkinli yaklaşmamızı gerektiriyor.
Tüm kaygılarımıza rağmen bu Antlaşmanın hayat bulması ve ulusal zeminde devletleşme amaçlı olarak tüm Kürdlerin içinde yer aldığı Ulusal Birliğin kurulması temennimizdir.
Umutlarımızı ve iyi niyetimizi koruyalım ama tedbiri de elden bırakmayalım…
Süleyman Akkoyun