6-7 Kasım gecesi Duhok’un Feyidiye ilçesinde Leyla Muhammedi adında 30 yaşında genç bir kadın öldürüldü. Katil bir metre uzakta beşikte yatan 50 günlük bebeğe acımadan Leyla’nın başına ve omuzuna ölümcül mermileri boşaltmıştı. Leyla kocası tarafından öldürülmedi.
Leyla abisi tarafından öldürülmedi.
Leyla aşiret kararı ile öldürülmedi.
Leyla namus cinayetine kurban gitmedi.
Leyla’yı kim öldürdü? İdeolojisini “kadın özgürlüğü” üzerine kurduğunu söyleyen, sözde Jineoloji adıyla bir kadın bilimi yarattığını iddia eden, dünyanın tüm kadınlarını koruyacağını söyleyen PKK tarafından öldürüldü.
Leyla cinayeti PKK’nin bir kadın cinayetiydi…
Leyla öldürüldüğünde kadına karşı şiddetle mücadele gününde 18 gün vardı.
Leyla öldürüldükten sonra PKK’nin Süleymaniye’deki örgütü RJAK öncülüğündeki kadın meclisi “Kadın cinayetlerine karşı mücadele” kampanyası açıkladı.
Leyla öldürüldükten sonra PKK’nin Mahmur kampı “kadın şiddetine karşı mücadele” etkinliği düzenledi.
PKK’nin Avrupa örgütlüleri, Türkiye örgütleri, Rojava kurumları hepsi kadına karşı uygulanan şiddete karşı çıktı. Ama hiç biri kutsal örgütleninin öldürdüğü eski yol arkadaşları Leyla Muhammedi’nin burunlarının dibinde PKK tarafından katledilmesinden söz etmedi.
Tüm bu kurumlar iki yüzlüdür. Hiçbiri gerçekte kadınlara sahip çıkacak yüreğe, vicdana sahip çıkacak güçte değildir.
PKK’ye tabi kadın hareketlerinin iki temel misyonu vardır.
- Kürdistan’da, kadın meselesini popüler ve gizli bir magazin olayı biçiminde kullanıp kadın meselesini Kürt ve Kürdistan meselesinin önüne koyarak Kürtleri amaçlarından saptırmak.
- PKK’nin ve Abdullah Öcalan’ın her türlü gerici, kötücül ve şiddete dayalı siyasetini maskelemek. PKK’yi ve PKK’nin şiddetini kutsal göstermek.
PKK kadın hareketlerinin tabanı gerçekten Kürdistani ve kadınların uğradığı haksızlıklara karşı çıkmak isteyen insanlar olabilir. Fakat yönetici kadrosu kadına ait hayatı güzelleştiren özelliklerden uzaklaşmış, erkekleşmiş; erkeklerden daha gözü kara kariyer, makam ve mevki savaşının esiri olmuştur. PKK kadın kadroları Cemil Bayık’ın küçük birer iz düşümü haline gelmiştir. PKK kadınların özellikle de Kürt kadınlarının topluma öncülük yapma ve değiştirme gücünü erken görüp bu gücü gasp etmiş ve kendi aracı haline getirmiştir. PKK kadınları kendi uyguladığı siyasi, askeri, toplumsal ve psikolojik zor, şiddet ve zulmü maskelediği bir harekettir.
Eğer Kürtler olarak kadına karşı şiddet konusunda geçmişe ve günümüze bakarsak hiç tartışmasızı görünecektir ki hiçbir siyasi hareket kadınlara karşı PKK kadar şiddet kullanmamıştır. Ve hiçbir hareket kullandığı şiddeti PKK kadar meşru ve kutsal göstermemiştir. Hiçbir siyasi hareket içinde PKK içindeki kadar kadın şiddete maruz kalmamıştır. Hiçbir siyasi hareket kendisinden ayrıldı diye koynunda bebeği ile bir kadını katletmemiştir. Hiçbir hareket liderinin cinsel yaklaşmalarını ret ettiği için kadınları “ajan” ilan edip öldürmemiştir.
PKK tarihinde 1980’lerden günümüze değin yüzlerce kadın kadro PKK tarafından infaz edilmiştir. Lamia Baksi’den, Saime Aşkın’a, Filiz Yerlikaya’dan, Betül Cici’ye katledilen kadınlar PKK tarihinin gerçek kadın yaklaşımını gösteri.
Meydanlarda kadınlar için slogan atanlar öncelikle bu kadınların haklarına sahip çıkacaklar.
Namus Cinayeti diye evi terk eden kadınlardan çok PKK’yi terk ettiği için öldürülen kadınlara; tecavüzcüsü tarafından öldürülen kadınlar kadar Öcalan’ın tecüvüzünü ret ettiği için öldürülen kadınlara; aile meclisi kararı ile öldürülen kadınlardan çok örgüt yönetimi kararı ile öldürülen kadınlara sahip çıkmayan her kadın hareketi iki yüzlüdür. PKK’nin kadın üzerindeki tahakküm, yönlendirme ve baskısını ret edemeyen hiçbir kadın hareketi gerçek kadın hareketi değildir.