Kürdistan Parlamentosu 9’uncu dönem seçimleri için resmi olarak başlayan propaganda süreci sona erdi. Bir iki gün içinde seçim yapılacak. Bu seçim sürecinin elbette değerlendirilmesi gereken çok yönü var. Seçim propaganda döneminde gerçek anlamda bir KDP karşıtı koalisyon vardı. Yani hiç kimse birbirine karşı değil herkes KDP’ye karşıydı. KDP karşıtı koalisyonun bölgedeki sömürgeci güçlerin ajandasının bir parçası (özenle altını çiziyorum sadece İran, Irak değil Türkiye’nin de içinde olduğu sömürgeciler) olduğu nettir.
Fakat burada esas değinmek istediğim konu PKK’nin seçimlere kendisi için hayati bir konu olarak görmesi ve açıktan YNK’yi desteklemesi. Bunun içinde kendi medyalarını, kadrolarını Bafil Talabani’nin seçim amigosu olarak görevlendirdiler. Amed Dicle, Aziz Köylüoğlu işin teorik zemininin inşa etmeye çalıştı. Yetmesi PYD’liler çıkıp YNK’ye oy istedi. Yetmedi KCK yönetimi açıklama yaparak “YNK’ye oy verin demeye utandığı için KDP’ye oy vermeyin” dedi.
Aslında seçimde PKK’nin asıl desteklediği kesim YNK değildir, PKK aslında Merkezi Bağdat yönetimini, Haşdi Şabi milislerini destekliyor. YNK’ye desteğinin altında yatan budur. PKK, güçlü bir Hewler yönetimini kendisi için engel görüyor. Süleymaniye gibi mafyavari yönetilen, herkesin her şeyi yapabildiği, karanlık sistemler PKK’nin kendi kanun dışı işlerini yapmasına olanak sağlıyor. Bunun için PKK’nin siyasal amacı şu anda ajandasına dahil olduğu İran’ın Irak’ta güçlü olması, Bağdat’ın da Erbil’de güçlü olması. Böylelikle PKK’ye hareket alanı açılacak.
Elbette ki PKK’nin YNK’yi desteklemesinin yapısal, ideolojik, siyasi pek çok boyutu var. Fakat bir de psikolojik bir boyutu var. Gerçek şudur Bafil Talabani gibi bir önder PKK’nin kendi önderliği ve yönetimlerinin hepsini aklar…
Denir ki “suçu ne kadar yayarsanız o kadar masum olur”. Aslında PKK’liler kendi bulaştıkları suçları yayarak kendi gerçeklerini gizlemek istiyorlar. Örneğin kendi liderlerinin ihanetini gizlemek için Bafil Talabani gibi birini lider olarak görmek istiyorlar. Bakın bu PKK kadrolarının hepsi önder Apo, lider Apo diye slogan atıyorlar. Öcalan’ın dünyayı kurtaracak düşünceleri olduğunu söylüyorlar: ama onlara Abdullah Öcalan neden Kenya’da uçağa biner binmez “devletime hizmet etmek istiyorum” dedi deyince cevap yoktur. Öcalan yakalandığı güne kadar Kürtlere devlet isterken neden yakalandıktan hemen sonra Kürtlere devlet istemiyorum” dedi diye sorunca tek bir somut cevap veremiyorlar. Oysa ki tek bir cevabı vardır: Öcalan Kürtleri, partisini, yol arkadaşlarını hepsini ama hepsini Türk devletine satmıştır.
Ve tarihten bugüne değin yani 1999 yılından beri (bakın geçmişi hiç katmıyorum konu uzamasın diye) devlet-PKK ve sömürgeciler el birliği ile Öcalan’ın ihanetinin üstünü örtüp bir gizli haini lider diye Kürtlere pazarlıyorlar. Şimdi de aynı şey Bafil Talabani için geçerli. PKK’lilerin hepsi yönetimi de dahil hepsi Bafil Talabani’nin bir uyuşturucu bağımlısı olduğunu biliyor, hepsi Bafil Talabani’nin bir mafya olduğunu biliyor, hepsi Bafil Talabani’nin Kerkük’ü Haşdi Şabi’ye terk ettiğin biliyor. Hepsi sahnede anırır gibi konuşan Bafil Talabani’nin Kürtlere liderlik yapamayacağını biliyor. Fakat Bafil Talabani gibi yoz ve lümpen bir Kürdün lider olmasının kendi ve Öcalan’ın ihanetini gizleyeceğini görüyor. Bunun için PKK’liler Bafil Talabani’ye dört ele sarılmışlar.
Çünkü onlar Mesut Barzani’yi gördükçe, Kürtler adına kabul edilen etkili bir merci olarak gördükçe “Türk mahkemesinde asker ailelerinden özür dileyen Öcalan’ı” hatırlıyorlar. Onlar Mesrur Barzani’nin uluslararası toplantılarda kendisine sorulan kendisini nasıl tanımlıyorsunuz sorusuna “ben öncelikle Kürdüm” deyişini gördükçe Öcalan’ın “devletime hizmet ederim, taşeronunuz olacağım, aslında ben Kürt sayılmam annem Türk ” dediğini hatırlıyorlar. Siyasal meseleler bir yana onurlu, köklü ve asil insanların liderliği PKK’nin ipliğini pazara çıkarıyor. Barzanilerin duruşu Öcalan ihanetine ayna tutuyor.
Kesinlikle Cemil Bayık’tan tutun Zübeyir Aydar’ına, Amed Dicle’sinden tutun Remzi Kartal’ına değin hepsi Barzanilerin onurlu ve boyun eğmeyen duruşunda Öcalan’ın ihanetini hatırlıyor. Bafil’e bakınca ya bizim başkan yine daha iyi diye duruyorlar.
Bafil’in Kerkük’ü sattığını bile bile onu savunuyorlar çünkü böylelikle Öcalan-PKK-MİT arasındaki Efrin’i bir gecede Türklere bırakma meselesini normalleştiriyorlar.
Bafil Talabani’nin Haşdi Şabi kollarında Kerkük’te vali atanmasının Kürtlere verdiği zararı biliyorlar ama kendilerinin Şengal’de Haşdi Şabi’nin kolları arasında oluşunu böylelikle normalleştiriyorlar.
Evet PKK’nin Barzani nefreti ve Bafil Talabani sevgisinin altında sadece siyasal nedenler değil böyle çürümüş, bencil, egoist bir psikolojinin de etkisi vardır.