31 Ağustos 1996 yılı Güney Kürdistan’ın yeni bir işgale karşı savunulmasının tarihidir. 31 Ağustos’ta hem Güney Kürdistan toprakları hem de Doğu Kürdistan’ın özgürlüğüne baş koymuş olan Doğu Kürdistan’lı devrimciler savunulmuştur. İran’ın Güney Kürdistan’ız işgal planı 31 Ağustos Direniş Hamlesi ile başlamadan bitirilmiştir. Başkan Barzani’nin komutasındaki bu olaylar zinciri ile Hewler’in işgali engelenmişti. Başkan Barzani bu süreci “kötünün kötü ile def edilmesi” olarak değerlendirdi.
28’inci yılında 31 Ağustos olayları ve İran’ın ve cahşlarının Kürdistan’ın özgür iradesine karşı nasıl düşmanlık yaptığının bilince çıkarılması önemlidir. Çünkü 28 yıl sonra İran tekrar modern cahşları YNK ve PKK eli ile Erbil’e saldırmakta ve bu kez kaleyi içten feth etmek istemektir. Tarihi olaylara bakarsak.
YNK ve İran’ın Doğu Kürdistanlı partiler ve Hewler üzerine anlaşması
1991 yılı sonrası statü kazanan Güney Kürdistan sömürgeci sistem tarafından üzerindeki örtülü ve açık operasyonlarla boğulmaya çalışıldı. Her devletin hem birbiri ile ortak hem de kendi başına planları vardı. İran Kürtler konusunda Türkiye’den daha faklı bir siyaset izledi. Denir ki İran siyaseti “insanı pamuk iple boğmaya benzer”. Her şey yumuşaktır, hissetmezsiniz. İran Güney Kürdistan’da da böyle dost kılığında sinsi bir işgal operasyonu başlatmak istiyordu.
1996 yılında İran herkesten önce Hewler’de bir temsilcilik açtı. YNK ile ortak yerel güçlerle görüşmeye ve coğrafya hakkında bilgiler toplamaya başladılar. İran sınır üstünde durarak bir şey yapamayacağını biliyordu. İçeriye girmek istiyordu, fakat buralarda BM koruması altındaydı. İki aşamalı bir plan yapıldı:
Bu planın birinci aşaması; Güney’in içlerine sızarak İran bir operasyon yaparak Doğu Kürdistanlı partileri vurmaktı.
İkinci aşama ise; eğer yeterli uluslararası tepki yoksa Defacto bir durum yaratarak bazı Kürtlerin desteği ile de Kürtler arası iç savaşı engellemek için hareket etmiş gibi davranarak güçlerini Erbil ve çevresinde kalıcı hale getirmek.
YNK, KDP karşısında desteklenmek koşulu ile bunu kabul etti. YNK, İran’ın hedefine ulaşmasını sağlayacak, Doğu Kürdistan partileri teslim olmayı veya bir çeşit ateşkesi kabul edecek karşılığında ise İran, askeri gücü ile Soran- Diyana’dan Hewler’e kadar KDP’yi çıkaracaktı.
31 Ağustos olayının gerçekleri: Doğu Kürdistan partilerine saldıran İran güçleri KDP tarafından tutuklandı.
Ağustos 1996’da İran Güney Kürdistan topraklarına girerek kanlı bir operasyon başlatmak için harekete geçti.
KDP’ye bağlı Peşmerge güçleri, 28Temmuz akşam saatlerinde, Haci Umran mıntıkasında, İranlı General Ahmed Kazimi’nin komutasında, kanlı bir baskından dönen askeri bir konvoyu çembere aldı. Peşmerge’nin tutumu çok sertti. Kürdistana izinsiz giren bu işgalci askeri birlik neyin nesiydi?
Başta Kazımi olmak üzere birliğin diğer komutanlarına sert bir muamele yapıldı, elleri derhal kelepçelenip tek kişlik hücrelere atıldılar. Kazımi kuşatma sırasında büyük bir öfkeyle “Ben İran’a ulaşır ulaşmaz bunların ekmeğini keser, KDPnin tüm ofislerini de kapattırırım” diyordu.
Ancak o, tek kişilik hücreye atılmış ve büyük bir öfkeyle hücrenin duvarlarını tekmeliyordu, “Kürtler nasıl bizi yakalayıp zindana atarlar?” diye çılgına dönmüştü. Yan hücrede de Iran askeri istihbarat subayı Caferi kalıyordu…
Peşmerge tarafından kuşatılan bu İran operasyon gücü aynı günün sabahı Heybet Sultan yüksekliklerinden 15 ağır top ve 10 Katyuşa roketatarla KDP-İran’ın Koyesancak Merkez Karargahına ağır bir saldırı düzenlemişti. Amaç boyun eğdirmekti…
YNK’nin Doğu Kürdistanlı partilere ihaneti
Bu alçakça saldırı, BM gözlem misyonunu da şaşırtmıştı; bölge BMGK’nın koruması altındaydı. BM görevlileri derhal soruşturdular. Iranlılar zaman kazanmak için, YNKlilere “BM görevlilerine ‘saldırı Saddam’ın topçuları tarafından yapıldı’ deyin.” YNK’liler bilgiyi aynen öyle verdi.
Oysa Iran güçleri bu operasyonu YNK’li yetkililerin bilgisi ve işbirliğiyle yapmıştı…Operasyonu yöneten Ahmed Kazımi “Beytul Mukaddes 4” adını vermişti operasyona; “rejimin prestij” operasyonuydu. Koysencak İran sınırından derinlemesine 250 km uzaktaydı.
Kazımi operasyon safhasında rahattı, ne de olsa bölgeyi bilen işbirlikçileri vardı, hedefe ulaşmak için de zaman olarak bir gece yeterdi.Ancak operasyon dönüşünü çok hesaplamamıştı. Operasyon bitmişti ve “olay mahallinden” hızla uzaklaşması gerekiyordu. Ancak bu, kolay değildi.
Başkan Barzani İran’ın teslimiyet çağrısını ret etti
“Beytul Mukaddes4” operasyonunu yürüten birliğin Peşmergele tarafından esir alınması İran rejimini çıldırttı. Mesud Barzani’den birliği durduran Peşmerge komutanlarının kurşuna dizilmek üzere derhal İrana teslim edilmesinin yansıra başka şeyler talep edildi, talep reddedildi.
Bunun üzerine İran büyük bir intikam hazırlığına girdi. YNk ve PKKyi de yanına alarak KDP’yi tüm Kürdistan’dan temizleme planını yaptı. Bunun için topçu birliklerini harekete geçirdi, Pasdaran YNK Peşmergesinin kılığında, YNK’nin kontrolündeki önemli stratejik yerlere yerleştirildi
KDP 16 Ağustos’u kutlama hazırlıkları içindeyken Mam Celal, “KDP, kutlama hazırlıkları yerine kendi Fatiha’sını okumaya hazır olsun” şeklinde bir beyanda bulundu. ranlı bir yetkili de “Haci Umran’da bizi durdurmak, YNK’nin lehinde Barzani için çok ağır bir bedel oldu.” diyecekti
16Ağustosu 17’ye bağlayan gece, İran’ın hazırladığı plan çerçevesinde KDP’ye karşı büyük bir operasyon başlatıldı .Mesud Barzani :16Ağustos’ta ateşkes için çok önemli bir anlaşmaya vardık. Ancak 17Ağus sabahında İran topçu birlikleri, askeri gücünün desteğinde büyük bir saldırıya uğradık
YNK’nin itirafı: İran’ın desteği ile 400 KDP peşmergesini öldürdük
Saldırının ilk hedefi, KDP’yi Soran mıntıkasından, sonra Erbil’den daha sonra da Duhok’tan tamamıyla temizlemekti. Bu, İran için engel teşkil eden KDP ve Barzani’nin sonuydu. Plan buydu. Erbil Şii Hilal’nın önemli bir merkezi olacaktı.
Gorran lideri Mustafa Nuşirevan, o dönem Mam Celal’ın yardımcısıydı, kamuoyuna açık bir toplantıda şunları söyledi: “31 Ağustostan önce İran, YNK-ye yardım etti, 400’den fazla KDP Peşmergesi İran topçu birliklerinin ateşiyle stratejik noktalarda öldürüldü.”
İran, KDP’ye karşı saldırılarını açık bir şekilde yoğunlaştırıyordu… KDP, bir iki yerde YNK güçlerini yenilgiye uğrattı ancak fark etti ki, İran gibi bir devletin büyük bir askeri yardımıyla yapılan bu saldırılar, güç dengesini KDP aleyhinde değiştirecek nitelikte…
ABD başkanlık seçimleriyle meşguldü ve KDP ABD’nin bu konuda ses çıkarmayacağını biliyordu. O sıra Fransa, İsrail aracılığıyla Irak hakkındaki tüm gelişmelerden haberdardı. Kürdistan Bölgesi’ni koruma altına alan 36 parelelin de mimarı bir bakıma Fransa’ydı…
Fransa Saddam güçlerinin gelişine yeşil ışık yaktı, ABD onay verdi
Fransa, İran’ın Kürdistan topraklarında ilerlediğini görünce, Saddam’a Iran güçlerini kovmak için yeşil ışık yaktı. Ancak bir şartla Erbil’e girecek Irak ordu birlikleri KDP’nin komutasında hareket edecek, operasyon biter bitirmez de Irak ordusu kendi sınırlarına çekilecek…
31Ağustos gecesi, ABD’nin KDP-YNK özel arabulucusu KDP ile temasa geçerek şunları söyledi: “Elde ettiğimiz görüntülerde Irak ordusu, Kuştepe ve Xebat civarında sizin Peşmerge güçleriyle birlikte büyük bir hareketlilik içinde, ne yapmaya çalışıyorsunuz?”
KDP şöyle cevap veriyor: “Bir aydır, İran Pasdaran birliklerinin Keleşin’de yaptığı bunca top saldırılarından neden haberiniz yok? Tüm eksenlerde KDP’ye karşı saldırıya geçen Pasdaran’dan hiç mi haberdar değilsiniz?”
ABD temsilcisi en sonunda şunu soruyor. Saddam’ın geri çekileceğinin garantisini verebiliyor musunuz bize? Cevap net: “Evet. Süre bellidir, belirlenen süre içinde Irak ordusu geri çekilecek!” ABD’nin onayı da bu şekilde alındı.
28 yıl sonra YNK hala Kürdistan’a Truva Atı içinde Kürdistan’a düşman taşıyor
Ortadoğu gibi güç dengelerinin kırılgan olduğu bir yerde siyaset yapmadan ayakta kalmak imkansızdır. Bu nedenle KDP tarihi olarak büyük bir sorumluluk altına girerek İran saldırısını Saddam’la durdurma kararı almıştır. Bu siyaseten öngörü, diplomatik olarak esnek bir adımdır. 1991 yılındaki Saddam’a karşı yapılan serhildanın bir benzeri 31 Ağustos’ta bu kez İran’a karşı yapılmıştır. 31 Ağustos, ezilmek istenen bir halkın başarı öyküsüdür.
KDP’nin öngörülü yaklaşımı nedeni ile Hewler’in kalıcı bir güç tarafından işgali engellenmiş oldu. Bu olayın üstünden 28 yıl geçti. Fakat hala Hewler ve Kürdistan tıpkı o dönemin oyunları ile yüz yüze.
1996 yılında YNK görünümlü Truva Atının içinden İran askerleri çıkmıştı. Bugün YNK hala truvu atı içinde Kürdistan’a düşman taşıyor.