5. Bölüm: Nasıl başladıysa öyle biter
PKK ilk kongresinden bu yana tam 45 yıldır Kuzey Kürdistan merkez olarak siyaset sahnesinde yer alıyor. PKK öyle ilginç bir diyalektik üzerine kurulmuş ki dahil olduğu tüm mekanizmalar Kürtlerin günlük yaşamla ilgili sorunlarını çözmek yerine daha fazla karmaşıklaştırıyor ve tıpkı bir kapan gibi Kürtlerin sorunlarını tutuyor ama çözmüyor.
PKK’nin bu karanlık diyalektiğinin arkasında nelerin olduğu konusunu her anlamak istediğinizde tarihi süreç içinde birkaç adım geriye-geçmişe gidiyorsunuz ve tam o nokta da bakıyorsunuz daha da geçmişe gitmeniz gerek. Daha da geriye gidiyorsunuz ve PKK’nin 1. Kongresine kadar geliyorsunuz. O da yetmiyor PKK’nin ilk gurup çalışmalarına gidiyorsunuz ve o da yetmiyor Abdullah Öcalan’ın kişiliğine, gençliğine kadar ilerlemek zorunda kalıyorsunuz.
Hakikat başlangıçta gizlidir
Bu yazı PKK’nin bu maskelenmiş hakikatini anlamak için 1. Kongre’nin kurucu üyelerinin akıbetini anlamak ve anlatmayı hedefledi. Bazı insanlar “üzerinden 45 yıl geçmiş, o dönem geçti, eskiyi kurcalamaktan fayda yok” diyor. Oysa ki “hakikat başlangıçta gizlidir.” Üzerinden on binlerce yıl geçmesine rağmen n “Yer yüzündeki ilk canlının ne olduğunu bulmak, dinozorların yok olma nedenini bulmak, ilk ekmeğin nerede yapıldığı bilmek, ilk koyunu kimin evcilleştirdiğini öğrenmek, Nuh’un gemisinin nerede olduğunu bulmak” gibi onlarca sorunun cevabı günümüze ışık tutacaktır. Tıpkı bunun gibi PKK’nin ilklerinin altında yatan güçleri, hakikatini ve kişilerinin akıbetini bilmek de günümüzü aydınlatacaktır.
Örneğin “Ali Haydar Kaytan’a ne oldu? PKK mi vurdu, kendisi mi intihar etti” sorusu kafanızı karıştırıyor ve “PKK ilk gurup üyesi, kongre kurucu üyesi 71 yaşındaki Ali Haydar Kaytan’ı niye vursun veya neden ölüme terk etsin?” diye düşüne biliyor olabilirsiniz. Ama eğer PKK’nin Diyarbakır zindanında Esat Oktay Yıldıran’a karşı direnmiş, ölüm oruçlarının yaşayan şehidi Mehmet Şener’in vurulduğunu bilirseniz Ali Haydar Kaytan’ı da vurmaktan hiç çekinmeyeceğini bilirsiniz.
Sayılar hakikati söyler
İbn-i Xaldun’un önemli bir sözünü aktırmıştık: “Ölçülebilir, tartılabilir, hesaplanabilir durumlarda rivayetlere inanmayınız; matematik insanın davranışlarını değiştirir, hatta, insanı dürüst kılar.” Evet PKK’nin rivayetlerine inanmayın.
Dünya tarihinde PKK kadar kendi tarihini anlatan az hareket vardır. PKK binlerce sayfa yazı, konuşma, açıklama yaparak kendi tarihini ve bu gününü anlatır. Bu kadar söz özünde hakikati gizlemek içindir. Oysa ki biz birkaç sayı vererek durumu izah ede biliriz.
PKK kurucularından yüzde 60’ı hain ilan edilmiştir
PKK’nin 22 kurucu üyesinden 13’ü PKK tarafından hain ilan edilmiştir. Kesire Yıldırım, Hüseyin Topgider, Mehmet Cahit Şener, Baki Karaer, Resul Altunok, Ali Çetiner, Ferzende Tağaç, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Ali Gündüz, Faruk Özdemir, Abbas Göktaş’tan oluşan bu 13 kişilik PKK’ye göre hainler listesi PKK’nin ihtiyaçlarına göre öne çıkarılan bazı isimler olur. Bu sayı yüzde 59.9 gibi bir orana tekabül eder. Bazıları tümden ortadan kayboldukları için pek zikredilmezler ama eğer zikredilse onlarda hain olarak kabul edilecektir.
PKK kurucularından yüzde 36’sı PKK kuruşunu yüzde 5’i Türk devletinin kurşunu ile vuruldu
PKK tarihindeki en ilginç ve günümüze değin devam eden döngüden bir tanesi de PKK’nin vurduğu kişilerin sayısının devletin vurduğu kadar olmasıdır. Abdullah Öcalan geçmişte iç infazlarının sayısının binleri aştığını bizzat kendisi söylemişti. Zaten PKK’nin kurucu üyelerinden 8’i yanı yüzde 36,36’sı da PKK tarafından öldürüldü. Bunlar Abdullah Kumral, Mehmet Cahit Şener, Resul Altunok, Suphi Karakuş, Şahin Dönmez, Mehmet Turan, Abbas Göktaş, Ali Haydar Kaytan’dır. PKK bu isimlerden Resul Atunok (Davut) gibileri işkence ile öldürdü. Bazılarını öldürüldüğünü kabul etti, bazılarını ise inkar etti. Hikayelerinde bunları anlattık. Fakat önemli olan şudur 22 kurucu üyeden sadece Seyfettin Zoğurlu düşman mermisi ile öldürüldü. Yani yüzde 5. PKK’nin vurukları devletin vurduklarının 7 katı fazladır.
Ayrıca Diyarbakır Cezaevinde ki direnişte Hayri Durmuş açlık grevinde şehit oldu. Mazlum Doğan ise zulmü protesto için kendini astı, PKK onun ölümünü bile manipüle ederek verdi ve kendini yaktığını söyledi.
PKK kurucularından yaşayarak hala PKK’de var olanların sayısı ise yüzde 9.09 yani 2 kişidir. Cemil Bayık ve Duran Kalkan.
Abdullah Öcalan’ın yeri nerede?
PKK’nin 22 kurucu üyesinin yeri az çok bellidir. Fakat Abdullah Öcalan’ın yeri belli değildir. Tüm kurucu üyeleri tek tek tasfiye eden, herkesin emeğini ve hayatını çalarak kendine önce başkanlık daha sonra da önderlik ve liderlik kuran Öcalan hangi kategoridedir? Bu soru başlı başına Öcalan biyografisi yazmayı gerektirir. Fakat sonucu söyleyelim PKK’nin kurucu üyeleri içindeki en tehlikeli ve en büyük ihanet sıfatı Abdullah Öcalan’a layıktır.
PKK kurulmadan önce MİT kurumlarında çalışan, Faşist derneklere üye olan, bir MİT’çinin damadı olan, tüm PKK hayatı boyunca Pilot’tan Yalçın Küçük’e kadar etrafında Türk devletinin insanları, ajanları ile iç içe gezen Öcalan’ın hayatı zaten binlerce şaibe ile doludur. Hepsini geçelim tutuklandığı zaman itirafçı olan Şahin Dönmez bile günlerce direnmiş daha sonra dayanamayarak zayıf düşmüş ve itirafçı olmuştur. Fakat Abdullah Öcalan tek tokat yemeden itirafçı olmuştur. Şahin Dönmez’in tahribatları lokal ve dönemseldir. Fakat Kürtler hala 1999’dan beri devam Öcalan’ın İmralı ihaneti ve anlaşmalarının bedelini ödüyor.
PKK’nin kurucularının akıbetini bilmek en çok PKK’lilere gerekli
Aslında PKK kurucularının başına neler geldiğini bilmek en çok da PKK’nin kadrosu, legal alan yöneticisi ve bir biçimde irtibatlı olan insanları daha fazla ilgilendiriyor ve ilgilendirmesi gerekiyor. Çünkü o kurucuların kaçamadığı akıbetin benzeri onları bekliyor. İlklerin yaşadığı döngü neyse aynı biçimde devam ediyor ve edecek. PKK kadroları ölüm, şehadet, ihanet, öldürülmek döngüsüne mahkumdur, tıpkı ilk kurucuları gibi.
Sonuç olarak ya kaçacaksınız ve hain ilan edileceksiniz ve belki öldürüleceksiniz. Ya PKK içinde kaçamadan hain ilan edilecek ve orada öldürüleceksiniz. Ya da düşman tarafından öldürüleceksiniz. Yani PKK’de yaşamak, hür iradesi ile yaşamak, hür iradesi ile PKK’ye katılıp hür iradesi ile devam etmek veya ayrılmak yoktur. PKK’ye katılmak mahkûm olmak ve sonu fiziki veya siyasi ölüm olan bir sürece mahkum olmaktır.
PKK girişi olan çıkışı olmayan bir tarikat gibidir. Bireyler içinde ezilmekte, küçültülmekte ve öğütülmektedir. İnsanlar sistem denen bir düzene hizmet etmektedir. Sistem denen ise Öcalan’ın başkan, önder, lider ve evrensel önderlik ilan edildiği bir düzendir.
Bireyler ne kadar küçültülür ve sisteme kurban edilirse önderlik o kadar büyür. Eğer bir PKK’li düşman tarafından vurulursa Önderlik için şehit düşmüş olur. Eğer PKK tarafından vurulursa bu kez Önderlik çizgisi kazanmış olur. Yani “her ölüm= önderlik büyümesi” formülü geçerlidir.
Kendi kurucu üyelerini işkence ile öldüren bir sistem Kürtlere adil bir toplum kuramaz. Resul Altunok’u işkence ile öldüren PKK, başka kadrolarına merhamet gösteremez. Mazlum Doğan kendini yaktı diye yalan söyleyen PKK her konuda yalan söyleye bilir. Ali Haydar Kaytan’ı ölüme terk eden PKK vicdanlı bir gelecek kuramaz. Bunun için PKK kurucu üyelerinin başına gelenler PKK’nin gerçek karakterini ortaya koyar.