Kürd Düşmanlığı Dinsel Faşizmi Horlatıyor!

Kürd Düşmanlığı Dinsel Faşizmi Horlatıyor!

Sömürgeci/işgalci bir devletin bireyleri ve siyasal oluşumları kendi devletlerinin işgalciliğine karşı çıkmadan; sömürge halk(lar)ın kurtuluşu için koşulsuz destekleyici/dayanışmacı olmadan ‘evrensel iyi’  olamazlar.

Evrensellik iddiası taşıyan sol (enternasyonalizm) ve dinci (Ümmetçilik) örgütler evrensel iyi olmadıkları sürece kendi işgalci devletlerinin hizmetçisi, sömürge halk(lar)ın da düşmanı olurlar.

Bu anlayışlarla/inançlarla iş birliği yapan sömürge halkların bireyleri/siyasal yapıları da işgalcilerin hizmetçisi ve kendi halkının düşmanı olmaktan kurtulamazlar.

Bu genel tespit ışığında, Kürdistan’ı işgal eden devletlerin politik oluşumlarına ve bu oluşumlarla “evrensellik” adı altında ilişki içinde olan Kürd bireylerine/politik çevrelerine bakıldığında durumun hiç de iç açıcı olmadığı çok rahat görülebilir.

Türkiye-İran-Irak-Suriye işgal devletlerinin sömürgeci politikalarına karşı durup Kürdlerin devletleşme hakkını savunan bazı (çok az sayıda) bireyler olsa da, hiçbir politik oluşum bu “evrensel” sorumluluğunu yerine getirmiş değildir şimdiye kadar. Buna rağmen Kürd politik çevreleri egemen ulusun politik oluşumlarıyla hem “Enternasyonalizm” hem de “Ümmetçilik” iddiasıyla ittifaklar kurabiliyor ve birlikte hareket edebiliyorlar.

Kurulan bu birlikteliklerin hiçbiri evrensel iyi olmanın gereği olarak Kürdlerin devletleşmesini savunmuş değildir ve sömürgeci devletlerin işgal politikalarına da karşı olmamışlardır. Bu tutum, görünürde devlet ile sorunları olsa da özünde devletçi bir politikanın hizmetçileri olduklarının somut kanıtıdır. Dahası, hem sol hem de din eksenli bu tür oluşumlar faşizm ile yoğrularak egemen devletlerin en kirli araçlarına dönüşmekten de kurtulamazlar.

Çağdışı IŞİD çetesinin “Ümmetçilik” adı altında ırkçı/faşist yüzünü göstermesi; Kürdlerin ulusal varlığını/kimliğini hedef alması, evrensel iyi olmayan tüm örgütlerin sömürgeciliğe ve faşizme hizmet etmek zorunda kalacağının son örneğiydi. Musul’da Kürdçenin yasaklanması “Ümmetçilikle” ilgili değildir; din adı altında ırkçılıktı/faşizmdi…

IŞİD çeteleri “din ve Allah” adına sadece Orta çağ barbarlığını yaşatmakla kalmadı, aynı zamanda modern çağın en barbar faşizmini de Kürdlere uyguladı. Bu tutum evrensel iyi değil, olsa olsa evrensel kötü olabilir.  Hiçbir din ve hiçbir “Tanrı” bu evrensel kötünün altından kalkamaz ve insanlığa bunun hesabını veremez. Bu barbarlığa onay veren veya sessiz kalan her inanç ve her insan çirkinliğin/barbarlığın ve dinsel faşizmin hizmetçisi olabilir ancak.

IŞİD barbarlığına karşı ilk ve en sert tepkiyi, IŞİD ile aynı dini ve aynı Tanrı’yı paylaşanlar göstermeliydi. Göstermedilerse dinlerini de Tanrı’larını da sömürgeciliğin ve faşizmin hizmetçisi/aracı yapmış oldular.

Filistin halkının 60-70 yılda yaşadığı olumsuzluğun çok fazlasını Kürdler altı-yedi ay içinde yaşadı. Üstelik yaşatanlar Filistinlilerle dayanışma içinde olanların dindaşlarıydı. Ama Filistin için “Kıyameti koparan”  bazı Ümmetçi Kürdler, IŞİD’in dinsel faşizmine karşı sessiz kaldılar; ya da utangaçça “eleştiriyormuş” gibi yaptılar.

Filistin’e gösterdiği ilgiyi Kürdistan’a göstermeyen;

İsrail’e verdiği tepkiyi Efrîn’e vermeyen;

Filistinliler için istediğini Kürdler için istemeyenler ‘evrensel iyi’ olma iddiasında inandırıcı olamayacakları gibi insan olma iddialarında da inandırıcı olamazlar. İnsan bile olamayan bu kesimin Dini de, Tanrısı da insancıl olamaz. İnsan olamayanlar insancıl bir inanca da sahip olamazlar.

Müslüman Kürdler, insan olduklarını ve inançlarının da insancıl olduğunu göstermek istiyorlarsa, ilk işleri; İşgalci devletlerin Kürd milletine karşı her gün işlediği barbarlığa karşı net ve kararlı bir tutum almaktan ve Kürdlerin devletleşmesini savunmaktan geçiyor…

Süleyman Akkoyun

Diğer Haberler