Irak Federal Mahkemesi, 14 Kasım’da Irak Parlamentosu Başkanı Mihemed Helbusi görevinden aldı.
İran’a yakın radikal Şii kaynakları ve Irak Federal Mahkemesi olayı “resmi belgelerde sahtecilik” olarak izah ederek adli bir sorun ve adaletin sağlanması olarak göstermek istese durumun öyle olmadığı siyasetle ilgili çevreler tarafından biliniyor. Helbusi ve Sünni siyasete İran’ın Federal Mahkeme eli ile yaptığı bir operasyon ve komplo gözü ile bakıyor. Irak Federal Mahkemesi tümden İran tarafından yönlendirilen ve şimdiye değin Şii çıkarlarını güçlendiren kararlar alan İran’ın Irak’ta bastırmak istediği yapılara karşı kullandığı bir önemli bir araç. Kürtleri sindirmek ve Irak içinde Kürt siyasi ağırlığını küçültmek içinde çok aktif olarak kullanıldı.
Genel olarak bakıldığında Helbusi’nin görevden alınması esasta İran’ın Irak’taki stratejisi ile ilgili. Elbette ki Irak’ın aşırı çıkarcı ve ben merkezci siyasi yapılarının da bunda payı var. Birkaç başlık altında Helbusi krizinin ardındaki gerçekleri inceleye biliriz.
İran ve ABD’nin ortak desteklediği isim: Helbusi
1981 doğumlu olan Helbusi Irak siyasetindeki en genç isimlerden biri. Mühendis olan Helbusi 2014 yılında değin Felluce başta olmak üzere Anbar eyaletinde inşaat alanında kendini işini kurdu. Bu dönemde ABD ile yakın ve iyi ilişkiler geliştirdiği biliniyor. 2014 yılında siyasete girmeye başladı ve 2017 yılında Anbar valisi oldu. Valiliğini hem İran hem de Amerika destekledi.
Takkadum (ilerleyiş) adında bir parti kurdu ve seçimlere Sünni yapılarla ittifak yaptı. Bir yıl sonra ise seçimlere girdi ve 2018 yılında Irak Parlamento Başkanı olarak seçildi.
Helbusi’nin Parlamento başkanlığını hem Şii yapılar hem de Amerika olumlu karşıladı. İran Helbusi’nin görev almasına direk destek verdi. Öyle ki Helbusi seçildikten sonra ki ilk saatlerde Irak devlet başkanı Ali Laricani’yi arayarak kendisine teşekkür etti.
Sünnilerin lideri olarak öne çıktı
Helbusi daha sonra da İran ile iyi ilişkilerini devam ettirdi. İran onu diğer Sünni aşiret ve yapılara karşı destekledi. Oldukça karizmatik bir kişiliği, siyasi uzlaşmalara açık olması vb özellikler Helbusi’yi Sünniler içinde önemli bir aktör olarak öne çıkardı.
Helbusi, Anbar eyaletini aşarak genel Irak’taki Sünni yapılar içinde etkili olmaya başladı. İrana yakın Hedef Araştırma Merkezi Araştırmacısı Mueyed Eli konuya ilişkin olarak şunları söylüyordu: Halbusi hegemonyasını Anbar dışına ve diğer Sünni vilayetlere yayıyordu. Kendini Sünni aşiretler ve siyasilerin lideri olarak görmek istiyordu. Bu girişimlere korkuyla bakılıyordu. Bu nedenle Şiiler rahatsızdı, bazı Sünni yapılarda rahatsız oldu ve onun üyeliğinin sona erdirilmesi kararını onayladı.
Mueyed Eli konuşmasının devamında ilginç bir biçimde Helbusi’nin ABD’nin Irak’tan çıkmasını istemediğini iddia ederek şunları söylüyor: öncelikle parlamento tarafından onaylanan ABD güçlerinin geri çekilmesine ilişkin yasanın birçok maddesi iptal edildi. Helbusi’nin siyasi sürece yönelik bazı tutumları yerinde değildi. Zaman zaman çatışan taraflara destek verdi. Ayrıca Türkiye ve diğer ülkelerle de temasları ve alışverişleri oldu. Siyasi çalışmalarında başarılıydı” Mueyed’in konşuması birçok açıdan durumu izah ediyor.
Yani Helbusi, ABD’nin Şii yapılar tarafından Irak’tan çıkarılmak istendiği ve saldırıların yoğunlaştığı bu dönemde bir çeşit engel olarak da görüldü.
Güçlenen Helbusi İran ve Şiileri rahatsız etti
Helbusi, Irak’taki yabancı ülke misyonları ve batı ile de iyi ilişkiler geliştiriyordu. Yine Ürdün ve Suudi Arabistan ile de iyi ilişkiler kurmuştu. Pragmatik bir siyaset yürüten Helbusi bir yandan Türkiye ile ilişkiliydi. Ayrıca Helbusi radikal dinci yapılara karşı da mesafeli, daha liberal ve yenilikçi bir isim olarak öne çıkıyordu. Yani Helbusi kendisi için İran tarafından çizilen sınırları geçmişti.
Özellikle de 2021 yılında Irak’ta yapılan erken seçimlerde Helbusi İran yanlısı Şii gurupları hayal kırıklığına uğratmış ve Kürt yapılarla beraber Sadır’la hükümet kurmaya çalışmıştı. Kürtlerin ve Sünnilerin Irak’taki hükümet kurma sürecinde bu denli etkin olmasından rahatsızlık zaten vardı. Hem Kürtler hem de Sünniler için plan yapıldı. Helbusi diskalifiye edilecekti. Kürtlere yapılan planın bir benzeri yapıldı. Nasıl ki Şiiler Irak içinde kendilerine bağlı bir gurup ile Erbil’e zayıflatmak istiyorsa aynı biçimde Sünniler içinde de benzer bir uygulamaya gidildi.
Helbusi’ye karşı operasyon için Haziran ayında düğmeye basıldı
Irak devleti 2003 yılından yana bir mafya ve kara düzen ile yönetilen bir ülke. Sadece geçtiğimiz yıl Irak bankasından 2,5 milyon dolar devlet bankasından kamyonlarla çalındı. 2003 yılından bu yana Bağdat’taki Şii idaresinin en azından 300 milyon dolar yolsuzluk yaptığı da uluslararası belgelerle belirlenmiş. Özellikle 2013’teki IŞİD savaşından sonra da durum daha da kötüleşti. Haşdi Şabi denen yapılar vergi alma, uyuşturucu ticareti, belgelerde sahtecilik gibi mafyavari işler yaptı. Durum buyken Irak devleti Ambar şehrinde ki kurumlarda yolsuzluk olduğunu söyleyerek harekete geçti.
Anbar,Helbusi’nin kalesi ve etrafındaki ana kadroların tümü burada. 27 Haziran günü Irak devletinin “Dürüstlük Komisyonu” içinde Haşdi Şabi’nin de olduğu kalabalık bir silahlı güçle Ambar’a geldi ve Helbusi karşıtı operasyona başladı. Devlet daireleri, eğitim kurumları hatta vakıflardaki Helbusi yanlısı kişiler tek tek görevden el çektirildi ve yerlerine Helbusi’ye çatışmalı Sünniler veya Şiiler getirildi.
Irak Stratejik Araştırmalar Merkezi Müdürü Gazi Faysal, Halbusi’nin müttefiklerinin makamlarından uzaklaştırılmalarının, “Helbusi’nin Meclis Başkanlığı görevine devam etmesini engellenmesi” girişimi olduğuna daha o dönem belirtmişti.
Helbusi muhalifi güçlere misyon verildi ve en önemlisi de Kesnezani tarikatı lideri ilginç bir eş zamanlı hareketle Ramadi’deki müritlerine Helbusi karşıtı eylem yapmaları çağrısı yaptı.
Bu süreç Helbusi’nin görevden alınmasına kadar da böyle devam etti.
İran’ın Irak üzerindeki etkisi ve planları
Helbusi’nin görevden alınmasında Helbusi’nin karizmasi, siyasi öne çıkması vb ile tek izah edilemez. İran’ın Irak devletine karşı uyguladığı geniş ve tüm toplumu kapsayan bir konsepti var. Şii kimlikli Irak’a hizmet etmeyen herkes İran devletinin hedefi haline geliyor. Kürtler, Süryaniler ve son olarak Sünniler ile İran bu dayatmasını ortaya koydu.
Fakat şunu da vurgulamak gerekiyor, İran Irak’ta işleyen bir parlamento, hükümet ve idari sistem istemiyor. Çünkü idari sistemin işlemesi, herkesin anayasaya göre hareket etmesi İran’ın hareket zeminini daraltıyor. İran, Irak’ı sürekli istikrarsız, herkesin herkese düşman ve birleşenlerin de kendi içinde birbirine düşman tutumu olmasını istiyor. Bu biçimi ile kaosun yarattığı muğlak ortam da Irak’ın İran’ın kullanışlı bir aparatı ve sahası olmasına yol açıyor.
Helbusi’nin görevden alınması İran’ın ABD’ye karşı savaşında ki “yol temizliği” mi?
İran 2008 yılından bu yana Irak’ta istikrarsızlığı bilinçli bir biçimde ördü. Bu süreci birkaç adımda özetlersek. Örneğin; Ortadoğu Baharının başladığı 2011 yılında Başkan Nuri Maliki Kürdistan Bölgesi’nin yüzde17’lik bütçe payını göndermeyerek, Kürdistan’ı provoke etmeye çalıştı. Kürtlerin Bağdat’tan kopmasını istedi. Hemen ardından IŞİD saldırıları başladı.
Şimdi İran’ın Helbusi’yi görevden alması tıpkı bu süreci andırıyor. Filistin-Hamas savaşının Irak’a taşması gibi bir risk konuşulurken, Helbusi’nin görevden alması Irak’ı belirsizliği derinleştirecek bir provokasyon gibi görülüyor.
Ayrıca şunu da eklemek lazım Anbar vilayeti İran ve Şii yapıların yeniden düzenlemek istediği bir yer. Anbar Irak’ın en büyük vilayeti, Sünni nüfusun yoğunluğu burada. Buradaki aşiret güçleri oldukça örgütlü ve silahlı. Ayrıca Anbar’da çok değerli gaz yatakları var. İran ve Irak Şiilerinin Kerkük-Banyas petrol boru hattını aktifleştirmek istedikleri biliniyor. Bu boru hattı da Anbar’dan geçiyor.
Irak’taki ABD güçlerinin merkezi de Anbar vilayeti. Ayrıca Haşdi Şabi’nin ABD ile de çatışmalı olduğu Ürdün’e geçiş sınır hatları da Anbar üzerinden kullanılıyor. Yani Anbar Vilayeti Şiilerin tümden kontrol etmek istediği bir yer. Tüm bunlar Anbar’da İran ile pazarlık yapabilecek güçlü bir Sünni lider yerine parçalı ve İran’a sözler veren Sünnilerin olması da İran’ın planına uyuyor.
Kısacası, Irak’ı ABD’ye karşı bir savaş meydanı olarak kullanmak isteyen İran ve bazı ittifak güçler Helbusi’yi görevden alarak bir “yol temizliği” yapmış olabilirler.
Tamda Irak’ta eyalet seçimleri yaklaşmışken İran’a biat etmeyen Sadr, Kürtler ve Helbusi çevresini zayıflatmak ve diskalifiye etmek hem İran’ın hem de Iraktaki İrancıların çıkarına uyuyor.
Yani Helbusi’nin görevden alınmasının sahtecilikle değil İran ve Şii yapıların planları ile ilgilidir. İran’ın Irak’ta yaşayan yapıları böl-parçala-yönet siyaseti ile ezerek etkisiz hale getirme, Irak’ı arka bahçesi olarak kullanma siyaseti ile ilgilidir. Irak devleti sistemsel ve zihinsel olarak gittikçe daha geriye gitmekte ve sorunlar daha da karmaşıklaşmaktadır.