Kuzey Kürdlerinin çoğu Türk İllerinin varoşlarına sürüldü; bir kısmı da Güney’e göç ettirildi ve halen Maxmur kampında yaşıyorlar…Güney Kürdleri (Şingal) Kuzey Kürdistan’a getirtildi ve çoğu kamplarda yaşamaya mahkum edildi…
Güneybatı Kürdleri Türk egemenlik sahasına getirildi ve çoğu insanlık dışı koşullarda yaşam kavgası veriyor; bir kısmı da her gün yapay sınırların tellerini aşma umuduyla çırpınıyor…
Galiba sıra Doğu Kürdistan’a geliyor…
Hiçbir sömürgeci devlet bu güne kadar Kürdistan’da bu kadar derin bir tahribat yapamadı!
Hiçbir sömürgeci devlet bu kadar açıktan Kürdistan’ın demografik yapısını değiştiremedi!
Hiçbir sömürgeci devlet Kürdleri bu kadar rezilliğe sevk edemedi!
Bu, “Kürdlük adına” taşeron PKK’ye yaptırılabilirdi ancak!
Otuz yılı aşkın savaşta egemen devletler neredeyse zarar görmezken dört parçada Kürdler öldü/öldürüldü/öldürülmeye devam ediliyor…
Otuz yılı aşkındır sayısız “zafer” kutlandı ama bir karış Kürdistan toprağı bile özgürleşmedi ve güvenliği sağlanamadı…
Kobanê’de olduğu gibi “zafer” kutlamalarının onur konukları ve kahramanları(!) savaşan Kürdler değil, “halklar” adı verilen Kürdistan düşmanı kıytırık örgütler oldu…
Katliamlarda, trajedilerde ve propaganda malzemesine ihtiyaç duyulduğunda ise sadece Kürdlerin vicdanlarına seslenildi; “Birlik zamanıdır, namus meselesidir, dayanışma günüdür” denilerek Kürdlerin potansiyeli kullanıldı…
Kobanê katliamından;
Kobanê’yi kurtardı ve savundu diye Pêşmergeyi “kovup” yerine, ÖSO’ya bağlı Volkan El Fırat gibi karanlık örgütleri ve MİT menşeli Kemalist Türk Sol tetikçilerini ikame edenler sorumludur…
ÖSO komutanıyla birlikte basın toplantısı yapan ve bir memur utangaçlığıyla efendilerini rahatlatmaya çalışan YPG sözcüsüne “ahlakımızda-felsefemizde devlet yoktur” dedirten zihniyet sorumludur.
Kobanê ve Grê Spî’de ÖSO (muhalefet) ile müttefik ama Haseke’de Esed ile ortak operasyon düzenleyen; her iki iş birliğinde de “Kürdlükten arınarak sadece birilerinin tetikçiliğini yapan” zihniyet sorumludur…
Egemen devletlerin egemenlik alanlarına saygı duyan ama Kürdlere devletsizliği dayatan zihniyet sorumludur.
Evet, kendimizi kandırmayalım!
Kobanê katliamının tetikçileri IŞİD gibi barbarlar ve karar vericileri de sömürgeci devletler olsa da, gerçek nedeni devletsizliği ”kurtuluş” olarak Kürdlere sunan zihniyettir…
Duygu sömürüsüyle insanları “birlik” adı altında bu kirli zihniyete kan verecek şekilde kandırmayalım artık.
Kürdleri öldürmekle veya öldürtmekle varlığını sürdürebilen bu zihniyete “dur” demeden ve devletleşmeyi tek seçenek olarak dayatmadan ne Kobanê ne Efrîn ne de diğer olası katliamlar engellenebilir…
Kürdlerin yaşadığı tüm katliamların nedeni devletsizlik iken, devletsizliği “özgürlük” olarak dayatan zihniyet Kürdlerin en büyük düşmanıdır.
Her yerde “Halk Savunma Birlikleri” kuranlar nerede, ne zaman Kürdleri korudular?
Kürdleri koruyabilecek tek kurum kendi devletleri iken, devletleşmeye karşı çıkarak Kürdleri savunmasız bir şekilde devletlere ve tetikçilerine yem yapanların Kürdleri savunduğu koca bir yalan ve yanılsamadır…
Kürdleri savunduğunu iddia edenler, bir devlet projesi olarak Kürdleri sadece savurdular bu güne kadar. Şayet bu gerçeklik görülmezse Kürdlerin savrulması hızla devam edecek ve asla toparlanamayacak bir noktaya varacaktır…
Varlığını Kürd kanına borçlu olan ama her fırsatta “benim sayemde” diyerek Kürdlere minnet eden zihniyetin bir tek Kürdi kazanımını gösterebilecek namuslu bir insan bulamazsınız; ama sayısız yıkımını ve tahribatını herkes gösterebilir; Güneybatı Kürdistan’da olduğu gibi…
PKK zihniyetinin çizdiği sınırları aşmayanlar (niyeti ve amacı ne olursa olsun) zorunlu olarak egemen devletlere hizmet eder ve kendi halkına zarar verir. Çünkü PKK’yi kuranlar böyle biçimlendirmişler…
Kürdlerin özgürlüğü, PKK zihniyetini yok etmekle olanaklı olur ancak…
Ya bu gerçeği görürsünüz ya da Kürdleri kandırmaya devam edersiniz…
