1990’ların siyasi hayatın da kontrgerilla kavramı önemli bir yer tuttu. Kontrgerilla, kelime anlamıyla gerilla güçlerine karşı kurulmuş güçtür. Türk devletinin içinde ama resmi olmayan bir vurucu güçtür. Temeli İngilizcedeki counter (karşıt, zıt) kelimesine dayanır.
Bundan yola çıkarak Kürtlerin zıddı olarak faaliyet yürüten PKK medyasına Kontrkürt medyası demek yerinde olacaktır.
PKK medyası Kürt karşıtı bir medyadır. Kürdi ve Kürdistani hiçbir ahlak, prensip ve estetik değer taşımazlar. Stadyumlardaki holiganlar gibi biçimsiz, edepsiz ve saldırgandırlar. Yenilerler saldırırlar, kazanırlar saldırırlar. Bir nefret birikintisidirler.
Evet PKK medyası gerçek anlamda Kürt karşıtı bir harekettir. Son zamanlarda medyası da leş gibi ihanet kokmaktadır.
19 Ekim günü PKK Karaçoğ dağındaki mevzilerini Haşdi Şabi ve Irak güçlerine teslim etti. Peşmerge güçleri mevzilerin korumak isterken çatışma yaşandı ve 22 Ekim günü iki peşmerge şehit düştü. Elimizdeki bilgilere göre iki ırak ordusu askeri ve 8 Haşdi Şabi üyesi de çatışmalarda öldürüldü.
PKK medyası bu çatışmadan bu yanadır şehit düşen iki peşmerge üzerinden yalan haber yapmakta, aslında şehitlere hakaret etmektedir. Şimdi de PKK’nin Kürdistan’ın önemli savunma mevzilerini Haşdi Şabi’ye teslim ettiğini perdelemek için yeni bir yalan buldular. PKK’nin yaymak istediği şeye göre “olayda Ehmed Hisen adını kullanan üçüncü bir peşmerge daha şehit düşmüş ve bu kişi aslına Yavuz Erdem adındaki bir Türkmüş ve MİT elemanıymış”.
Buna göre de aslında “biz Irak’a vermezsek KDP Türkleri getirecekti” demeye çalışıyor. Önce şunu söyleyelim Peşmerge gücü anası, babası, aşireti belli, hepsi birbirini tanıyan insanlar. Kim öldü kim kaldı herkes birbirini bilir. Öyle ölünce adı açıklanmayan, beş yıl sonra açıklayan, kendi vurduğunu şehit ilan eden ölenler üzerinden kirli işler çeviren güç PKK’dir. Karaçoğ’daki olay nettir. PKK’nin yalanı sadece kendi kitlesini etkilemek ve tabi ki Irak ve Haşdi Şabi’ye de biraz daha yalakalık yapmak için söylenmiştir.
PKK Medyası Peşmerge içindeki MiT üyelerini tespit ettiğini söylüyor. Madem o kadar yeteneklidirler önce kendi içlerindeki MİT üyelerini tespit etsinler.
Her gün Rojava’da PKK araçları vuruluyor, dağın başındaki yöneticiniz tespit edilip vuruluyor. Asıl MİT’çiler sizin içinizde.
Mahmur Halk Meclisi denen oluşumun eş Başkanı Filiz Budak’da PKK’nin bu holigan medyası ile beraber slogan atmış ve “KDP adı altında ve kıyafeti ile Türk MiT’i gelip kampta katlim yapmak istiyor” demiş. Filiz hanım Türk MiT’inin KDP kıyafeti ile gelmesine gerek yok. MİT sizin içinizde. Mahmur halkının yüzde 61’lik bir bölümünün Türk pasaportu vardır. Mahmur kampında yaşayan genç erkekleri büyük bölümü o pasaportla Türkiye’ye gidiyor, paralı askerlik yaparak geri geliyorlar. Hewler Erbil Konsolosluğunun önündeki kuyruklarda her dört kişiden biri Mahmurludur. Şimdi birde Bağdat Büyükelçiliğinin önünde sıra oluşturuyorlar. Hatta Filiz Budak’ın kamptaki kendi akrabalarının bile Türk pasaportu vardır.
Filiz hanım söz de Halk Meclisi yöneticisidir. Mahmur’da geçen TSK’nın vurduğu Dilovan işlek adı gencin hesabını sorsun önce. O genç Kürdistan adlı bir PKK’nin kadın kadrosunun kurbanı oldu.
Hiç uzatmaya gerek yoktur, PKK Şengal’de Kürt kadınlarını kaçırıp satan IŞİD’in Şii versiyonunu getirmiş Mahmur halkının başını üstüne koymuş, Kürdistan’ın en önemli mevzilerini teslim etmiştir. Bunun adı da ihanettir. Medyası kırk takla atsa da bu gerçeği değiştiremez.
PKK Ortadoğu’daki vekalet savaşında Kürt gençlerinin kanı ve elindeki bir avuç kitlenin geleceğini pazarlayarak kendine yer bulmaya birkaç yöneticisinin hayatını garanti altına almaya çalışmaktadır.
Efrin’i veren PKK’dir. Sere Kaniye’de Kürtçe okuyacak öğrenci kalmadı, buraları bırakan PKK’dir. Xaxurke’yi bırakan PKK’dir. Haftanin’i bırakan PKK’dir. Şengal’e Irak bayrağı asan PKK’dir. Mahmur kampına Haşdi Şabi’yi getiren PKK’dir. Hamas Filistine nasıl ki ölümden başka bir şey getirmemiştir, PKK’de yanındaki Kürtlere ölümden başka bir şey götürmemiştir.
