PKK/PYD Rojava’yı Kaosa Sürükledi

PKK/PYD Rojava’yı Kaosa Sürükledi, Süleyman Akkoyun, Ahmet Türk, Esad Rejimi

Suriye’de olaylar başladığında, başta değişimden yana olan devletler olmak üzere her kesimin ciddiye aldığı ve karşıt güçlerin birlikte hareket etmek için özel bir çaba sarf ettiği Kürdler, her koşulda bir statü elde edecek bir pozisyona sahiptiler…

 PKK/PYD’nin devreye sokulması ve Esed ile anlaşması, hem ulusal taleplerin gerilemesini sağladı hem de Kürdlerin hızla itibar kaybetmesine neden oldu. PKK-Esed anlaşması, bir yanıyla Türkiye’yi rahatsız ettiyse de, anlaşmanın özü Türkiye ve diğer tüm sömürgeci devletleri fazlasıyla sevindirmişti. Çünkü anlaşmanın özü, PKK/PYD’nin rejimin çıkarlarını korumasına ve Kürdlerin Ulusal Hakları’nın engellenmesine dayanıyordu.

Bu nedenle, PKK’nin, araları geçici olarak bozuk olan T.C ve Suriye ile aynı anda anlaşması bir tuhaflık değildi ve PKK’nin misyonuna da uygundu. PKK Suriye’de açıkça Esed diktatörlüğünü koruma görevini üstlenirken, değişimden yana olan tüm muhalefeti (El Qaide ile özdeşleştirerek) karşısına aldı. AKP’nin devletleşmesiyle yeni devletin hizmetçisi olduğunu açıklayan Öcalan, PYD’ye de mesaj vererek konumunda değişiklik yapmasını istedi. Bu yeni konumu Ahmet Türk açıkça ‘PYD, ÖSO ile birlikte hareket etmelidir’ diyerek TC’nin sözcülüğünü yaptığını göstermişti.

PKK’nin yaşadığı ikilem, Esed düşerse, Esed adına denetim kurdukları Güneybatı Kürdistan’ı ne yapacaklarına dairdi. Bu nedenle, olası Esed yenilgisi dikkate alınarak hem Türkiye ile hem de ÖSO ile ilişki geliştirilmeye çalışılıyordu. Çünkü Esed giderse Güneybatı Kürdistan’ı ya yeni iktidara teslim edecekti, ya yeni efendisi Türkiye’ye ya da tampon bir bölgeye dönüştürerek sömürgecilerin hayalini gerçekleştirecekti.

Güneybatı Kürdistanlı yurtsever güçlere karşı estirdiği terör ve Güney Kürdistan’a yönelik düşmanca tutumuyla PKK/PYD, olası bir başarıda esas hedefinin Kürdler olacağını da göstermiş oluyordu…

PYD bir yandan Esed ile işbirliği yapıp Güneybatı Kürdistan’ın Kürdlerin denetimine geçmesini engellerken, diğer yandan da muhalefetin Güneybatı Kürdistan’a saldırmasının zeminini yaratıyordu. Tek amaç ise, Güneybatı Kürdistan’ın istikrarsızlığa sürüklemekti. Ve bu istikrarsızlık, güvensizlik ortamından yararlanarak “tek güç” olarak Güneybatı Kürdistan’ı istediği gibi pazarlamak PKK/PYD’nin yegâne amacıydı. Bir yandan bütün Kürdleri savaşın içine çekmek, diğer yandan kurtarıcı rolünü oynayarak Kürdler içinde diktatörlüğünü kalıcılaştırmak için uğraşıyordu PKK…

Muhalefet içinde yer alan, ÖSO’ya bağlı bazı çetelerin Güneybatı Kürdistan’a saldırması ve PYD ile çatışmaya girmesi, Esed karşıtı konumlarından kaynaklanıyor görünse de, esas olarak Kürdlerin devletleşmesinin önüne geçmeye yönelik sömürgeci devletlerin ortak arzusunu yansıtıyordu. Aynı şekilde Esed güçleri de Kürd sivilleri bombalamaya devam ederken yine tüm sömürgeci devletlerin ortak arzusunu hayata geçiriyordu. Bu nedenle, PKK/PYD’nin Esed güçleri veya ÖSO ile çatışması bir şey ifade etmiyordu. Çünkü Kürdler için değil sömürgeci devletlerin politikalarını hayata geçirmek için çaba sarf ediyorlardı…

Bu durumda savaşın mağduru Kürdler, kazananı ise sömürgeci devletler olacağı kaçınılmazdır; tıpkı Kuzey Kürdistan’da son otuz yıldır yaşanan çirkin oyunda olduğu gibi…

2013 Amed Newroz’unda okunan ihanet mektubundan sonra, ortalama zekâya ve birazcık onura sahip her Kürd PKK’yi sorgulamaya başladı. Bu sorgulamada; “Madem devletin sınırları, bayrağı, resmi dili ile bir sorununuz yoktu, madem silaha, çatışmaya, şiddete bu kadar karşıydınız, madem “İslam Birliği” söyleminizle Neo-Osmanlıcılığı bir kurtuluş olarak görüyordunuz, o zaman neden bunca insanı ölüme gönderdiniz’ gibi haklı sorular sorulmaya başlandı…

Aynı senaryo Güneybatı da oynandı…

Suriye’nin birliğini savunan, Kürdlerin Ulusal Hakları’nı “ilkellik” olarak gören PYD neden savaştı/savaşıyor? Kürdler açısından amaçsız ve anlamsız savaşa neden Kürdleri bulaştırdı? Bu soruları, iş işten geçtikten sonra sormanın bir anlamı da kalmadı; Kuzey’de bir anlamı kalmadığı gibi…

Kuzey’den sonra Güneybatı Kürdistan’da da hayata geçirilen ihanet projesinden, sömürgeci politikaların taşeronluğunu yapan PKK sorumludur. PKK’ye tavır alamayan Kürd politik çevreleri de PKK’nin aklayıcıları, yedek güçleri olarak sorumludurlar…

Diğer Haberler