12 Eylül direnişinin efsane ismi Orhan Aydın’a ne oldu?

12 Eylül direnişinin efsane ismi Orhan Aydın’a ne oldu? PKK; Zindan Direnişi, Mazlum Doğan, Amed zindanı, idam cezası, Berliyas, Lübnan, Şam, Malatya cezaevi, Delil Amed, Aynur Hülagü, Öcalan'ın şöförü, Hamit, Ahmed Kobani, Cemil Bayık, Mustafa Karasu, Duran Kalkan,

Turnusol kâğıdı maddenin oranlarının değerini ölçer. Turnusol kağıdını bir sıvının içine koyarsınız o sıvının içindeki asit-baz oranına göre renk değiştirir. Yani Turnusol kâğıdı size o maddenin gerçeğini söyler. Bazı olaylar vardır tıpkı turnusol kâğıdı gibidir. Onu anlatırsınız ve hakikat gözle görünür olur.

Orhan Aydın’ın olayı da bir turnusol kağıdıdır. Orhan Aydın olayı PKK’nin turnusol kağıdıdır. Orhan Aydın olayını anlatırsınız ve PKK’nin, Abdullah Öcalan’ın gerçeği ortaya çıkar. Orhan Aydın olayını anlatırsınız ve PKK’nin nasıl kişileri, ezerek yok sayarak, efsaneleri nasıl tükettiğini anlarsınız. Orhan Aydın olayını anlatırsınız ve PKK’nin ne denli vicdansız, vefasız olduğunu anlarsınız. Orhan Aydın olayını anlatırsınız ve PKK’nin tarihi nasıl tahrif ettiğini anlarsınız.

Neden mi Orhan Aydın olayı bu kadar önemlidir? Çünkü Orhan Aydın bir direnişçiydi, 12 Eylül Faşizmine karşı müthiş direnmişti, Orhan Aydın düşmana kök söktürmüştü, Türk devleti ona idam vermişti. Ve şimdi ise Orhan Aydın’ın bir mezarı bile yok. Bu halkın “gidip bu bizim efsane direnişçimiz, bu halkın evladı, göz bebeği” diye çiçek koyacağı bir mezarı yok Orhan Aydın’ın. Çünkü o öldürüldü. Lübnan Berlias’ta boğuldu ve cenazesi bir asit variline atıldı. Artık kemikleri bile yok.

Orhan Aydın kimdir?

Orhan uzun boylu, esmer, güzel gülüşlü bir çocuktu. 1958 yılında Bingöl’de doğdu. Daha bebekken Amed’e taşındılar. Amed’in yoksul sokaklarında 6 kardeşin en büyüğü olarak büyüdü. Dikkat çeken bir zekası vardı. Bir matematik dehası gibiydi. Az konuşuyor, konuşunca dolu dolu konuşurdu.  Dersim Öğretmen okulunda okudu. Burada PKK’lilerle tanıştı.

Amed’deki ilk PKK’lilerden biridir. 1975 yılında daha PKK kurulmadan önce ki ilk guruplara katıldı. Amed’de PKK’nin ruhu gibiydi. 1976 yılında Türkiye Komünist Partisi Duran Kalkan’ı bacağından vurmuştu. Kalkan’ın intikamı için TKP’ye karşı silahlı eylemler düzenledi. Hem teorik, hem silahlı çalışmalar yaptı. Hatta çalışmalarına para toplamak için inşaatlarda amelelik yaptı.

İlk olarak 1979 yılı Ocak ayında tutuklandı. Kadın kılığına girerek kaçtı. Fakat bir ay sonra tekrar tutuklandı. Çok ağır işkenceler gördü. Ve daha cezaevindeyken 12 Eylül askeri darbesinin olacağını tahmin etti. Hatta “Beni idam edebilirler” bile dedi.

Mazlum Doğan Orhan’ı örnek gösterdi?

Tutukluyken çok ağır işkenceler gördü. Büyük bir direniş gösterdi. Tek bir kişinin bile adını vermedi. Mahkemede de siyasi savunma yaptı. 5 Kasım 1980 yılında Türk Mahkemesi Orhan Aydın’a idam cezası verdi. Orhan cezayı sakinlikle karşıladı ve “Yaşasın bağımsız ve demokratik Kurdistan, kahrolsun sömürgecilik” diyerek slogan attı.

Mahkemeden sonra tek hücreye kondu, idam gününü bekledi. Orhan idam alırken sadece 22 yaşındaydı.

O kadar büyük direndi ki PKK’nin kurucu kadrolarından Mazlum Doğan Orhan Aydın’ı anlatan bir yazı kaleme aldı. “Orhan Aydın’ın anısı yolumuzu aydınlatan bir meşale olarak daima yanmaya devam edecektir!” dedi. Mazlum Doğan “zulme direnişte Orhan Aydın’ı örnek alalım” diyecekti.

Bu dönemde 12 Eylül darbesi gerçekleşti. Cezaevlerinde artık vahşet dönemi başlamıştı. Orhan Aydın idam edilmedi fakat idamdan daha beter işkenceler gördü. Diyarbakır zindanlarında vahşet uygulamalarına karşı geliştirilen direnişin öncülüğünü yaptı.1982 martındaki ilk ölüm orucunu başlatan ilk kişilerdendir. Ne korkunçtur ki bu direnişin öncülerinden Mehmet Şener’de tıpkı Orhan Aydın gibi PKK tarafından vuruldu.

Orhan tüm Diyarbakır Zindan direnişinde öncülük yaptı. 1988 yılında Malatya’ya Sürgün edildi. Burada beraber direndiği insanlardan uzak düştü. Yalnız kaldı, ruhu yaşadıklarını kaldıramıyordu. Psikolojik bazı sorunlar yaşadı. Sürekli düşmanın onu dinlediğini, takip ettiğini düşünüyordu.

Türk devleti AB ile ilişkilerden dolayı idamları durdurmuştu ala cezalar tümden iptal olmamıştı. 1991 yılında Özal Affı denen bir af ile cezaevinden çıktı. Ölümden kurtulmuştu fakat gençliği ve ruhu yaşadıklarını kaldıramıyordu. Ailesinin isteği ile tedavi gördü. Doktorlara göre “ağır travma nedeni ile şizofreni yaşadığını” söyledi. Tedavi sonrası iyileşti. Ve biraz durumu iyileşince “dağa gitmem gerek, yoldaşlarıma gitmem gerek” dedi. Bir ilişki bularak Lübnan’a gitti. İşte asıl kötü kader burada başladı.

Zindan direnişçileri tek tek tüketildi

Orhan Şam’a ulaştı. Burada Heja Kevir ismini aldı. Onun gibi cezaevinden çıkan pek çok arkadaşı vardı burada. Fakat Öcalan’ın gerçeği karşısında bunların hepsi nasıl duvara tosladıysa Orhan’da duvara tosladı. Ali Yoldaş diye bıraktıkları Öcalan Serok Apo olmuştu. Serokları, zindan direnişi küçümsüyor, ekmek için açlık grevi yaptınız diyordu. Zindanların tasfiyeci olduğu söyleniyordu. Orhan’ın travması daha da derinleşti. Sağlık durumunun kötü olduğu, psikolojik desteği ihtiyacı olduğu halde Botan’a gönderildi. Şizofrenisi burada tekrarladı. Orhan Şam’a geri gönderildi.

Zindanda beraber direndiği arkadaşı Mehmet Şener’i PKK vurmuştu. Bu Orhan için büyük bir darbe oldu. Hayata küstü. PKK’ye karşı açlık grevi yaptı. Öcalan, Orhan’dan çekiniyordu. Çünkü hiç korkusuz Öcalan’ı eleştiriyordu. O dönem Şam’da başka zindan çıkışlılar vardı. Öcalan Orhan’a bir şey yapamıyordu ama fırsat kolluyordu.

Ne Öcalan ne de PKK yöneticileri Orhan’ı tedavi ettirmek için hiçbir yol aramadı. O evden o eve gönderiyorlardı. Öcalan sürekli “onu gözümün önünden kaybedin” diyordu. Orhan ise Öcalan’ı her gördüğünde ona eleştiri yapıyordu. Evet psikolojisi bozulmuştu ama eleştirileri doğruydu.

12 Eylül faşizminden kurtuldu, PKK faşizminden kurtulmadı

1994 yılının temmuz ayında Orhan için son talimat verildi. Bu talimat ölüm talimatıydı. 12 Eylül faşizminden kurtulan Orhan PKK faşizminden kurtulmadı. Öcalan’ın şoförü Hamit adlı Qamişlo’lu kişi her şeyi örgütledi.  Orhan’a Lübnan’a gidelim biraz hava alırsın dendi. Öcalan’ın o zaman ki kirli işlerini yapan Hamid’in dışında arabada Delil Amed ve Ahmet Kobani adlı kişiler vardı.

Orhan Berlias’taki meşgal denen imalathane ve meyve paketleyen yere götürüldü. Burada PKK’nin ceza verdiği kişiler vardı. Her biri kendini ispat etmek, eleştirilerden kurtulmak için fırsat kolluyordu. Hiçbir Orhan’ı tanımıyordu. İki genç çağrıldı ve onlara “Bu kişi ajandır, başkanı zehirlemeye gönderilmiş, cezalandırılacak” dendi. Rojavlı iki genç Orhan’ı boğdu. Meşgalin depo bölümünde bir asit varili vardı. Burada infaz edilenler bu asit variline atılıyordu. Orhan’ın cenazesi asit variline atıldı.

Orhan’ın ölüm emrini yerine getiren kişilerden Hamit Qamişlo bir yıl sonra kendisi de Öcalan’a karşı geldiği için şartlı idam cezası aldı. Daha sonra PKK’den ayrıldı ve Avrupa’da yaşıyor.
Delil Amed ise Diyarbakırlı. Eşi ve çocuğu ile PKK’ye katılmıştır. Eşi Mizgin Amed (Aynur Hülakü) şu anda PKK’nin Avrupa koordinasyon üyesi ve Paris’te yaşıyor. Delil Amed yaptığı infazlar ve ortak olduğu kirliliklere susma karşılığı bir Irak pasaportu ile Ortadoğu’da diplomasi çalışması yapıyor.  En son olarak Kahire ve Beyrut’ta yaşadığı bilgisi var.

Ahmet Kobani PKK’nin birçok kirli işini yaptı, kendisi de yaptıklarında ürktü.  En son kurtulmak için kaçmak isterken vuruldu.

Orhan’ın arkadaşları sustu

Orhan vurulduğu zaman Duran Kalkan Şam’daki Parti Merkez Okulu’nun sorumlusuydu. Orhan, 1976 yılında Duran Kalkan’ın vurulmasına karşı misilleme eylemi yapmış biriydi. Kalkan Orhan’ı iyi tanıyordu. Orhan’ın vurulduğunu duydu. Ama sustu.
Orhan vurulduktan kısa bir süre sonra Mustafa Karasu Avrupa’dan Şam’a geldi. Orhan’ın vurulduğunu duydu, ama sustu. O herkese insanlık öğreten, hak-hukuk-sosyalizm naraları atan Karasu beraber ölüm orunca girdiği Orhan’ın Öcalan’ın talimatı ile öldürülmesine sessiz kaldı.

Şu anda Avrupa’da yaşayan herkese sosyal medya üzerin ayar vermeye çalışan Fuat Kav Orhan’ın ceza evi arkadaşıydı. Tek bir gün “Orhan’ı neden vurdunuz” demedi.

Arkadaşları gizli gizli “Orhan gibi bir efsaneyi vuran bizi de vurur” diyerek korktu ve sustu.

Orhan 1980 ve90’lar boyunca kulaktan kulağa yayılan bir efsaneydi. Amed halkının çocuğuydu. Halk Öcalan’ın yakasına yapışıp “hani bizim kahramanımız” demedi.  Oysa ki Orhan bu halk için bu kadar acı çekmişti.

Orhan psikolojisi bozuk olduğu için değil Öcalan’ı eleştirdiği için vuruldu

Evet Orhan büyük bir travma geçirmişti ve psikolojik sorunları vardı. Fakat hiç kimseye saldırmamıştı, kimseye elini kaldırmamıştı, hiç kimseye küfretmemişti. Kalıcı bir hastalık değil dönemseldir. Eğer biraz tıbbi ve manevi destek alsa iyileşecekti.   Eğer PKK dürüst ve insanlarına sahip çıkan bir hareket olsa Orhan iyileşirdi.

1994 yılında PKK’nin Şam’da ondan fazla evi ve çiftliği vardı. Öcalan Dublex bir çiftlik evinde “eğitmek” için yanına aldığı kızlarla yaşıyordu. Orhan’ı yanına ala bilirdi. Hadi orası olmadı. Başka bir eve yanına bir kadro verile bilir, doktora götürüle bilirdi. PKK, Esad rejiminin izni ile Avrupa ve Şam arasını rahatlıkla kullanıyordu. Orhan Avrupa’ya gönderile bilirdi. Ama hiçbir yapılmadı. Çünkü Orhan hasta olduğu için değil Öcalan’ı eleştirdiği ve gerçeği söylediği için vuruldu

Öcalan öldürdüğü kuşlardan özür diledi peki ya Orhan’dan?

Şimdi ise kimse Orhan’ı bilmiyor. Hiç yaşamamış gibi, tek bir kemiği bile kalmadı. PKK 1990’larda “aklını yitirmişti” diye izah ediyordu. Şimdi ise PKK’liler bu tarihten böyle bir kahraman geçtiğini bile bilmiyor.

Öcalan 2004 yılında yayınladığı “Bir Halkı Savunmak” adlı savunma-kitabında şöyle diyor: “Çocukken genlerime işlemiş avcı kültüründen ötürü gözümü kırpmadan başlarını kestiğim, kopardığım, kurnazca avladığım kuşlardan, vurduğum hayvanlardan özür diliyorum.” Peki Öcalan ya Orhan Aydın, ondan özür dilemiyor musun? O bir kahramandı, Orhan bir efsaneydi. Onu asit variline attırdığın için özür dilemiyor musun?

Evet bazı olaylar vardır. Turnusol kâğıdı gibidir. Her şeyin gerçeğini söyler. Orhan Aydın olayı PKK’nin gerçeğini söylüyor.

 Orhan Aydın olayı PKK’nin “devrimcileri nasıl tükettiğini, devrimi nasıl tükettiğini, insan hayatını nasıl vicdansızca ve ahlaksızca tükettiğini” söylüyor.  Şimdi PKK adına ahkam kesen Bayık, Kalkan, Karasu ve diğer PKK dinozorlarının kimlerin kanı ile yaşadığını gösteriyor.

 Orhan Aydın olayı ölümüne direnenlerin hain Öcalan gibi tutuklanınca “benim annem Türk, size hizmet etmek istiyorum” diyenlerin nasıl halka Başkan diye sunulduğunu gösteriyor.

Diğer Haberler