14 Mayıs’ta Türkiye’de yapılan seçimlerde birçok parti yer aldı. Hepsi bazı şeyleri kaybetti veya kazandı. Fakat meclisteki en büyük kaybı HDP yaşadı. HDP bu seçimde MHP’den bile daha az oy aldı.
HDP 2015 yılı Haziran’ında yapılan seçimlerde 6.058.489 oy aldı ve yüzde 13,12 ye ulaştı. 80 sandalye sahibi oldu.
Bu yıl yapılan Mayıs seçimlerinde ise: yüzde 8,81 oy aldı.
HDP oyları ve sandalye sayısı düştü. Eğer 31 Mart 2022 tarihinde AKP seçimlerdeki yüzde 10 barajını düşürüp yüzde 7 yapmasa büyük ihtimal HDP meclise bile giremeyecekti.
HDP’nin yaşadığı bu düşüşün nedeni nedir?
- HDP’nin her yıl parça parça yaşadığı kan kaybının nedeni HDP’nin taktik veya dönemsel yanlış siyaseti neden ile olmamıştır. HDP’nin pusulası yanlış yönü göstermektedir. Hem Kuzey Kürdistan’da hem de Türkiye’de HDP’ye oy veren destekleyen kesim Kürt’tür. Bu Kürtlerin Kuzey Kürdistan’da bir sorunu olduğu için HDP’ye oy vermektedir. Beklentisi Kürtlerin sorunlarının çözümüdür. Fakat HDP’nin pusulasında ibre Kürtleri değil Türkiye’yi gösteriyor. Kıblesi yanlış olanın ibadeti de elbette yanlış olacaktır.
Kürtler solcu oldukları için HDP’yi desteklemiyor, Kürtler ekololijist oldukları için HDP’yi desteklemiyor, Kürtler anarjist, feminist vb olukları için HDP’yi desteklemiyor. Kürtler Kürt sorunu çözülsün diye HDP’yi destekliyor. HDP ise Kürtlerin ne istediğini ve kendisinden ne beklendiğini görmeden Türkiyelileşme çabası içindedir. HDP, Kürtlerden kopmuştur. Kürtlerin enerjisini Türk soluna, Türk partilerine ve ideolojik maceralara harcamaktadır. Bu da Kürtlerde küskünlüğe yol açmaktadır. HDP tabanı Türkiyelileşmek söylemini artık anlamsız bulmakta ve başarılı olamayacağını görmektedir. Kürtler milli ve Kürdi bir siyaset istiyor.
HDP’nin belirleyeci yönetimi Kürt değildir. Eş başkanlar içinde Kürt yok. Siyaseti belirleyen ana kişilerin içinde Kürt yok. Kürtlerin oylarını sömürüyor ama HDP’yi Kürtler yönetmiyor.
- HDP’nin kendi parti iradesi yoktur. HDP kurulduğu günden bu yana bir yandan İmralı ve Kandil’in öte yandan Türkiye devlet istihbaratı MİT ve Türk solunun direktifleri ile hareket ediyor. Parti yönetiminin hiçbir iradesi yoktur. Seçimlerdeki ittifaklar, adaylar, söylemler ve eylemlerin kararını PKK alıyor. Eşbaşkan, vekil ve diğer yöneticiler Kandil’den gelen karara biat ediyor. Sahaya bakarak, halkın isteğine göre karar almıyor, alamıyor. HDP’li yönetim, vekiller, yöneticiler kendilerine görev veren yerin halk değil Kandil olduğunu biliyor. Bunun için kendini Kandil’e şirin göstermeye çalışıyor ve halka kabul ettirmeye gerek görmüyor.
- HDP Kürt seçmeni kendisi için çantada keklik görüyor. HDP seçmeninin bir bölümü radikal PKK tabanıdır. Bir bölüm ise ölen gençler var diyerek HDP’nin siyasetini beğenmese de duygusal olarak oy veriyor. HDP öyle düşünüyor ki bu kitle bana mecburdur, ne dersem onu yapacak. Bunun için halkı önemsemiyor. Halkın eğilimlerini dinlemiyor. HDP Kürt kitlesini küçümsüyor. Kürtlerin gücü ile kendini Türk toplumunu ve Türk soluna şirin göstermeyi istedi.
Türk toplumuna şirin görünmek için Selahattin Demirtaş başta olmak üzere tüm HDP yönetimi kendini basitleştiren, şaklabanlıklar yaptılar. Şarkı, türkü, espri ile Türkleri kazanmaya çalıştılar ama tam tersi oldu Kürtleri de kaybettiler. - HDP esasen 22 Mart günü Kılıçdaroğlu’nu işaret ettiği zaman seçimi kaybetti. HDP Türk solunu, ideolojik söylemleri esas almadan yüzünü Kürtlere dönmeli ve Kürt partileri ile beraber bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarmalıydı. Eğer bu yapılırsa Kürtler Cumhurbaşkanlığı seçiminde kilit noktada olacak ve tüm taraflarla pazarlık yapa bilecekti. Bunu yapmadığı için HDP seçim döneminde CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun peşinden sürüklendi. Şimdi ikinci turda da mecburen aynı şeyi yapmak zorunda kalacak. Bu da HDP’nin esasen geçmişteki kilit konumun kaybetmesine yol açtı. HDP Kürtlere kendisi CHP’yi işaret etti ve halk CHP’ye oy verdi.
- HDP’nin tabanı Kürdistani söylemler ve kişililer istiyor. HDP ise tabanının tam tersini yapıyor. Ne söylemleri ne de adayları Kürdistani değildir ve halkın istemine göre değildi.
Örneğin Muş Kürdistan’ın en vatansever yerlerinden biridir. Fakat HDP’nin Muş’ta ki ilk sıra adayı Kürt olmayan, İstanbullu Sezai Temellidir. Sezai Temelli halkı Kürtçe bile konuşamıyor. Halk elbette ki bunun için bu adayları kendinden görmüyor. Bunun için Muş halkı ne yaptı Sezai Temelli’ye oy vermedi.
Muş’ta 2019 yılı seçimlerinde HDP’nin oy oranı 101 bin 744’tü. Bu yıl ise oy oranı 94 bin 655’e indi. 7 oy kaybedilmiştir nedeni halkın duyduğu tepkidir.
HDP Diyarbakır’da sadece Kandil’in adayı olduğu için Doğubeyazıt’lı Bedran Öztürk birinci sıra adayı yapıldı. Fakat Amed halkının yakından tanıdığı, Diyarbakırlı Kürt kimliğine sahip çıkan M. Emin Aktar’ı 9’uncu sıradan aday gösterdi. Sonuç olarak HDP Amed’de de 50 oy kaybetti.
HDP ve YSP seçimin hemen ertesi günü bir açıklama yaparak yenildiklerini kabul ettiler, özeleştiri yapacaklarını söylediler. HDP’nin sorunu özeleştiri ile aşılamaz. HDP ancak kendini yeni baştan yaratmalıdır. HDP’nin kuruluşundaki Türkiyelileşme amacı bir yana bırakılıp Kürdistanileşmelidir. HDP’yi bu noktaya getiren halkın liyakatli bulmadığı ve hangi yeteneklerinden dolayı o konumu işgal ettikleri belli olmayan Pervin Buldan gibi yöneticiler istifa etmelidir.
Kürtler Kürdistanileşmeyen bir HDP’yi daha fazla boyununda taşımayacaktır.