Türkiye seçim günü olan 14 Mayıs yaklaştıkça tansiyon yükseliyor. Herkes eteğindeki taşı dökmeye gayret ediyor. Herkes bir yerden birbirini tehdit ediyor. Bu arada PKK yöneticileri de sıraya girerek açık açık Kılıçdaroğlu’nu destekledi. Hatta AKP’nin elindeki “Kılıçdaroğlu PKK ile görüşüyor” propagandasını etkisiz hale getirmek için fedai çıkışlar yaptılar ve “bizimle en çok görüşmeyi AKP” yaptı dediler. Cemil Bayık, Bese Hozat, Mustafa Karasu vb iri isimlerin yanı sıra orta kademe HPG, PKK, PAJK ve bilumum PKK kadrosu da konuya değin konuştu. Fakat özellikle de Murat Karayılan siperin en önüne atladı ve “Hakan Fidan 2015 yılında benimle görüşmek istedi” dedi. Böylelikle muhalefete AKP’ye karşı kullanacak bir top atmak istedi, ayrıca kendisinin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalıştı.
PKK yönetiminin bu açıklamalarına karşı sorulması gereken tek bir soru vardır: “PKK ne zaman Türk devleti ile görüşmedi ki?”
Türk devleti içindeki kanatlar PKK’yi yönlendirdi
PKK’nin kendisinin efsaneleştirerek anlattığı 1974’lerden itibaren başlayan 49 yıllık tarihi özünde Türk devleti ile yan yana geçmiştir. Abdullah Öcalan’in bireysel tarihi, arkadaşlıkları, eşi Kesire Yıldırım (Fatma) ve arkadaşı Pilot Necati kod adlı Necati Kaya ile ilk baştan beri kurduğu ilişki birer devletle ilişkidir.
Öcalan Suriye’de bile Türk devletinin askeri ateşesi ile aynı apartmanda oturuyordu. Askeri Ateşe demek yani Türk istihbaratının insanı demektir. PKK’nin PKK’nin 10’uncu kat dediği o evde Öcalan ile Türk devletinin istihbaratı aynı binada oturmasının bir tesadüf olduğunu inanmamıza neden yok.
Her şeyi bırakalım 6 Mayıs 1996 yılında Öcalan’a devleti içindeki bir kanat suikast yapmak istiyor. Fakat Türk devletinin başbakanı Abdullah Öcalan’a mesaj gönderip uyarıyor.
Yani PKK Türk devleti içinde ki bir kanat ile her zaman ilişkili oldu. Kanatlar arası savaşta kullanıldı, ordu rahatsız olduğu başbakana karşı PKK’ye sinyal verdi. PKK ona göre hareket etti.
Örneğin Abdullah Öcalan’ın 2000 yılındaki itiraflarında “TSK içindeki generaller 1995 yılında Tansu Çiller’e suikast düzenlememi istedi, kabul etmedim” sözleri yer alır. Ne kadar ilginç değil mi? 1995 yılında “TSK, PKK’ye karış sözde çok büyük operasyonlar düzenliyordu. Bine yakın gerilla 1994-1995 operasyonlarında hayatını kaybetti, binlerce köy boşaltıldı. Kuzey Kürdistan şehirlerinde bu yıllar arasında binlerce kişi faili meçhul denerek öldürüldü” fakat aynen o yıllarda aynı TSK Öcalan’a aracı gönderip Tansu Çilleri öldürme teklifi yapıyor. Bunları biz söylemiyoruz bizzat Öcalan söylüyor, avukatları söylüyor.
Mesela PKK nasıl ki şimdi “Erdoğan yıkılacak” diyorduysa Abdullah Öcalan’da 1995 yılında Şam’da yaptığı konuşmalarda Tansu Çiler için “oruspu” diyordu.
Bunlar sadece bir örnek. PKK’nin her zaman için Türk devleti içindeki bir kanat ile ilişkisi olduğu nettir. Bunun için PKK “Hakan Fidan bizimle görüşmek istedi” deyince şunu soracağız: “Siz ne zaman Türk devletinden kopuk hareket ettiniz ki?” Ve hemen ardından en önemli şu soruyu soracağız: “siz şimdi kiminle beraber hareket ediyorsunuz?”
AKP ve PKK’nin kol kola yılları
PKK’nin tarihini bilenler 17 Mart 2015 yılında HDP adına söylenmiş olsa da özünde PKK’nin söylediği “seni başkan yaptırmayacağız” sözünün de kendi bağımsız adına veya Kürt çıkarları düşünülerek söylenmediğini çok iyi bilir. Bu sözler PKK’nin Türk devleti içindeki kanat çatışmalarına tekrardan dahil olunduğunun bir göstergesiydi.
Bu konu çok uzun bir konudur.
AKP 2002 yılında iktidara gelince Kemalist ordu ve devlet kurumlarına karşı PKK’yi yanına almak için çaba gösterdi. Devlet içindeki bir kanadın ve bazı güçlerin göz kırpması ile PKK ve AKP beraber hareket ettiler. Örneğin Ergenekon’a karşı AKP’yi desteklediler, Fethullah Gülen çatışmasında AKP’ye desteklediler. PKK TV’leri cemaat polisi diyerek Gülencilere karşı savaş açtı. Ordu Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olmasına karşıydı, PKK ateşkes ilan ederek Gül’ü destekledi. Erdoğan’ın anayasa değişikliği referandumunda PKK “tarafsızız dese de PKK gerillaları Hakkari, Şemdinli sınırında ev ev gezerek “evet” oyu verin diyordu. Gezi’deki yapılan halk eylemini görmezden geldi.
PKK ve MiT yöneticileri Osla’da beraber baklava yiyordu
PKK AKP iktidarı döneminde devletle anlaşarak onlarca ateşkes, eylemsizlik vb ilan etti. Murat Karayılan çıkıp asıl bunları açıklamalı, tüm bunları neyi karşılığında yaptılar.
Oslo da aylarca görüşmeler yapıldı. Mustafa Karasu ve Nuriye Kesbir Oslo’da MİT görevlileri ile baklava yerken, sohbet edip birbirine iltifat ederken PKK kitlesi “başkanımızın hayatı tehlikede” diye slogan atıyor, gerillası dağda savaşıp ölüyordu. Eğer Gülen cemaati “ben Kürt sorununu AKP’ye çözdürmem” diyerek Oslo’daki PKK, MİT görüşmelerinin ses kayıtlarını yayınlamasa hiç kimsenin bu görüşmelerden haberi olmayacaktı. Kaldı ki o görüşmelerin gerçeğini bile hala kimse bilmiyor.
PKK’nin asıl açıklaması gerekenler nelerdir?
Şimdi kalkıp PKK’nin Erdoğan bizimle görüşüyordu demesinin anlamı yoktur. Bunu zaten bilmeyen yok. O zaman bu söz söylendiğinde PKK kendini paralayarak görüşme yok diyordu. Şimdi de expire olmuş konuları açıklayarak siyaset yaptıklarını mı sanıyorlar.
Oysa kalkıp açıklamaları gerekenler şunlardır:
- 2013 yılından sonra Türk devletinin hangi kanadının direktiflerine göre hareket ettiler.
- 2014 yılı seçimlerinde neden Erdoğan ile ittifak ve pazarlık arayışı yapılmadı?
- Kürt siyasetine Sırrı Süreyya Önder gibi isimleri kim kayyum olarak atadı?
- 2015 yılında başlayan Hendek savaşlarında kim PKK’nin kulağına “hendek kazın” dedi?
- PKK hendek kazma karşılığında neler alacaktı? 11 Kürt şehri bine yakın Kürt genci hangi anlaşmaya kurban edildi?
- Efrin’den kimin talimatı ile çıkıldı?
Kürt aydınları öncelikle PKK’ye bu soruların cevaplarını sormalıdır. Yoksa PKK’nin CHP ile görüşmedik demesinin hiç anlamı yoktur. Geçmişte PKK ve AKP’yi bir araya getiren o görünmez gizli el veya devletin o gizli kanadı şimdi de CHP ile PKK’yi bir araya getirmektedir.
Kürt siyaseti ebetteki görüşmeler yapmalıdır. Fakat bu görüşmeler Kürtlerin hak kazanması için yapılmalıdır. 1999 yılında Öcalan imarlıya getirildiği günden bu yana PKK Türk devletinin her istediğini yaptı. Gerillayı çekin dendi, çekti; ateşkes yapın dendi yaptı ama Kürtler hiçbir şey kazanmadı. Kürtçe dili için bile bir talepte bulunulmadı.
PKK’nin ne geçmişte yaptığı görüşmelerin Kürtler adına hak arama talebi yoktu, bugünde yoktur. Yarın da olmayacaktır. PKK’nin devletle ve taraflarla yapacağı gizli görüşmelerden bir beklenti içinde olmak için ya saf olmak gerekir.
PKK 40 yıldır Kuzey Kürtlerini devletlerin gizli görüşmelerine kurban etmiştir. Bu tarihi bilenler CHP’nin de Kürtlere bir şey getirmeyeceğini bilir.