23 Aralık günü Paris’te Kürtlere ait üç yere bir kişinin silahlı saldırı yapması ve 3 kişinin hayatını kaybetmesinin şoku devam ediyor. Henüz kimliği açıklanmayan katilin Kürtleri hedef aldığı net.
Ayrıca bu kişinin daha öncede kılıçla bir mülteci kampına saldırdığı ve orada da Afrika kökenli mültecileri esas aldığı belirtiliyor.
Hala bu kişinin kimliğine ilişkin açıklanamayan pek çok şey var. Hiçbir şeyi peşinen söylemek doğru olmayacaktır. PKK medyası ve kalemşörleri bu kişinin bir mülteci olduğu, Çeçen olduğu, Türkiye’ye gelip gittiği konularında manipüle haber yapmaktadır. Ortama kirli bilgi yayarak, yaygara yaparak olayın gerçeğinin üstü örtülmektedir.
Katilin kim olduğu, bağlantıları, yönlendirebilecek çevreler iyi araştırılmalıdır.
Fransa-Kürdistan ilişkileri hedeflenmiştir
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un girişimiyle ve Irak’ın istikrarını tesis etme gerekçesiyle Ürdün’ün başkenti Umman’da düzenlenen 2. Bağdat İşbirliği ve Ortaklık Konferansı’nda konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Catherine Colonna “Kürdistan topraklarına yapılan saldırılardan dolayı Türkiye ve İran’a yaptırım uygulaya bileceklerini vurgulamıştı. Fransa Türkiye ve İran’ın Ortadoğu’daki yayılmacı politikalarına karşı duruyor ve Kürdistan üzerindeki baskılarını ötelemek için ağırlığını koyuyor. Sadece Kürdistan Bölgesi için değil Rojava içinde aynı şeyi yapıyor. Elbette ki Fransa bunu kendi çıkarları doğrultusunda yapıyor. Ve madem ki onun çıkarları ve bizim çıkarlarımız örtüşüyor o zaman aramızda bir çeşit ortaklık vardır.
Gerçek şudur Fransa’nın Ortadoğu politikasına ve Kürt-Fransız ortaklığından rahatsız olan birçok güç vardır. Sadece Türkiye değil İran ve Rusya’da bu güçler arasındadır. Hatta İran bu olaydan herkesten daha çok yararlana bilir. Bu saldırı eğer dışardan yönlendirilmişse -ki bu hala belli değildir- bunu yapacak tek güç Türkiye değil, İran ve Rusya’da yapmış ola bilir.
Madem Fransız yetkililerin kendileri olay Kürtleri hedefledi diyor o zaman bizim dayanışmamız gereken Fransa ve Macron yönetimidir.
Ortada böyle bir gerçek varken PKK taraftarlarının sokakta Fransız polisi ile çatışması ne anlama geliyor? PKK katili mi koruyor?
Saldırı PKK’ye değil tüm Kürtlere yapılmıştır
Paris saldırısı PKK’ye değil tüm Kürtlere yapılmıştır. Bunun için Kürdistan Hükümeti ve Kürdistan Bölge Başkanı ve Hükümet Başkanı Mesrur Barzani ilk andan itibaren olayı Kürtlere karşı bir tutum olarak görmüş ve fakat PKK daha olayın ilk saatinde olay yerine gönderdiği gençlerin eline Öcalan resmi ve PKK bayrağı vermiştir. Olayın etkisini kendi tekeline almaya çalışan PKK Kuzey Kürdistan ve askeri alanda yaşadığı sıkışmayı aşmak için Paris olayını hızla manipüle etmiştir.
İki aydır “Gerillaya karşı kimyasal silah kullanılıyor” diyerek harekete geçiremediği küçük, fanatik kitlesini harekete geçirmek için kendisine bir fırsat bulmuştur.
Hatta belki altta daha derin nedenler vardır. PKK’nin eylemleri İran ve Türkiye tarafından büyük bir mutlulukla karşılanmıştır. PKK Ankara’da, Tahran’da sömürgecilere karşı yapması gereken şehirleri yakıp yıkma eylemi Paris’te yaptırmıştır. PKK yine gerçeklerin gizlenmesini için çalışmaktadır.
PKK 1993 yılından beri bunu yapıyor. Avrupa’nın kurulu düzenin ve demokrasi kriterlerini tıpkı Ortadoğu’nun diğer devletlerinin yöntemi ile suistimal ediyor ve Avrupa’nın Kürtlere verdiği desteği baltalıyor.
PKK’nin 1993 yılındaki Otoban eylemleri
Yıl 1992 Güney Kürdistan’da Kürtler için yeni bir sayfa açılıyordu. Kürtler Avrupa ülkeleri tarafından destekleniyor, ilk kez seçimler yapılıyor, ulusal Konsey denen parlamento kuruluyor ve hükümet iş başına geliyordu. PKK tam böyle bir ortamda Avrupa’da Kürtlere büyük bir sempati olduğu dönemde PKK Avrupa özelde de Almanya’da yıkıcı eylemler yaptı. Türkiye’de ki durumlar bahane edilerek otobanlar tutuldu, insanlar kendini yaktı, Türklere ait iş yerlerine saldırı oldu, 100 yakın yer yakıldı. Alman halkı Kürtlere karşı antipati duymaya başladı ve en sonunda da PKK yasaklandı. Kürt mücadelesi kriminalize edildi. Onlarca Kürt tutuklandı.
Cemil Bayık 2015 yılında yani 22 yıl sonra yaşananlardan dolayı Alman medyasına şunları söyledi: “PKK adına Alman halkından özür diliyorum. Bu tür eylemler bir daha asla olmayacak.” Fakat o söz tutulmadı.
Fransa’daki eylemler gençlerin öfkesi değil yönlendirmedir
Bugün bizden Fransa’daki yapılan eylemleri hoş görmemizi isteyenler var. Eylemi PKK’nin dışında halkın öfkesi olarak gösterenler var. Oysa ki eyleme katılan kişiler tüm eylem sürecinin PKK’nin Paris’te yaşayan yöneticisi Ferman Garzan kod adlı Mehmed Çiftçi tarafından örgütlendiğini söylüyor. Kaynaklar Ferman’ın “onların gözünü korkutalım, bize mecbur kalsınlar, eylemleri durdurmak için bizi muhatap alsınlar” dediği yönünde bilgiler geliyor. Ferman Garzan 1993 yılında Türk Sol örgüterinden PKK’ye katılan Arap kökenli biri. Öcalan’ın yanında kalmış bir isim ve Garzan’da eyalat yöneticiliği yapmış, yoğun kayıplar vermiş biri ayrıca. Rusya’da KCK temsilciliği yapmış ve Rus mafyası ile de iş yapmış bir isim. Şimdi ise Paris’te PKK’nin ekonomi, vergilendirme vb çalışmalarını yapıyor.
Ortada PKK’nin Avrupa pratiğine dönük bu kadar veri varken kalkıp bize “halkın öfkesi” diye hoş görü göstermemizi kimse bekleyemez. Ölenler Kürt’tür, saldırı Kürtleredir, PKK’nin Kürt ve Kürdistan mücadelesini kendisi ile devletlerin gizli ajandalarına kurban etmesine izin verilemez.
Dün Paris’te PKK, KCK gibi örgütlerin açıklamaları, eylem biçimleri, olayı yönetme biçimleri hepsi 1993 yılından bu yana yürütülen PKK’nin Kürtleri terörize etme çabalarının bir devamıdır. Şimdiye değin Kürtlere kazandırmamıştır, kazandırmayacaktır.
PKK’nin kendisi Fransa’ya dayanak yaşıyor
PKK 2002 yılından bu yana Fransa’yı aktif olarak kullanıyor. Rıza Altun gibi onlarca yöneticisi Fransa’dan oturum aldı ve Fransa tarafından korundu. Hatta şimdi de PKK’nin Mizgin Amed, Sülbüs Tari, Ferman Garzan, Sadun Amed gibi onlarca yöneticisi yine Fransa’da yaşıyor. PKK medyasını ve KNK’yi Belçika’da, örgüt merkezi ve eğitimlerini Fransa’ya yerleştirmiştir. Fransa 2013 yılından bu yana Kürtlerin en kolay oturum aldığı ülkedir. Şimdi PKK açıklamalarında Fransa’yı Kürt düşmanlarının ortağı olarak gösteriyor. Daha hiçbir bilgi yokken cinayeti MİT işledi, Avrupa ve Fransız istihbaratı destekledi minvalinden şeyler söylüyor.
- Paris Katilamı mı yaşandı?
PKK olayın ilk anından itibaren Paris’te yaşanan olayı 9 Ocak 2013 yılında Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in öldürüldüğü olaya benzetti.
PKK Sakine Cansız olayında da yine Türk devletini aklayan açıklamalar yapmıştı. O zaman de Türk devleti ve PKK arasında görüşme vardı. Abdullah Öcalan olaydan iki gün sonra 11 Ocak günü ise Abdullah Öcalan kardeşi Mehmet Öcalan’la görüşerek şunları söylemişti: “MİT’e güveniyorum. Sakine suikastını gerçekleştiren güçlerle MİT müsteşarı Hakan Fidan’a yönelik soruşturmanın arkasındaki güçler aynı”.
PKK 2015 yılına değin bu olaydan NATO, Gladiyo ve Türkiye içindeki paralel devleti sorumlu tuttu. Türk devletini ve yönetimini akladı. Sonra aniden katil MİT’tir dedi.
PKK özü-sözü bir olmayan neye ihtiyacı varsa o an onu söyleyen, güvenilmez bir harekettir. Yarın öbür gün 22 Aralık’taki Paris Katliamı için ne söyleyeceği belli değildir.
Burada net söylenmesi gereken şudur: Paris Belediyesi’nin 10. Binasına Kürdistan Bayrağını asması çok anlamlıdır. Bu aslında Kürt deyince akla gelenin PKK’nin allı pullu flamaları, Öcalan’ın resmi değil Kürdistan Bayrağının Kürtlerin sembolü kabul edildiğini göstermiştir. Kürtler de aynı akışa doğru gitmeli ve Kürdistani birlik, sembol ve siyaset etrafında birleşmelidir. Kürtlerin katliamlardan kurtulmasının tek yolu budur.