Irak’ta yeni hükümetin kurulmasının üzerinden 1 ay geçti. Eski Başbakan Kazimi döneminde güvenlik ve askeri kurumlarda görevden alanlar görevden alınıyor. Yerine ise Şii Koordinasyon Çerçevesi’ne yakın kişilerin ataması gerçekleştirildi.
İran destekli Şii Koordinasyon Çerçevesi üyesi olan Başbakan Muhammed Şiya Sudani’nin talimatıyla İçişleri Bakanlığı ile İstihbarat Servisi’nde eski Başbakan Mustafa Kazımi döneminde atanan çok sayıda önemli isim görevden alındı. Irak iç siyasetinde bu durum bir tasfiye süreci olarak adlandırılıyor.
Çıkarılan kararnameyle İçişleri Bakanlığı İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı ve Kazımi’nin en yakın güvenlik kurmaylarından olan General Ahmet Abu Rağif’in yanı sıra Sınır Güvenliği Komutanı, Polis Dairesi Başkan Vekili, Uyuşturucu ile Mücadele Dairesi Başkanı ve Federal Polis Dairesi’nde onlarca komutan azledildi.
Kasım Süleymani’nin öldürülmesinde Kazımi’nin payı var mı?
Irak’ta ki bu kadro tasfiyesi herkesin dikkatini çeken bir husus ve geçtiğimiz günlerde Şarkul Avsad gazetesi de konuya ilişkin Fadil Niştimani imzalı bir haber yayınlamıştı. Haber’de Kazim’nin Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendisi’nin öldürülmesinde istihbarat verdiği iddialarına yer verildi. Haber de şu ifadeler yer aldı:
“İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile birlikte ABD tarafından 2020’de öldürülen Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis lakaplı Cemal Cafer’in kardeşi Muhammed Hasan Cafer, Ulusal İstihbarat Servisi Başkanlığı döneminde suikaste katkıda bulunduğu iddiasıyla Kazımi hakkında dava açmıştı.
Kazımi aleyhindeki şikayete ek olarak, başbakanlığı sırasında (2020-2022) yanında çalışan ve onunla bağlantılı olan yardımcıları ve ekibinin çoğu için görevden almalar ve gözaltı emirleri devam ediyor.
Yolsuzlukla Mücadele Yüksek Komisyonu, dün Ulusal İstihbarat Servisi eski başkanı ve Kazımi’nin ofisinin eski müdürü Raed Cuhi hakkında ‘kurum genel müdürlerinden biri hakkında çıkarılan yakalama kararının uygulanmasındaki gevşeklik’ nedeniyle yurtdışına çıkış yasağı getirdiğini duyurdu.
Aynı zamanda, İçişleri Bakanı Abdulemir Şemmeri, bazı üst düzey subayların görevlerinden alınması yönünde talimat verdi.
Görevden alınanlar arasında Kazımi’ye yakın isimlerden olan Federal İstihbarat ve Soruşturma Daire Müsteşarı Ahmed Ebu Raghef de yer alıyor.
Bundan önce Başbakan Muhammed Sudani, Ekim 2021 seçimlerinden sonra Kazımi’nin verdiği yüzlerce talimat ve üst düzey hükümet pozisyonlarına yönelik atamaları iptal etti.
Yerel gözlemciler, Sudani hükümeti ve arkasındaki Koordinasyon Çerçevesi’nin eski Başbakan Kazımi dönemini ‘yok etme’ konusunda kararlı olduğuna inanıyor.
Gözlemcilere göre, Koordinasyon Çerçevesi, Kazımi döneminin şeytanlaştırılarak, ‘ülkenin durumunu düzeltmenin Kazımi’nin mahvettiklerini düzeltmekten ibaret’ gibi davranıyor.
Şarkul Avsat’ın haberine göre, olaylara aşina olan bir kaynak, “Her ne kadar Koordinasyon Çerçevesi o dönemden en çok yararlanan siyasi güçler olsa da, mesele Kazımi dönemini yok etmek değil, onu çarpıtma stratejisidir” yorumunda bulundu.
İsminin gizli kalmasını tercih eden kaynak açıklamasına şu ifadelerle devam etti;
“Kazımi döneminde yaşananları büyüten ve şeytanlaştıran bu hareketin asıl amacı, özellikle Kazımi hükümetindeki birçok yetkilinin mevcut hükümette yeniden kullanıldığı derin devletlerini yeniden kurmaktır. Ancak yeni hegemonların şartlarına göre Kazımi döneminde dengesi biraz bozulan derin devletlerini yeniden yapılandırmanın peşindeler.”
Farklı yönelimlerdeki Şii grupların Kazımi döneminin ‘şeytanlaştırılmasıyla’ bağlantılı diğer adımlar da, yaklaşık 20 yıl önce bu grupların işlediği tüm yolsuzluk ve kötü yönetimleri, ‘sivil ve laik’ karakteriyle tanınan Kazımi hükümetinin üzerine atılmasını içeriyor.
Bu gruplar, yolsuzluk ve kötü yönetim açısından ülkedeki laik ve sivil eğilimlerin dini partilerden daha iyi olmadığını kanıtlamak için Kazımi hükümetinin düştüğü bazı hatalardan yararlanmaya çalışıyor.
Nuri el-Maliki liderliğindeki İslami Dava partisinden bir kaynak yaptığı açıklamada, Ebu Mehdi El-Mühendis’in ailesi tarafından kendisine açılan davaya rağmen, Kazımi’nin mahkemeye çıkıp yargılanma olasılığının olmadığını dile getirdi.”