Kürt halkının en seçkin ve verimli evlatlarından, yurtsever ve Kürdistani şahsiyet Mişel Temo’nun katledilmesinin 11’inci yıl dönümü. Temo, 7 Ekim 2011 tarihinde Kamışlo’da öldürüldü.
Mişel Temo’nun katledilmesi sıradan bir cinayet değildi. Bölgesel bir plan dahilinde katledildi. Kürtlerin Ortadoğu’da statü sahibi olmasını kabul etmeyen anti-Kürt cephesinin ortak cinayetiydi, Mişel Temo cinayeti.
Suriye rejimi ve PKK’nin ortak düşmanı: Mijel Temo
Mijel Temo hayatı, duruşu ve yaptıkları ile Rojava Kürdistan’ının özgürleşmesinden önemli roller oynaya bilecek birikim, kişilik ve karizmaya sahip biriydi. Örgütleyici ve sürükleyici özellikle gençleri etrafından toplayan bir harekete koyan bir isimdi. Hedef olmasının ardında yatan temel neden buydu. Bunun için daha 1988 yılında Kürtler içinde yaptığı çalışmalardan dolayı Suriye devletinin hedefi olmuş, görevden atılmış ve memurluktan men edilmişti.
PKK ise Mijel Temo’yu 1995 yılında Kamışlo’da ölümle tehdit etmişti. PKK’ye Mişel Temo islahi yani refomcuydu. PKK o yıllarda Kürt aydınlarını “bunlar bağımsız Kürdistan istemiyorlar, özerk yapılar istiyorlar, büyük Kürdistan’ın kurulmasına engeller diyerek hedef gösteriyordu. Mişel Temo’da PKK’nin bu propagandasından payını aldı ve “islahi – reformist” olduğu için hedef gösterildi. Hem Suriye devletinin hem PKK’nin düşman olduğu Mişel Temo kimdi?
Mişel Temo kimdir?
1957 yılında Dirbesiye’nin Cenase köyünde doğdu. Suriye ve Rojava’da Fransız mandar rejiminden bu yana bazı yabancı isimler Müslümünlar tarafından kullanılıyordu. Mişel Temo’da Müslüman bir Kürttü. 1972 yılında Kürt siyaseti hareketleri ile ilişkilendi Yekitiya Gelleri Kurd partisine üye oldu. 1980 yılında Halep üniversitesi Tarım Mühendisliği fakültesinden mezun oldu. Qamişlo Tarım Müdürlüğünde yöneticiyken 1988 yılında siyasi faaliyetleri nedeni ile memurluktan men edildi.
Temo çalışmalarını durdurmadı Kamışlo’da aydınlar içinde çalışmaya devam etti. Özellikle Güney Kürdistan’da 1991 yılında yaşanan gelişmelerden sonra Güney Kürdistan’la ilişkilerini daha da güçlendirdi ve bu gelişmenin Suriye’ye yansıyacağını öngördü. PKK tam böyle bir dönemde 1996 yılında Temo’yu ölümle tehdit etti.
Temo Yekitiya Geleri Kurd partisinin 20 yıl boyunca üyesi oldu ve politbüroya kadar yükseldi. 2000 yılında ise Rojava Kürtlerinin asimile tehlikesini görerek aydınlanma çalışmaları yürütmeye karar verdi. Ayrıca Suriye rejimini eleştiren sivil toplum yapılarına katıldı. 2000 yılı aralık ayında Kamişlo’da Celaled Ali Bedirxan Kültür merkezini açtı. Burada Kürtçe ve Arapça dillerinde edebi öyküler ve siyasi makaleler yazdı.
PKK Temo’nun partisini hain olmakla suçladı
2005 yılında tekrar siyasi çalışmalara yöneldi. Şepela Peşeroj a Kurdi li Suriye adıyla bir parti kurdu. PKK, bu parti kurulduğu andan itibaren Temo ve arkadaşlarını hain olmakla suçladı.
2008 yılında Halep Kobani arasındaki bir yolda giderken aracı Rejim Güçlerince duruldu ve burada ABD’ye istihbarat verdiği gerekçesi ile tutuklandı. Aslında tutuklanma nedeni Suriye devletinin Temo’nun siyasi çalışmalarının özellikle gençler içinde zemin bulduğunu görmesiydi.
Şam’da tutuklu kaldı, ağır işkenceler gördü. Mahkemede “Suriye’de demokrasi isteyen herkesi ajanlıklı suçluyorsunuz” dedi. 2009 yılında 3,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Cezaevinde partisinin Suriye’de başlayan halk ayaklanması sürecine katılmasını istedi. 2011 yılında çıkan genel af ile bırakıldı.
PKK ve Esad Temo’yu düşman görüyordu
Temo, bırakıldıktan sonra Suriye’de halk ayaklanmasına öncülük etti. Suriye muhalifleri örgütlenmesine katıldı. İstanbul’da toplanan Muhaliflerle ilişki halindeydi.
2011 yılı Eylül ayında yapılan bir suikast girişiminden yara almadan kurtuldu. Tam bir ay sonra 7 Ekim günü dört silahlı kişinin saldırısına uğradı ve hayatını kaybetti.
Temo’nun cenaze törenine on binler katıldı. Devlet protesto yürüyüşlerini taradı. Onlarca insan yaralandı.PKK Temo’nun cenaze töreninde bir işgüzarlık yaparak sessiz kaldı, hatta bazı yerlerde yürüyüşleri destekledi.Oysa ki PKK’nin Mijel Temo’ya bakış açısı ile Suriye Rejiminin bakış açısı aynıydı. Bunun da tarihi nedenleri vardı.
1986, PKK ve Esad rejiminin Anti-Kürt anlaşması
1980 yılından Lübnan ve Suriye’ye yaşatılan (!) PKK bu durumu 1985 yılında daha ileri bir aşamaya taşıdı. Hafız Esad’ın kardeşi Cemil Esad PKK yöneticilerine Suriye’deki Kürt gençlerini “başka hareketlere kaptırmama” karşılığında her türlü imkanı vereceğini söyledi. Anlaşmasının esası şuna dayanıyordu, Rojava Kürdistan olarak anılmayacak, Kürt gençlerinin Rojava için talepte bulanan yerli Kürt partileri ve Ensar gibi yapılara gitmesi engellenecekti. Ayrıca Esad karşıtlığı yapılmayacaktı.
PKK bu şartları kabul etti. PKK o tarihten beri hatta şu anda Rojava’yı Kürdistan olarak kabul etmedi. 1990’larda Efrinli, Rojavalı gençlere “ülkeye gidin” diyordu. Ülke Kuzey Kürdistan’dı. Fakat Rojava Kürdistan değildi. Bugün de Rojava sadece Kuzey Suriye’dir, Kürdistan değildir. PKK bu anlaşmaya sadık kaldı.
1992 yılında Güney Kürdistan’ın uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, parlamentonun kurulması Rojava’yı yakından etkiledi. Rojava ve Güney arasında geçmişten beri yakın bir siyasi ve kültürel bir etkileşim vardı. Güney’deki gelişmelerle halk yüzünü Güney’e dönüyor, şehirlerde toplantılar yapılıyordu. Suriye Rejimi Güney’deki özgürlük rüzgarının Rojava’ya esmesine karşıydı. PKK’yi Güney’deki devrime karşı savaşta destekledi. Hem silah verdi hem de Derik’teki Berav- Koçerat hattına yerleştirerek Güney ve Rojava arasına sınır olarak PKK’yi koydu.
PKK, 1990’lardan bu yana Suriye’de Kürt muhaliflere saldırıyor
Ayrıca PKK şehirlerde de Güney’i destekleyen partilere karşı düşmanlığını arttırdı. Amude, Kamişlo gibi yerlerde siyasi şahsiyetlere suikatstler düzenlendi. İbrahim Biro kişilere saldırılar yapıldı. Bu partilerin yaptığı toplantılara PKK o zamanda gençlerin eline sopa verip saldırıyordu. PKK o zaman bağımsız Kürdistan istemiyorlar diye hain ilan ettip saldırdığı kişilere bugün de bunlar İsrail gibi devlet istiyor diye saldırıyor. Mişel Temo’da bu süreçten sözlü tehdit ile payını aldı. Yani PKK, Suriye devletinin çıkarları doğrultusunda Kürt muhaliflere saldırdı.
Bugün ki ENKS; KDP-S saldırılarının 1990’lara dayanan bir geçmişi vardır. Suriye gerçek Kürdistani şahsiyetleri yok ederek yerine PKK’yi geçirdi.
Mişel Temo öldürülmeden bir ay önce PKK tarafından hain ilan edilmişti. Salih Müslüm 2011 Eylül ayında ANF’ye verdiği bir röportajda “Suriye devletini devirmek için 94 kişilik bir konsey kurdular, içinde Kürt işbirlikçiler de var” diyerek Mişel Temo’yi hedef gösterdi. Müslüm, Temo’yi Batının desteklediği işbirlikçi gurubun öncüsü olarak hedef gösterdi. Hatta Temo katledildikten sonra da Müslüm tekrar ortaya çıkarak “Devlet öldürmemiş ola bilir, hatta belki Türkiye öldürmüştür” diyerek katilleri korudu. Sadece bunlar bile şunu göstermeye yetiyor. Mişel Temo PKK ve Suriye’nin ortak kararı ile öldürüldü.
Temo cinayetinde PKK ve Suriye devleti ortaktır
Gerçeğe bakarsanız PKK’nin o dönem katlettiği Behzat Dursun da dahil olmak üzere Mişel Temo gibi kişiler eğer siyaset meydanında olsa Salih Müslüm Rojava’da liderlik yapamazdı. Yani gerçek liderler öldürüldü PKK ve Suriye üretimi ortak Müslüm benzeri kadrolar getirildi.
Tüm bunlara bakıldığı zaman net görülen şey şudur Mişel Temo cinayetinde PKK ve Suriye devleti ortaktır. Tetiği kimin çektiği önemli değildir. İki tarafta Suriye rejiminin devamlılığı için muhalif yapıları ortadan kaldırma konusunda anlaşmıştır. Bu ikilinin uzun bir cinayetler zinciri de vardır.
Temo’nun siyasi çizgisi korunamadı
Temo’nun katledilmesinden sonra oluşan mücadele koşulları ve Temo’nun siyasi duruşu, ailesi ve siyasi hareketi tarafından korunamadı. Temo’nun siyasi duruşunun içi Türkiye ve Suriye muhalifleri tarafından boşaltılarak sembolleştirildi ve salt Esad karşıtlığına indirgendi. Oysa ki Temo Suriye rejimine karşı olmak hatta ondan daha fazla Kürt toplumunun aydınlanması ve örgütlenmesine inanan biriydi. Suriye muhalifleri ile ilişkisini içinde erimek olarak tasarlamıyordu.
Temo’nun bu ilkeli ve Kürdistani çizgisi de Türk devletinin bilinçli dezenformasyonu tarafından yok edildi.
Temo anısına sahip çıkılması gereken bir Kürt aydını, öncü bir siyasi liderdi. Yaşamı ve siyasi çizgisi Suriye, PKK ve Türkiye üçgeninde hedef haline geldi.