Şeladize halkına açık mektup ve çağrı

Şeladize halkına açık mektup ve çağrı

Şeladize halkı on yıllardır savaşın soluğunu ensesinde hissediyor. Faşist Saddam rejiminden öncede savaşın içindeydi, Saddam’ın saldırılarında da savaşı hissetti. Ve özelikle 1990’dan beri PKK savaşını her biçimde hissetti. Son üç yıldır ise savaş gelip Şeladize’nin kapısına dayandı. Şeladizeliler savaş istemiyor. Fakat Türk devleti ve PKK savaşı getirdi, götürdü Sinya’yı, Çiyaye Reş’i, Zap vadisini geçti ve tam olarak kuş uçuşu 40 km uzağa Şeladize’nin kapısına dayandırdı.

Şimdi Şeladize gençleri, çocuklar ellerinde telefonlarla, kameraları açık uçakların, topların vurduğu Kure Jari’den görüntüler çekip tiktoka, instagrama atıyor. Her biri bir savaş muhabiri gibi çalışıyor. Yani Şeladize halkı savaşın içinde yaşıyor. Peki Şeladizelilerin bu duruma bir dur deme zamanı gelmemişimdir? Evet gelmiştir.
Biz Kuzey Küdistanlılar neler yaşanacağını çok iyi biliyoruz? Bizler 40 yıldır Kuzey Kürdistan’da PKK ve TSK savaşının arasında kala kala, önce yaylalarımızı terk ettik. Sonra dağlık köyleri terk ettik. Sonra artık ova köylerini terk ettik. En son Kuzey Kürdistan köylüleri cennet gibi köylerini terk edip Cizre, Silopi, Nusaybin, Sur, Van, Gever, gibi ilçelere yerleştik. Topraktan yapılmış, tenekeden damların altında kaldık. Kendi toprağımızın sahibiydik, eker biçer yaşardık. Köyü bırakınca gençlerimiz amele, kızlarımız hizmetçi oldu. Ya da işportacı olduk. Çocuklarımız okumadı, hayattan bıktı, dağa gitti. Bu gitti diğerleri bize kaldı dedik, baktık bir diğeri, bir diğeri gitti. Elde avuçta çocuk kalmadı.

Ha bu yıl PKK direniyor, ha bu yıl zafer yılı, bu yıl kader yılı, bu yıl özgürlük yılı, bu yıl zaferi taçlandırma yılı diye diye 40 yıl geçti. Bize her yıl Türkiye devletinin durumu çok kötü, ekonomisi bitti, yıkılmak üzere dendi ona da inandık. 13 kez ateşkes yaptılar, her defasında çözüm olacak az kaldı dendi ona da inandık. O da olmadı. Yani 40 yıldır, nasıl girdiğimizi bilmediğimiz, niye içinde debelendiğimizi bilmediğimiz bir oyunun içine girdik. Kaybettik. 40 yıl önce koyunlarımızı otlattığımız Munzurların, Şerfeddinin, Cudi ve Herekol’un şimdi sadece uzaktan resmini çekiyoruz.

Kuzey Kürdistan’da yaşananın özeti böyle… Her yıl umut besliyoruz ama hiçbir şey kazanmıyoruz. Sadece her iki üç yılda bir yeni bir genç kuşak çıkıyor. Ona takılıyoruz. En son olarak da 2014 yılında gençler şehirlerimize geldi ve “artık kendimizi yönetme zamanı geldi, Türk devletini bu şehirlerden çıkaracağız, öz yönetim kuracağız” dedi. Ve itirazlarımıza rağmen mahallelerimize hendekler kazıldı. İtiraz etsek bile kabul edilmedi, birkaç radikal, kendi hayatının sorumluluğunu bile alamayacak genç bizi tehdit etti, dayattı. Düşmanın gözü önünde o hendekler kazıldı. O gençler eğer mahalleyi terk ederseniz eşyalarınızı götürmenize izin vermeyiz dedi, evlerinizi yıkarız dedi. Biz aylarca hem o gençlere acıdığımız için ve malımıza sahip çıkmak için evlerimizde kaldık. Her gün kafamıza mermi yağıyordu.  Yenileceklerini bile, bile sırf kahraman olmak istiyorlar, macera istiyorlar diye o gençler o mahallelerde savaştı.  Fakat bu savaşın kararını da o gençler değil binlerce km uzaktaki PKK yöneticileri vermişti. O gençlerde kahraman olacağız diye ölmeye çalışıyordular. Bizi de kendileri ile beraber bir mezar sessizliğine mahkum ettiler. Hem onlar hayatını kaybetti hem biz her şeyimizi kaybettik. 1990’da köylerimizi terk edişimizden 20 yıl sonra bu defa sığındığımız şehirlerde yine evsiz kalmıştık. Yıllarca taksitle aldığımız evler, eşyalar her şey gitmişti. Biz 2015-2016 kışında soğukta, hiçbir şeysiz kalmıştık, 5000’ine yakın genç ya tutuklanmış ya ölmüş ya da dağa çıkmıştı.  Taybet Ananın cenazesi günlerce yerde kaldı, insanlar evlatlarını dondurucuda sakladı. Gençlerimiz canlı canlı yakılmıştı. Tüm bunlar olurken PKK yöneticileri çıkıp “faşizme boyun eğmedik” dedi. Boyun eğilmiş ve eğilmemiş bilmiyoruz ama biz bitmiştik, hayatımız bitmişti, büyük bir travma içindeydik.

Neden bunları söylüyoruz. Çünkü Şeladize halkının da aynı kaderi yaşamaya doğru gittiğini görüyoruz. PKK Şeladize gençlik Meclisi adı altında bildiriler yayınlıyor, insanları tehdit ediyor, Şeladize direnecek diyor. Şeladize üzerine, Kure Jari üzerine şarkılar yazılıyor, klipler çekiliyor. Bazıları PKK ile ticaret yapıyor, ekonomik iş yapıyor, erzak götürüp para kazanıyor diye PKK’yi destekliyor, böyle erzak taşıyıp para kazanan birkaç gençler üzerinden PKK tüm Şeladize halkı bizimle diyor. Tıpkı bizim Sur’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Kerboran’da yaşadığımızın bir benzeri yaşanıyor. Yada daha yakına bakın 30 yıl önce siz Nirvehiler, Rekaniler sınır öte tarafında ki akrabalarınızı hatırlayın Ertûş, Kinyaniş, Bêtrût, Şûke, Şîvereza, canmeda, Şilikû, Eriş köylerini hatırlayın, her gün köyleri ziyarete gidiyor, ticaret yapıyordunuz. Şimdi o köylere ne oldu? Hepsi boşaldı. Şimdi aynı kader size doğru yaklaşıyor.

Peki Şeladize halkı, Şeladize ileri gelenleri buna bir dur demeyecek mi?

Evet Türk devleti Kürtlerin büyük düşmanı, her zaman Türk devletine karşı uyanık olmalıyız ama Türk devletinin bir işgalci olduğunu bilmek ve ona göre davranmak PKK’yi desteklemek anlamına gelmiyor. Çünkü PKK tıpkı 40 yıldır bizi Türk devletine mecbur ve muhtaç kıldığı gibi Güney’de de aynı şeyi yapıyor. PKK kazanamayacağını bile bile Şeladize gibi bir şehri ve onlarca köyü ateşe atmaktan çekinmeyecek. Her gün toplar Şeladize şehrinin merkezine düşerse PKK “bana propaganda malzemesi çıktı” diye sevinir. Hele birkaç sivil, kadın çocuk ölürse bu PKK için büyük bir nimettir. Bunun için Şeladize halkı ve genelde de Güney Kürdistan halkı kaderini PKK’ye terk edemez.

Şeladize’nin sadece güvenlik güçleri değil, aşiretleri, imamları, aileleri, aydınları, yazan çizenleri herkes PKK’nin savaşı Şeladize şehrine kaydırmasına karşı durmak zorundadır. Çünkü PKK Kure Jari’den ötenin hepsini kaybetmiştir. Yapabileceği tek şey Gare’den gelip Şeladize şehrinin kenarında, Balında vadisinde Türk devletine bir iki füze atıp, kamera görüntüsü çekip, sosyal medyada propaganda yapmaktır. Şeladize coğrafik olarak savaşın merkezinde kalmaya doğru gidiyor. Eğer böyle olursa gelecek yıl Şeladize yavaş yavaş boşalacaktır.

PKK’nin gelip köylerin kenarına, şehrin kenarına yerleşmesine karşı çıkmak ihanet etmek, Türk devletine desteklemek değildir. Tam tersine gerçek vatanseverliktir, çocuklarının geleceğine sahip çıkmaktır. Şeladize halkı sesini yükseltmediği için için PKK bir iki Şeladizeli genci TV’lere çıkarıp tüm Şeladize gibi yansıtmaktadır. Buna karşı çıkıp bu savaşı evlerimizin bahçesinden götürün denmelidir. Nirvehiler çıkıp biz zaten size savaşıyorsunuz diye Sînya’yı, Kanî Sarke’yi, size bıraktık. 38 yıldır o köyler elinizdeydi koruya bildiniz mi? Gidin onları geri alın sonra yeni yerlere gelin demeli.

Rekaniler “Biz size Sida’yı, Saca’yı bıraktık, dola Şive’yi bıraktık. Ne oldu?   O cennet gibi köyleri, dağları, kayaları niye iki saat koruyamadınız?” diye hesap sormazsa ise, bunun için bir araya gelip sesini yükseltmez ise yarın Şeladize’yi de bırakıp Amediye’ye, Duhok’a gitmek zorunda kalırsınız.
Şeladize halkı ve tüm Güney Kürdistan halkı PKK’nin söylediklerine değil yaptıklarına bakmalı. Çünkü 40 yıldır biz Kuzey Kürdistanlılar can verdik, para verdik, köy verdik, ev verdik her şeyi verdik ve hiçbir şey kazanmadık. Kuzeyde sadece göç, yıkım ve bir savaş travması kaldı.  Kuzey gibi olunmak istemiyorsa PKK’ye dur denmelidir.

Diğer Haberler