Bugün General ihsan Nuri paşanın 46. şehadet yıldönümü. Büyük generali saygı ve minnetle anıyor yaşamına dair bazı kesitleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmayı görev biliyoruz.
İhsan Nuri Paşa 1892’te Bitlis’te doğdu. Cibranlı Kürt Aşiretinin ileri gelenlerinden Ali Quli’nin oğludur. İlköğretimini Bitlis’te, sonra Osmanlı Devleti’nin aşiret reislerinin çocukları için kurduğu Erzincan askeri rüştiye mektebini başarıyla bitirir. Daha sonra 1908 yılında İstanbul’daki Harp Okulunda eğitimine devam eder. 1910 yılında yani 17 yaşında teğmen olarak Harbiye’den mezun oldu. Binlerce öğrenci arasında 27’ci sırada subay derecesi ile üsteğmen rütbesini alarak Osmanlı ordusuna katılır.
İlk görev süreci Osmanlılara karşı gelişen milliyetçi hareketleri bastırmak için gönderilen birliklerde yer alır. Balkanlarda, Yemen’de ilk görevini başarılı bir komutan olarak icra eder. Çok geçmeden patlak veren 1.dünya savaşında doğu cephesinde carlık Rusya’sına karşı savaşır. Nerman çatışmasında ağır yaralanır. Tedavi için Erzincan’a gönderilir. Mevsim koşullarından dolayı donma tehlikesi geçirir ve ayak parmakları soğukta yanar. Tedavisinden sonra 9.cu Orduda görevlendirilir. 1. Dünya savaşı bittikten sonra İstanbul’a döner. Ferit Paşa’nın İstanbul hükûmetine karşı eski silah arkadaşlarını örgütleyerek isyan eder. Ferit Paşa hükümetinin düşmesini sağlayan süreci başlatır. Aynı zamanda ordudaki kariyerine devam eder.
İhsan Nuri Paşa’nın bu isyanı ittihat Terakkicilerin dikkatinden kaçmaz ve onunla ilişkiye geçerler İhsan Nuri Paşa’ya Kemalistler boş vaatleri ile: “Biz Kürt halkının haklarına karşı değiliz. Biz Kürtlerin temsilcileriyle görüşüp isteklerini kabul etmek istiyoruz. Bu mücadele Kürt ve Türk halklarının özgürlük mücadelesidir. TBMM Kürt ve Türk halklarının meclisidir” derler. Ancak çok geçmeden bu vaatlerin boş olduğu anlaşılır ve İhsan Nuri Paşa’da Kürt örgütleri ile daha yakından ilgilenir. 1918 de seyit Abdulkadir Geylani başkanlığında kurulan Kürt teali cemiyeti ile örgütsel ilişkilenir. Kendi ulusal-siyasal düşüncelerini Kürt teali cemiyetinin yayın organı olan JİN gazetesine makaleler yazarak, yayınlar. “Wilson ilkeleri ve Kürtler” başlığı ile kaleme aldığı makale ordu içerisindeki konumunu tartışmalı duruma sokar. Ancak İhsan Nuri Paşa bu çalışmalarından geri adım atmaz.
İstanbul merkezli Kürt siyasal ve aydınlanma çalışmaları Koçgiri isyanı ile birlikte yönünü Kürdistan’a taşındı. Legal ve barışçıl Kürt siyasal hareketleri Kemalistlerin Kürtlere karşı tavırlarının radikalleşmesi ile boyut değiştirdi. Radikal ve illegal hareketler dönemi başladı. Cumhuriyetin ilanıyla gelen inkârcı yaklaşım ve baskılar Kürtleri daha ses getirici mücadele yöntemlerini seçmeye yöneltti. 1923’te Erzurum’da Cıbranlı Halit, Bitlisli Yusuf Ziya Bey, Hacı Musa Mutki vb. Kürt liderlerinin önderliğinde illegal olarak Azadi örgütü kuruldu. Örgüt kısa zamanda Kemalistlerden umudunu kesmiş tüm Kürt ulusalcı kesimlerin odağı haline geldi. Tüm Kürt illerinin şubeleri açıldı. Azadi örgütü; Kürt Teali Cemiyeti’nin ılımlı ve barışçı yöntemlerinden farklı olarak silahlı mücadeleyi esas almış ve Kürtleri bağımsızlığa kavuşturmayı hedeflemiştir. Kürtler siyasal açıdan Araf’taki hallerine son vermişlerdir. Azadi cemiyeti ordu içerisindeki Kürt subayları örgütleyerek ulusal bağımsızlık isyanını gücü haline getirmiştir. İhsan Nuri Paşa de Siirt’te görevli iken bu örgütle ilişkilenmiş ve örgüte sonradan dâhil olmakla birlikte kısa bir sürede örgütün en önemli şahsiyetlerden biri haline gelmiştir. Siirt’te Gezici Teftiş Görevlisi olarak bulunduğu sırada örgütün Siirt şubesi başkanlığını üstlenir. Bunun üzerine Azadi örgütünün isyan planını ordunun içerisindeki Kürt subaylarını örgütleyerek yerine getirmekle çok önemli bir misyon üstleniyor.
Türk devleti Hakkâri’de ki Nesturî ayaklanması gerekçesi ile İhsan Nuri Paşa 1924’te Şırnak’a gönderiyor. İhsan Nuri Paşa Şırnak’a binbaşı rütbesi ile görevlendirilir. O bu mertebeyi isyanı örgütleme için kullanır. Şırnak’taki aşiretlerle ilişkilenir ve isyan için onları örgütler. Planın uygulanacağı gece acil kodu ile gelen emir üzerine İhsan Nuri Paşa Elkê’ye gitmek zorunda kalır. Birliğindeki Azadi komitesindeki subaylardan Rasim Bey, Tevfik cemil, Hurşit Ertuşi ve Yusuf Ziya’nın kardeşi Ali Rıza beyle isyanı Elkê’de başlatırlar. Şex Sait isyanının ilk kurşunu Elkê isyanı ile sıkılmış oldu. Ancak isyan planlandığı gibi gitmeyip istenilen sonuçları vermedi. Cumhuriyet tarihinin ilk örgütlü isyanı diyebileceğimiz Elkê isyanı Azadi örgütünün ordu içerisindeki hazırlık düzeyini de gösterdi. Bu isyanda Ali rıza bey tutuklandı.
İhsan Nuri Paşa, Hurşit Ertuşi, Tevfik cemil ve Rasim bey beraberindeki 350 askerle Kato dağlarına çıktılar. Daha sonra İhsan Nuri Paşa Şengal dağında geçici bir süreliğine konumlandı. Bu esnada İngilizler ihsan Nuri paşanın kendileri ile askeri çalışmalarda bulunması için teklif götürdüler. İhsan Nuri bu teklife karşılık şu cevabı veriri: “Ben Kürt Halkının özgürlüğü için mücadele etmek istiyorum. Bir birliğin görevlisi olarak İngilizlere hizmet edemem”. Bu esnada kuzey Kürdistan’da Şex Sait isyanı başlamıştı. İhsan Nuri Paşa da isyana katılmak için kuzeye geçer ancak gidene kadar isyan bastırılır. Bu defa da tekrar güney Kürdistan’a geçerek Rewandız’da Seyit Taha Nehri’nin yanında konumlanır. Fakat İhsan Nuri Paşa kuzey Kürdistan’daki gidişata müdahale edilmesi gerektiğinin bilincindedir. Bunun üzerine doğu Kürdistan’a Sımko Şıkak’ın yanına geçer. Simko’nun isyanı bastırılınca İran güçlerinin eline geçer ve Zencan’da götürülür. Buradan, bir fırsatını bulur ve gizlice Hoy kentine gider. İsyanın kokusunu serhat yaylalarından alır ve yönünü Ağrı dağına çevirir.
Şex Sait isyanından sonra direnişi sürdüren Kürt savaşçıları Ağrı dağını üs haline getirirler. Artık ulusal bağımsızlık savaşının ana merkezi Ağrı dağıdır. İhsan Nuri Paşa’da olması gereken mekana gider ve isyana hem nitelik katar hem de liderlik yapar. Lübnan’da 1927’de kurulan Xoybun Örgütü Ağrı isyanını örgütler ve liderliğine de İhsan Nuri paşayı atar. İsyan, Xoybun’nun örgütleme faaliyetlerini doğrudan ele alması ve İhsan Nuri Paşayı “askeri temsilci” sıfatıyla atamasıyla biçim değiştirir. “Becerikli bir askeri örgütçü olan İhsan Nuri, İbrahim Paşa adıyla bilinen, Biroyê Heskê Têli’nin emrindeki kuvvetleri yeniden düzenlemesi yaparak, Kürt devletinin temellerini yaratmayı başardı.” Bir yandan askeri faaliyetleri yeniden örgütleyen İhsan Nuri öte yandan başbakanıyla, bakanlarıyla, bayrağıyla, ordusuyla, gazetesiyle Ağrıda fiili bir devlet örgütlenmesi yarattı. Broyê Heskê Têli başkanlığında çeşitli sivil yönetim organları oluşturuldu. Çok kısıtlı imkânlarla “Agrî” adıyla gazete çıkartıldı. Bir telsiz sistemi kuruldu. Ağrı dağının zirvesine üç renkli Kürt bayrağı dikildi. “Kurdawa” köyünü Ağrı dağı Kürt cumhuriyetinin başkenti ilan edildi. Ağrı’ya ve ilçelerine Bağımsız Kürt Hükümeti’ni temsilen vali ve kaymakam atadı.
Türk devletinin tüm müdahalesine rağmen gelişmeye devam eden Kürt ulusal bağımsızlık savaşı 1928’de yeni bir aşamaya sıçradı. Türk devleti diğer isyanlara uyguladı taktiği Ağrı’da da denemek istedi ve Kürd güçleri ile görüşmeler başlattı. TBMM oluşturduğu “uzlaşma” komisyonunu bölgeye gönderdi. Komisyonda Kürt illerinden 12 milletvekili vardı. Kürt heyetine general İhsan Nuri başkanlık ediyordu. “Komisyon hükümetin isyancılar için genel af ilan edeceğini, İhsan Nuri için devlet yönetiminde yüksek bir mevki verileceği vaadinde bulunuyordu. Buna karşılık isyancılar silahlarını bırakacak ve hükümet güçlerine teslim olacaktı.”
İhsan Nuri bu teklifleri reddetti ve savaşın, “Ancak Türkiye’nin Kürt ulusal haklarını tanımasıyla durabileceğini” belirtti. Ve şöyle devam etti: ““Benim yurdum burası ve hiçbir ihtiyacım yok. Devletin vereceği sözlere güvenmiyorum. Ben Xoybun örgütünün askeri lideri ve Kürt silahlı kuvvetlerinin genel kumandanıyım. Bu görevde Xoybun’un emriyle bulu nuyorum ve Xoybun’un mensubu olmaktan şeref duyuyorum. Görevim Türkiye’nin, Kürdistan’ın bağımsızlığını tanımasına ve onun ordularından boşaltmasına dek savaşı yürütmektir. Xoybun’a yapmak istediğiniz siyasi teklifleriniz varsa onları Xoybun’a takdim ederim. Muhtelif şahıslara para ve mevki vaatleriyle müracaatlarda bulunmak faydasızdır. Çünkü çözümlenecek sorun şahsi bir sorun olmayıp ulusal bir sorundur.”
General İhsan Nuri Paşa bu ilkeli tutumu ile adını tarih sayfalarına altın harflerle yazdırdı. Türk devleti Ağrı isyanı ile baş edemeyeceğini anlayınca sorunu diplomatik ittifaklarla çözmeye başladı. İran ile olan sınır sorunlarını bir tarafa bırakarak İran’ı kendi tarafına çekmeyi başardı. 1930’da Hükümetin başlattığı büyük saldırı, silah ve cephane kıtlığı, dışardan ve içerden yeterli desteğin gelmemesi, bölgenin en büyük devleti Sovyetler Birliğinin Türkiye’yi desteklemesi ve daha da kötüsü; Türkiye ile İran asında yapılan diplomatik anlaşmalar isyanın sonunu getirdi. Yani Ağrı isyanı İran ve Sovyetlerin yardımı ile bastırıldı. Yani Türkler diplomasi ile zafer elde ettiler. Askeri açıdan Türk devleti Ağrı’da yenilmiştir.
!930 da general İhsan Nuri Paşa İran’a geçerek çileli ve zor bir hayat yaşamaya başlar. O zor şartlara, SAVAK’ın sıkı takibat ve gözetimine ve her türlü ekonomik ve sosyal imkânsızlığa rağmen, yaşamı boyunca, Kürt davasına, bazen yazdığı yazılarla, bazen yaptığı uluslararası görüşmeler ya da katıldığı konferanslarla, yazdığı kitaplarla, hizmet etmeye devam etmiştir. 18-Mart-1976 da bir Motosikletin hızla çarpması sonucu ağır yaralanır. Bir hafta komada kalır. 25 Mart 1976 günü sabaha karşı saat 06.00 da efsanevi gerilla komutanı, büyük Kürt Lider General İhsan Nuri Paşa hayata veda eder bir grup Kürt yurtseverinin katıldığı mütevazı bir merasimle Behişt-i Zehra Mezarlığında defnedilir. Mezarının numarası; 9/ 58,12’dir.