15 Ağustos çizgisinden 15 Şubat çizgisine değin; PKK’de silah ve şiddet

15 Ağustos çizgisinden 15 Şubat çizgisine değin; PKK’de silah ve şiddet HRK, ARGK, PYD, YPG; YPJ; İmralı, Atilla Uğur

1.Bölüm: HRK’den HPG’ye savaşın tahlili

PKK’nin 15 Ağustos 1984 yılında silahlı mücadeleyi başlattığını duyurduğu eyleminin üzerinden 37 yıl geçti. PKK bu eylem ile kurduğu ilk silahlı örgüt olan HRK’nin (Hêzên Rizgarîya Kürdistan) kuruluşunu ilan etmişti. Eruh, Şemdinli ve Çatak’ta yapılacak üç eylem ile bu kuruluş açıklanacaktı. Fakat diğer eylemler çok cılız geçmiş. Eruh’ta Mahsum Korkmaz tarafından yapılan eylem ses getirmiştir.

Her ne kadar bu eylem ile silahı mücadele başlatılıyor gibi görünse aslında PKK 1977 yılı ile silah kullanmaya başlamıştır.

Bu yarım asırlık zaman içinde PKK’nin ideolojik çizgisi, amaçları, düşmanları, silahları, savaş alanları ve daha pek çok şey farklılaştı. Fakat bu farklılaşma koşullar ve zaman içinde gereken değişim dönüşümden çok farklı şeyler barındırıyor. PKK değişmemiş, farklı bir eksene geçmişti.  Bu eksen değişmesini “15 Ağustos’taki  Mahsum Korkmaz  çizgisinden 15 Ağustos Abdullah Öcalan çizgisine savrulma” olarak okumak doğru bir tespittir.

Kürtler Türkiye’nin bir dalı mıdır?

15 Ağustos’ta kuruluşu ilan edilen HRK ( Hezen Rızgariya Kurdistan)’un kuruluş bildirgesinin temelini sömürgeciliği ret etmek, Kürt ulusunun ve ülkesi Kürdistan’ın bağımsızlığı üzerinedir. Kuruluş bildirgesinde şu ifadeler yer alır: “Faşist sömürgeciliğin amaçları ve halkımız için ön gördüğü gelecek açıktır. Sömürgeci kölelik altında ulus ve halk olarak yok etme, Kürdistanı ve Kürt halkını Türkiye’nin ve Türk ulusunun bir parçası haline getirme, insanlarımızı efendilerine hizmet eden köleler durumunda yaşatma.”

HRK’nin ret ettiği her şey bu gün Öcalan’ın paradigmasının temeli olmuştur.  “Türkiye’nin demokratikleştirilmesi, Türkiyelilik üst kimliği altında birleşme, Türk ulusunun bir parçası olma”  Öcalan’ın çözüm projesinin ve amacının temelidir. Abdullah Öcalan’ın amacını en iyi anlattığı yer İmralı’da soruşturmasını yapan Atilla Uğur’a söylediği sözlerdir: “Ana gövde Türk ulusudur. Kürtlerde bir daldır.”  Öcalan daha sonra yazdığı yüzlerce sayfalık kitapları ile Türkiye’nin dalı olmak için Kürtleri hazırlamıştır. Hemen bir parantez açıp şunu da belirtmek gerekiyor:  Dal olmak demek budanmaya hazır olmak demektir. Eğer Kürtler Türk ulusunun bir dalı ise zaman zaman uzadığında veya engel teşkil ettiğinden budanacaktır.

Bir karşı devrim hareketi olarak PKK

PKK’nin amaç değişikliği isimlere bile yansıdı. Adı HRK olan askeri yapı 1986 yılında Arteşa Rızgariya Gellê Kürdistan olarak değişti. Yani ülkeyi değil halkı kurtaracaktı. Fakat 2000’li yıllarla beraber PKK neredeyse hiçbir askeri yapısında Kürdistan ismini bırakmadı. Hezen Parastina Gel olarak tüm askeri güçlerini topladı. Daha sonra Rojava için Yekitiya Parastına Gel-YPG, Kuzey için Yekitiya Parastina Sivil-YPS, Yekitiya Berxwedana Şengal adından kendini örgütledi. Bu durum bir tesadüf veya koşullar nedeni ile yapılmadı. PKK Kürdistan ülkesini ve devletini gittikçe daha fazla görünmez kılmak için bu değişiklikleri yaptı.

PKK’nin bu yarım asırlık silah ve şiddetinin bir muhasebesini yapmak Kürtler için önemlidir. Fakat bu tarihi süreçlerin sınırlı yorumu bulunmaktadır. Var olan yorumların PKK ve sömürgeci Türk devletine ait yorumlardır. Bir tarafın kendisin kutsandığı öteki tarafın şeytanlaştırdığı bir inceleme dünyasında hakikatlerin ortaya çıkmayacağı nettir.

PKK ve Türk devletinin yorumları hakikatleri gizliyor

Devlet PKK’nin tüm süreçlerini Türkiye’yi yıkmak isteyen dış güçlerin teşviki ile yapılmış Türkiye karşıtı bir hamleye bağlamaktadır. Kürdistan’ın en tehlikeli sömürgesinin bu konuda ne kendisi, ne savaş hakkında derli toplu bir bilgi vermeyeceği kesindir. Her şey bir kurgu ve propagandaya dayalıdır.

Benzer bir yöntem PKK tarafından da kullanılmaktadır. PKK kendi tarihinin bir bütününü bir kurgu ve propaganda üzerine oturtmuştur.  PKK’nin resmi izahına göre her şey sürekli hatasız adımlar atan Abdullah Öcalan sayesinde olmuştur. Herkes geridir, kötüdür, beceriksizdir ama Öcalan her zaman doğruları savunmuş, hatasız ve mükemmel bir liderdir. PKK sadece inanç ve ilke üzerine ayakta kalmıştır.

Görülüyor ki Kuzey Kürdistan’nın bu 45 yıllık sürecini bu iki propaganda ve algı manipülasyonuna göre değerlendirmek bize katkı sunmayacaktır.

PKK’de Kürt tarihini inkar

PKK savaşıyor, kan döküyor denerek bırakın gerçeğini ortaya çıkarmayı en küçük bir eleştiri yapan bile aforoz ediliyor. Özellikle Kürt yeni kuşak PKK’nin verilerini duygusal ele alıyor ve sorulamadan doğru kabul ediyor. Yani devletin verileri sorgulanırken PKK’nin verileri sorgulanmaz veya çok az sorgulanır. Oysaki PKK’nin Kürdistan tarihinde yarattığı tahribat ve tahrifat Türk devletininkinden daha büyüktür. Çünkü PKK’nin tarih anlatımında Kürtlerin tarihini kendinden başlatma vardır. PKK’nin anlatımına göre PKK’den önce Kuzey Kürdistan’da hatta tüm Kürdistan’da Kürtlük bilinci kalmamıştır, Kürtlük yok olmuştur. Kürtlük bir bitiş ile karşı karşıyadır. PKK ile ölü Kürt mezardan çıkarılmıştır. Bu söylemin sonunda gelinen nokta şudur: “Eğer PKK olmasa Kürtler yok olurdu. PKK ne yaparsa doğru yapar. O zaman herkes PKK’ye borçluyuz. Herkes PKK’ye itaat etmek zorundadır.”

PKK bunu yaparken tarihi efsaneleştirerek, duygu yüklü anlatarak olayların gerçek biçimde sorgulanmasını engeller. PKK’nin anlattığı sadece bir efsanedir. Oysaki gerçekte binlerce infaz, cinayet, boşaltılmış köy, meydana sürülmüş çocukların acılarının dışında bir de istihbarat örgütleri, ittifaklar, ticaret ve kan pazarlığı vardır. En önemlisi de kime karşı verildiği belli olmayan bir savaş vardır. Hatta aslında Kürtlere karşı verilen bir savaş vardır.

Bedel verenlerle yönetenler arasındaki fark

PKK savaşının başından bu yana sadece Kuzey Kürdistan’da 40 binden fazla insan hayatını kaybetti, onlarca köy boşaldı. Binlerce insan sakat kaldı. Faili meçhuller, infazlar, cezaevleri, köy yakmalar yaşadı bu halk. Onlarca genci bu sömürgeciye karşı çıkmak için yönünü dağlara döndü. Kürt halkının bu acılarını ve varlığını PKK’nin mücadelesi ile bire bir ele almak büyük bir tarihsel hata olacaktır. Tarih halk ile yönetici elitlerin çok farklı amaçlar için hareket ittiği onlarca örnek ile doludur. Kürt halkının bu mücadelesini de PKK yaratmamıştır. Kürt halkı zaten savaşçı bir halktır, direnşçi bir halktır, her zaman yüzünü dağlara dönmüştür. PKK’yi eleştirmek bu halkı, canını verenleri eleştirmek değildir. Tam tersine PKK’nin 50 yılda nasıl bir karşı devrim hareketi olduğunu ortaya çıkarmak Kürt halkının kanına ve emeğine sahiplenmenin kendisidir. Bunun içinde PKK’nin 50 yıllık şiddet ve silah tarihin önemli kesintilerini ve ayrıntılarını vereceğiz.

  1. Bölüm’de: PKK ilk kurşunu kime sıktı? PKK’nin dayandığı taban kimlerdi?

Diğer Haberler