23 Mayıs tarihinden itibaren Peşmerge ve Irak ordusu Kürdistani bölgelerde ortak operasyon odaları kurmaya başladı. Şu ana değin Kerkük ve Mahmur bölgesindeki operasyon odaları aktifleşti. Musul ve Xanaqin’de de odaların bu günlerde kurulmasına başlanıyor.
Ortak operasyon odalarının kurulması Kürtler açısından önemli bir siyasi adım kabul ediliyor. Bu alanların hepsi 2017 yılında Haşti Şabi ve Irak ordusu tarafından işgal edilmişti. Şimdi Peşmerge’nin geri dönmesi bir diplomatik kazanım olarak kabul ediliyor. Fakat bu kazanımdan rahatsız olan çevreler var. Bunlardan biri de PKK. Fakat PKK bu konudaki rahatsızlığını açık dile getirmek yerine daha dolaylı yollar kullanıyor.
PKK kendi medyası Peşmergenin Kürdistani bölgelere geri dönmesinden rahatsızlığını İngilizce yayınlarda dile getiriyor. Çünkü Kürtçe ve Türkçe sitelerde bu tür haberlerin yayınlanmasının Kürtlerin tepkisini çekeceği biliniyor. Bu nedenle İngilizce bölümlerinden Peşmergeyi karalayan ve Peşmerge’nin Kürdistani bölgelere dönmesini kötüleyen yazılar yayınlanıyor. Böylelikle PKK Kürt kamouyunda Peşmergelerin Kürdistani bölgelere dönmesinin anti propagandasını alttan altta yaparken kendisine batı dünyası ve diplomasi görüşmelerinde kaynak olarak kullana bileceği İngilizce ve diğer dillerde yazılar yazdırıyor.
En son olarak ANF’nin iki gün önce ki İngilizce yayınında Mahmur Halk Meclisi üyesi olduğu belirtilen Bahtiyar Çelê adına bir makale yayınlandı. Yalnız makale sadece İngilizce olarak yayınlandı. Makale’de hem yalan yanlış bilgeler bilinçli olarak paylaşılmış hem de Peşmerge’ye hareket edilmiş.
Bahtiyar Çelê kimdir?
Bahtiyar Çelê Mahmur Kampı Dış İlişkileri komitesi başkanı Polat Çelê’nin oğlu. Fakat ne Bahtiyar Çelê ne de babasının bu yazıyı kaleme almış olası pek olası görünmüyor. Öyle tahmin ediliyor ki bu makale PKK’nin kadroları tarafından kaleme alınmış ve sivil insanların isimleri kullanılarak yazı halka mal edilmeye çalışılmış.
Peşmerge’nin varlığı halk için tehdit mi?
Makale Peşmerge’nin Mahmur alanına dönmesini Mahmur Mülteci Kampı’ının tasfiyesine dönük bir plan olarak göstermiştir.
Makaleye göre Peşmergeler 16 Temmuz 2017 tarihinde IŞİD saldırıları sonucu Mahmur’dan çıkmış ve yerine Haşdi Şabi milisleri gelmiş. Oysaki Peşmerge’ler IŞİD’in olduğu dönemde ağır silahlarla beraber IŞİD’in alandan çıkmasında etkili bir rol oynamıştı. Daha sonra Kerkük’ün YNK içindeki Lahor Cengi kanadı tarafından bir komplo ile Irak ve Haşdi Şabi’ye verilmesi ile beraber Irak güçleri Mahmur Cephesinde Peşmergeye saldırmıştı. 24 Ekim 2017 tarihinde Peşmerge güçleri 20 Haşdi Şabi gücünü esir almış, araçlarını kullanılamaz hale getirmişti. Bu çatışmalarda peşmergelerde şehit düşmüştü. Fakat Peşmerge Mahmur bölgesinden askeri bir çatışma ile değil siyasi nedenlerle ayrılmış ve Mahmur’un 4 km ötesindeki kontrol noktasını tutmuştu.
Ayrıca belirtmek gerekir ki Peşmerge Mahmur Mülteci kampının bir km ötesinde Haşti Şabi ile çatışırken Mahmur kampı çevresindeki zirvelerde 300’e yakın PKK gerillası çatışmayı sadece seyretmekle yetinmişti. Hatta Haşdi Şabi komutanları Mahmur Kampı’nın girişindeki PKK asayişinin kontrol noktalarında ağırlanmıştı. Hatta bu makeleyi yazdığı ileri sürülen Bahtiyar Çele’nin babası Polat Çelê Haşdi Şabi komutanları ile yapılan görüşmelere katılmış ve burada daha peşmerge geri çekilmeden Haşdi Şabi ile nasıl bir ortaklık yapacaklarını görüşmüştür.
Makalede “KDP ve Türkiye’nin finanse ettiği IŞİD” gibi bir ibare kullanılmış. Bu cümlede özenle seçilmiş bir cümle gibi görünüyor. Böylelikle Peşmerge, KDP ve Güney Kürdistan Hükümeti hakkında bir imaj yaratılmak isteniyor. Buna göre hem Türkiye hem de IŞİD ile stratejik bir ittifak var. Oysaki Peşmerge sadece 2015 yılına kadar olan iki yıllıkta savaşta bin 300 şehit verdi. Küçük bir kasaba olan KDP’nin kalesi olan Soranda yaklaşık olarak 150 pPeşmerge şehit düştü. ANF yazarı tüm bu gerçeklerin üstünü örtmek için Kürt halkının şehit verdiği binlerce peşmergeyi görmezden gelmiş ve hakaret etmiştir.
Mesele aslında makale yazarının kendisi değil mesele bunun PKK’nin bir siyaseti sonucu olmasıdır. PKK kendisinin siyasi ve sosyal nedenlerle söyleyemediğini kurgulayarak başka başka biçimde söylenmiş gibi göstermektidir.
Bundan sonra büyük ihtimal PKK’nin açık ve gizli kalemlerinden bu propaganda zinciri duyulacaktır. “ Halk Peşmergeyi istemiyor, DAİŞ ve Peşmerge arasında ortaklık var. Peşmerge halka kötü davrandı, Peşmergenin alana gelişi uluslararası bir komplodur, bu PKK’yi tasfiye etmesi için uluslararası güçlerin KDP’ye destek vermesidir” vb. argümanlara dayalı bir propaganda yapılacaktır.
Çünkü PKK’nin Abdullah Öcalan’ın 2012 yılında orta kuşak diye adlandırdığı Şengal’den Xanaqine kadar olun uzun hat boyunca yer etme siyasetindeki amaç Peşmergeyi buradan çıkarıp buralara yerleşmektir. PKK İran’ın “Şii Hilali” ajandasına ortak olarak buralara yerleşmiştir. Peşmerge’nin alandan çıkması karşılığından Şengal’e yerleşerek Ezidileri Haşdi Şabi’nin bir parçası haline getirerek maaşlı Şii milis gücü yapmış. Mahmur kampına silahlı guruplarını yerleştirip Kerkük hattına sarkmanın alt yapısını oluşturmuştur. Ayrıca Germiyan Xanakin hattında da öz savunma adı altında kendine bağlı ileride Haşdi Şabi olarak kabul edilebilecek bir güç oluşturmaktadır. Yani PKK’nin Orta kuşak projesi Irak devletinden değil Peşmerge ve Kürdistan Bölgesinden toprak koparma, peşmergeyi çıkarıp yerine yerleşme projesidir.
Bu nedenle de en çok Peşmerge’nin alana dönmesinden rahatsız olanlar Haşdi Şabi ve PKK’dir. Elbette bu ikilinin diğer ortağı da Lahor Cengi’nin içinde yer aldığı bir YNK kanadıdır. Bu üçlünün alanda provokasyon yaratma riski çok büyüktür. Varlıklarını Kürdistani bölgelere Haşdi Şabiye yamanarak girme üzerine kurdukları için bu alanlara Peşmergenin resmi olarak gelmesini varlık yokluk meselesi görüp büyük oynaya bilirler. Dikkatli olmak ve bu projenin hayata geçmesini sağlamak önemlidir.
