Gare operasyonu dair çelişkiler ve bazı sorular

Gare operasyonu dair çelişkiler ve bazı sorular, Pençe Kaplan2, Gare Operasyonu, Murat Karayılan, Cotyar Muhsin, 13 Esir, Mağara, Kadro eğitimi, HPG, Ana karargah, HSM , MedyaNews, PKK'nin esir aldığı MİT görevlileri, Rojava PKK'nin cezaevleri, AKP; Türkiye Hükümeti, Ali Haydar Kaytan

Gare operasyonu hala hem Kürtlerin hem de Türklerin tartıştığı bir konu. Aslında herkesin tartıştığı buzdağının görünen yüzü. Buzdağının görünmeyen yüzünü ancak PKK, Türk devleti ve belki bir iki NATO gücü bir bölümünü biliyor olabilir. PKK ve Türk devletinin servis ettiği bilgiler daha çok kendi propagandalarına destek olmak amaçlı dezenformasyon yapmaktadırlar. Olayda izah edilemeyen bazı yönler bulunmaktadır.

Tutuklular neden operasyondan 25 gün önce o mağaraya getirildi?

PKK’nin 2010 yılından bu yana büyük bir yer altı mağara sistemi geliştirdiği genel olarak biliniyor. Mağara sistemi için hem Avrupa’dan ücretli mimari destek aldığı biliniyor. En önemlisi İran’dan alınan teknik destektir. HPG özel Kuvvetlerindeki teknik ekip içinden 10 kişinin İran’da bu konuda eğitim aldıkları biliniyor. PKK şu anda yer altında yaptığı mağaralarda içinde onlarca kişinin olduğu eğitimler yapıyor. Banyo, tuvalet, mutfak her şey bu mağaralarda karşılanıyor. Fakat mağaraya giden insanlar nereye gittiklerini bilmiyor. Yağmurlu bir günde etrafı göremeyecekleri araçlar ile mağaraya götürülüyorlar.
Gare’deki mağara aslında tutuklular için yapılan bir mağara değil. Gare’deki mağara merkez karargah yönetiminin kullandığı bir mağara. Karargah bir yıl kullandıktan sonra 2020 yılı son baharında PKK kadro eğitimlerine verilmiş. Yani içinde PKK ve HPG’nin kadro ve yönetici gücü var. Ve 10 Ocağa kadar da içinde bir eğitim gücü bulunuyor. Kroki incelenirse toplu eğitim yeri, erkek bölümü, kadın bölümü gibi bölümler olduğu fark edilecektir. Fakat her ne oluyorsa 10 Ocak günü o kadro ve yönetici güç başka bir yere taşınıyor ve beş gün sonra tutuklular mağaraya getiriliyor.

Tutuklular nereden geldi?

Yaptığımız araştırmalara göre geçmişte PKK’nin zindan olarak kullandığı birkaç ayrı yer var. Fakat PKK tutuklularını genelde Rojava’yadaki cezaevlerine gönderiyor.  Hem kaçma riski engellenmiş oluyor, hem de emek ve masraf azaltılıyor. Esir askerler ve Cotyar Muhsin’de aslında Rojava’daki cezaevlerindeler. Bildiğimiz şey Cotyar Muhsin’in geçtiğimiz yıl son baharda Rojava’ya gönderilmiş. Esir askerler ise hava saldırılarının yoğunlaştığı dönem tam cezaevi denmeyecek bir yerde güvenlik altında tutuluyorlar.

Fakat her ne olduysa Ocak ayının başında bu tutukluların o mağaraya gitmesi kararlaştırılıyor ve 15 Ocak günü öldürüldükleri mağaraya geliyorlar.

Ayrıca önemli bir not daha; PKK için ve hatta devlet için çok önemli olan PKK’nin Ağustos 2017’de yakaladığını iddia ettiği MİT’in üst düzey iki yöneticisi o mağarada değil. O mağara gibi deşifre olduğu düşünülen mağaralara konmazlar. Zaten onlar tutuklu değil.

Açıkçası o mağaranın bir tutuklu mağarası olduğuna inanmak zaten zor. O kocaman mağarada sadece 13 tutuklunun olması çok mantıklı değil. Genelde bilgiler her bir mağarada 50 tutuklunun olduğu, soruşturması tamamlanmamış veya tehlikeli bulunan kişilerin de tek hücrede kaldığı yönünde. Yani sadece esir devlet görevlileri ve Cotyar Muhsin için değil o mağara.

Neden getirildiler, o günlerde başka önemli neler oldu?

Tam Gare’deki ölüm mağarasında yer değiş tokuşu yapılırken başka önemli olaylarda oluyordu. PKK ve devlet arasında bir görüşme trafiği vardı.
MedyaNews adlı İngilizce yayın yapan bir haber sitesinde Doğan Çetin imzalı bir değerlendirme yayınlanır. Çetin yazısında Ankara’dan Kandil’e bir aracı heyet gönderildiğini yazdı. Çetin’e göre ayrıca bir NATO ülkesi de heyet göndermişti. Hatta Çetin makalesine Ankara’nın gönderdiği aracı şu bilgileri iletti: PKK kuşatılmış durumda, silahları bırakıp savaşı durdurmalı, Türk devletinin PKK’ye karşı bir asırlık savaş yürütecek bir mali yapısı var.” Böyle bir görüşme olmuş ola bilir mi? Elbette ki ama önce bu haberde imzası olan Doğan Çetin’in kim olduğuna bakalım.

Doğan Çetin sıradan bir gazeteci değil. Bir PKK kadrosu ve uzun yıllar Türkiye’deki PKK medyasında sorumlu düzeyde çalışmış. Daha sonra da direk olarak Cemil Bayık ve Mustafa Karasu’nun yakınında onların özel basın çalışmasını yapmış biri. Yani bu haberi kendi başına yapmamış örgüt yönetimi ona bu haberi yap demiş ve yapmış. Zamanlama çok manidar değil mi?

PKK ve Türk devleti arasındaki dolaylı ve dolaysız diyalog hiçbir zaman sona ermedi. Her zaman aracılar, gazeteciler vb. vardı. Bu durum halada öyledir. Kandil ve İmralı arasındaki bilgi alış verişi hiçbir zaman tam durmamıştır. Eğer hatırlanırsa Efrin İşgali döneminde de benzer bir durum yaşandı. Murat Karayılan 20 Mart 2018 tarihinde katıldığı bir programda: “Efrin için İmralı’ya heyetler gitti, önderliğimizin üzerinde büyük baskı var, önemli açıklamalar yapacağız” dedi.  Açıklama yapılmadı.  Yani Devlet Kandil’e aracı göndermişse Abdullah Öcalan’dan mesajı da beraber göndermiştir. Belki Kandil görüşmesinde esirler konusu da tartışılmıştır.

PKK bu görüşmenin deşifre olmasını istedi. Çünkü bu görüşmeler AKP meşeliydi. Oysa PKK’nin Türkiye denklemindeki yeni siyaset ortağı AKP değil. PKK yeni bir çevre ile Türkiyelileşme ve gücünü başka Türkiyeli güçler ile paylaşıyor.

İki önemli soru

l Türkiye derin devleti de Cemil Bayık’ın Abdullah Öcalan’ı aşan biçimde güçlenmesinden rahatsız oluyor. Ayrıca Türk derin devleti son 5 yıldır Cemil Bayık liderliğindeki PKK’nin eksen kayması yaşadığını düşünüyor. PKK Türkiye ekseni yerine İran eksenine daha fazla hizmet ediyor. Bu nedenle de devlet bu duruma bir ayar vermek istiyor. Yakın zamanda da Abdullah Öcalan’ın sesini tekrar duyacaktık. Fakat Gare operasyonu nedeni ile bu olmadı.

Şöyle iki  soru sorabiliriz:

1: Devlet bu görüşmelerde eğer ayağınızı denk almazsanız, sonunuz Ali Haydar Kaytan gibi olur, yönetici kadroyu hedefleriz mi dedi? Bunun üzerine yönetici kadro deşifre olduğundan şüphelendiği mağarayı değiştirip oraya esirleri ve Cotyar Muhsin’i yerleştirip yem mi attı?

  1. Devlet içindeki bir kesim böyle bir operasyon bilgisini önceden PKK’ye verdi mi? Ergenekon olarak bilinen Türk devletinin diğer kanadı AKP’ye böyle bir başarı kazandırmamak için PKK’ye bilgi vermiş olabilir mi? AKP’nin tasfiye ettiğini düşündüğü devletin diğer kanatları derinlerde bir darbe planı yapıyor olabilirler mi?

Elbette ki bunlar sadece sorular ve bu soruların cevapları sadece bu yazıda cevaplanamaz. Ama önümüzdeki bir yıl içinde dönüp dönüp bu soruları tartışacağız.

Yarın: operasyonun olduğu alanda başka kimler vardı, Türkiye HPG Komuta Konseyini mi hedefledi?

Diğer Haberler