KCK-PKK yöneticileri PKK’nin yıl dönümü vesilesi ile de üst üste demeçler verdiler. Fakat bu demeçlerin tonu bir iki ay öncesine göre oldukça farklıydı. “Peşmerge ile savaşırsak bu kardeş kavgası sayılmaz” diyen Bese Hozat’tın sözlerinin yerini diğer PKK yöneticilerinin “ Biz Güney’den toprak almamışız, biz Güneye rakip değiliz” sözleri almıştı.
Özellikle de Cemil Bayık’ın 26 Kasım günü Sterk TV’de yayınlanan röportajında bu değişim çok belirgin olarak belli oluyordu.
Cemil Bayık röportajında KDP’ye diyalog çağrısı da yaptı. Elbette ki konuşmanın içeriğinde Cemil Bayık’ın bu çağrıda pek samimi olmadığı görülüyordu. Her zaman saldırı konumunda olan Cemil Bayık bu kez savunma pozisyonundaydı. Peki neden?
PKK’yi kim uyardı?
PKK’nin son dönemde üç büyük eylem yaptığını düşünerek aslında üç büyük hata yaptı. Bunlardan birincisi Serzerê Asayiş müdürü 8 Ekim günü Xazi Salih Alixan’ın bir suikast ile katledilmesi, ikincisi; 28 Ekim günü Güney Kürdistan petrol boru hattını patlatması bir diğeri de 4 Kasım günü Çemanke’de peşmerge güçlerinin yoluna mayın döşeyip ayrıca ağır silahlarla peşmerge konvoyuna saldırması ve bir peşmergeyi şehit etmesi.
Bu üç olay da hem kamuoyunda hem de Ortadoğu ile yakın ilgilenen siyasal güçlerde ciddi bir tepkiye yol açtı. PKK her ne kadar basında bir fırtına koparıp tüm kamuoyu kendisinden yana gibi gösterse de gerçek böyle değil. Dünyanın siyasal sistemini PKK’nin 20-30 yıllık kadrolarının sanatçı- aydın adı altında yapacağı çağrılar belirlemiyor. Dünya siyasal sistemi akıntıya karşı kürek çekenlerin kulağını çekiyor. Bu kez kendisine son uyarı yapılan güç de PKK oldu. PKK’nin Ekim ve Kasım arasında ki bu üç uygulaması ile PKK baltayı taşa vurdu. PKK şu anda hem Şengal’den hem de Rojava’dan çıkarılmak ile yüz yüze. Bunu yapan güç ise ABD.
Elimizdeki bilgiler PKK’nin Kürdistan Bölgesel Yönetimine karşı yürüttüğü faaliyetler nedeni ile Avrupa iki ülkesi ve ABD’den ciddi uyarılar aldığı yönünde. Bu uyarıların bazıları PKK’ye Avrupa üzerinden, bazıları YNK üzerinden, bazıları ise Rojava üzerinden iletildi. Uyarılar Şengal ve Behdinan alanındaki askeri hareketliliğe odaklıydı. ABD uyarısında açık bir tehdit vardı.
Özellikle de petrol boru hattını patlatarak enerji hatlarını tehdit etmesi, resmi tanınmış güç olan Peşmergeye açık saldırması nedeni ile PKK’ye yeni terör yaptırımlarının yapılacağı belirtildi. PKK yönetiminin savunmacı ve izah edici tutumun nedeni işte bu uyarılardır.
PKK 42’inci yılı bir yenilgi ile kapattı
PKK yöneticileri kendi medya organlarında anormal bir biçimde PKK’nin kuruluş yıl dönümü vesilesi ile kendi zaferlerden bahsediyorlar. Oysaki gerçek PKK 2020 yılında kaybetmiştir. PKK’nin 2020 bahar ayında Zine Werte ile başlattığı bir süreç vardı. Bu bir hamle süreciydi PKK Kürdistan Bölgesel yönetimi içinde kendine yeni alanlar açmak Zine Werte üzerinden Gare’ye kadar olan alanın içinde Dola Meleka, Rewanduz çevresi vb. yeni yerleri ele geçirmekti. Bu planın ikinci ayağı de Kürdistan içindeki Şahsuvar Abdulvahid gibi marjinal ve provaktif gurupların PKK’yi destekler biçimde halk hareketi başlatmasıydı.
PKK çatışma için Ekim sonu ve Kasım ayı başını uygun görüyordu. PKK hali hazırda birçok alana mayın döşemişti, peşmergenin geri çekileceğini, petrol kuyularının güvenliğinin ve yeni yol hatlarının kendisine kalacağını hesaplamıştı. Fakat olaylar böyle gelişmedi.
Bir çatışma durumuna düşülmesini engelleyen şey Kürdistan Bölgesel Yönetimi ve Peşmerge yönetiminin tutumuydu. PKK asayiş müdürü Xazi Alixan’ın katledilmesi ve Çemanke’de Heriş Cewher isimli peşmergenin şehit düşürülmesine rağmen büyük bir olgunlukla bir çatışmanın önü alındı. Aslında herkes Kürdistan Bölgesi Yönetiminin de aynı biçimde cevap vereceğini düşünüyordu. Kürdistan Bölgesel Yönetimi PKK’nin elindeki kartı görmüştü. Oyuna düşmedi.
Bir konudan daha bahsetmek gerek PKK her ne kadar basında büyük bir kıyamet koparmış olsa, tüm kitlesini harekete geçirse de aslında Kürt kamuoyunda suçlu görüldü. Ve uzun zamandan beri ilk kez insanlar PKK’ye açık tavır aldılar. PKK kitleleri istediği gibi sömüremedi. Bu da Kürtler için iyi bir başlangıçtı.
Cemil Bayık’a diyalog istiyoruz dedirten olaylar bunlar.
Cemil Bayık’ın eski yeri neresi?
Cemil Bayık her ne kadar “bizim Başuru işgal ettiğimiz doğru değildir” dese de sonuç olarak şu teklifi yapmaktadır: “Kendilerine ait olmayan alanlara güç sevk eden herkes eski mevzilerine dönmeli”. Yani aslında Başur’da kendisine ait bir toprak parçası olduğunu iddia etmektedir.
Cemil Bayık’ın teklifi makul bir tekliftir. PKK eski yerine dönmelidir. PKK’nin eski yeri neresi? PKK’nin eski yeri KDP ile arasında protokol imzaladıktan sonra geldiği 1982-86 yılları arasında belirlenen yerlerdir. Yani Haftanin’de Sınaht, Xaxurke, Lolan, Hiror. Dalanper, Miros, gibi sınırın 3-5 km ilerisindeki yerler PKK’nin anlaşma ile kaldığı yerlerdir. Yoksa oralarda PKK’ye ait değildir. Cemil Bayık “Kendine ait olmayan alanlar” derken sanki PKK’nin Güney de yeri varmış gibi söylemektedir. Oysaki Güney Kürdistan içinde kalan her yer Kürdistan Bölgesel Yönetiminin resmi toprağıdır. Buraya peşmerge girebilir, Alarengin asıla bilir.
Cemil Bayık bizim “bBaşuru işgal ettiğimiz doğru değil” sözünün arkasında duracaksa önce yaşadığı yerin Kürdistan Bölgesel Yönetimi toprağı olduğunu kabul etmelidir. Dünyada Kürdistan Bölgesel Yönetimine gerçek ismi ile hitap etmekten çekinen iki güç vardır. Biri PKK’dir. PKK “ Başure Kürdistan, Başur Yönetimi, KDP asayişi” der. Türkiye ise Kuzey Irak Yönetimi der. Bir kurumun ismini söyleyememek onu hazmedememektir, tanımamaktır, ondan korkmaktır.
Tüm parçaları yerine koyunca görüyoruz ki Cemil Bayık’ın diyalog çağrısı PKK’nin stratejilerinin çökmesi ve aldıkları uluslararası uyarı nedeniyledir. Yoksa PKK basını aracılığı ile Kürdistan Bölgesel Yönetimine saldırmaya devam etmektir.