Özel Dosya: PKK İran ilişkilerinin dünü bugünü ve geleceği
2003-2004 yılı ABD’nin Irak’a müdahalesi ve Saddam rejiminin devrilmesi PKK için bir yol ayrımını getirdi. PKK Ortadoğu’da Irak-İran – Türkiye ve Suriye denklemindeki çatışmalar ve uzlaşmalar ile ayakta kalmıştı. Şimdi Saddam’ın olmaması bir ayağı zayıflatıyordu. PKK yeni arayışlar içinde girdi. Bu arayışçılar içinde Cemil Bayık en aktif olanıydı. Cemil Bayık İran ile ilişkilerini yeniden yapılandırmaya ve Saddam’ın olmadığı koşullarda PKK’yi daha fazla İran a yaslayacak anlaşmalar imzaladı. Böylelikle PKK içindeki değişimci kanadı tasfiye edeceklerdi.
Öcalan’ın sağcı dediği Osman Öcalan- Nizamettin Taş gurubu Bağdat’ta ABD ile görüşürken yine Öcalan’ın solcu dediği gurubun öncüsü Kandil Dağında, Sürede köyü çevresinde İran ile görüşüyordu. Görüşmeleri bu gurup adına Cemil Bayık yapar. Cemil Bayık’ın görüşme ortamı farklıdır. Bir gurup İran istihbarat üyesi Cemil Bayık’ın bulunduğu kampa gelerek günlerce kalır. Cemil Bayık bu tartışmaları PKK adına değil kendi adına yapar. Sürekli olarak bir tartışma halindedirler. Cemil Bayık tartışmalar bittikten sonra hareket geçer ve diğer guruba karşı savaş ilan eder.
Cemil Bayık ve İran istihbaratı Itlaat yöneticileri neler tartıştı? Hangi sözleri verdi?
PKK’yi bölme düzeyine getiren ve nerdeyse yönetim üyelerinin 3/5’nin ayrıldığı binlerce kadronun örgütten ayrıldığı bu dönemin 2004 yılı Hazİran ayında değişim isteyen gurubun resmi olarak örgütten ayrılması ve yeni bir parti kurması ile beraber sona erer. Örgütte kalan diğer gurupta hemen etkili olamaz. Çünkü üçüncü bir taraf yönetimde etkili olur. .
Murat Karayılan Öcalan tarafından yönetime görevlendirilir. Cemil Bayık vb. yönetimde aktif görev alamaz. Murat Karayılan hem örgüt içinde hem diplomaside dengeden yanadır. PJAK için ABD ile görüşmeler yapmaya devam eder. Daha çok batı eğilimlidir.
Fakat Cemil Bayık’ın İran verdiği sözler vardır. Bu sözleri şöyle sıralaya biliriz.
- PKK Türkiye ile ilişkileri belli düzeyi yürütmek zorundadır. Fakat zaten 1 Haziran hamlesi ile savaş yeniden başlayacaktır. Bu nedenle PKK Türkiye ile belli gerginlik yaşayacaktır. Yani artık Türkiye- PKK arasında ateşkes olmayacağı için İran’ın kaygılanmasına gerek yoktur.
- PKK ideolojik olarak Anti Emperyalizme karşı durmaya devam edecektir. ABD işbirliğini kabul etmeyecektir. İçinde ki ABD eğilimli gurubu tasfiye edecektir.
- PJAK güçleri aslında İran’ın da çıkarınadır. Çünkü PJAK aracılığı ile Doğu Kürdistan’daki Kürtleri kontrol edecektir. İçinde ki radikal unsurlar törpülenecektir.
- Önemli bir sorun olan PJAK ve Doğu Kürdistan için kurulan HAK (Heza Azadiya Kurdistan) güçleri adım adım küçültülecektir.
- Tüm bu maddeler aslında PKK ve İran arasında bir stratejik ortaklık kararı alındığını gösteriyor. Bu stratejik ortaklık da günümüze kadar gelmektir.
Cemil Bayık bu sözleri vermesine rağmen kendisi ve gurubu yönetim içinde tüm bu kararları hemen uygulayacak güce sahip değillerdir. ABD ile görüşmeler sürmektedir. Ayrıca PKK ile Türk devleti arasında birçok ateşkesler yapılmıştır. PJAK çalışmalarına devam eder. Adı HAK ( Heza Azadiya Kürdistan) olan örgütün adı. HRK yapılmıştır. Cemil Bayık yine de Fakat PJAK’ı kontrol etmek için çabalamıştır. PJAK içindeki İran’a karşı radikal pek çok kişi bir biçimde tasfiye edilir
Bir anlamda da İran ilişkilerde KCK ve Murat Karayılan’ı değil esasen Cemil Bayık ve kendine yakın gördüğü isimleri esas alır. Karayılan’ın zayıflaması için hem içten hem dıştan İrancı kanat çalışır.
İran’ın dikkate aldığı PKK’liler kimler?
İran bir tarihsel gelenek olarak hem düşmanlarını, hem dostlarını ve tüm ilişkilendiği bireyleri tek tek yakın takibe alır. Temsil ettikleri devlet, kurum ve partilerin kurallarının dışına kişileri çekmek için büyük bir çaba harcar ve çoğu zamanda başarılı olmuştur. Yani her yerde bir adamı vardır. Kendine yakın olan YNK kendi iç düzenlemelerini bile İran’ın onayı ile yapar. İran pek çok örgütte bunu yapmıştır. Hatta İsrailli bir bakan olan Gonan Segev 2019 yılı içinde İran’a ajanlık yaptığı tespit edilerek hapis cezasına çaptırıldı.
İsraillin içinde bile kendini örgütleyen İran’ın 37 yıldır ilişki içinde olduğu PKK içine hiç müdahale de bulunmadığı veya tüm yöneticilerle ilişkisinin aynı düzeyde olduğunu hiç kendine yakın isimleri desteklemediği düşünmek biraz hayalcilik olur.
İran en baştan beri PKK içinde her zaman kendine yakın gördüğü isimler olmuştur. Bunların bazıları zaman içinde ya PKK tarafından tasfiye edilmiş ve ya ayrılmışlardır. Fakat 80’li yılların başından itibaren İran’la ilişki halinde ki PKK’li isim Cemil Bayık’tır. Daha sonra 90’lı yıllarla beraber isimler arasına Mustafa Karasu ve Rıza Altun’da eklenir. Bu isimler zaten bir biri ile ilişkili ve birbirine yakın isimlerdir.
İran’la ilişkiler konusunda ki en kuşkulu kişi Cemil Bayık’tır. 1980’li yıllardan beri Cemil Bayık çok ender olarak İran’a sınır hattı olan bölgelerden ayrılmıştır. Nerdeyse hayatının büyük bir kısmını İran devletinin sınırlarının içinde veya sınır üstünde geçirmiştir.
Kendi kadrolarına bile güvenmeyen Cemil Bayık’ın İran istihbaratı Itlaat görevlilerine bu denli güvenmesinin nedeni elbette ki Cemil Bayır ve İran arasında yapılan stratejik anlaşmadır. İran ve PKK’nin geçmişleri ve bu günleri olduğu kadar yarınları da birbirine bağlıdır. Bunun için Cemil Bayık çok rahatlıkla Tahran’a Urmiye’ye yolculuk yapa bilmektedir. Bu günde Cemil Bayık İran garantörlüğünde YNK alanlarında şehirlere yakın korunaklı yerlere kalmaktadır. Eğer İran garantörlüğü olmasa Cemil Bayık Kandil-Süleymaniye arasındaki vadilerde kalamaz, Süleymaniye’ye gelemezdi.
Cemil Bayık 2013 yılında KCK Eşbaşkanı olduktan sonra 2004 yılında Kandilin Surede vadisinde İran ile imzaladığı stratejik ortaklık belgesinin tüm gereklerine yerine getirdi. Rojava’da Kerkük’te, Şengal’de bu temelde çalışma yürüttüler.
PKK’nin 2013 sonrası attığı hiçbir adımda İran’ın çıkarı ile çelişen hiç bir şey yoktur.