Özel Dosya: PKK İran ilişkilerinin dünü bugünü ve geleceği
İran PKK ittifakının diğer bir ayağı da PKK’nin Türkiye ile kesintisiz savaşması üzerinedir. Çünkü İran PKK ile Türkiye’nin yaptığı veya yapacağı her ateşkesi kendi çıkarlarına karşı bir tehlike olarak görüyor. Bu nedenle PKK ve Türkiye arasındaki görüşme ve ateşkeslere en büyük tepki şu ana kadar İran’dan gelmiştir.
İran tüm ateşkeslerde genelde PKK’yi sert bir şekilde de ikaz etmiştir. Tutuklu gerillaları Türkiye’ye teslim etme veya idam etme, PKK üs merkezlerine ağır silahlarla saldırıların tümü bir ikaz biçimi olarak kullanılmıştır. Mesela 1993 yılında PKK ile Türkiye arasında ki ilk görüşme dönemlerinde İran Ağrı- Dambat hattında üslenen ve aşırı kardan dolayı zorlu bir süreç geçiren gerillaları tutuklayarak bunlarda yaklaşık 30 kişilik bir gurubu Türkiye’ye teslim eder. Bu insanların birçoğu hala tutukludur, uzun yıllar cezaevinde kalmışlardır. Fakat tüm bunlar olurken PKK’nin üst düzey yöneticileri Urmiye gölünün çevresindeki bir villada İran istihbarat elemanları ile tavla oynamaya devam etmiştir. Ölen tutuklanan üst düzey yönetici değildir, zavallı savaşçılardır. Savaşçıların hayatı bu yüksek diplomasi masasında sadece bir teferruattır.
PKK İran’ın bu uyarı saldırılarını hiçbir zaman kamuoyu ile paylaşmamıştır. Hiçbir PKK imzalı kitapta İran gerillalarımızı teslim etti vb. söylemler yoktur. Çünkü İran ve PKK arasında ciddi bir kader ortaklığı vardır sorunlarını bir aile içi sorun gibi ele alırlar. Bu kader ortaklığı özellikle Öcalan yakalandıktan sonra daha fazla güçlenir.
Bu konuyu işlemede önce PKK İran arasında ki ekonomik ilişkileri de bir parantez açarak işlemek ilişkilerinin içeriğini anlamak konusunda daha yardımcı olacaktır.
İran sınırında uyuşturucu trafiğinin direksiyonu PKK’ye verilir
İran Türkiye ile sınırı olan her alanda kullanması için PKK’ye bazı alanlar verir. Bunlardan biri gümrük çalışmasıdır.
PKK bu üstendiği bölgelerde gümrük çalışması yapar. Normal ve aleni yapılan hatta İran devletinin de bilgisi dahilin de olan, gümrük miktarını ise İran ve PKK’li gümrük çalışanlarının ortak belirlenir. Bu gümrük işleri insan, mazot, sigara, içki, küçük ve büyük baş hayvan kaçakçılığı şeklinde kategorilere göre ayrılır, her birini ücreti farklıdır. PKK bir nevi yaptığı hizmetlerin karşılığını böyle alır. Buraya kadar tamam. Fakat uyuşturucu meselesi ise başlı başına bir konudur.
Afganistan ve Pakistan’a dayanan İran, Irak ve Türkiye üzeri Avrupa’ya yayılan bir uyuşturucu hattının 1980’lerden sonra çok aktif kullanıldığını biliyoruz. Uyuşturucular resmi kapılardan geçmediğine göre nerden geçiyor. Elbette ki PKK’nin kontrol ettiği sınır hattından. Uyuşturucu hattının bu kadar net olmasına rağmen birçok kişi PKK’nin bu kadar televizyonu, bu kadar gerillayı Avrupa’da PKK sempatizanlarının verdiği 100-200 Euro yardımlarla finanse ettiğini düşünüyor.
Oysaki gerçek şudur; Büyük uyuşturucu gurupları daha önceleri Urmiye’de ikamet eden Rıza Altun, Cemil Bayık veya Mustafa Karasu’dan birini görüp ödemesi gereken vergi miktarını ve nasıl ödeyeceğini tespit eder ve öder. PKK’nin İran’ın bilgisi olmadan bu işleri yapması mümkün değildir. İran ve PKK anlaşmasının bir maddesi de aslında İran’ın PKK’nin kendisini finanse etmesine imkân tanımasıdır.
PKK 1990’lardan bu yana Doğu Kürdistan sınırına hiçbir örgütün yerleşmesine izin vermedi
PKK’nin İran ile imzaladığı anlaşmanın şartlarından biri de “hiçbir Kürt gücünün İran sınırına yerleşmesine izin vermemesiydi. Açıkça söylemek gerekirse PKK bu görevini yerine getirmek için büyük bir çaba gösterdi. Bir yandan iç çatışmalara yol açmak, bir yandan İran’ın bu güçleri vurması için istihbarat vermek bir yandan ise kendisi teslim ederek bu işi başardı. Ve hala PKK’nin etkin olduğu hiçbir alana Doğu Kürdistanlı hiç bir parti giremez, faaliyet yürütemez. Geçtiğimiz 40 yılın iran sınır hattı tarihi incelenirse PKK’nin Doğu Kürdistan’lı güçleri nasıl buradan tasfiye etmeye çalıştığı gerçeği çok iyi görülücektir.
1990’lara kadar İran sınırında başka örgütler ve partilerde vardı. PKK kurtarılmış alan teorisini Kuzey Kürdistan’da düşmana uygulayamayınca Güney ve İran sınırında uygulamaya başladı. Buraları diğer Kürt partilerinden kurtarmaya çabaladı.
İlk taktik partileri kaçırtma taktiğidir. Bunu için öncelikle bu partiler ile İran arasındaki gerginlik ve çatışmayı derinleştirme çabası harcanır. Bu taktiğin öncüsü ise Rıza Altun’dur. Rıza Altun Kayseri tüccarlarının tüm basit kurnazlık hilelerini bilir. İran paygahları (karakollarının) çevresine gerillalara mayın koydurup, daha sonra bunları İKDP koydu diye ihbar eder. Sürekli noktaları bombalanan partiler nefes alamayacak duruma gelince sınırdan uzaklaşır. Sonuç olarak PKK bu partileri uzaklaştırmış olur.
PKK Agire Sor örgütünü nasıl tasfiye etti
İkinci ve açıkça diğer partileri hedef alan yaklaşım ise buralar benim toprağım giremezsiniz yaklaşımıdır. Alanda diğer örgütlere karşı bir süpürme hareketi uygular PKK. En iyi örneği Agire Sor adlı örgüttür. Agire Sor örgütünün 2000 yılında Kelaşin hattında üslenen tüm merkez karargâhı PKK gerillaları tarafından basılır. Zaten küçük bir parti olan Agire Sor’un başkanı Muhammed Pencevini de içinde olmak üzere örgütün 2’si kadın 15 elemanı canlı esir alınır. Ve aynı günleri elleri kolları bağlı olarak İran karakoluna teslim edilirler. İran’da Urmiye cezaevinde tutulan Muhammed Pencevini idam edilir. Diğer kadrolardan ise hiçbir haber alınamaz. Bir Kürt partisi sessiz sedasız biçimde kadroları ile beraber yok edilir. Peki, kimin yardımı ile elbette ki PKK yardımı ile? Bunu yaptıran isim kimdir. Çok yakından tanıdığımız Cemil Bayık.
Muhammed Emin Pencevini ve arkadaşları tutuklandığı gün Cemil Bayık Agire Sor örgütünün yaklaşık 22 km ötesindeki başka bir kampta üstlenmişti. Agire sor üyeleri esir alındıktan sonra bir İran helikopteri Cemil Bayığın bulunduğu alana inerek kendisi ile görüştü. İki saat sonra ise Agire Sor başkanı Muhammed Pencevini ve geri kalan 14 kadro teslim edildi.
Eğer son 50 yıllın tarihini bu bilinmeyen yönleri de yazmak bir yurtseverlik görevidir. İran ve PKK ilişkisi PKK’ye çok şey kazandırmıştır. PKK diğer örgütleri yok etme karşığı, bu kazanımları elde etmiştir. PKK şu ana kadar kendi açtığı yerin hiç birini düşmandan almamıştır, Kürtlerden almıştır.Yoksa koskoca bir İran devletinin PKK’yi sadece hatır için desteklediği düşüncesinin siyaset ve Ortadoğu gerçeğinde hiçbir yeri yoktur. Gerçek PKK’nin doğu Kürdistan’da Kürt hareketlerinin gelişmesini engelleme karşılığı kendine alan açmış olmasıdır.
Bir daha ki bölümde PKK iran ilişkilerinin Öcalan’ın tutuklandığı tarihten sonrası ele alınacak. Bekleyin