KCK’nin yeni “Tecride, faşizme, işgale son; özgürlüğü sağlama zamanı hamlesi”

KCK’nin yeni “Tecride, faşizme, işgale son; özgürlüğü sağlama zamanı hamlesi” PKK, Edi Bese, Öcalana özgürlük, Eylem, Abdullah Öcalan, Apo

10 Eylül günü KCK Yürütme Konseyi adına yapılan bir açıklama yapılarak “Tecride, faşizme, işgale son; özgürlüğü sağlama zamanı” adıyla bir kampanya başladığını duyurdu.  Bildiride son yüz yıllık zaman dilimi değerlendiriliyor. Hamlenin amacı ise şu sözlerle ifade ediliyor: “Bu hamlenin hedefi; İmralı’da ağır tecride dayalı işkence sistemini sistematik özel savaş ve Kürt halkı üzerinde psikolojik harekat haline getiren, işgali yaygınlaştıran, içerde ve dışarıda başta Kürt halkı olmak üzere halklar üzerinde faşist baskıları yoğunlaştıran AKP-MHP-Ergenekon iktidarını yıkmaktır.”

PKK’nin tekelinde ki  kelimeler: Özgürlük, direniş, demokrasi, gelecek

Hamlenin başarıya ulaşması halinde olacaklar ise şöyle özetleniyor.  Kürt halkının devrimci demokratik gücü ile Türkiye ve Ortadoğu halklarının demokrasi güçleri, mücadelelerini bu güce yönelttiklerinde mutlaka kazanacaklardır. Bu kazanım sadece Kürdistan ve Türkiye’nin değil, tüm Ortadoğu’nun da demokrasi, özgürlük ve tüm değerlerde dünyaya örnek hale gelmesini sağlayacaktır.” deniyor.

Bu cümleler ilk kez bir KCK bildirisi hatta ilk kez bir hamle bildirisi okuyan biri için çok romantik ve etkili görüle bilir. Oysaki PKK-KCK çizgisini az çok takip etmiş ve tarihi hafızası da yerinde biri şu gerçeği göre bilir. “KCK’nin12 Eylül’de başlattığı hamle son yirmi yıllık hamlelerin tekrarıdır.” KCK özgürlük, önder Apo, tecrit, gelecek vb. kavramları değişik biçimlerde dizayn ederek her defasında sanki yeni bir keşif yapmış gibi anlatıyor. Son yirmi yılda KCK’nin yaptığı hamleleri ve yıllarını bir hatırlayalım.

PKK’nin  hamleleri

  1. 2001- 2003 Önderliği sahiplenme ve savunma kampanyası
  2. 2004-2005 Önderliğe Özgürlük Kampanyası
  3. 2005-2006 Öcalan siyasi irademdir kampanyası
  4. 2007 Edi Bese hamlesi
  5. 2009 Sayın Öcalan kampanyası
  6. 2012 An azadi, an azadi kampanyası
  7. 2014 Önderliğin fiziki özgürlüğünü sağlama kampanyası
  8. 2015 Öz yönetim hamlesi
  9. 2019 Tecridi kıralım, faşizmi yıkalım, Kürdistanı özgürleştirelim kampanyası.
  10. 2020 Tecride, faşizme, işgale son; özgürlüğü sağlama zamanı

Bu saydıklarımız en büyük kampanyalar birde bunların yerelde devam eden isimleri var, dar kampanyalar var, kadın ve gençliğin kampanyası var. Hepsinin de amacı aynı kelimelerle ifade ediliyor. Eğer bu kampanyaların bildirilerini bir araya getirirseniz şunu göreceksiniz ki 2001’den 2020’ye kadar nerdeyse aynı cümleler kullanılmış. Başlangıçta bir iki tarihi vurgu yapılır, Öcalan’ın özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür denir, İmralı tecrit sisteminin yıkılması Türkiye’nin demokratikleşmesi ve Ortadoğu aydınlanmasının yolunu açacaktır denir. Her parçaya görev verilir.

20 yıldır bu hamleler milim ilerlemeye ve kazanıma yol açmadığı halde tekrarlanır. PKK açıklama yapar, ona bağlı parça örgütleri bu hamleye destek verir. PKK etrafındaki kitle az insan çok bayrak, çok Öcalan resmi ile biraz boy gösterir. Bir iki ay sonra ortam biraz yatışır KCK tekrar herkesi göreve çağırır ve böylelikle her bahar, her sonbahar müzik eşliğinde slogan atan, halay çeken Kürtler Kürdistan devrimine hizmet ettiğini, kutsal bir görevi yerine getirdiğini zanneder. Oysaki Paris’te veya Frankfurt’ta “Yaşasın hakların kardeşliği, biji  serok Apo” diye slogan atan birinin Kürdistan’ın özgürlük mücadelesine etkisi hiç yoktur. Hatta yaşanan kısırdöngü bir enerji çalma biçimidir.

Napolyon: Biricik söz sanatı tekrardır

PKK kitleye bu kısır döngüyü çok bilinçli bir şekilde yaşatır. PKK bir toplum mühendisi edası ile toplumun gündemini çarpıtır. Gerekli olmayan şeyleri birincil sorun gibi gösterir. Önemli sorunları ise yok sayar, halk gerçeği böylelikle bilmez. Mesela Öcalan’ın özgürlüğünün tüm Kürdistan ve Ortadoğu’yu aydınlatacağı düşüncesi sadece ve sadece bir hikayedir. Yirmi yıldır PKK Kuzey Kürtlerini Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için verdiği emeği Kürt dilini kabul ettirmek için vermiş olsaydı bu gün Kürtlerin en büyük kazanımı dil meselesi belki büyük oranda hal olmuş olacaktı. Ama PKK bunu yapmadı, tüm eleştiri ve görüşlere rağmen aynı çizgiyi bilinçli bir biçimde uyguladı.
Napolyon derki; “ Biricik söz sanatı tekrardır.” Eğer bir şeyi aynı kelimelerle ve sürekli olarak tekrar ederseniz bir yerden sonra karşı taraf söylediğinizi tartışmasız doğru olarak görür. PKK işte bu tespite göre hareket eder. Öcalan’ın özgürlüğü tüm Ortadoğu’yu aydınlatacak diyen insanların çok azı bu konuda bir iki farklı cümle kura bilir. Çünkü beyin şartlanması ile bu cümleleri kuruyorlar.

“PKK Edî Bese Vere Ser Rêya Neteweyî” kampanyası mı gerekiyor?

PKK’nin bu hamlesi sadece ve sadece süreci her zamanki gibi maniple etmeye dayanır. Her parçaya görev veriyor. Mesela Rojava ulusal birlik gibi büyük bir görevle karşı karşıya, dünya da ki hegemonya savaşlarının nerdeyse belli başlı kapışma sahalarından biri ama PKK Rojava halkına şu çağrıyı yapıyor. Meydanlara çıkın, halk da yirmi yıldır duyduğu söze aynı refleksi veriyor Öcalan’ın fotoğrafını kapıyor ve meydana çıkıyor.  Oysaki Rojava halkının ne çıkarı ne kaderi Kandil’den belirlenen tecridi yıkma kampanyası ile alakalı değildir. Rojava halkının kaderi Qamışlo’da belirlenen Kürt partilerinin ortaklaşması ve ortak diplomasi yaparak Rojava’ya uluslararası bir statü kazandırmaktır. PKK kalemşorları Rojava’da Kürtler arası birliği hakir gösteriyor ama PKK bu gerçeği Öcalan tecridi ile örtmeye çalışmaktadır.

Şu an için Kürtler için en büyük tehlikelerden bir PKK’nin bu gündem maniplasyonuna gelmektir. Eğer Kürtler dünya siyasal sisteminin değiştiği bu yüzyıldan kazanım elde etmek istiyorsa PKK’nin bu kelime, kavram, ifade ve tekrara dayalı maniplesinin dışında reel siyasete odaklanmalı. Hatta gerekirse Kürtler PKK’ye karşı “PKK Edî Bese Vere Ser Rêya Neteweyî” kampanyası başlatmalıdır.

Diğer Haberler