2. Bölüm: Yalçın Küçük  Dirilişin Öyküsü’nü mü  yoksa Kürtlere masallar mı yazdı?

Yalçın Küçük  Dirilişin Öyküsü’nü mü  yoksa Kürtlere masalları mı yazdı? Doğu Perinçek, Çevik Bir; Ergenekon, Dirilişin Öyküsü, Şam, Mehmet Eymür, Öcalan'a Suikast, Tansu Çiller, Mazlum Doğan, Misaki Milli

Bir Yalçın Küçük hatırlatması

2. Bölüm:

Yalçın Küçük’ün 1993-1996 yılları arasındaki ikinci evi artık Şam’dır.  O Öcalan’ın yanından ayırmadığı PKK’nin TV ve medya organlarında herkese ideolojik çizgiyi ve “ parti önderliğine bağlı olmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir PKK ve APO’cu militandır artık. Öcalan Küçük’e Hocam, Yalçın Küçük Öcalan’a “ sayın başkan, Apo kardeşim, sevgili başkanım” diye hitap eder.

Yalçın Küçük ile Abdullah Öcalan arasındaki bu ilişki biçim aslında Türk devleti ile Öcalan arasındadır.  Yalçın Küçük’ün arkasındaki güç devletin asıl sahibi olanlardır.  Abdullah Öcalan ve PKK bu ilişkiyi “Başkan onları kullanıyordu” diye lanse etse bile asıl gerçek bambaşkadır. Bu gün Kuzey Kürdistan’daki kültürel, toplumsal yıkıma baktığımızda devletin PKK’yi nasıl kullandığını çok iyi göre biliriz.

Harran’dan bir güneş doğuyor

Abdullah Öcalan PKK’nin kurulduğu tarihten 1986 yılına kadar her PKK kadrosu sadece yoldaştı. 1986’dan sonra ise Abdullah Öcalan artık Parti Başkanı olur ve başkan olarak anılır. Artık PKK’de tek adam dönemi başlar. Yalçın Küçük Abdullah Öcalan’ın liderlik kariyerinde bir ivme yaptırmaya kararlıdır. Öcalan tartışmasız Kürtlerin tek önderi olmalıdır. Öcalan’a ruhani, insanüstü özellikler yüklemeye çalışır. Bunun içinde 1993 yılında Öcalan ile yaptığı röportajları “Dirilişin Öyküsü” adlı bir kitapta toplar. Kitap Türkiye’de basılır ve kitapçılarda satılır. Normal bir şiir kitabının bile yasaklandığı dönemde dirilişin öyküsü hiç sorun yaşamadan satılır. Kitapta Abdullah Öcalan etrafında efsane imgeleri yaratılır. O döneme kadar kimse Öcalan’ın hayatını bilmezken birden bire Öcalan’ın nasıl namaz kıldığı, çocukluğu, annesi ile ilişkileri vb. konular doğaüstü bir durum gibi anlatılır. Öcalan’da Küçük’te Ortadoğu insanını iyi tanımaktadır. Önemli olan propagandadır, iyi bir propaganda yapar ve inandırırsanız helvadan put bile yapar binlerce insanı önünde secdeye vardırırsınız. Öcalan’ın bulunmaz bir lider olduğuna herkesi inandırmak gerekir. Bunun için Öcalan Kürtlerin liderliğine soyunmuş yoksul kahraman olarak sunulur.

Yalçın Küçük övgülerinde o kadar ileri gider ki: ‘Harran’ın altından kanallar açılıyor, üstü yeşerecek. Bu güzel ama PKK ve özellikle lideri Apo, Kürt insanının başında gül bahçesi açtırıyor der.

Tiyatro içinde tiyatro

Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu PKK’nin Şam’da ki eğitim merkezidir. Yalçın Küçük ve Abdullah Öcalan’ın kafa kafaya verip tartıştığı yerdir Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu, Türk faşizmine direnmek için ölmekten çekinmeyen Mazlum Doğan’ın adını almış bir okuldur.  Mazlum Doğan’ı ölüme sürekleyenler gelmiş onun adını alan okulda Kürtlerin akıl hocası olmuştur.

Ortada bir tiyatro vardır. Kürt-Türk kardeşliği gibi görünen tiyatro sahnesinde aslında Kürtlerin Türkiye’ye hizmet etmesini sağlayacak yeni bir süreç başlatılır. Ayrıca bu tiyatro içinde tiyatrolarda oynanır.

94’ü 95’e bağlayan yılbaşı gecesi Mazlum Doğan parti okulunda bir tiyatro düzenlenir. Yalçın Küçük, Bilge Su Erensu, Abdulkadir Konuk, Ali Haydar Cilasun sahnede yer alır. Bilge Su Erenus Tansu Çiller’i, Ali Haydar Cilasun halkı, Abdulkadir Konuk aydınları ve Yalçın Küçük tarihi e Abdullah Öcalan’da kendini canlandırır.  Oyunda Öcalan Tansu Çilleri yener.

Kocaman bir parti lideri ve Türk devletinin bir kanadının gözbebeği beraber tiyatro oynarken Kuzey Kürdistan’da da gerçek bir korku filimi vardı. Köyler boşaltılıyor, Botan başta olmak üzere Kürdistan imansızlaştırılıyor, halk kökünden sökülüp asimilasyonun kucağına atılıyordu. Kürdistan’ın kalbi Botan’da tek bir Failli meçhuller başlamış devlet Hizbullah vb. maskelerle Kürt ileri gelen aydın ve yurtseverlerini öldürüyordu.

Ayrıca bu tiyatro da bir başka anlam daha vardı, PKK Türk devleti Türkiye içindeki tarafların da bir parçası oluyordu. Çünkü sahnede yenilen Tansu Çiller’di. Bu gün bile PKK’nin Türkiye iç siyasetinde Kürt halkının çıkarları dışında tarafların bir biri ile ilişkilerinde nasıl kullanıldığı incelenmesi gereken bir konudur.

94-95 arası Yalçın Küçük gözetiminde değişen PKK

PKK’nin 94 ve 95 yılları arasında ki süreçleri ayrıntıları ile incelenmelidir. Orda PKK’nin Yalçın Küçük ile irtibat halinde Türk devleti ile anlaşmalarının birçok emaresi vardır.
Yalçın Küçük 1995 yılında yapılan PKK kongresinin belgelerini hazırlar. PKK o dönem önce bayrak değiştirir. Ayrıca Kürtlerin gündemine bir kavram koyar sosyal devrim. Böylelikle Kürt meselesi sosyal, ekonomik ve apolitik bir sorun haline getirmenin temelleri atılır. Tıpkı şimdi olduğu gibi Kürtlerin gündemine her çeşit sosyal, kültürel sorun konur ama Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı, Türkiye’den ayrılma hakkı konmaz. Ulus kimliği önceliğini gittikçe yitirir.

Küçük: Bizim Kürtlerimizi Barzani’ye saldırtalım

Yalçın Küçük PKK’de zihniyet kodları yaratır. Bunlardan biri de KDP ve Barzani düşmanlığıdır. PKK’nin kendi gelişim diyalektiği içinde diğer Kürt hareketlerini tasfiye etme ve tek güç olma çabası zaten vardır. Fakat Yalçın Küçük bunun için bazı ideolojik kodlar yaratır.

Yalçın Küçük Güney Kürdistan, Barzani geleneği ve KDP hakkında bazı argümanlar yarattı. Bu argümanlar hala PKK tarafından kullanılmaktadır. Bunların en önemlilerinden biri de Barzani Ailesinin Yahudi olduğu iddiasıdır. Bunu takip eden diğer iddia ise Kurulacak bir Kürdistan’ın 2’inci İsrail olacağı meselesidir.

Bu söylemi ilk dile getiren Yalçın Küçüktür. Bu Öcalan ve Yalçın Küçük tarafından o denli tekrar edilmiştir ki birçok Kürt Güney Kürdistan’daki devletleşmeyi ikinci İsrail olacağız diye ret etmektedir.  Yalçın Küçük neden bunu yaptı. Yalçın Küçük kendi sözleri ile aslında durumu açıklar: “Bence Öcalan terörist değildir ama Bence Barzani teröristtir. Türkiye cumhuriyeti Barzani ile ilişkilenmek yerine ona karşı var gücü ile çatışmalı ve Barzaniyi yok etmelidir.  Hatta bizim Kürtlerimiz de Barzani ile çatıştırmalıdır. Ben tek Türk kalsam yine de silah alır Barzaniye ve kukla devletine karşı savaşırım. Ben genel Kurmak başkanına da söyledim bizim Kürteri (PKK)  kukla devletin üzerine saldırtalım kukla devleti yıkalım dedim.”

Güney Kürdistan’a karşı 2’inci 15 Ağustos hamlesi

Ve olaylar Yalçın Küçük’ün söylediği gibi gelişir. Öcalan 1995 yılında Yalçın Küçük ile ilişkilerin en iyi olduğu dönemde de savaşın direksiyonun Güney’e doğur kırar. Bu konuda o kadar ileri gider ki 1995 yılında 2’inci 15 Ağustos hamlesi diye bir hamle başlatarak KDP’nin olduğu alanlara saldırır. 1992-1999 arasında PKK çeşitli gerekçelerle buna benzer hamleler yapar.

Misakı Milli ve Demokratik Türkiye bayrağını kimler taşıyor

Bir parantez açıp şunu belirtmekte fayda var, Türk devletinin son dört yıllık zaman zarfında adım adım Güney işgal planının ilk nüvelerini de Yalçın Küçük’te göre biliriz. Küçük daha 1990’larda şunu söylemiştir. “Türkiye eğer Musul’u alamazsa Diyarbakır’ı verir. Bizim Musul’u olmak için Kürtlere ihtiyacımız var. Bunu kendi Kürtlerimizle yapabiliriz”.

Yalçın Küçüğün yine mahkemede söylediği bir diğer söz de şudur: Ben Türkiye’de yaşayan Kürtleri Barzanileşmekten alıkoydum yoksa onlar toprak talebinde bulunurlardı. Bunlar yakın zamanda Demokratik Türkiye için ölümüne mücadele edecekler ve ölecekler. Bu hepimizin hayali değil mi?  Bir Kürdün demokratik Türkiye için ölmesi, Savcı bey, benim adım Küçük ama ben bu devlet için büyük işler başardım.’

Yalçın Küçük PKK etrafında toplanmış bir kat yurtsever Kürdistani şahsiyeti de dışlamak için elinden geleni yapar. Sonuç olarak Yalçın Küçük Yaşar Kaya gibi bazı Kürdistani şahsiyetler hakkında Abdullah Öcalan’a rapor yazarak, Rantçı oluklarını, PKK ideolojisini anlamadıklarını bildirir. Artık Kürt aydınların dereceleri de Yalçın Küçük tarafından verilir, TV kanallarına çıkışları vb. engellenir.

Abdullah Öcalan’ın devletin bir kanadına can borcu

Türk devleti içindeki bazı kanatların Abdullah Öcalan yaklaşımı farklıdır. PKK’nin gerçekten bitmesini isterler, diğer bir kanat ise PKK’nin kullanılmasından yanadır.

1994-1996 yılları arasında Tansu Çiller devlet içinde “tüm kürtlerin bitirilmesini isteyen kanadın” görünen ismiydi. Abdullah Öcalan’a suikast planı vardı. 6 Mayıs 1996 yılında Şam’da Mazlum Doğan Parti Merkez Okulu denen eğitim merkezinin önünde bir bombalı araç patlatılır.

Öcalan’a bu suikast hakkında bilgi veren kişi Yalçın Küçük’tür. Bu daha sonra Yalçın Küçük’ün yargılandığı mahkeme tutanaklarına da geçmiştir. Küçük, mahkemede Abdullah Öcalan’ı uyarması için kendisine bilgi veren kişinin Mesut Yılmaz olduğunu söyler. Fakat gerçek şudur ki Abdullah Öcalan’ın Şam’da hedef alınmasını engelleyen kişi eski Genel Kurmay Başkanı Çevik Bir’dir. MiT Kontür-terör dairesi başkanı Mehmut Eymür Ergenekon savunmalarında Genel Kurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in Abdullah Öcalan’a suikast yapılmasını bir kez engellediğini açıkladı.

3’üncü ve son bölümde. Abdullah Öcalan’ın Şam’da ki komşuları kim, Yalçın Küçük’ün bacanağı Şam’da neden Öcalan’a komşu bunları inceleyeceğiz.

Diğer Haberler