Kürt tarihinin ve uluslaşmasının nadide öncüsü: Alişer Efendi

Kürt tarihinin ve uluslaşmasının nadide öncüsü: Alişer Efendi
  1. Bölüm: Koçgiri isyanı bir halkın uluslaşma çabasıdır

Alişêr efendi,1882 de Koçgiri’nin Ümraniye ilçesinin Azgar (Atlıca) köyünde dünyaya geldi. Şeyh Hesenan aşiretindendir. Öğrenimini Sıvas’ta tamamladı. Kendi akrabası olan Zarife Hanımla evlendi. Alişêr ve Zarife Hanımın evliliği duygu ve fikir açısından mükemmel bir uyum içindedir. Amaç, inanç ve kültürel bütünlük yoldaşça bir aile ilişkisinin yaşanmasını doğurmuştur. Aynı zamanda Zarife, Alişêr’in siyasi ve askeri danışmanlık görevini üstlenir. Çiftin bu evliliklerin de hiç çocukları olmamıştır.

Alişer Efendi; Kürd milliyetçi fikirlere sahip, geniş zekâsı, olağanüstü hafızası, kitleleri cezbeden ajitatörlüğü, engin tarih bilinci, askeri duruşu, diplomatik kabiliyeti, şair ve halk ozanlığı ile Kürdistan’ın önder portreleri arasında özgün bir yere sahiptir. Kürtçe dili ve lehçeleri üzerine çalışmalar yapar ve aynı zamanda 5 dil konuşur.

Aydın kişiliği sayesinde, Sultan Abdülhamit döneminde Koçgiri aşiretlerinin lideri Mustafa Paşa’nın özel kâtipliğine getirilir. İbolar kabilesinden olan Mustafa Beyin artan nüfusu ve egemenlik alanı sultan Abdülhamit’in dikkatinden kaçma. Sıvas valisi eski sadrazam Deli Reşit Paşaya gizli bir görev verilir. Bu görev gereği vali, Mustafa Beyi (1902) Sıvas’a davet eder ve yolda zehirleyerek, öldürtür. Bu durum üzerine merhum Mustafa Bey’in vasiyeti gereği yerine oğlu Alişan geçer. Alişêr Efendi Alişan Bey vasi olarak atanır. Ancak konumunu daha da ilerleterek, Koçgirî aşiretlerini Alişan ve kardeşi Haydar Beylerin etrafında toplayarak Kürdistan’ın bağımsızlığı için çalışmalarını başlatır.

Alişêr Efendi Türk devlet geleneğine güvenmez

Alişêr, 1914 yılında birinci Dünya Savaşı’nda, Kürdistan’ın bağımsızlığını sağlamak amacıyla,  Rus Ordusu’na katılır. Koçgiri, Sivas, Malatya ve Dersim bölgelerinin Kürt temsilcisi sıfatıyla, Rusya koruması altında bir Kürdistan yönetimi kurulması için çalışma yürütür. Rusların Erzincan’ı işgali sırasında Alişêr’de bir askeri müfreze ile Ovacık ilçe merkezine girer ve orada Osmanlı-Türk idaresini dağıtarak onun yerine Kürd idaresi kurar. Ekim devriminin gerçekleşmesi nedeni ile Rus’lar geri çekilir.  Alişêr’de yanındaki arkadaşlarıyla Dersime yerleşir. Çünkü o zaman Dersim özerk bir bölge konuma sahipti. Daha sonra İstanbul hükümeti onu ve birlikte Ruslara katılan arkadaşlarına af çıkartır. Bunun üzerine Koçgiri’ye geri dönerler.

 Alişêr önderlik çizgisi olarak İstanbul merkezli Kürd aydın önderlerin aksine Osmanlılarla değil de Ruslarla birlikte hareket etmiştir. Yani Alişêr Efendi hiçbir zaman Türk siyaset geleneğine güven duymamıştır. Ayrıca ümmet kavramına da kuşku ile yaklaşır. Ümmetin artık sorunları çözemeyeceğini bilir. Kürt meselesine yaklaşımda ulusal ve milli bakışı esas alır.

Alişêr Efendinin Koçgiri’ye yerleşmesi ile Koçgiri’de ulusal kurtuluşçu düşünceler hızla yaygınlaşır. Wilson ilkelerinin 12.maddesi gereğince Türk egemenliği altında ama Türk olmayan uluslara özerklik tanınması ve sonrasında Mondros mütarekesi ile dağılan Osmanlı imparatorluğu Kürdistan’ın bağımsızlığı için yeni fırsatlar doğurmuştu. Osmanlı Devleti dağılırken, Kürtler de kendi kaderlerini tayin etmek için oluşan bölgesel ve konjonktürel fırsattan yararlanma yollarını aramaya başlarlar. Koçgiri -Dersim yöresinde Kürd milliyetçi aydınlanma çok önemli boyutlardaydı ve örgütlü bir yapıya sahipti. Alişêr de bu siyasal atmosferi değerlendirmek için 1918 de kurulan Kürdistan Teali cemiyetine üye olur. Kürt teali cemiyeti 22 Aralık 1918 de Hürriyet ve İtilaf Fırkası ile İstanbul İngiliz yüksek komiserliği gözetiminde Kürdistan’ın özerkliği üzerine bir anlaşmaya varır. Kürt teali cemiyetinin şubeleri Koçgiri ve Dersimin birçok ilçesinde açılır. Alişêr, Zara, Sivas ve Ümraniye şubelerinin başkanlığını yapar ve yoğun örgütleme faaliyetleri yürütür. Kürd Teali Cemiyetinin yayın organı Jin gazetesinin dağıtımı yanında Alişêr; tek başına Jepîn adında bir gazete çıkarır ve Kürtlerin özgürlük için isyan etmeleri gerektiğinin propagandası bu gazetede yapılır. Gazete İstanbul’dan getirilen küçük bir baskı makinasıyla basılmaktaydı.

Koçgiri isyanına doğru adım adım

Alişêr Efendi ve Dr. Nuri dersimi Koçgiri isyanına Dersim aşiretlerini de katarak daha geniş bir coğrafyaya isyanı yaymayı amaçlıyorlardı. Kültürel ve coğrafik olarak böylesi bir bütünlük imkan dahilin de idi. Bunun üzerine Ulusal ittifak çalışmaları kapsamında tüm aşiret, aile ve yöredeki farklı etnik ve dini gruplarla da istişare yapılarak gerekli tüm hazırlıklar tamamlanır. Özellikle bu toplumsal ittifak çalışmalarında Seyit Rıza’nın çok büyük yardımı olur.

 Alişêr efendi isyanın siyasi ve ideolojik Önderliğini yürütür. 1918-1921 yılları arası Türkiye’de herhangi bir devlet otoritesi mevcut değildi. Otoritesini yitirmiş bir İstanbul hükümeti ve geleceği Yunanlılarla yürütülen savaşa bağlı bir Mustafa Kemal hareketi, mevcuttu. Koçgiri ve Dersim hattı her açıdan Kürdistan devletini kurmak için avantaj sağlıyordu. Bu gerçeği Kürdistan Teali Cemiyeti de görerek isyan merkezi Koçgiri olarak belirlenir. Bu karar da Alişêr’in ve bölgedeki yerel önderlerin milliyetçi duruş ve kararlılıkları belirleyici olmuştur.

 Zamanın tarihsel gelgitlerini fırsata çevirme ve bunu bağımsız Kürdistan devleti kurama amacı ile1920 yılı başlarında Kangal’ın Yellice nahiyesinde Hüseyin Abdal Tekkesinde Koçgiri’de ki aşiretlerin katılımı ile önemli bir toplantı gerçekleştirilir. Toplantıda hazır bulunan herkes ant içer. Anda göre:  “Sevr anlaşmasının 62-64 maddelerinin uygulanması; Diyarbakır, Van, Bitlis, Elazığ, Dersim ve Koçgiri’yi kapsayan bağımsız bir Kürdistan devletinin kurulmasını başarmak için silaha sarılacak ve bu uğurda sonuna kadar savaşmak için herkes ellinden geleni yapacaktır.”

Burada vurgulanması gereken önemli bir nokta da şudur: Koçgiri isyanı diye adlandırılan özgürlük mücadelesi, yerel mahalli bir isyandan çok siyasal amacı bağımsız Kürdistan olan, planlı-programlı çağdaş bir ulusal hareketti.

Alişêr ve Dr. Nuri Dersimi’nin çalışmalarının sonucu olarak Batı Dersim aşiretlerinden Koçgiri harekâtına katılmak üzere binlerce kişilik bir savaşçı güç hazırlanır. 24 Temmuz 1920’de, Alişêr Efendi’nin komutasındaki birliklerle Refahiye-Kuruçay arasında cephane taşıyan askeri kafilenin cephanesine el koyarak askerleri esir alır. Aynı birlikler Kemah’ta yine askeri birliğe saldırır, çeşitli baskınlar düzenleyerek etrafında giderek çoğalan bir kuvvet oluşturmuştur.

Alişer: Türkler için en iyi Kürd ölü Kürd ’dür

Daha sonra Kürd güçleri Dersimin Hozat ilçesinde Alişêr, Dr. Nuri ve Alişan önderliğinde 15 Kasım 1920 toplanarak Ankara hükümetine 5 maddelik bir muhtıra sunarlar.

  • Kürdistan özerk idaresine olur veren İstanbul saltanat hükümetinin bu konudaki kararını Mustafa Kemal Hükümetinin kabul edip etmeyeceğini
  • Kürdistan özerk idaresi hakkında Mustafa Kemal hükümetinin görüş noktasının ne olduğu konusunda Dersim’lilere acele yanıt vermesini
  • Elazığ, Malatya, Sivas ve Erzincan bölgeleri hapishanelerinde tutuklu bulunan bütün Kürt tutsakların serbest bırakılmasını
  • Kürd çoğunluğu bulunan bölgelerde Türk hükümeti idari memurlarını çekmesini
  • Koçgiri bölgesine gönderilen askeri birliklerin derhal çekilmesini

Bu talepler bir mektup ile Abbasan aşiret reisi Maço Ağa aracılığı ile Dersim valisi Rıza Beye verilerek hızla Ankara hükümetine iletilmesi emredilir. Bunun üzerine vali Rıza Bey telaşlanarak aynı gece Elazığ’a gider ve durumu Mustafa Kemal hükümetine iletir. Türk hükümeti panikleyerek hızla bölgeye “öğüt heyeti” gönderir. Bu heyet Kürt’lerine istekleri kabul edileceğini ancak zamana ihtiyaç olduğunu belirtir. Alişêr efendi, toplantıda Dersim mebusu Hasan Hayri Beyin olumsuz tutumlarına karşı şunları söyler:  “Ağalar, demir tavında dövülür. Osmanlı hanedanlığından birçok milli devlet çıktı. Çağ milli ayaklanmalar çağıdır. Kürd’ler milli benliğe sahip değil de Türk’ler çok mu sahip? Allah’ın izni keremiyle, biz de akıllı davranırsak bağımsız bir devlet olarak çıkarız. Siyasette acımak yoktur, akıl vardır. Biz kimseden bir şey almıyoruz, her milletin hak telakki ettiğini talep ediyoruz. Hasan Hayri Efendinin söylediği belki başka bir toplum için doğrudur. Ama İttihat ve Terakki’nin mirasçılarıyla çuvala girilmez. Hasan Hayri Efendi’nin Cumhuriyet’e bunca hizmetinden sonra korkarım ki benim gibi bir âsiyle Hasan Hayri Efendi’nin sonu aynı olsun. Bunlar için en iyi Kürd, ölü Kürd ’tür.”

 Bu konuşmadan sonra heyet bölgeden bir nevi kovulur. 25 Kasım 1920 tarihinde Elazığ valiliği aracılığı ile Ankara hükümetine ikinci bir telgraf çekilir.  Batı Dersim aşiret reisleri imzalı bu telgrafta ise şunlar yazılıdır:  “Sevr anlaşması gereğince Diyarbakır, Elazığ, Van ve Bitlis illerini kapsayan bağımsız bir Kürdistan’ın kurulması gerekiyor. Aksi halde bu hakkı silah kuvveti ile almak zorunda kalacağımızı açıklarız”

Ancak Ankara Hükümeti bu telgrafa da cevap vermeyerek niyetini ele verir. Hükümet Elazığ valiliği aracılığı ile Kürd güçlerini oyalama stratejisini uygular. Kürd güçleri ise kendi harekat planlarını netleştirerek şu kararlar alınır. Buna göre;

1-Bağımsız Kürdistan Dersim’de ilan edilecek

2- Hozat’a Kürdistan bayrağı göndere çekilecek.

3-3Kürd ulusal kuvvetleri Erzincan, Elazığ ve Malatya üzerinden Sivas’a doğru harekete geçerek Ankara hükümetinden Kürdistan’ın bağımsızlığını tanımasını isteyecekti.

Kürd vatanı için görevini yerine getirmeyeni tarih lanetleyecek

 Koçgiri hareketinin liderleri bir bildiri yayınlayarak geçici bir hükümet kurduğunu ilan eder. Bildiri de şunlara yer verilir:

“Ey Kürdler! Allah’ın izni ve peygamberin kavliyle, Asurlulardan beri esaret altında inleyen Kürd milletinin kurtuluşunun başlangıcı ve bağımsız Kürd devletinin esası olan Kürd Hükümet-i Muvakkat’isinin (geçici Kürd hükümeti) teşekkülünü vatandaşlara duyurmaktan onur duyarız.

Vatandaşlar! Bütün Kürdistan dahilinde ulusal hareketin gelişmesiyle hükümetimizin kesin kuruluşu hakkında yapılacak muazzam teşebbüsün zamanı pek yakındır. Ancak bu teşebbüs, bütün vatandaşların ayrı ayrı yardımı olmadıkça gerçekleşemez. Her Kürd, vatanı için bu emre büyük küçük birer görev ile yükümlüdür. Bunu ihmal edenleri tarih lanetleyecektir. Allah korusun, bu fırsatı kaçıracak olursak, yarınki neslin huzurunda suçlu durumda kalacağız. Çünkü bu büyük fırsat bir daha ele geçmez…

Vatandaşlar! Yakında resmen ilan olacak Kürt Hükümeti sancağı altında kucaklaşmak ümidiyle, cümlenizden ve cümlemizden çaba ve gayret bekliyor”

  Koçgiri başladı harba

Ses gitti şarka garba

Harekatın başarı ile sonuçlanması için ilk baharın beklenmesi zorunluydu. Ancak düşman Kürd ayaklanmasının Dersim yolları açılmadan patlak vermesini sağlamak için yoğun askeri hareketlilik düzenler. Ama kışkırtma yaratıp hareketi erken doğuma zorlamaktır. 1921 Mart ayın da isyan patlak verir. Dersimde hazırlanan 45 bin kişilik Kürd savaşçı gücünden ( Alişêr arşivinde sayı 45 bin olarak verilir) Alişêr komutasında 250 savaşçı karlı Munzur dağlarını aşarak Kemah ilçesine ulaşır. Kürd savaşçılar Kemah merkez ve Kuruçay ilçesine girerek Türk direnişini kırmışlardı. Kürd kuvvetleri Refahiye ilçesi, Koçhisar ve Divriği’nin birkaç nahiyesini de ele geçirdiler. Bu başarının üzerine direniş önderleri Ankara Hükümetine bir mektup gönderirler Alişêr’in kaleme aldığı mektupta kendisinin imzası dışında Koçgiri aşiretleri adına Muhammed ve Taki beyin, Dersim aşiretleri adına ise Mustafa, Seidan, Muhammed ve Munzur reislerin imzası vardı;

     ” Ankara büyük millet meclisi başkanlığına

Zara ilçesi dışında çoğunlukla Kürtlerin oturduğu yerler olan Koçhisar, Divriği, Refahiye, Kuruçay Ve Kemah kazalarının seçkin bir il haline getirilmesi ve yerli Kürdlerden bir valinin atanması, adliye ve asker olmayan memurların yine görevlerinde kalmalarını dileriz”

Ankara hükümeti bu mektuba cevaben sakallı Nurettin paşa komutasında merkez orduyu harekete geçirerek isyanı bastırmayı amaçlar. Sakallı Nurettin Paşa “Zo diyenleri (Ermenileri) temizledik, şimdi sıra Lo diyenlerde (Kürtler)” der ve katliam yapmaya başlar. Karadeniz’de Rum’ları katleden topal Osman’ın çetesi 47.alay da harekâta katılır. Kemalist Ankara hükümeti isyanı bölüp parçalama taktiği adım adım uygular. Aşiret güçleri Ankara meclisindeki mebuslar aracılığı ile isyandan vazgeçirilmeye çalışılır. Artık isyan yavaş yavaş sönmeye başlamıştı. Alişêr bu tarihi fırsatı kaçırmamak için çok uğraşır ancak çözülmenin önüne geçmenin mümkün olmadığını anlar. Ankara hükümeti tüm isyancılara af çıkarır. Fakat Alişêr ve Dr. Nuri Dersimi af kapsamına alınmaz. Bunun üzerine Alişêr Efendi, eşi Zarife Hanım, Dr. Muhammet Nuri ve diğer Kürd fedaileri çatışa çatışa Dersime geçmeyi başarırlar. Koçgiri İsyanı sonrasında Dersim bölgesine yerleşen Alişer, eşi ve yakın arkadaşları önce Koçanların yanında yaklaşık 4 yıl kalırlar sonra Alişer ve Zarife Hanım, Seyit Rıza’nın köyü Ağdat’a yerleşirler. Alişer efendi Koçgiri isyanının yenilgisi üzerine şu şiiri yazar:

“Koçgiri başladı harba

Ses gitti şarka garba

Bir ordu asker geldi

Dayanamadılar bu darba.

Dilo yeman yeman

Çîya girtin berfo duman

Mera bêjin şahê merdan

Ew dermanê hemû derdan

Kürdistan orduları

Kahrettiler barbarları

Vatan için öleceğiz

İstemeyiz Moğolları

dilo yeman yeman

çîya girtin berfo duman

mera bejin şahê merdan

ew dermanê hemu derdan”

Diğer Haberler