AKP-MHP faşizmi mi Türk derin devlet aklı mı?
Türk siyasal yapısı devletin görünen ve görünmeyen yapıları ile beraber 1926 yılında çizilen Irak- Türkiye sınırını hiçbir zaman kabul etmedi. Yani Güney ve Kuzey Kürdistan’ın parçalanmasında kendine daha önemli bir pay istiyordu
1 Mayıs 1995 yılında zamanın Türkiye Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bir basın açıklamasında şöyle söyler: “Türkiye’nin Irak ile olan sınırı petrol hattıdır. Türkiye sınırı petrolün bittiği yerde başlamaktadır.” Süleyman Demirel’in sözünü ettiği petrolün bittiği yer Kerkük ve Musul’a tekabül eder. Yani Türkiye Musul ve Kerkük’ü kendi sınırları olarak kabul ediyor Haftanin operasyonu da Erdoğan ve AKP ‘ye değil Türk devlet aklına aittir.
Bu nedenle PKK’nin halen Türkiye’de ki durumu AKP- MHP faşizmi üzerinden değerlendirmesi ve propaganda etmesi konuyu olumsuz yönde saptırmaktadır. PKK’nin partisel çıkarları ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’da ki pozisyonu ile ilgili bir durumdur. Yoksa Kürt halkının stratejik çıkarları AKP-MHP koalisyonunu yıkmaktan geçmez. Çünkü Kürtler için AKP gider başka bir AKP gelir. Önemli olan Türk devlet paradigmasını teşhir etmektir. Ortada bu kadar derin bir Kürt imha paradigması varken Türk devletini demokratikleştirme iddiası sadece Kürtler için enerji ve kan kaybıdır. Düşman doğru tespit edilmeden doğru mücadele verilmez. Haftanin ve tüm Güney sınırında Türk ordusunun ilerleyişini bu çerçeveden ele almadıkça da gerçeği göremeyiz, işgali de önleyemeyiz.
Türk ordusu Haftanin’de nerelere girdi
Haftanine yapılan operasyon 2017 yılında Xaxurke’ye yapılan kararlılık operasyonunun, 2018 yılında Afrin’e yapılan Zeytin Dalı operasyonunun 2019 yılındaki Fırat Kalkanı Harekâtının devamıdır. Aynı konsept başka alanlara uygulanıyor. İşgal ettiği yere yerleşme durumu yaşanıyor. Şu ana değin Haftanin bölgesinde de 12 ayrı noktaya yerleşen Türk devleti yerleştiği yerlerde uzun vadeli yerleşmek için karakol inşasına başladı. Böylelikle kış mevsimine kadar kurduğu karakollara tahkim edip kışında kalacak. Ayrıca geçen yıl Uludere’den yapmaya başladığı yol hattını işgal ettiği Haftanin alanına kadar yaydı.
Türk ordusu 2019 yılında 3. Pençe Kaplan operasyonu ile Kılaban ( Uludere), Şırnak hattından içeri girmiş ve stertejik önemdeki Deriye Davetiya, Merge Şiş, Gire Şiş, Sinaht, Gazê, Kumoro alanlarına girip geçici üsler inşa etmişti. Yani birinci kuşak tamamlanmıştı. Bu yıl ise Türk devleti elindeki alanların savunması olan ve yeni alanlar içeren 2. Kuşak alan tutma operasyonu yapıyor. Türk ordusu Haftanin kuşatmasının 2’inci ayağında ise 18 Hazirandan bu yana 12 yeni noktada yeni alanlar tuttu. Bu alanlar ise Xantur zirvesi, Xantur’un doğu uzantısında ki yükseltiler, Şeraniş’in arkasındaki Koxereş, Perax üçgenindeki Koxe Miçoli, Şeşdara, Gire Dupişke, Gezingê, Koxe Mala Yahya, Keşan Vadisinden Taqê ovasına kadar olan bölüm, Şekolê, Marsiz köyü hizasındaki önemli yükseltiler, Şeşdara.
Bu alan adları herkesi için yabancı ama haritada da bakıldığı zaman Haftanin diye tanımlanan Güney ve Kuzey sınırından Haftanine kadar olan alan tutulmak üzere. Bu da şu anlama geliyor Türk ordusu batıdan doğuya doğru, Hezil suyundan Xabur suyuna kadar olan bölümü tutmayı planlıyor. Son iki gündür “Zinare Keste” denen alana girmeye çalışıyor. Zınare Keste alanı Behdinanın en stratejik noktası ve eğer alınırsa Türk ordusu bu yıl en geç gelecek yıl Metin dağlarına girecek. Yani Güney Kürdistan’ın tüm dağlık alanları ele geçirilecek. Bu yönlü kapsamlı bir plan var. Haftanin böyle bir planın parçası.
Haftanin kimin kontrolünde?
Güney Kürdistan’ın Türkiye ile olan sınırlarında 1986 yılından bu yana PKK’de bulunuyor. PKK özellikle de 1990 yılından sonra alana sistemli olarak yerleşti. 1992 yılından sonra da sınır hattının Gümrük kapıları dışındaki bölümünü kontrol altına aldı. 1992 yıllından 2000 yılına değin KDP ve zaman zaman YNK ile arasında bu bölgede silahlı çatışmalar yaşandı. Fakat hiçbir zaman ne KDP ne de YNK PKK’nin sınır dışına çıkması veya alandan tamamen çıkarılması gibi bir amaç yaşamadı. Sadece PKK’yi sınır hattına, kuzeye yöneltmek ve Güneyin içlerine girmesini engellemeye dönük bir silahlı savaşım verildi. Her ne kadar PKK aksini iddia etse bile PKK’nin sınır üzerinde ki varlığı kendi askeri gücüne dayalı değildir. PKK diğer Kürt güçlerinin zimmi kabulü ile o alanlarda bulunmaktadır.
PKK nerdeyse 30 yıldır kesintisiz Haftanin alanında bulunmaktadır. Türk ordusunun ele geçirdiği en stratejik yerler Deriye Davetiya, Merge Şişe, Xantur, Şeraniş, Sinaht gibi alanlara 30 yıldır hiçbir peşmerge gücü girmemiştir. Peşmerge gücü alanlara girmek istediğinde PKK bunu savaş gerekçesi yapmıştır. Hatta alanda köyleri bulunan peşmergeler bile alana kendi askeri kıyafeti ile gidememektedir.
Yani Haftanin’den Zagros dağlarına kadar olan bölge yani Güney ve Kuzey Kürdistan arasındaki tüm bölge bir km kapılar dışında PKK kontrolündedir. Bu da PKK’yi alanın işgaline karşı birinci dereceden sorumlu hale getirmektedir. PKK 30 yıldır elinde tuttuğu bir alanı neden askeri olarak savunamadı sorusu da doğal olarak PKK’ye sorulmaktadır.
Haftanin dağlarından Şekif dağına kadar bir Tora Bora yapılamaz mıydı?
Bir çok devlet olmayan savaş güçleri kendi coğrafik konumuna göre değişik savaş tarzları izlediler. Vietnam kendi zamanın koşullarına göre iç içe bir savaş tarzı izledi. Düşmanı yıldırdı. Mesela Taliban nerdeyse 41 yıldır silahlı savaş veriyor. Tora Bora Afganistan’da ki Taliban üyelerinin meşhur yıkılmaz alanı. Sovyetlerin alanı işgal etmesi üzerine 1981 yılında doğal mağaraları geliştirerek bir yeraltı sistemi yaptılar. Mağaralar, tüneller, gıda ve su depoları ile 2000 yakın Taliban üyesi bu alanda üslendi. Sovyetler Tora Bora’yı ele geçirmedi. Daha sonra Taliban ABD ile savaşırken de Taliban aynı yerde üslendi. Binlerce bomba, binlerce top, uçak vuruşu, füze saldırısına rağmen ne NATO Güçleri, ne ABD özel ordusu ne de Sovyetler alanda bir metre bile ilerleyemedi. Taliban bir alanda tahkimat kurup girilmez hale getirip güçlü bir geri cephe ile kendisi saldırı pozisyonunda oldu.
PKK savaşında ise ne düşmanla bir iç içe savaş taktiği, nede girilmez alan yaratma durumu olmadı. Mesela şu sorunun cevabını Kürtler sormadı: Amed gibi bir yerde Sur’da 103 gün boyunca polisin mahallelere girmesini izin verilemeye biliyorken 3000 metre yükseklikte, tüm sıradağlardan kopuk, etrafı derin vadilerler dolu, sarp kayalık ve uçurumlarla dolu olan Şekif dağı neden sadece bir gece de düşmana bırakıldı? Şekifte Sur’da ki kadar da mı mevzi yoktu.?Veya hiç kimseye geçit vermeyen Xantur dağının zirvesi neden 103 gün korunamadı?
Neden bu denli derinliklere sahip korunaklı alanlar adım adım geri çekildi. Bunun elbette ki siyasi ve askeri nedenleri var. eğer bu açıdan bakacak olursak şu yorumları yapa biliriz.
PKK’nin savaş tarzı
PKK’nin savaşı ele alış tarzı hiçbir zaman Türk devletini radikal bir yenilgiye uğratmak üzerine şekillenmedi. PKK savaş tarzı kitle propagandası yapmak, savaş, inanç, duygu, iman, bağlılık ve güç gibi kilit kavramlar oluşturup Kürt toplumunu kendi etrafında toplamak amaçlı yürüttü. Bu nedenle de aslında PKK’nin savaştaki yüksek kabiliyeti zaten yoktur. Bu söylediğimiz savaş meydanında hayatını kaybeden 30 bin insana hakaret değildir. Tam tersine PKK’nin stratejik ve taktik yetersizlik ve plansızlığını insan iradesi, Kürt gençlerinin cesareti ile kapattığını tespit etmek amaçlıdır.
İbni Haldun der ki: “ Eğer gerçekler sayılarla izah edile biliyorsa orda hurafeye gerek yoktur. PKK’nin savaş tarzını da eğer duygu yüklü kan, direniş, şehitler gibi kavramlar dışında sayılarla izah edersek karşımıza çıkan bilanço şudur: Türkiye’nin Güney Kürdistan’a yaptığı 15 belli başlı sınır ötesi operasyondan hiç birinde Türk ordusunun alana girmesine engel olunamamıştır. PKK’nin 36 yıldır kontrol ettiği Xaxurke, Xaftanin hattından 35 km derinlikle bir alan Türk ordusuna bırakılmıştır. Sadece bu sayılar bile yanlış bir savaş tarzı olduğunu ortaya koymaya yeterlidir.
Yazımızın girişinde uzun uzun Haftanin’in jeostartejik önemi ve Türk derin devletinin aklından bahsettik. Bu denli önemli bir konu varken ortada Kürt toplumu birkaç genç gerillanın bir iki mermi sıkması ile coşuyor. Haftanin üzerine şarkılar yazılıyor. Haftanin gerilla günlükleri paylaşılıyor. Bunun üzerine de PKK kendi taraftarları ve sempatizanlarına bir zafer var havası yaratıyor, büyük bir direniş havası var veriliyor. Oysaki Haftanin ilk günden aslında düşmüştür. Çünkü son üç yıl içinde Türk ordusu tuttuğu hiçbir yeri kendi planı dışında her hangi bir zor ile bırakmamıştır. Abdal Kovi, Şekif, Tepe Xwede, Hopê gibi önemli dağlar alınınca da onları orda rahat bırakmayacağız deniyordu. Fakat üç yıldır Türk ordusu ara sıra bir suikast vuruşu dışında yerinde duruyor ve daha kalıcı binalar inşa ediyor.
Peki, savaş tarzının böyle olmasının nedeni nedir? Elbette ki PKK’nin siyasi duruşu ve savaş tarzı arasında büyük bir bağ var. Bunu da bir daha ki yazımıza bırakıyoruz.