Mahmur kampı gerçeği ve PKK vesayeti

Mahmur Kampı, PKK, KDP, Barzani, Haşdi Şabi

1.Bölüm: Mahmur Kampı neden Kürdistan Bölge Hükümetine darbe yapma merkezi oldu?

Bir dönemdir sosyal medyada Mahmur mülteci kampına dönük ambargoya uygulandığına dönük Kürdistan Bölgesel Yönetimine suçlayıcı yorumlar ve yalan yanlış senaryolar dönüyor.  Bu gerçeği olmayan yorumların ve duygusal ajitasyonunun kaynağı ise ebetteki PKK basın yayını ve yine sosyal medyadaki partizanları.  Onların çizdiği senaryoya göre ortada hiçbir neden yokken Mahmur kampına ambargo uygulandı. Oysaki gerçekler çok farklı. Mahmura hiçbir ambargo yok sadece PKK’nin suiistimal edici yaklaşımları nedeni ile eski tavizler verilmiyor. Mahmurda kanuni olmayan hiç bir uygulama yok. Gerçekte PKK Mahmur Kampını Kürdistan Bölge yönetimine karşı yapmak istediği darbenin bir ayağı olarak kullanmak istediği için bu gün bu konu tartışılıyor. Nasıl mı?

Kürdistan Bölgesinden Mahmur Bölgesine yasal prosedürlerin dışında tolerans gösterildi

1998 yılında kurulan Mahmur Kampı Hewler’den 65 km uzak olmasına rağmen resmi olarak Kürdistan idaresi dışında oluğu için Irak devleti tasarrufu altında bulunmaktadır. İdari olarak da Musul eyaletine bağlıdır.  Kürdistan Hükümetinin kamp hakkında hiçbir kanuni tasarruf hakkı yoktur.

2004 Mahmur Kampı ile Hewler arasındaki yolu Irak ordusu tuttuğu için 2004 yılına değin Hewler ile Mahmur kampı arasında her hangi bir ilişki olmamıştır. 2004 yılında Saddam yönetiminin yıkılması sonucu aradaki sınır kalkmış Mahmur Mülteci Kampı Irak’a bağlı olsa bile Kürdistan Hükümeti yasal kanunlar dışında bir tolerans ile Mahmur halkına Kürdistan topraklarının bir parçası ve yurttaşı gibi davranmıştır.

Yasalarda yeri olmamasına rağmen Mahmur mülteci kampındaki gençlere üniversitelerin yolunu açtı. Kamptaki ilk ve orta eğitimin devamı için kampta eğitim yapan öğretmenlerin maaşının Kürdistan eğitim bakanlığı tarafından verilmesini sağladı.

Sağlık bakanlığı başta olmak üzere pek çok bakanlık ile direk ilişkilenmesinin yolunu açarak kampa birçok konuda yardım yapılmasını sağladı. Irak yasalarına göre Mahmur mülteci kampı kimliği sadece Musul vilayeti sınırları içinde geçerli olmasına rağmen Mahmur’lu mültecilerin Hewler, Duhok ve Zaxo bölgesinde rahat hareket etmesinin önünü açtı. Bu biçimde binlerce kişi buralarda işe girdi, iş kurdu ekonomik anlamda büyük bir rahatlama yaşadı. Mesela YNK’nin denetiminde olan yerlerde PKK ile olan tüm iyi ilişkilere rağmen mahmur mülteci kimliğinin sınırları içinde hareket etmesine imkan vermedi.

PKK kampın dağılmasını istemedi

2004 yılında henüz ırak merkezi hükümeti tam oturmamışken Kürdistan Bölgesi’nin üst düzey bir yetkilisi KCK’nin en üst düzey yetkilisine Mahmur Kampı için teklifte bulunur: “henüz Irak devleti oturmadı, Mahmur halkı mağdur durumda, kendilerini Kürdistan kütüğüne kaydedelim, Irak vatandaşı olsunlar ”der. PKK ise bu durumu kesinlikle ret eder. Çünkü Mahmur meselesi PKK’nin orda ki halkın sorunlarını çözmek için çaba harcadığı bir yer değildir. Sadece propaganda ve şantaj kartı olarak kullanmaktadır.

Daha sonra Türkiye’de de AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) ile Türkiye’nin köye dönüş yasası kapsamında da bu insanları Türkiye’ye dönme hakkı oluştu, PKK bunu da ret etti. İnsanların geri dönmesini istemedi.  Kamp halkının neredeyse yarısı gizlice Türkiye’ye giderek kimlik aldı, hatta bazı gençleri gidip askerlik yaptı, köye geri döndü. PKK bu kişileri tehdit etti, ama meselenin üstünü kapattı.

Mahmur Kampı neden PKK için vazgeçilmez oldu?

PKK güney hükümetinin mahmur kampını kucaklayıcı tüm yaklaşımlarına rağmen iki yönlü bir çaba içinde oldu, bir yandan eğitimler toplantılar ile halkı bir partizan gibi yetiştirip Kürdistan Bölgesel yönetim karşıtı olarak tuttu öte yandan da halkı Güney Hükümetine karşı bir koz ve sopa olarak kullanmak istedi.

PKK uzun süren Güney Kürdistan’da kendisine bağlı bir kitle yaratmada yeteri kadarı başarılı olamayınca Mahmur halkını kendi güneydeki kitlesi gibi kullandı. Güneydeki PKK’ye bağlı siyasal parti PÇDK gibi partilerin seçim ve yürüyüşleri için kullandı, kendi siyasi çıkarları için Hewler’e her yere gösterici olarak gönderdi. Tüm bunlara rağmen Kürdistan Hükümeti Mahmur kampına hala Kürdistan Bölgesel yönetiminin bir parçası gibi baktı.

DAiŞ’in Güney Kürdistan’a saldırması ile beraber PKK’nin Güney Kürdistan’daki stratejisi de değişti. Abdullah Öcalan’ın talimatı ile orta hat adı verilen bir bölgeye askeri olarak yerleşmeyi planladılar. Bu hat Şengal’de başlıyor Xanaqine kadar uzanıyordu. Ve Mahmur Kampı bu hattın en kritik bölgesinde yer alıyordu. Kerkük ve Hewler için stratejik olan Karaçox dağının uzantısında, Kerkük Hewler arasındaki petrol kuyularının yakınında, ırak ve Kürdistan arasındaki sıfır noktasında, tarihi Musul ve Kerkük şehirlerinin tam arasında.

DAiŞ savaşı başladığı ve PKK Kerkük’e gerilla gönderdiği 2014 Ağustos ayından önce Mahmur’a da gerilla gücü gönderir. Zaten Mahmur halkı savaşkan ve cesur insanlardır, bunların bir kısmını da askeri düzene geçirip Mahmur kampında üslendirir.

DAiŞ’ın Ağustos 2014 yılında Mahmur kampına saldırı başlatması ile halk kampı terk ederek Kandil yakınlarındaki Çarkurna kasabasına yerleşen halka yeni yer bulmak için pek çok öneri gelir. KDP Hewler çevresinde başka yerler önerir, çünkü Mahmur kampı Arap bölgesi ile komşu olduğu için yeni DAiŞ saldırıları yapıla bilir. Süleymaniye çevresinde yeni yerlere yerleştirile bileceği açıklaması yapılır. Ama iki ay içinde halk tekrar ikna edilerek Mahmur kampına gönderilir.  Halkın ikna ve geri gönderme sürecini yöneten Mahmur Kampının ilk kurucusu Rıza Altun’dur. Peki, halk neden bu tehlikeli yere geri gönderildi?

Kasım Süleymani garantörlüğünde Cemil Bayık- Haydar Abadi anlaşması

DAiŞ döneminde Irak ve Güney Kürdistan’da günlük olarak koordineli hareket eden PKK, İran garantörlüğünde Irak devleti ile de pek çok anlaşma yaptı. Suriye Irak arası sınır hattı olmak üzere, Xanaqin’den Şengale kadar harita üzerinde büyük bir anlaşma vardı. Konumuz olduğu için Mahmur merkezli anlaşma ve planlamayı ele alacak olursak.

PKK orta hat dediği alanda askeri bir güç oluşturma bu gücü de Irak yasalarına göre resmileştirip güçlü siyasal bir aktör olmayı bu ve gücü ile Kürdistan Bölge Hükümetinde büyük bir pay almayı, YNK ile ortak hareket edip KDP’yi diskalifye etmeyi planlıyordu.

O dönem ki Irak Başbakanı Hayda Ebadi’nin temsilcileri ile Cemil Bayık’ın temsilcileri arasında bu konuda İran’ın hatta Kasım Süleymani’nin garantörlüğünde anlaşmalar yapıldı.

PKK bu anlaşmalar karşılığında hem İran’dan hem Irak’tan silah ve lojistik yardımı aldı fakat asıl amacı kendi güçlerini resmileştirip, maaşa bağlamaktı. Bunun için her yerde yerel halk savunması adı ile güçler oluşturmaya başladı. Kerkük ve Şengal bu çalışmamın merkeziydi. Şengel’de ki YBŞ güçleri kişi başına aylık 370 dolar maaşla Şiilerin yasa ile resmileşen gücü Haşdi Şabinin bir parçası olmuştu.  40 kadar Şengalli genç ve 250’ye yakın PKK gerillası artık Irak bayrağı taşıyordu.

PKK DAİŞ saldırılarını da gerekçe yaparak buraya sürekli olarak askeri güçlerini yığıyordu. Mahmur çevresindeki tüm dağlık bölgeye birlik yerleştirmişti. PKK Irak devleti ile Mahmur’da 500 kişilik bir askeri güç oluşturmak için görüşmeler yapıyordu. PKK 2/3’ünü gerillalardan geri kalanını halktan oluşturmayı planladığı güç için birçok görüşme yaptı. PKK, Mahmur Halk Savunma Güçleri ve Şengal YBŞ güçleri aracılığı ile Musul operasyonuna katılmak için sözler verdi sözler aldı.

Peşmerge ve Haşdi Şabi güçleri ile göğüs göğüse çatışırken Mahmur’da gerilla ne yaptı?

Fakat uluslararası plan çok daha farklıydı, Musul için PKK’ye bir rol verilmedi, Mahmur Savunma güçleri de resmileşmedi. Fakat PKK buraya büyük bir askeri güç yerleştirmişti ve bu askeri güç üzerinden şu ana kadar da Bağdat hükümeti ile de temas halinde. Bu güçler Mahmur’da Kürdistan Bölgesinin değil Bağdat güçlerinin çıkarlarını savunuyor.

25 Eylül 2017 tarihinde yapılan Kürdistan Bağımsızlık Referandumu sonrası Irak Haşdi Şabi Güçleri ile Mahmur hattından da Hewler şehrine saldırıya geçti. Tam Mahmur önünde kamptan 6 km uzakta Haşdi Şabi güçleri ve peşmerge arasında göğüs göğse bir çatışma başladı.  24 Ekim günü başlayan çatışmalar bir hafta devam etti. Burada peşmergeler şehit düştü. Ve tüm bunlar yaşanırken PKK’nin 350 silahlı gerillası sadece 10 km ötede dürbünle bu çatışmayı izliyordu.

PKK’nin bu çatışmadan hesabı şuydu “Peşmerge Haşdi Şabi güçlerine yenilecek, Kürdistan Bölgesinin statüsü değişecek ve PKK’nin önü açılacaktı”. Evet, belki kötü bir yorum ama gerçek çünkü Şengal’de aynen böyle oldu Peşmerge eski sınırlara çekildi,  değişik isimlerdeki Şengal PKK güçleri Haşdi Şabiyi törenle karşıladı. Şimdi Şengalde Kürdistan bayrağı değil Irak bayrağı dalgalanıyor.

Elbette ki peşmerge planların tersine Pirde ve Zumar’da büyük bir Kasabasında büyük bir direniş gösterdi, planlar tutmadı. Fakat PKK’nin Mahmur kampını Kürdistan Bölge yönetimine karşı kullanma çabaları sona ermedi.

Diğer Haberler