PKK’nin kongre salonu ve kongre  bildirgesi bize neler söylüyor?

PKK’nin kongre salonu ve kongre  bildirgesi bize neler söylüyor?

PKK, 12. Olağan Kongresini yaptı. Kendilerinin açıkladığına göre örgütsel yapılarını feshettiler ve silahlı mücadeleyi sonlandırdılar.  PKK yavaş yavaş kongreye ilişkin görüntüler paylaşıyor ve bazı ayrıntıları veriyor. Öyle anlaşıyor ki PKK, kongre resimlerini ve konuşmalarını kimse fazla yorum yapamasın diye on kez süzgeçten geçirip yayınlamış. Tüm bunlara rağmen hem kongre resimleri hem de PKK’nin açıklanan bildirisi bize birçok konuda bilgi veriyor.

Kongre’de Kürdistani renk ve ruh yoktu

Kongre salonunda tek bir Kürdistan bayrağı veya Kürt tarihine mal olmuş Şeyh Said vb, resimleri yoktu. Duvarlarda asılı sloganlarda da tek bir Kürdistan sözü yoktu, sadece sosyalizm üzerine dövizler asılmıştı.

Hatta Kongre’nin sonunda okunan yeminde de Kürdistan’ın özgürlüğü ve bağımsızlığına ilişkin bir madde yoktu. Tam tersine PKK kongresi Türk soluna çağrı yaparak idam edilerken “… Tam bağımsız” Türkiye talebini öne süren Türk solunun amaçlarını gerçekleştirmek istediklerini söylediler. Yani PKK çıkışındaki Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan sloganını bir yana bırakarak artık Tam Bağımsız Türkiye sloganını kabul ettiğini deklere etti.

PKK kongre bildirgesinde bundan sonraki amacını Demokratik Toplum Sosyalizmi ile küresel demokrasi hareketi gelişerek adil ve eşit bir dünya” olarak ortaya koydu.

“Kongre sonunda da Biji Serok Apo, Biji PKK, Jin Jiyan Azadi sloganları atıldı. Kuzey Kürdistan’da Kürt ve Kürdistan için yola çıkararak can veren on binlerce Kürt gencinin anısı için bile olsa tek bir Kürdistan sloganı atılmadı.

 

Cemil Bayık ve bazı yöneticilerin moralsizliği gözden kaçmadı?

Kongre’de en dikkat çeken PKK yönetimi ve görüntülere çıkan yapının oldukça moralsiz olması ve yıpranmış olmasıydı. Özellikle de Duran Kalkan ve Sabri Ok’un yönettiği kongrede Cemil Bayık, Bese Hozat ve Sozdar Avesta gibi isimler çok yılgın ve moralsizdi. Nerdeyse bir cenaze havası vardı.

Özellikle de Öcalan’ın yokluğunda PKK’nin birinci adamı olan Cemil Bayık’ın yılgın duruşu bize ne kadar zorlandığını gösteriyor. Başta Cemil Bayık olmak üzere herkes biliyor ki, “Öcalan’ın sözlerini eleştiren veya sorgulayan kişinin PKK’de yaşam hakkı yoktur”. Bunun içinde herkese kongrede tek tek çıkıp Öcalan ve aldığı karara bağlılık yemini ettirilmiştir.

Kongre Divanında hangi isimler vardı?

Cemil Bayık, PKK’nin kurucu üyesi olarak PKK’nin tüm kongre divanlarında vardır. Fakat bu kez kongrede hazır olduğu halde divanda yoktu.  Ayrıca PKK’nin önemli isimlerinden Mustafa Karasu’nun da kongrede olmaması dikkat çekti. Bazıları Karasu’nun sağlık sorunları nedeniyle Tahran’da olduğu için kongreye katılmadığını belirtiyorlar.

 

Murat Karayılan’ın yönettiği ve askeri güçlerin olduğu kongrenin divanında şu isimler vardı:

  1. Cemal- Murat Karayılan, Urfa-1954
  2. Zozan Bingöl-Emine Serinyel, Bingöl-1979
  3. Feride Alkan- Türkan Çetin- Hizan 1976
  4. Cuma Bilikî-  Ahmet Ülker- Şırnak- 1989
  5. İrfan Amed – Mehmet Tahir Kılıç- 1966

Duran Kalkan’ın yönettiği ana kongrede ise divanda şu isimler vardı:

  1. Abbas -Duran Kalkan -Adana, 1954
  2. Sabri- Sabri Ok- Adıyaman 1952
  3. Raperin Dersim- Özlem Alpaslan- 1974- Dersim
  4. Helin Umit- Nilüfer Çoban-1978- İstanbul
  5. Halide Engizek – Hanife Hüseyin – Efrin -1975

PKK yönetimi Abdullah Öcalan ile telefonda görüştü mü?
Abdullah Öcalan Ocak ayından itibaren PKK yönetimi ile gerek videolar gerek de mektup yolu ile sürekli irtibat halindeydi.

Son olarak Kongre’den iki hafta önce PKK yönetiminden bazı isimler bir araya geldi ve Abdullah Öcalan ile telefonda görüştüler. Abdullah Öcalan, PKK yönetimine “sorumluluk bendedir, hiçbir kaygınız olmasın” dedi. Ayrıca Öcalan Kongreye uzun videolar ile mesaj gönderdi.  PKK’ye yakın isimlerden Mihemmed Emin pencevini de Öcalan’ın telefonla kongreye katıldığını söyledi.

Öcalan’ın aslında İmralı’da okunan mektuptan sonra İmralı’dan çıktığı ve Ankara’da kalarak günlük olarak devletle ilişki halinde süreci koordine ettiği belirtiliyor. Zaten Öcalan’a ait birçok mesaj günlük olarak yayınlanıyor.  Hatta Türkiye’nin askeri hastanesinde göz ameliyatı olduğu bilgisi var. Yani aslında artık Öcalan PKK’yi günlük olarak idare ediyor.  Aslında artık devlet ve PKK veya Ankara- Kandil  tarafları ve pazarlıkları  diye bir şey yoktur. Karar alan tek taraf ve tek yer vardır. O da Türkiye’de, Ankara’da alınan kararlardır ve kararları alan ise Öcalan- Erdoğan- Bahçeli üçlüsünün aldığı kararlardır.

Kongre bize şunu söylüyor, PKK silahlı varlığını bitirmiştir, fakat Türkiye’nin hizmetinde Türkiye’yi güçlendiren çizgisini bitirmemiştir.

Diğer Haberler