1990’lardan bu yana Ortadoğu, yıkım ve yeniden inşa süreçlerinin iç içe geçtiği büyük bir dönüşüm yaşıyor. Bu kriz döngüleri Kürtler için hem büyük fırsatlar hem de ciddi tehditler barındırıyor. Irak’ta 1991’de başlayan kriz Güney Kürdistan’a federatif bir yapı kazandırmıştı. 2012’den itibaren ise, Suriye merkezli ikinci bir kriz süreci başladı. Bugün bu ikinci ivmenin Rojava’ya ne kazandırdığı ve kazandıracağı meselesi ise şu an tartışmaların ana merkezinde.
Rojava Kürt Konferansı: Beklentiler Gerçekçi Olmalı
Bu satırlar kaleme alınırken, Rojava’daki Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı henüz başlamamıştı. Bu konferans, sadece Rojava için değil, Kürtlerin genel siyasal geleceği açısından da belirleyici bir role sahip olacak. Evet duygusal olarak Kürtler açısından önemli ve belirleyici fakat tam da bu nedenle konferanstan beklentilerimizi popülist ve ajitatif beklenti ve söylemler üzerine kuramayız-kurmamalıyız. Konferansın amacı, etkisi ve kararları gerçekçi olmak zorunda.
Bu Konferans dört parça için yapılacak “Kürt Ulusal Birliği Kongresinin temeli olabilir. Ağırlıklı olarak PYD ve ENKS arasında Rojava’nın geleceğine dair temel meselelerde uzlaşı arayışının adımlarından biridir. Aralarında zihniyet, strateji ve örgütlenme biçimi açısından büyük farklar olan bu iki yapı, şimdilik koşullar gereği bir araya gelmek zorunda kalmışlardır.
ENKS baştan beri Suriye konusunda doğru noktada durmuştur. Esad rejimine payanda olmamış, küçük askeri gücü olan ama örgütlenmesi ve disiplini zayıf Başkan Barzani’nin desteği ile ayakta duran bir yapıdır. PYD’nin ENKS’yi hain vb şeylerle itham etmesi sadece propagandadır.
PYD ise PKK’nin 2003 yılında kurduğu bir seksiyon yapıdır. PKK, Suriye sürecinin başından itibaren Rejim ve İran hattında durmuştur. PYD, de doğal olarak PKK ile aynı yanlış noktada durmuştur. Sürece ABD ve Batı dahil olunca PKK’nin Suriye rejiminin ömrünü uzatan piyon durumu aşılmıştır. Yani şu an karşımızdaki PYD her ne kadar PKK’nin kurduğu PYD olsa da ABD tarafından yönü değiştirilmek istenen bir PYD vardır. Fakat hala yüz yerinden PKK ile bağlantılıdır ve PKK’nin gizli pazarlıklarının nesnesidir. Ama güçlü bir askeri yapısı ve örgütsel disiplini vardır.
Görüldüğü gibi ENKS doğru yerde durmuştur ama sistemi eksik ve gevşektir. PYD ise yanlış yede güçlü bir disiplin ile durmuştur. Bu iki gücü bir araya getirmek için Batılı güçler ve Başkan Barzani kolları sıvamıştır. Yani şu an yapılan Konferans tarafların iradesi ile yapılmamıştır. Özellikle de PYD içinde Aldar Xalil vb radikal PKK’li isimler asla böyle bir konferansa izin vermezdi. Zaten dikkat edilirse konferans tartışmaları ile beraber meydanda görünmez oldular. Yani bu konferans bir nevi Kürtlerin içindeki bazı odaklara karşı da yapılıyor.
Bu konferansı, ENKS ve PYD’nin can ciğer olacağı bir konferans olmasını beklemek, tarafların geçmiş hiç yaşanmamış gibi hareket etmesini istemek yanlıştır. Kürtler bu konferansta üç temel şey için çalışmalı ve beklemelidir.
- Rojava, kimliksiz ve adsız olmaktan kurtulmalı
Rojava, öncelikle adını doğru koymalı. “Kuzey Doğu Suriye” gibi muğlak ve kimliksiz tanımlamalar yerine, Kürt ve Kürdistani gerçekliğini açıkça ortaya koymalı. Geçmişte, Öcalan’ın kuşkulu ideolojik söylemleri ve PKK’nin karanlık ajandalara ortaklığı nedeni ile Rojava adı bile kullanılmaz duruma gelindi. Hatta öyle bir ileri gidildi ki HDP gurup Başkanvekili Ahmet Yıldırım 2017’de “Rojava” adını kullanarak soru soran gazetecilere “Rojava adı artık kullanılmamalı, orası Kuzey Suriye” diyerek uyarı yapmıştı. Bu isimsizlik durumu Konferansın aşması gereken temel husustur.
İsim doğru konduktan sonra Rojava’nın ne istediği de netleşecektir.
2. Kanton Modeli bir oyalamaydı artık Federalizm talep edilmeli
Bazı çevreler Rojava’daki Kürt kazanımları= PKK kazanımları olarak sunmak için büyük çaba harcıyor. Öyle bir durum yoktur. Rojava kazanımlarında PKK kadrolarının ve savaşçılarının emeği olsa bile Rojava’daki durum PKK’yi aşmış bir uluslararası durumdur. PKK’nin 2011 yılından beri Rojava’daki durumu Suriye statüsünü korumak amaçlıydı. Bunun içinde Rojava’da Kürt kimliği ve Kürt-Kürdistani talepleri çeşit çeşit cambazlıklarla engelledi. Duran Kalkan’ın zamanında “Dünyada Kürt deyince herkesin aklına Barzani geliyor, Rojava’da çok Kürt demeyelim” dediğini herkes biliyor.
Rojava’da13 yıldır uygulanan “kanton” sistemi, demokratik özerklik vb söylemler PKK’nin ideolojik ve stratejik belirsizlik içinde hareket etme ihtiyacının ürünüdür. Bu model, uzun vadede Kürtlerin siyasal kazanımlarını kurumsallaştırmaktan uzaktı. PYD yönetimi açık biçimde artık Federalizm istediklerini söylemeye başladılar. Bu Kürtlere ve Rojava’ya 13 yıl kaybettirdi. Rojava’nın geleceği için en gerçekçi çözüm federal bir yapının savunulmasıdır. Federalizm hem anayasal güvence sunar hem de bölgesel ve uluslararası muhataplık kazandırır.
Federal yapılar Kürtlerin var olan kaos içinde kendini meşru ve yasal zeminde korunmasını hem de gelecek için güç biriktirmesini sağlar.
3. Rekabet Yerine İşbirliği, Karalama Yerine Güven İnşa Edilmeli
PKK’nin geçmişte Barzani hareketine karşı yürüttüğü karalama politikaları hâlâ devam etmektedir. PYD–ENKS arasında gerçek bir iş birliği inşa edilmeden, birlik söylemleri içi boş kalacaktır. “Her şeyin sahibi biziz” yaklaşımı yerine, karşılıklı saygı ve iş birliği esas alınmalıdır. Siyasal rekabet ayrı Kürtlerin yüz yıllık kaderini yenecek adımlar atmak ayrı konulardır.
Bu konferans 13 yıl önce yapılmalıydı. Eğer 2013 Hewler ve Duhok mutabakatları yerine getirilmiş olsa Rojava’da sonuçlar çok farklı olacaktı. Maalesef ki PKK’nin meseleyi manipüle etmesi nedeni ile gecikmiştir.
Rojava’nın kendini kaderini çizmesi ne doğrusudur. Hiçbir parça başka bir parçaya veya bir örgüte kurban edilmemelidir. Bunun için de PKK her şeyden önce Rojava üzerindeki hak ve vesayet iddiasından vazgeçmelidir.
Barzani siyasi hareketi Federatif ve Konfederatif sistemler konusunda uzun ve eski bir geçmişe sahiptir. 20 yüzyılın başından beri ilk aşama olarak Federatif çözümü ön görmüştür. Güney deneyimi tüm hata ve eksiklikleri ile beraber çok ders çıkarılacak bir modeldir. Hatalarının olması buna gölge düşürmemiştir.
Rojava ile Erbil hattında sürdürülebilir bir işbirliği, sadece Kürt halkı için değil, Ortadoğu’da demokratikleşme için de umut verici olabilir.
Sonuç: Geçmiş Hatalar Doğru Tahlil Edilmeli, Gelecek Ortak İnşa Edilmeli
Bu konferans 13 yıl önce yapılmalıydı. Duhok süreci gibi girişimler sonuçsuz kaldı ama bu gecikmenin telafisi hâlâ mümkün. Görünen o ki, Rojava’daki siyasi aktörler artık federal çözüm etrafında ortaklaşıyor. Bu, geç kalmış ama önemli bir adımdır, tüm Kürtlere ve büyük bedeller ödemiş Rojava halkına kutlu olsun.