7 Ekim 2024’te Hamas’ın İsrail’de yaptığı El Aksa Tufanı adlı operasyona İsrail adını Kılıç koyduğu operasyon ile karşılık verdi. Şimdi gerçekten de Ortadoğu da hem bir tufan var hem de kılıçlar sallanıyor. Kürtler ise bu tufan ve kılıç gerginliğinde baş oyuncu olacak gibi görülüyor. Araplar, Farslar, İsrailliler, Türkler herkes ama herkes Kürtleri kendi yanına çekmek için uğraşıyor. Gerçekten de son yüz yıldır itilip kalkılan Kürtler ana aktör olabilecek koşullara sahipler.
Fakat Kürtler buna hazır mı en önemli mesele burada. Normalde olması gereken Kürtlerin tüm çelişkileri bir tarafa bırakarak Kürdistan’ın özgürlüğü etrafında kol kola girmesi ve tüm iç rekabeti, ideolojik farklıları bir kenara bırakarak Kürt ve Kürdistan merkezli bir siyaset yapması. Bu yapıla bilir mi? Biraz geriye gidip bakınca görüyoruz ki 45 yıl içinde PKK Kürtlere en önemli üç fırsatı kaybettirdi.
1. Fırsat: 1980’lı yılların sonu ve 1990’lı yılların sonunda Sovyetler Birliğinin dağılması ile balkanlarda yeni devletleşme süreci başladı. Saddam rejiminin Kuveyt’e saldırması sonrası yeni devletlerin Ortadoğu’da kurulabileceği koşullar yaratıldı. Bu süreç Güney Kürdistan merkezli görünse de aslında tüm Kürtlerin bilincinde Kürdistan’ın kurulabilme olasılığı canlandı. Kürtler parlamento sahibi oldu. Normalde olması gereken Lozan gibi bir süreçten sonra her ne eksikliği olursa olsun Kürtlerin Güney Kürdistan etrafına kol kanat germesiydi. Ama PKK ne yaptı 1991 yılında daha parlamento bile kırılmadan Öcalan “Güney’e küçük bir otonomi verip büyük Kürdistan’ı örtmek istiyorlar” diyerek Güney Kürdistan kazanımını düşman gördüğünü açıkladı.
Kuzey’de Güney’deki kazanımlardan etkilenen halkı Güneye kanalize etmek yerine belirsiz bir serhildan sürecine sürükleyerek Kuzey’i ezdirdi.
PKK sınırları Saddam sonrası açlık ve yoksulluk ile boğuşan Güney’e erzak girmesini engelledi ve vergi istedi. Peşmergelerin insanların köylere gitmesini engelledi. Bunun sonucunda da 1992 yılında başlayan çatışmalar süreci başladı. PKK kendisini Güney’e ortak etmek için Amediye şehir merkezi başta olmak üzere Sidekan, Bamerni, Çoman vb şehirleri ele geçirmek için şehirlere saldırdı. Onlarca köy boşaltıldı. 1992- 1999 yılları arasında KDP bölgelerine saldıran PKK 1999-2003 yılı boyunca bu kez YNK bölgelerine saldırdı. Bu yıllar İran’ın hatta Türkiye’nin teşviki ile PKK’nin Kürtler arasındaki çelişkilere oynayıp kendine hem sömürgecilerin yanında imkan kazandığı hem de Güney’deki kazanıma ortak olmaya çalıştığı bir dönem olarak adlandırmak yanlış değildir.
2.Fırsat: 2003 yılında Saddam’ın yıkılması döneminde Güney Kürdistan’ın uluslararası alanda statü kazanmasıydı. Bu resmen Lozan’ın yırtılmasıydı. Ve Kürtler için baharın yakınlaştığının belirtisiydi. Dünyada da değişimler oluyordu. Balkanlar merkezli değişim yeni devletlerin kurulma zillini çalıyordu. Ortadoğu’da büyük karmaşanın ayak sesleri başlamıştı. Ama PKK yine olumsuz bir rol oynadı. Öncelikle idelojik anlamda Kürtleri a-devlet, konferalizm, tanrıçalaşma, Afroditleşme, demokratik modernite, cinsiyet özgürlükçülük gibi kavramlarla -sömürgecilerin de desteği ile hazırlanmış- ideolojik söylemlerle bir bilinç çarpıtmasına sevk etti.
Bu kez “Güney’de bir Kürt devleti hazırlığı yapılıyor. Biz demokratik özerklik çözümünü istiyoruz” dedi. Geçmişte devlet olmak istemiyorlar diye saldırmıştı bu kez devlet olacaklar diye karaladı. Koşular bu kez fiziki saldırmasına müsaade etmiyordu ama alttan alta Güney’in bu kazanımını bir yandan ideolojik olarak karalıyor ve Kuzey Kürtlerini Güney’deki kazanımdan uzak tutmak istiyordu. Abdullah Öcalan bu dönemde “Kürtlerin yüzünü Erbil’e dönmesi tehlikelidir, Kuzeylilerin yüzünü Ankara’ya çevirin” talimatı verdi. Ve şimdilerde kimsenin hatırlamadığı bir Konfederalizm ilanı 2005 Amed Nekrozunda yapıldı. O tarihten bu yana da Kuzey Kürdistan legal siyaseti ve yurtsever kitle eksen kaybetmiş bir hareketin peşinde Kürdistani kimliği eritilerek sürükleniyor.
3. Fırsat: 2009 ile başlayan Arap Baharı Ortadoğu’da bugün çatışmaların temeliydi. Kürtler için büyük fırsatlar ve büyük riskler ortaya çıktı. Kürtler birlik olarak büyük kazana bilirdi. KDP bu konuda imkanlarını paylaşmaya hazırdı. Hewler’de Kürt ulusal kongresi toplanıyordu. O kongre olsaydı ve prensipte kabul edilen hususlar hayata geçmiş olsaydı. Bugün Efrin işgal edilmemiş olacaktı, Rojava bu kadar insan kaybı vermeyecek ve göç yaşanmayacaktı.
Fakat PKK Kürtlerle birlik yapmak yerine Kürtleri ezerek sömürgecilerle birlik yapmayı tercih etti. Öcalan Arap Baharında Kürtler büyük taleplerle sahneye çıkabilecekken kalkıp Amed Newroz’unda sahte bir çözüm süreci ilan etti ve “Kürt-Türk kardeştir” dedi. PKK Kürtlerle anlaşmak yerine kendini ikiye böldü. Öcalan Türk devletinin kollarında tam da o zaman KCK Eşbaşkanı olan Cemil Bayık İran’ın kollarında yer almayı tercih etti.
Kürt Ulusal Kongresini engelleyen PKK oldu. Hiçbir neden yokken üyelerini çekti, hazırlık komitesini çekti.
PKK Rojava için herkes ile görüştü Türk devleti ile bile görüştü. Öcalan “Kobani’yi ben ve Hakan Fidan kurtardık” dedi. PKK Rojava için sadece Kürtler ile görüşmedi. Kürtlerle ortak olacağıma Esad ve İran’la ortak olurum daha iyi dedi.
Eğer PKK Rojava meselesinde bu denli sömürgecilerle iç içe, bencil bir siyaset izlemese şu anda Rojava çok farklı olurdu.
Hepsinin üstüne bir de Kuzey Kürdistan halkı hendek denen bir karanlık döneme mahkum edildi.
Güney’de ise PKK Kürtlere saldırdı. Kürtler arasında bir KDP nefreti yaratmak için varını yoğunu ortaya döktü. Mahmur’da, Şengal’de Irak Ordusu ile anlaştı. Şengal Irak’a bağlı olsun, bana da birkaç kırıntı rant düşer diye Kürdistanı küçülten Şii Irak rejimi ve İran’ın yanında hareket etti.
Yıllarca Medya Savunma Alanı dediği alanları da Peşmerge güçleri yerine Türk devletine bıraktı. Dikkat edin Güney’in kaybettiği her yerin altında PKK ortaya çıkıyor.
Şimdi gelelim bugün ki 4. Fırsata: Şu anda tam da Ortadoğu’da haritalar değişirken olması gerek birliktir. Fakat üç diğer fırsatı kaybettiren PKK’nin bundan sonra olumlu bir rol oynamasını beklemek yanlış olur. Çünkü PKK diğer üç fırsatı kaybettirdiği nokta da duruyor. İdeolojik olarak hala Kürtlerin belliğini karıştırıyor. Kürtler arası birlik yerine Kürtler arası nefret yaymak için basını 24 saat yalan haber ile kitlesine Barzani düşmanlığı aşılıyor. Doğu Kürdistan’da diğer Kürt partilerinin sınıra yaklaşmasını engelliyor. Rojava’da kendisi dışında parti bırakmıyor. Şengal’i Kürdistan’dan koparıyor. Ortadoğu yangın yeri iken Kürtler özgürlük istiyoruz diye sokağa çıkmalı iken o “Öcalan’a özgürlük” söylemi ile Kürtlerin enerjisini tüketiyor. Öcalan Türkiye’nin Bayık ise İran’ın karanlık odalarında görüşmeler yapıyor.
PKK’nin Kürtlerle birlik olma gibi niyeti yoktur. Tarihi boyunca da bunu yapmamıştır. PKK, İsrail ile görüşmeye hazırız açıklaması yapabilir, Türkiye ile görüşmeye hazırız açıklaması yapabilir. PKK Esad ile görüşmeye hazırız açıklaması yapabilir. Hatta Devlet Bahçeli ile görüşme yapabiliriz açıklaması yapabilir. Ama KDP ile görüşmeye hazırız açıklaması yapmaz, kendisi dışındaki Kürtlerle görüşmeye hazırız açıklaması yapmaz.
4. Fırsatım kaçmasını engellemek isteyenler önce PKK’ye “Kürtlere düşmanlığını bir kenara bırak” demelidir. Çünkü PKK’nin bu Kürt düşmanlığı 21. Yüzyılı Kürtlere kaybettirecek kadar tehlikelidir.