Kürdistan Bölgesi’nde 50 güne yakındır maaşlar ödenmiyor ve şu anda yaşanan bir “maaş” krizi var. Özellikle de bazı çevreler ödenmeyen maaş meselesini çok karmaşık biçimde izah ettiği için maaş krizi Kürdistan Bölgesi hükümetinin boynuna atılmak istenen bir kemende dönmüş durumda. Oysa ki gerçekte bir maaş krizi yok, maaş krizi denen şey Irak’ın “Kürdistan Bölgesi statüsünü yok etmek, Kürdistan Bölgesini herhangi bir Irak eyaleti haline getirmek” stratejisinin bir parçası. Ve özünde Kürdistan Parlamentosu seçimleri öncesi şu anki hükümete karşı propaganda çalışmasıdır. ( Bu stratejiyi sadece Irak’a yıkmak yanlış olur, aslında asıl stratejinin sahibi şu anda Irak’ın da sahibi olan İran’dır. Fakat Türkiye ve diğer Kürt karşıtı cephede organik olarak bu stratejiyi destekliyor.)
Irak hükümetinin Kürdistan Bölgesine karşı iki etaplı stratejisi nedir?
Irak’ın Kürdistan Bölgesini statüsüz bırakma stratejisi yeni değil. Anti-Kürdistan cephesi Saddamsız Irak şokunu atlattığı günden bu yana Kürtlerin elde ettiği statüyü yok etmek için hamle üstüne hamle yaptı. Özellikle de 2012 yılından sonra da bu hamleler kanlı, silahlı, işgalli, petrollü ve maaşlı vb vb biçimlerde açık saldırılara dönüştü. Şu anda Kürdistani statüsüz bırakmak isteyenler iki aşamalı bir plana sahip. Bu planın birinci etabında, teslim alamadıkları KDP’yi dışlayabilecekleri bir hükümet denklemi yaratmak. İkinci etabında ise siyasi ve direnme iradesi olmayan KDP’siz hükümeti avucuna alıp sonra da Kürdistan’ı sıradan bir Irak eyaleti haline getirmek.
Bu stratejide anti-Kürdistani cephe için, doğal olarak Bağdat hükümeti için Ekim ayında yapılacak Kürdistan Parlamentosu seçimleri büyük önem taşıyor. Irak hükümeti seçimleri kendi istedikleri konuma getirmek için iki yıldır büyük çaba harcıyor. Fedaral mahkemenin açık biçimde hiçbir hukukla bağlantısı olmayan biçimde Kürdistan Bölgesi seçim yasasını değiştirmesi bu sürecin başlangıcıydı.
Kürdistan seçimleri: KDP partilerle değil uluslararası güçlerle yarışa girecek
KDP’siz hükümet kurma anti-Kürdistani cephenin temel stratejisidir. Çünkü KDP duruşu ile anti-Kürdistani cephenin teslim alamadığı bir pozisyondadır. Bunu çok tartışmaya gerek bile yoktur. Açın Ortadoğu haritasını İran’ın Ortadoğu’da Irak, Suriye, Lübnan’dan Yemen’e değin teslim alamadığı güçlerin yerlerini işaretleyin. Göreceksiniz ki haritada sadece KDP’nin kontrol ettiği bölgeler İran’a teslim olmamıştır. Şu anda Kürdistan Bölgesindeki tüm seçimlerde KDP birinci parti olarak geçmiştir. Çoğu zaman da tek başına hükümet kurma gücüne sahip olduğu halde her zaman koalisyon hükümeti veya uzlaşma hükümetini tercih etmiştir. Bundan sonra ki seçimde de büyük ihtimal tüm partiler arasında birinci olacaktır. Fakat KDP bu seçimde sadece partilerle değil Irak hükümeti, İran devleti, Batılı bazı lobiler, Haşdi Şabi ve PKK’nin ortak cephesine karşı seçime girmiyor. Yani partilerle değil bölgesel güçlerle seçim yarışı yapacak. Bu seçim yarışında da karşı taraf ve tarafların birçok komplo ve hileye başvuracağı kesindir. Zaten seçim süreci baştan bir hile üzerine kurulmuştur.
Federal hükümetin Kürdistan’ın kaderine müdahale kanalları: YNK, PKK ve Babilyon Hareketi
Irak Federal mahkemesinin Kürdistan seçimleri için 21 Şubat 2024 tarihli kararlı tamamen KDP’ye karşı yapılmak istenen komplonun startıydı ve bu komplo sözde “bağımsız yargı” kurumu tarafından verildi. Çok ilginç bir not düşelim Irak Federal mahkemesine seçim yasasını değiştirmek için başvuru yapanlar kimdi elbette ki YNK ve Haşdi Şabi güçleri kapsamındaki Babilyon hareketi. Bu iki taraf ortak başvuru yaptı ve seçim yasaları değiştirildi. Yasalar sadece Şii Irak yönetiminin ortaklarının fazla sandalye elde etmesi üzerine kurulmuştu. Örneğin hiçbir Türkmen topluluğun olmadığı Süleymaniye’ye bir Türkmen kotası verildi.
Sonuç olarak anti-Kürdistani cephe açık bir sömürgeci kimliği ile Kürdistanı işgal etmek yerine kendi Kürt görünümlü kanallar yaratarak kendini Kürdistan bölgesine akıtmayı uygun görmüştür. Bu strateji 2014 yılından bu yana böyledir. Kurulduğu günden bu yana Kürdistan’ı işgal etmek için bin bir yıl deneyen Irak devleti enfal, katilam ve silahlı saldırılardan sonra bu kez Kürdistanı işgal için Kürtleri, petrolü, maaşı, mahkemeleri kullanmaktadır.
Irak’ı sevimli ve Kürdistanı düzeltip daha iyileştirmek istiyormuş gibi yansıtan bazı Kürt çevreleri var. Bunların hepsi karanlık çevrelerle ilişkilidir. Kürtler ne olmalıdır:
1-Irak’ın Kürdistan için aldığı hiçbir kararın demokrasi, insan hakları, adalet, eşitlik vb insan hakları normları ile ilişkisi yoktur. Mesele sadece ve sadece Kürdistanı teslim almaktır.
2-Bağdat’ın YNK ve PKK’ye verdiği tavizlerin de Kürdistan’a kazanım değil zarar vermek içindir. Irak Kürdistan’ın siyasal koşullardan faydalanıp büyümesini engellemek, Kürdistan topraklarını törpülemek ve KDP’yi teslim almak için bu iki güce ve güçlere imtiyaz, silah, para vb veriyor.
Bu güçlerden YNK’yi güçlendirmek için Bağdat özel olarak çalışıyor. YNK’nin son Irak vilayet seçimlerinde oyları, yine Kerkük valiliği meselesi hepsi ama hepsi YNK’nin Bağdat’ın stratejini daha iyi uygulaya bilmesi için yapılmıştır. YNK tarihsel olarak da zora gelemeyen ve her zaman sömürgeciler karşısında yelkenleri erken suya indiren bir pozisyondadır. Bu nedenle de İran ve Bağdat tarafından partnerliğe uygun bulunmuştur.
Maaş krizi değil seçimlere müdahale var
Yazımıza maaşlar neden ödenmiyor ile başladık gördüğünüz gibi tarihsel ve güncel stratejiler ve anti-Kürdistani cephe ve Kürt ortaklarını yazmak zorunda kaldık. Çünkü olguların, olayların ve planların adı doğru konmalıdır. Kürdistan’da ödenmeyen maaş sorunu yoktur Kürdistan’da Bağdat hükümetinin Kürtleri maaş ile teslim alma stratejisinin etkisi vardır. Irak hükümeti maaşları seçim dönemine değin geciktirecek ve sorunların kaynağı Kürdistan Bölgesi’nin şu anki hükümetiymiş gibi göstermek isteyecektir. Ayrıca kendi kanatları altında koruduğu insanlara da seçim çalışması yapmak zemini sunacaktır. Meselenin özü budur. Ve bu tarihten Kürdistan Bölgesi seçimlerine değin irili ufaklı birçok karanlık olay, komplo, yalan dolan ile daha çok kez karşılaşacağız. Bunun için Kürdistan’da yaşanan her olayda anti-Kürdistani cephenin pozisyonuna daha çok dikkat etmek zorunda kalacağız.