TSK-PKK çatışmasında Peşmerge güçlerin pozisyonu ve Peşmerge-gerilla ile beraber TSK’yı durdursun çağrıları

TSK-PKK çatışmasında Peşmerge güçlerin pozisyonu ve Peşmerge-gerilla ile beraber TSK’yı durdursun çağrıları, Başkan Barzani, Barzani Hareketi, Kobani Direnişi, Deralük, Amediye,

Kuzey Kürdistan’da fiili olarak savaş durdurulmuşken PKK-TSK çatışması artık sadece Güney Kürdistan’da veriliyor. Çatışmalar artık sivil yerleşim yerlerinin kenarına kadar taşırılmış durumda.  Kürdistan Bölgesi hükümeti, halkı ve sistemi her açıdan bu çatışmadan zarar görüyor. Durum buyken bazı çevreler Peşmerge güçleri ve Kürdistan Bölgesi hükümetine çağrı yapıyor ve çatışmaları engellemesi veya PKK gerillaları ile beraber TSK’ya karşı savaşmasını istiyor. Bu taleplerin bazıları PKK tarafından organize edilmiş ve sadece kitleyi kışkırtmayı amaçlayan çağrılar. Bir kısmı ise vatansever duygularla yapılmış çağrılar.

Bu talepler gerçekçi mi? gerçekte Peşmerge güçleri nerede duruyor? Peşmerge güçleri ne yapabilir? gibi sorulara cevaplar arayacağız.

Peşmerge güçleri çatışmaların neresinde?

Kürdistan Bölgesi hükümeti TSK operasyonlarının kalıcı üs kurmaya dönüştüğü 2019 yılından bu yana operasyonun genişlemesini engellemek istedi. Bununu içinde PKK’den alandan çıkıp Peşmerge güçlerin yerleşmesini istediği ve PKK’nin bunu ret ettiği biliniyor.

Kürdistan Bölgesel Hükümetinin Irak sınır Muhafızları ile gidişatı engelleme çalışmaları da PKK tarafından engellendi.  PKK bazı yerlerde muhafızların yollarını mayınladı.

PKK geçmişte hava saldırılarını engellemek için Mahmur’da hava saldırılarını engellemek için mevzilerini Irak ordusuna Şengal’de ise Haşdi Şabi’ye bıraktı.  Fakat Behdinan’da tepelere Peşmerge gelmesini kabul etmedi, Kürdistan bayrağı asılmasını ret etti.

PKK, 12 Peşmergeyi şehit etti, yolları mayınladı ve Peşmergeyi kendisi ile çatışır duruma getirmek istedi. Peşmerge güçleri tüm bu provokasyonlara rağmen PKK ile çatışmadan uzak durdu. Meşru ve yasal hakkı olmasına rağmen PKK ile çatışmaktan kaçındı.

Sonuç olarak PKK alanları Peşmerge’ye bırakmaktansa TSK’ya bırakmayı tercih etti. Peşmerge ise PKK ve TSK çatışmasında aşağıda izah edeceğimiz nedenlerden dolayı çatışma dışı durdu. Hala da Peşmerge güçleri sadece sivilleri koruma, operasyonun sivil alanlara yayılmasını engelleme pozisyonundadır.

“Murat Karayılan’ın Peşmerge bizi engellemesin” sözü doğru mu?

PKK’nin asker güçleri HPG’nin genel sorumlusu Murat Karayılan bir açıklamasında “Peşmerge Türk ordusuna saldırmamızı, yenmemizi engelliyor” açıklaması yapmıştı. PKK kitlesinde ve özellikle Kuzey Kürdistan’da bu söyleme inanlar var.

Genel olarak söylemek gerekirse PKK Behdinan dağlarından onlarca kat geniş arazisi ve 5 kat daha büyük kitlesi olan Kuzey’de de yenilmiştir. O yenilgi adım adım Güney’e getirildi. KDP’nin PKK’nin yenilgisi ile ilişkisi yoktur.

Özellikle askeri, coğrafik ve tarihi olarak biraz bilgisi olanlar bilir ki PKK’nin yenildiği ve bir iki gün direnişle teslim ettiği  Xaxurk, Elmuş, Sınaht, Xantur dağlarında 30 yıldır Peşmerge yoktu. PKK kendi kontrol ettiği ve medya savunma alanlarında yenildi.

Şimdi PKK gerillalarını   Güney’in köy, kasaba ve nahiyelerine sürmek istiyor. Yani PKK gözünü Kuzey’e doğru sınıra doğru değil Erbil’e, Amediye’ye Duhok’a dikmiş.
Eğer engellenmezse PKK gelip ta Amediye şehir merkezi yamaçlarında, Tahsin Taha’nı mezarının etrafında Türk ordusu ile çatışmak istiyor.  Peşmerge bunu engelliyor.  Bunu yaparken bile PKK ile çatışmadan kaçınıp provokasyona gelmemeye çalışıyor.

PKK medyada ve coğrafyada Peşmerge ile çatışmak için zemin hazırlıyor. Peşmerge ise bu durumdan uzak duruyor.  Karayılan ise kendisinin komuta ettiği gücün hem Kuzey hem de Güney’deki yenilgisini Peşmergeye yıkmak istiyor.

Türk devletine karşı ortak mücadele çağrısı ne kadar gerçekçi?

Bazı çevreler çağrı yaparak ise KDP neden Türk devletine karşı tavır koymuyor, askeri olarak gerilla ile beraber çatışmıyor demektedir. Bunun da bölge dengeleri ve özellikle de PKK’nin duruşunu ele aldığımızda gerçekçi bir yönü yoktur.

TSK ve PKK çatışması gibi görünen çatışmaların arka planında İran’ın, ABD’nin olduğu daha geniş bir analiz konusu vardır.  Bu nedenle bu ne Türk devletini ne de PKK ve TSK çatışması gibi görünen danışıklı dövüşü sadece duygular ve tepkiler ile ele alamayız.  Konu bir Türk-Kürt çatışmasından farklıdır.

 Parantez içinde söyleyelim; YNK’nin de bu Behdinan’daki bu çatışmalara karşı duruyormuş gibi yapması ve “Türk devletinin işgaline karşı PKK ile yan yana duralım” söylemi vatansever duygulara dayalı değildir. İşin en önemli boyutu Haşdi Şabici ve İrancı tayfa ile kurulan ilişkiler vardır.  Diğer yandan da 20 Ekim’de yapılacak Kürdistan parlamentosu seçimleri için yaptığı bir propaganda çalışmasıdır. YNK oy kapmak için Kürtlerin bazı duygularını okşamak istemektedir. Oysa ki kendisi de Kürdistan karşısında Irak devletinin en Kürt düşmanı güçlerin bir parçası gibi hareket ediyor bir yandan da Türk devleti ile ilişki arayışındadır.

PKK Kuzey Kürdistan’da neden Türk devletini durdurmuyor?

PKK’nin Türk devleti karşısındaki duruşu her anlamda iki yüzlü bir tutumdur. Kendisi Kuzey Kürdistan’da Türk devletine karşı topyekûn bir duruş göstermemiştir. Vekilleri, belediye başkanları canla başla Türkiye devlet sisteminin çarkını çeviriyor. Kuzey’de tek bir mermi patlamıyor, İstanbul ve Ankara’da tek bir patlama sesi yok. Kitlesini KDP karşısında Xabur sınır kapısına döken PKK, her gün askeri uçakların kalktığı Amed’deki hava alınına kitlesini dökmüyor. Kısaca  PKK, Türkiye’de ve Kuzey Kürdistan’da Türk devleti ile ne askeri ne de siyasi bir mücadele yürütmüyor.

PKK neden Rojava’da Türk devletine karşı savaşmıyor?
Aynı biçimde PKK Rojava’da da Türk devleti ile çatışmıyor. Türkiye bir kez gürledi Rojava’da 9 Haziran’da yapılması gereken seçimler bir hafta kala ertelendi. Madem PKK Türk devletine kafa tutulmasını istiyor, buyursun Rojava’da kafa tutsun, seçimleri yapsın.

 Rojava’da YPG noktaları ile Türk askeri noktaları arasında birkaç yüz metre var orada da PKK Türk devletine saldırmıyor. Kendileri Rojava’da HSD ve YPG adı ile binlerce silahlı gücü olduğunu söylüyor, o zaman Rojava’da Türk üslerine saldırıp Türkiye’nin tüm gücün Güney’e yıkmasına engel olsun.

PKK bunların hiçbirini yapmıyor. Neden çünkü biraz siyasetten anlayanlar bilir ki bir devlete savaş ilan etmek çocuk işi değildir. İran ve Esad rejimi Türk devletinin Rojava’daki üslerine saldırmıyor, uluslararası dengeleri gözetiyor, ilerlemesini engellemek için bile bir şey yapmadılar. Ruslar bile Türkiye ile direk bir çatışma içinde girmedi. Durum böyle iken kalkıp Peşmerge’nin Rambo gibi eline silah alıp Türk devleti askeri yollardan durdurmaya kalkıp, çatışmasını beklemek yanlıştır.  Neden Türk devletini askeri yollardan durdurmuyor demek yanlıştır. Bunu söyleyenler ya sadece çok duygusaldır ya da art niyetlidir.

Barzani hareketini Türkiye ile çatışır duruma getirmek Kürdistan Bölgesel yönetimi statüsüne yapılan bir komplodur

PKK, Rojava’nın Türkiye ile çatışırsa biteceğini çok iyi biliyor. Kaldı ki Efrin ve Serekaniye’den nasıl çekildiği ortadadır. Şimdi ise KDP’yi Türkiye ile askeri-siyasi çatışır duruma getirmeye çalışmak sadece Kürdistan Bölgesi kazanımına, KDP ve Barzani hareketine karşı yapılmaya çalışan komplonun bir parçasıdır.  Barzani hareketinin herkesle ilişki-çelişki diyalektiği ile kurmaya çalıştığı denge ilişkisini bozmak ve güçsüz düşürmek istiyorlar.

Yüzyıllık mücadele tarihi Barzani hareketini KDP’yi aşan bir güç konumuna getirmiştir. Kürdistan Bölgesinin en temel kilit taşıdır. O yıkılırsa Kürtlerin statüsü yıkılır. Barzani hareketini Türkiye ile çatışır duruma getirmek, dört taraftan kuşatılmış Güney Kürdistan’ın geleceğine yapılan bir komplodur.

PKK 1990’da Türk devleti askeri olarak yenildi ve 1999 yılında da Öcalan’ın Türkiye gitmesi ile örgüt bir bütün teslim alındı. 2000’li yıllardan sonra Kuzey Kürdistan Öcalan şahsında esir alındı ve dejenere edildi. 2016 PKK askeri olarak tekrar yenildi. Şu anda Amediye-Deralük hattında yaşanan savaş bu yenilginin uzatmalarıdır.

 Bakın Öcalan’ın ve PKK’nin MİT patentli tarihin yok bile saysak gerçek durum şudur: PKK yenilmiş ve Kuzey Kürdistan’ın kaderi ile oynamıştır. Normalde her yerde yenilenler yenenlerin peşinden gider. PKK ise tüm Kürtlere çağrı yapıp gelin benimle beraber yenilin diyor. İşin özeti budur.

PKK, KDP’yi güçsüz düşürmek için Haşdi Şabi’nin ortağıdır

PKK’nin taşeron olarak kullanıldığı bu KDP’yi savaş çekme siyaseti sadece Türkiye ile sınırlı değildir.  Bir yandan da KDP’yi Şiilerle yani Haşdi Şabi ile çatıştırma planı vardır.

TSK ile doğrudan çatışmaya girmiş Peşmerge demek Haşdi Şabi’nin Erbil’e girmesi demektir. Haşdi Şabi Erbil’e girince ne olur. PKK Haşdi Şabi’nin ortağıdır. Elbette PKK de kolunda Haşdi Şabi arması elinde Haşdi Şabi bayrağı ile Erbil’e gelir. Şengal’de olduğu gibi. Elbette bu söylediğimiz senaryonun en kötüsüdür ama tarafların amacı budur.

Peşmerge güçleri 2014 yılında IŞİD kuşatmasında ulusal duygularla hareket etti ve bizzat Başkan Barzani Peşmerge gücünü gönderdi ve Barzani hareketinin tüm uluslararası gücünü de Kobani’ye akıttı. PKK buna bile yeterli saygıyı göstermedi. Şimdi niye KDP hareketi tekrar aynı şeyi yapsın.

Barzani hareketi sahayı doğru okumakta ve Türkiye ile çatıştırılma oyuna gelmemektedir. Kürtler açısından en doğru tutum budur. Güney’in Türkiye ile savaşmasına gerek yoktur.

Sonuç olarak; Peşmerge TSK ile PKK’nin karanlık ajandasına göre hareket etmez edemez. Irak’ta KDP’yi zayıflatmak için Haşdi Şabi ile Germiyan’da, Kerkük ve Bağdat’ta kol kola girmiş, Şengal’de Haşdi Şabi’nin bekçiliği yapan bir PKK’yi Peşmerge güçleri desteklemez.

Peşmerge gerillayla beraber savaşsın diyenler önce PKK’ye çağrı yapıp “işgal tehlikesi olan yerlerden çekil, Peşmerge bu alanlara gelsin, bayrağını assın” demelidir. PKK çekilsin Barzani hareketi de Güneydeki siyasi irade de o zaman başının çaresine bakar.

Bunun için Peşmerge güçlerinin TSK ve PKK arasındaki çatışmada herkesle çatışmasızlık pozisyonu en doğrusudur.

Diğer Haberler