KDP’nin boykot kararı Irak halkına dayatılan Haşdi Şabi kimliğine, Pan-iranist siyasete karşı bir direniştir

KDP’nin boykot kararı Irak halkına dayatılan Haşdi Şabi kimliğine, Pan-iranist siyasete karşı bir direniştir Baas Saddam Hüseyin, ırak tarihi, Abdulkerim Kasım, Irak kralı 1. Faysal Saddam Hüseyin, Rebaza Barzani, Barzani siyaset yöntemi, Irak Federal mahkemesi cahşlar, PKK, YNK;

KDP’nin Kürdistan Parlamento seçimlerini boykot ettiği yönündeki açıklama bölgede önemli etkileri olacak bir tutum olarak daha ilk anda gündeme oturdu. Bu karar özünde bir seçim boykot kararı değil Irak halkına ve Kürdistan’a dayatılan Haşdi Şabileşme kimliğini ret etmektir. Seçimlerin dışında bölgede ki dengelerde önemli etkileri olacaktır. KDP demek Kürdistan Bölgesinin kendisi demektir. Eğer KDP’yi Kürdistan’dan çekerseniz ortada Kürdistan Bölgesi diye bir yapı kalmaz. Kürdistanı sömüren tüm güçler bu nedenle KDP’ye düşmandır.

Rebaza Barzani denen Barzan siyaset geleneği gerçek anlamda Güney Kürdistan’ın bel kemiğidir.  Barzani siyasi akımı sadece kendi aşiretleri arasında değil Kürdistan toplumundaki tüm kimliklerle bir ittifak ve beraber yaşam kültürü yaratan bir sistemdir. Böylesi bir yapıya sahip olduğu içinde Irak’taki tüm hükümetleri bir biçimde masaya oturtmayı başarmış ve sonuçta Kürtlerin kazandığı sistemin temel ayağı olmuştur. Bu özellikleri neden ili ede her zaman hedef oluştur. Irak’ı yöneten her güç Kürdistani istediği gibi sömürebilmek için önce Barzanilere saldırmıştır.

Irak devleti Ortadoğu’daki bir piç yapılanmadır. Evet tarihte Irak diye bir devlet yoktur. 20 yüzyılın başında peydahlanmıştır. Sınırları bile İngiliz bir Arkeolog kadın olan Gertrude Bell tarafından çizilmiştir. İngilizler kendileri yönetemeyeceklerini bildikleri için bu suni devlete 1921 yılında bir de dışarıdan bir kral ithal etti. Kral 1. Faysal’la başlayan sistem Irak halkına huzur getirmedi. Barzani hareketi Irak’ın Kürdistan’ı sömürmesine karşı hareket halindeydi.  Krallık 1958’de yıkıldı yerine Irak Cumhuriyeti kuruldu. Abdulkerim Kasım Kürtlerle özellikle de Barzanilerle ittifak yapmadan Irak’ın ayakta kalmayacağını bildi. Çatışmalı ve çekişmeli de olsa Barzaniler Irak Cumhuriyetinin de Kürdistanı sömürmesine izin vermedi.

1968’de Irak’ın yeni ve en uzun süren dönemi başladı, Baas rejimi. Saddam Hüseyin’in başını çektiği bu Arap milliyetçiliği Irak’ta egemen olmak için tüm diğer yapılara Baas kimliğini dayattı. Toplumun her kesiminden guruplar başta Kürtler olmak üzere Şiiler, Hristiyanlar ve Türkmenler Baas kimliğine karşı direndi. Fakat bu direnişin Irak’taki tüm kimliklere ilham vereni Kürt kimliğiydi. Saddam Hüseyin Barzani siyaset geleneği ve temsilcisi olarak KDP’yi teslim almadan kimseyi teslim alamayacağını biliyordu. Bunun için de Enfal’da Barzanilere özel bir dosya açtı. 8 bin Barzani erkeği canlı canlı gömüldü.
Fakat Barzani siyaset geleneği ve partisi teslim olmadı. Eğer Irak Baas kimliğine boyun eğmediyse en büyük neden Barzani siyaset geleneğiydi.

Saddam’ın yıkılmasında da KDP aynı etkili rolü oynadı. Saddam ve Baas rejimi yerle bir oldu. Fakat Irak devlet yapısı ceberut bir yüzle yine kendini Irak halkına dayatmaya devam ediyor.

Bu kez Irak halkına dayatılan kimlik Haşdi Şabileşme kimliği. Tarihi hiçbir geçmişi ve kökü olmayan Irak’ta halklar zorla bir arada yaşamaya bir topluluk başka bir topluluğa kurban edilmeye devam ediyor. Arap milliyetçiliği yerine Kürtlere bu kez Pan-iranist bir kimlik dayatılıyor. Irak merkezi yapısı İran’a biat temelinde devlet yapısını Iraktaki halkların haklarını gasp etmek temelinde kullanıyor.  2010 yılında Nuri Maliki döneminden bu yana İran, Şiilerin eli ile Irak’ı ele geçirdi. Irak Hükümeti de Irak’ı yeniden ele geçirmeye çalışıyor. Irak’ta herkese teslimiyet dayatılıyor.
Iraklı Şiiler Barzani hareketinden çok ilham almıştır, onun varlığının Iraktaki Kürt kimliğini nasıl güçlendirdiğini biliyor ve bu nedenle de herkesten önce Irak’ta Kürtleri ele geçirmek istediler.  Ve şimdi İran’ın derin aklı Barzanileri siyaseten tasfiye etmek ve özünde Kürtleri topyekûn teslim olmak istiyorlar.  IŞİD’in Kürdistan’a saldırtılması da  bu nedenleydi, PKK’nin alternatif bir güç gibi Şengal ve Kerkük’e yerleştirilmesi bu nedenleydi. Kerkük bu nedenle işgal edildi. Kürdistan doğal gaz hatları bu nedenle vuruldu. Erbil şehir merkezi bu nedenle hedeflendi. Yani aslında örtülü olarak 2011 açık olarak 2017 yılından bu yana Kürdistan’a karşı silahla teslimiyet dayatması var.  Irak federal mahkemesi bu teslimiyet dayatmasının hukuki biçimidir. Petrol satmasının engellenmesi de teslimiyet dayatmasının ekonomik biçimidir. Bu petrol Kürtlere aittir, Kürdistan topraklarını petrolüdür, Bağdat’ta şii bir başbakan ve ekonomi bakanının insafı ile mi satılacak? Kürtler petrolün hırsızı değil sahibidir.

İran Ortadoğu’da KDP dışına tüm güçleri teslim almayı başardı. Tahran’dan Kızıl denize değin kendine yol açtı, İran’ın paramiliter gücü olmayan az yer kaldı.  Fakat KDP teslim olmadı, İran paramiliter yapısı, milis gücünün bir parçası olmayı kabul etmedi.  KDP onurlu bir ilişki, eşit bir katılım ve demokratik ve anayasal haklar konusunda ısrarlıdır. KDP’nin bu duruşu ve teslim olamaması onu İran’ın ve Iraktaki İrancıların ve cahşlarının hedefi haline getirdi.

Federal mahkemede bu saldırı silahlarından biriydi. Kurulduğu günden bu yana Kürt karşıtı onlarca karar aldı. Kürdistan bölgesinin statüsünü yok etmek için Kürdistan Bölgesinin bütçe payı, maaş ödemeleri ve en son seçimlerine dahi müdahale etti. Artık bir yerde Irak’ın bu Kürtlere dayattığı Haşdi Şabi kimliğine karşı çıkmak gerekiyordu.
Seçim yasasına yapılan müdahale seçimleri demokratikleştirmek için değil Kürdistan bölgesini karanlığa sürüklemek içindi. Aslında sözde merkezi devlet yapıları adı ile Kürdistan’daki halk tercihleri ve yapılar değiştirilecek. Zaten Irak’ın son Eyalet seçimlerinde bu yapıldı. Kerkük’te, Diyala ve Musul’da kendi seçmen listeleri ve elektronik oy kullanmak sistemi ile seçim sonuçlarına müdahale edildi. Irak devletinin Kürtleri-cahşları böyle seçildi.

Artık buradan sonra bir dur demek gerekiyor. Bıçak kemiğe dayanmıştır. KDP nasıl ki dayatılan Baas kimliğine karşı durmuş ise bu kez de dayatılan Haşdi Şabi kimliğine karşı tarihi bir direniş gösterecektir. Elbette koşullar zordur ve cahşları da boldur. Irak devletin aklayan PKK medyası, Irak’ın ekonomik müdahalesine kolaylık sağlamak için yapılan öğretmen boykotları hepsi ama hepsi bu Irak devletin cahşlarının organizasyonudur.

KDP seçime girse yine birinci parti olarak çıkacaktır. Sadece birinci parti değil birkaç partinin toplamından bile daha fazla oy alacaktır. Irak seçimlerinde de böyle olmuştur. Fakat mesele seçimi aşmıştır. Çünkü Irak üzerinde mutabakata varılan ilkelerden uzaklaşmış, anayasayı hiç sayan zorba, sömürgeci ve faşist bir yapıya dönüşmüştür. Bu yapının varlığını kutsayacak ve meşrulaştıracak bir seçim Kürt kazanımlarını daha da geriye götürecektir.

Bu nedenle KDP’nin kararı sadece bir seçim boykotu değildir. KDP’nin kararı tüm halklar adına, Suryani, Asuri, Kildani, Ermeni ve Türkmenler adına da Haşdi Şabi milisi olmak istemeyen, özgür ve eşit kimlikle var olmak isteyenlerin ortak mücadelesidir.

Diğer Haberler