Süleymaniye merkezli siyasi çizgi tüm Kürtlere kaybettiriyor

Süleymaniye merkezli siyasi çizgi tüm Kürtlere kaybettiriyor, Bafil Talabani, Türkiye, iran, Haşdi Şabi, KDP; Barzani hareketi, Fuat Mahsum, Berhem Salih, PKK; Cemil Bayık, Truva Atı Şasuvar Abdulvahid

Güney Kürdistan ve buradaki Kürt siyasi hareketi tüm yirminci yüz yıl boyunca dört parçadaki Kürtleri büyük oranda etkiledi. Güney’in bu misyonu çok uzun bir konu olmakla beraber üç temel etkiden söz edile bilir.

Birincisi Mele Mustafa Barzani’nin 1958 yılı Ekim ayında Rusya’dan dönüşüydü. Bu dönüş ve Irak hükümeti ila yaptığı görüşmeler tüm parçalardaki Kürtlere ilham kaynağı oldu.

İkincisi; 1991 Raperin’iydi. Halkın göçü hem milliyetçi duyguları güçlendirdi ve milli birlik ruhu sağladı hem de BMGK’nin aldığı kararlar ile Kürtlerin korunur hale gelmesi tüm Kürtlere umut oldu. Kuzey’de 1991 yılında başlayan serhildanlar bu sürecin devamıdır.

Üçüncüsü ise 2003 yılında Saddam Rejimini yıkılmasından sonra Kürdistan Bölgesi’nin resmi statü kazanması ve ekonomik birikim sahası olmasıdır.

Güney’in kaybedişi tüm Kürtlerin kaybetmesidir

Çok net olarak söylemek gerekirse bugün Rojava dahil dört parçada canlı olan Kürt mücadelesinin ana motor gücü Güney merkezli bu üç dönemdir. Güney devrimi diğer devrimlerin önünü açmış, Kürtlerin meşruiyet ve tanınma sorununu kaldırmıştır. Bu nedenle Güney’deki durumun tüm parçalar üzerinde etkisi olacaktır. Mesele birleşik kaplar meselesi gibidir. Güneyde ne kadar kazanım diğer parçalarda o kadar ilerleme. Tam tersi de doğrudur Güney’de gerileme olursa diğer parçalarda da gerile olur. Bu nedenle de tüm Güney devrimini ve onun kazanımlarını korumak sadece Güney Kürdistanlıların değil tüm Kürt vatanseverlerinin görevidir. Bunun için de eğer bir kazanım varsa etrafında birleşeceğimiz gibi bir ihanet varsa da ona da beraber karşı çıkmamız gerekiyor.

Ve maalesef bugün görüyoruz ki Güney Kürdistan ve söylemeyi çok sevdiğimiz adı ile Kürdistan Bölgesel Yönetimi büyük bir kuşatma altında ve elde edilen statüyü yıkmak isteyen bir siyasi cephe var. Bu siyasi cephe de her zaman olduğu gibi yine kaleyi içten fethetmek için çaba harcıyor. Bunun içinde aslında kendilerine Süleymaniye’de Kürdistan Bölgesine karşı karşı bir truva atı inşaa etmişler.

İran kanatları altında Bafil Talabani’nin YNK’si ve Türkiye ile gerginliğin nedeni?

Bafil Talabani 4 Mart günü Bağdat’da bir konferansa katıldı ve medyada çıkan haberlere göre “Türkiye’ye taviz vermeyeceğiz” demiş. Uzaktan bakınca bu konuşmalar kulağa hoş geliyor. Çünkü Kürtler Erdoğan’la yürütülen 12 yılık ateşkes, diyalog sürecinin başarıya ulaşacağını düşünüyordu ve bu olmayınca şimdi de büyük bir hayal kırıklığı ve öfke yaşıyorlar. Bu nedenle Erdoğan  karşıtı olan her şeye büyük bir çoşkulu ile bakıyor. Ama siyaset hele Kürtler gibi bir halkın siyaseti böyle duygusal durumla yorumlanamaz.

Bafil Talabani Türkiye’ye karşı olduğunu söylemiş ama nerede söylemiş? Bağdat’ta.

 Kimin konferansında söylemiş?  Haşdi Şabi’nin.

Haşdi Şabi kim?  İran’ın Irak’ta her gün Erbil’e ve petrol kuyularına füzeler atan milisleri.

 Bunlar Kürtleri seviyor mu? Hayır, her fırsatta Kürtlerin Ortadoğu’nun belası olduğunu söylüyorlar sadece Güney Kürtlerini değil Rojhılat Kürtlerini de tehdit ediyorlar.

Haşdi Şabi’nin sahibi İran Kürtlerin dostu mu? Hayır, İran’da bir sömürgeci güçtür, sadece son bir iki yılda onlarca Kürt gencini siyasi nedenlerle idam etti, Kürt hareketlerinin Erbil şehrinin yanındaki karargahlarını bile füzelerle vurdu.

Sorular bu kadar basittir cevaplarda bu kadar basittir. Öyle kalkıp İran’ın Haşdi Şabi’nin kucağında Türkiye’ye cevap vermekle Kürtlere kurtarıcı olamazsınız sadece ve sadece İran-Türkiye çekişmesinde İran’ın bir aparatı olursunuz. Kaldı ki şu an YNK’nin hakim olduğu bölgelerde olan tam olarak budur.

Süleymaniye’de Haşdi Şabi güçleri gelip Zirgewez’de Rojhilat partilerini kuşatıyor, Koye’de yaşam yerlerinin etrafına duvar örülüyor, Haşdi Şabi yöneticileri Süleymaniye’de cirit atıyor ama Süleymaniye’deki adı aydın olan kişiler bunu görmüyor, kalkıp PKK medyasına Türkiye’yi düşman gördüğünü söylüyor. Bu vatanseverlik değildir.

Her şeyi geçtik YNK yönetcileri çıkıp Kerkük işgali  için Bağdat’la anlaştık diye bir sürü açıklama yaptı, Kerkük’ü satan adam Türkiye’ye taviz verse ne, vermese ne olacak. Sen kalkıp Kerkük’ü satmışsın, Germiyan ve Kerkük’te Kürt gençlerini Haşdi Şabi saflarına yerleştirmişsin. İran her gün Kürtleri vuruyor, sesini etmiyorsun, o zaman sen kendini İran’a satmışsın. Daha fazlası yok.
YNK’nin Kürtleri İran ve Bağdat’a teslim etme siyasetini görmeden Türkiye için yaptığı açıklamalara alkış çalınmaz.

İran Talabani’nin yokluğu ile önce Süleymaniye’de var olan etkisini artırdı, daha sonra IŞİD’le mücadele adı altında PKK’yi Kerkük, Mahmur ve Şengal’de bir hatta yerleştirerek Kürdistan bölgesini kuşatma altında aldı.

 2012 yılından şimdiye kadar Süleymaniye’de anti Kürt cephesinin İrancı kanadının çıkarları doğrultusunda düşünsel, askeri, siyasi ve diplomatik bir savaş yürütülüyor.

Anti-Kürdistani cephe Süleymaniye’yi kendi truva atı yaptı

Evet İran’ın ve Iraklı Şii milislerin sponsorluğunda Süleymaniye’de inşa edilen bu truva atına çok net biçimde işbirlikçi ve ihanetçi çizginin sığınağı demek doğrudur. Bafil Talabani’nin YNK’si; Cemil Bayık’ın PKK’si ve Şahsuvar Abdulvahid’in Nwe Nu’su bu kalenin kara şövalyeleridirler. İşte tüm Kürtleri bilinçlendirmememiz ve bu karanlık şövalyelerin çirkin yüzlerini ortaya koyarak kim olduklarını deşifre etmemiz gerekiyor.

Bunların Bağdat tapınıcılığı Kürtleri sömürgeci ülkeler arasında siyaset yapma gücünden mahrum bırakıyor. Kürtlere sadece teslimiyet yolu bırakılıyor.

Kürdistan’a ithal edilen yeni bir tip: Modern Cahşlar

Aydınlanma merkezi dediğimiz Süleymaniye artık bir aydınlanma değil bir karanlık merkezidir. Süleymaniye’deki zihinsel karmaşa ve yanlış ile doğrunun iç içe karıştığı, medyanın sonuna kadar pervasız biçimde hareket ettiği bir ortam vardır. Bu sözde özgürlük ve aydınlanma ortamında yeni bir siyasal ve kültürel sınıf türedi “modern cahşlık”.

Evet bu İrancı kalede, özgürlük, eşitlik, hak ve adalet kelimeleri ile savunulan bir ihanet var.  Evet Irakçılığı, Haşdi Şabiciliği bize kurtuluş ve özgürlük olarak göstermeye çalışıyorlar. Türkiye’ye karşı tavır almış gibi görünüp Kürtlerin boynuna Haşdi Şabi’nin ipini takmak istiyorlar. O Haşdi Şabi o Bağdat’ki kendi bin yıllık toprağımızın suyunun petrolünün gelirini bile bizden çalmaşa çalışıyor.

PKK ve YNK’nin PKK’ye tayin ettiği okur yazarları bir olmuşlar medyada halkı “KDP’yi yenersek her şey çok güzel olacak, Kürtler kazanacak” diye ikna etmeye çalışıyorlar.

“KDP kaybedecek biz kazanacağız” sloganı sadece ihanet alametidir

Mele Bahtiyar geçtiğimiz Ocak ayında bir açıklama yaparak YNK yetkililerini uyardı, dedi ki; “biz ne zaman KDP’yi yenmeye çalıştıksa başarısız olduk, bu girişimden herkese zarar gördü”. diyerek bu modern cahşlara YNK içinden cevap verdi.

Biraz makul olan herkes bilir KDP’nin darbe yediği her dönemde Kürtler kaybettiler, ne zaman ki Barzani hareketi öne geçti o zaman Kürtlerin önü açıldı. Şu anda eğer Erbil’de, Duhok’ta, hatta Süleymaniye’de Haşdi Şabi Kürtleri çiğ çiğ yemiyorsa sebebi Barzani hareketinin duruşudur. Irak Şiilerine kalsa anayasada Kürtlerin isimleri bile yer almayacak bunu engelleyen yine KDP’nin gücüdür.

Eğriye eğri doğruya doğru YNK’nin hiçbir bakanı, hatta Cumhurbaşkanı Kürtlere yapılan tek bir haksızlığa karşı çıkamamıştır. Berhem Salih YNK’nin Cumhurbaşkanı adayıydı, Kerkük gözlerinin önünde işgal edildi, o sıradan bir vatandaş gibi izledi. Fuat Mahsum’un gözü önünde Kürtlerin anayasal hakları küçültülüyor adam ağzını açmıyor. YNK şu ana değin Irak içinde Kürtlerin tek bir sorunun çözememiştir. Kerkük’te birinci parti YNK’dir ama Irak ordusu Kürtler saldırınca oradaki Kürtler YNK’ye değil KDP’ye çağrı yapıyor.

KDP geri çekilirse Bafil Talabani’nin kendisi bir bakanlıktaki memur kadar değerli olacaktır. Hiç kimse kendi kandırmasın.

Süleymaniye merkezli bu ihanet hareketinin gerçek yüzünün ortaya konması ve propagandalarına cevap verilip, o kokuşmuş zihniyet ve söylemlerinin Kürtleri nasıl bir cehenneme sürükleyeceğini deşifre etmek Kürt aydınının, gerçek vatanseverlerin görevidir. Kürdistan meselesi Bafil Talabani gibi sonradan görme bir patalojik vakaya, Süleymaniye’deki İrancı Truva atlarına bırakılmayacak kadar önemlidir.

Diğer Haberler