Kuzey Kürdistan’ın bazı şehirlerinde duvarlara büyük harflerle RABE yazılmış. Öyle gizemli bir iki yazıdan sonra bu söze DEM Parti sahip çıktı. DEM Parti’nin çağrısından da çıka çıka “Abdullah Öcalan için özgürlük yürüyüşü” çağrısı çıktı.
Biz de diyoruz ki: NE RABE
Yani kalkma.
Biz gerçek Kürt vatanseverleri olduğumuz için, Kürdistani olduğumuz için bu halkın daha fazla bu anlamsız çatışma içinde ezilmesini istemediğimiz için kalkma diyoruz. Şimdi biz bunu söyledik diye bu yazının altına üşüşüp millet vay siz AKP’lisiniz, siz MİT’siniz diyecek bir sürü hakaret yapacak. Ama iki soru sorsak cevaplayamaz. Ve biz eğer iki soru sorsak doğru dürüst izahını da yapamayacak.
Bu halk niye ayağı kalsın, daha doğrusu bu halk ne zaman oturdu ki? PKK ne zaman bu halka kalkın çağrısı yaptı ise Kürtler ellerindeki tarihi fırsatı kaçırdılar, kitlesel olarak büyük darbeler aldılar.
1991’de Güney Kürdistan’daki başkaldırı hareketi Raperin’in etkisi altındaki halka yine “ji boy serhildane Rabin”-Başkaldırı için kalkın çağrısı yapıldı. Gerilla halkı sokaklara çıkardı, birkaç silah verdi ellerine. Böylece ne tam sivil bir serhildan oldu ne de gerillanın desteklediği bir serhildan oldu. Halk büyük bir darbe yedi. Köyler başlatıldı, vatanseverler vuruldu. Kürt sorunu terörize edildi.
2000’lerde Öcalan yakalanınca var olan halk hareketini yine anlamsız bir biçimde “kendini yakma- APO’yu tanrısallaştırma ritüeline” çevirerek yine halkı ortada bıraktı.
2004 sonrası yine Güney Kürdistan’ın Kürdistan Bölgesi olmasının yaratığı pozitif etki Kuzey Kürdistanı sarmıştı. 2006 yılında Koşu Yolu Parkında ki provakatif bomba eylemine karşı Amed halkı spontane yollara döküldü. Onu da kendi kadrolarını araya koyarak Türk devleti ile pazarlığa çevirdi. Halkın bundan haberi bile olmadı. O harekette bitti. İnsanlar tutuklandı, ölen öldüğü ile kaldı.
2012 yılından sonra Kuzey’deki kitle hareketi gelişiyordu. Önce Lice’de Agit (Mahsum Korkmaz) heykelini sahiplenmeye çağırdı. Sonra yine geri adım attırdı. Kimse niye gittiğini neyi döndüğünü anlamadı.
Bu yetmedi bir de halkı “Öz Yönetim Direnişi” altında hendek çatışmasına çağırdı. 11 şehir yıkıldı, yüzlerce insan öldü. Yüzlerce insan tutuklandı.
Şu kısa özet bile gösteriyor ki; PKK ve seksiyon yapıları ne zaman bu halka “RABE” demiş, direnişe davet edip zafer vaat etmişse bu halk darbe yemiş, tarihi fırsatları kaçırmış ve siyasal olarak daha geriye düşmüştür.
Bu kez 2024 Ocak ayında, DEM Parti adı ile yapılan RABE çağrısı da aynı sonucu yaşamaya mahkumdur. Zaten, RABE Kürtlerin özgürlük, bağımsızlık, kimlik ve kendini yönetme sorunlarını çözüm için ortaya atılmış bir hamle değildir. Bu RABE çağrısı sadece kendi kitlesine ajitasyon ve propaganda çalışmasıdır. Bir şeyler yapıyormuş gibi görünmek, birkaç şehit verip, bir iki kişiyi daha tutuklatmak içindir.
Bu çağrıyı yapanlar her zaman yakayı sıyırırlar ama inanarak içine girenler hep bedel öderler. Dokunulmazlığı olan, ayda binlerce dolar maaş alan vekil yürüyüşün başına gidecek, sağa sola bağıracak, TV’ye çıkıp Kandil’e bakın bir çalışıyorum mesajı verecek. Sonra oradan Ankara’daki dairesine gidecek, Mecliste saçını yaptırıp, tırnak törpületip, lüks yemeğini yiyecek. Fakat beraber yürüttüğü bir avuç fukara yine soruşturma, göz altı şu bu ile uğraşacak.
Yapmayın, anlamsız- sonu belirsiz bir şey içi kalkmayın. Ortadoğu cayır cayır yanıyor. Dünya sistemi belirsiz bir yöne doğru gidiyor. Kitleler ölüm ve açlık tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor. Böylesi kaos döneminde kalkıp Kürtlerin enerjilerini “Öcalan’ın özgürlüğü özgürlüğümüzdür” sloganı ile bitirmek için çağrı yapanlar ya ahmaktır ya da hain.
Hamas on yıldır halkı bir iki eylem ile gaza getirip, İsrail’in önü yem diye atıyor. Son da yine İsrail’e bir gün şok eylem yaptı, liderleri Doha’da, İstanbul’da lük otellerinde yaşamaya devam etti. Militanları ise tünellerine girdi. Sivil ve savunmasız insanlar meydanda kaldı. Şimdi de PKK aynı şeyi yapıyor. Cemil Bayık Süleymaniye’de Remzi Kartal Marsiyal’da, Karasu Tahran’da yaşıyor. Bu halka “RABE” talimatı veriyor. Kusura bakmayın kendine öncü diyen halkın önünde olur. Siz 40 yıldır bu halkın arkasındasınız. Buyurun bir zahmet siz “RABlN”.
Bu halka öncülük yapmak için yol çıkanların bu halkın arkasına gizlenmesi kabul edilmez. Öcalan Kürtlere öncülük yaptığını söylüyor. (Kim onu yönlendirdi, kiminle ilişkisi vardı gibi şaibeleri bir yana bıraksak bile) 1978’den 1999 yılında değin 20 yıl boyunca Şam’da oturdu. Binlerce genci direnin, teslim olmayın, ölün diye dağa gönderdi. Kendisi başını sıkışınca dağı tercih etmediği gibi; teslim olmak yerine bombayı kendisinde patlatmayı tercih eden yüzlerce Kürt gencinin gösterdiği tutumu bile göstermedi ve benim annem Türk dedi. 19 yıl “Bağısız birleşik Kürdistan için ölümü göze alan” Kürt gençlerinin sırtında yaşadı. 1999’dan bu yana 25 yıldır da bu halka hadi Öcalan’ı sırtınızda yaşatın deniyor.
Kürtler 25 yıldır, siyasal amacı ve paradigması “Türkiye Cumhuriyetini demokratikleştirmek” olan bir hareket ve “devletime hizmet etmek istiyorum” diyen Öcalan’ı özgürleştirmek gibi kör ve anlamsız bir çarkın dişleri arasında eziliyor. Son 25 yılda 10 binden fazla Kürt böyle öldürüldü.
Artık bu anlamsızlığı görün ve kalkmayın. Kıblesi ve söylemi “Kürdistan” olmayan hiçbir şey için parmağınızı bile kıpırdatmayın. Ama ülkemizi savunmak ve Kürdistan’ın günü gelince en önce mücadele etmek için de hazır olun, olalım.