RojNews’in Süleyman Ahmet meselesi ve gerçekler 

RojNews’in Süleyman Ahmet meselesi ve gerçekler 

PKK medyasının her gün Kürdistan Bölgesel yönetimine saldırmak için bir araç haline getirdiği Süleyman Ahmed veya PKK’deki adı ile Serdem Efrin meselesi artık mide bulandırıcı bir hal aldı. Hani derler ye “sinek küçüktür ama mide bulandırır”, Süleyman Ahmet  meselesi de tıpkı bunun gibi bir şey. Yoksa cevap vermeye bile değmez.  Çünkü Süleyman veya PKK’deki adı ile Serdem resmi bir biçimde Kürdistan Bölgesel güçleri tarafından tutuklanmış ve tutuklandıktan sonra Duhok Asayiş müdürlüğü bir açıklama yaparak Süleyman’ın “gazetecilik mesleğinden dolayı değil yaptığı yasa dışı işler için tutuklandığını” söylemiştir.

Fakat Süleyman Ahmet meselesi PKK’nin ve medyasının Kürdistan Bölgesine saldırmak için nasıl bir motivasyona sahip olduklarını, yaptıklarının Kürtlere karşı nefret siyaseti olduklarını ve hatta Süleymaniye merkezli bu medyalarının aslında Haşdi Şabi artığı gibi hareket ettiğini göstermeye yarar. Yoksa PKK medyasının ağzından salyalar akarak yaptığı saldırıya cevap vermeye kalksak 24 saat işimiz bu olurdu.


Gazeteci değil istihbarat çalışanı

Şimdi diyeceğiz ki “Süleyman Ahmed kimdir?”, o zaman da  Süleyman’a önemli bir rol atfedeceğiz. Aslında, Süleyman Ahmed PKK içinde çok stratejik bir isim değildir.  Yarı kuryelik yapan biridir.

Efrinli, ailesi PKK’li olan ve PYD içinde çalışanları bol olan bir aileden geliyor. 2018 yılında Hawar Ajansanı katılıyor. 2019 yılında da Kandil’de bulanan Gurbetelli Ersoz Basın Yayın Akademisinde 4 aylık bir eğitim görüyor. Eğitim sonunda ise Rojnews’e geçiyor. Arapça editörü değil Kürtçe-Arapça tercümanlık yapan biri.

Ayrıca PKK istihbaratı olan NLP (Navenda Lekolinin Politik)  ile de ilişkili bir ve resmi Suriye kimliği olduğu için de bu kurum çalışmaları doğrultusunda, resmi olarak Rojava’ya gidip-geliyor. Yani gazetecilik bahane istihbarat üyeliği şahane.

Zaten gazetecilik PKK kadroları için bir maske. Öyle gazeteci değiller, “örgütün Basın-Yayın Komitesine düzenlediği” kadrolardır.

 Rojnew Kürdistan Bölgesi düşmanlığı yapan bir kurumdur

Kaldı ki gazetecilik kanatsız melekleri olduğu bir çalışma alanı değil. Bir insan gazetecidir diye insanların işlediği suçlara kimse göz yummaz.

 Hele kaldı ki PKK’nin sözde gazetecileri aslında Kürdistan Bölgesinde düşman ilan edilmelidir. Mesela Rojnews ile her gün Kürtlere saldıran Türkmeneli televizyonu ile Türkiye’de yayın yaparak her gün Kürtlere saldıran Akit vb gazeteler aynı ayardadır.

 Rojnews bir Kürt basını değildir, Rojnews denen aygıt Haşdi Şabi’nin uşaklığını yapan, PKK’nin Irak hükümeti ile yaptığı Kürdistan Bölgesi düşmanlığının merkezi olan bir yerdir.

Bunlar Süleymaniye’de üslenmişler sürü halinde Kürdistan bölgesine saldırıyorlar. İşin ilginç tarafı bu kişiler Hewler’de, Duhok’ta, Soran’da, Sidekan gibi şehirlerde muhabir bulunduruyor ve ellerinde mikrofonla Haşdi Şabi propagandası yapmak, Kürtleri Irak’ta zayıflatmak için çalışıyorlar. Kusura bakmayın ama bu Kürdistan Hükümetinin liberal tutumudur. Buna “hainlere örgütlenme özgürlüğü” vermek denir. Evet maalesef PKK’nin bu hainlik yapan onlarca kurumu Kürdistan’da rahatça örgütlene bilmektedir.

Düşmanlara özgürlük ve demokrasi olmaz

Kim ne derse desin, Irak’ı, Türkiye’yi, Suriye’yi, İran’ı, Lübnan’ı, Mısır’ı bilen herkes şunu bilir, Ortadoğu’da fikirlerin en özgür olduğu yer Kürdistan Bölgesi’dir. Herkes bu ülkenin başbakanından, partisine, şehitlerine, güvenlik kurumlarına dahi hakaret edebilme, hakkında onlarca iftira ve karalama yapabilmektedir. Mesela bu Rojnews denen ihanet örgütü Kürdistan Bölgesi’nin Asayiş kuvvetine “KDP asayişi”, yüz yıldır şehit veren Peşmerge güçlerine “KDP çeteleri” diyor. Kürdistan Bölgesine tanımıyor, meşruiyetini tanımıyor, bu kurumlara saldırıyor. Bu bir ihanettir. İhanete özgürlük ve örgütlenme hakkı verilemez. Bunlar Kürdistan Bölgesi’ne düşmanlık yapıyorlar. Düşmanların örgütlenme özgürlüğü yoktur, düşmanların hareketleri demokrasi, basın özgürlüğü gibi kavramların sorunu değil ulusal güvenlik sorunudur.

Kişiler paravanlık yapıyor

Baştan söyledik PKK medyası Haşdi Şabi kuyrukçusudur. Bunun için Süleyman Ahmet tutuklandığı zamandan beridir Şii-Haşdi Şabi- İrancı kişi ve kuruluşları da kendi saldırısı için paravan olarak kullanmıştır.

Haşdi Şabi’nin medya kurumu şu bu çıkıp “gazeteciler serbest bırakılmalı” diyor. Ya utanmaz sen Haşdi Şabi’sin sen bu Ortadoğu’nun en kanlı örgütüsün “sen kim basın özgürlüğü için çağrı yapmak kim”.

PKK’nin demokrasi ise Kuzey Kore demokrasisidir. “Biji Serok Apo” sloganı atmayan herkes düşmandır. Rojava’da insanlar zorla eyleme götürülüyor, gazeteciler kayıp, onlarca insan PKK’nin faili meçhulüne kurban gitti, PKK’nin tarihteki yöneticilerinin yüzde 40’ı PKK eli ile öldürülmüş. Kalkmış böyle bir hareket utanmadan özgürlük- basın yayın hakkı istiyor.

RojNews bu gün “Süleyman Ahmed’in bilmeme kaçıncı günü” diyerek birini çıkarıyor ve “medyaya özgürlük” istiyor. Çıkan kişiler kim, Güney Kürdistan halkı bu Rojnews’nin sabit kişilerini tanımıyor. Kaldı ki halk bile olsa yanlış bir talep yanlış bir taleptir. Hitlerin de her gün Hitler politikasını öven insanları vardı. Türk devleti Kürt öldürünce sokağa dökülüp sevinen kitlesi var. Ne yapalım birileri çıkıp Türk ordusun övüyor diye biz susalım mı? Hayır. PKK medyasının bu sabit assolist, katılımcı kadrosu PKK’nin Kürdistan Bölgesi düşmanlığını aklamaz.

 Önce Kürdistan Bölgesi kurumları sonra da aydın ve siyasetçileri liberalizmin, aşırı hoşgörünün sisteme verdiği zararları görmek zorundadır. Kürdistan Bölgesinde ki demokrasi eğer halkın geleceğine, sistemin devamına zarar veriyorsa o demokrasi değildir, orada kanserli bir hücre vardır. Kanserli hücre ile zamanında mücadele edilmezse o vücut ölür.

Kürdistan Bölgesel yönetimi sistemine saldıran, Haşdi Şabi gibi yapılarla ortaklık yapan, halka özel savaş politikası yapan bu hücrelerle radikal mücadele etmek halkımızı geleceğini korumak demektir. Bu da utanılacak değil gurun duyulacak bir çalışmadır. Nasıl ki Kürdistan’a saldıran IŞİD vb. terör örgütüne karşı mevzide savaşmak bir görev, meşru bir hak ve onurlu bir çalışma ise bu kanserli hücrelere karşı savaşmakta o kadar bir görevdir, meşru bir haktır ve onurlu bir iştir.

Diğer Haberler