Kürt halkının yiğit evladı Çetin Göngör (Semir Dersim) 38 yıl önce katledildi

Kürt halkının yiğit evladı Çetin Göngör (Semir Dersim) 38 yıl önce katledildi, Öcalan, PKK 1. Konferansı, PKK 2. Kongresi, KCK; Cemil Bayık, Enver Ata, Sipan Bodişava, Almanya, Dersim, Ali HAydar Kaytan

2 Kasım 1985 günü İsviçre’nin Başkenti Stockholm’de Kürtler bir festival düzenlendi. Festival’de her kesin gözü önünde bir kişi öldürüldü. Öldürülen kişi Çetin Göngör’dü. O cinayet sıradan bir cinayet değildi. Çetin Göngör’de sıradan biri değildi. Çetin Göngör’ün katledilmesi Kürt tarihinde faşist ve diktatoryal bir siyasi yapının ayak sesleriydi.
Çetin Göngör PKK’nin ilk kuruluş kongresine katılan ve o kongrede Parti Merkez üyeliğine seçilen bir isimdi. 1977’den itibaren PKK içinde önemli çalışmalar yapmış, büyük hizmetleri dokunmuştu. Yine de PKK tarafından öldürüldü. PKK, Semir kod adını kullanan Çetin Göngör’ü vurduğunu hiçbir zaman gizlemedi. Hatta Abdullah Öcalan 1990’da gazeteci Mehmet Ali Birand’ın “Semir’i siz mi vurdunuz?” sorusuna “Nerde görsek vuracaktık” diyerek cevap verdi.
Çetin Görgör’ün katledilmesi anlamadan PKK’nin yapısal gerçeğini, süreç içinde geçirdiği dönemleri ve şiddet-silah ikilisini kullanma biçimi anlaşılamaz.

Çetin Göngör’ün hikayesi?

1958 yılında Dersim’de doğan Çetin Göngör 1970’lerin başından itibaren Kürdistan mücadelesi ile tanışır. Bir yandan da öğretmenlik yapar. 1976 yılında PKK ile tanışır ve öncü kadrosu olur. PKK’nin diğer örgütlerle yaptığı çatışmalar da katıldı. Fakat daha sonra bu çatışmaların zarar verdiğini söyleyerek diğer örgütlerle uzlaşma aradı.

12 Eylül 1980’deki askeri darbe sonrası Lübnan sahasına geldi. Ve esasen PKK’nin gerçek yüzü ile burada karşılaştı. Çünkü PKK’nin iki yüzü vardı. Birincisi, dışarıdan görülen  vatansever, fedakar, mücadele ve yoldaşlığa önem veren, eşitlikçi  PKK. Diğeri ise PKK’nin gerçek yüzü: Hiçbir kişisel ve gurupsal hakkın olmadığı, herkesi sadece PKK’ye hizmet etmesi gereken, hizmet etmeyenin yok edildiği, tekçi ve diktatör PKK. Ve her PKK kadrosu ömrü yeterse PKK’nin bu ikinci yüzü ile karşılaşacaktır.
Çetin Güngör, PKK’nin Lübnan’da ki kamplarında hala PKK’nin birinci yüzünü bekliyor, tartışıyor, eleştiriyor ve partiyi beraber şekillendireceklerini, her şeyin çoğunluğun isteğine göre olacağını sanıyordu. Fakat öyle olmadı ve PKK’nin ikinci yüzü karşısına çıktı.

PKK’nin 1981 Temmuz’un da yaptığı 1. Konferans’ta yeni bir yol haritası çiziliyor ve siyaset belirleniyordu.  Semir ilk olarak PKK’nin diğer örgütlerle olan çatışma biçimini eleştirdi ve kendini terörize etmeden mücadele edilmesini önerdi. Semir’e göre artık Kürt örgütleri ve aşiretleri ile çatışma yaşanmamalıydı. Semir’in ikinci görüşü ise PKK’nin iç işleyişinin daha demokratik olması, eleştirilere açık olmak ve tekçi bir sistemin olmaması üzerineydi. Bu her iki görüşü Öcalan’ın tepkilerini çekti.
Semir karizmatik, enerjik, çekici üslubu olan biriydi. Çevresinde kadrolar birikiyor, ona da PKK içindeki önder kişiliklerden gözü ile bakılıyordu. Öcalan Semir’in hem farklı görüşleri olması ve karizmatik kişiliğini kaldıramadığı için Semir’i tasfiye etmenin yollarını aradı. Öcalan önce Semir’i siyaset merkezi olan Lübnan’dan uzaklaştırmak için Avrupa’ya gönderir.

Bir yıl sonra 20 Ağustos 1982 yılında PKK’nin 2. Kongresinde Semir tekrar Lübnan’a gelir ve Kongre’ye katılır. Öcalan bu bir yıl içinde ne kadar kendini eleştiren isim varsa sağa sola yollamış ve Lübnan’da kendine bağlı kadrolar ile her yeri tutmuştur. Öcalan’ı sevmeyenler bile tehditlerden çekindikleri için Öcalan’ın yanında gibi görünmektedir.
Öcalan’a tepki vardır. Çünkü Öcalan 1980 darbesinde tüm kadroları bırakarak kendisi kaçmıştır. Kuzey Kürdistan’daki tüm kadroları tasfiye olmuştur. Tüm kadrolar Lübnan ve Lolan gibi yerlerde zorluk içinde yaşarken Öcalan Şam’da çok iyi koşullara sahiptir. Öcalan’ın yaşanan tasfiye pratiğinden dolayı yargılanmasını isteyenler vardır.  Kongre’de Öcalan’ın seçilmeme riski çok yüksektir. Semir seçim gündemi gelince Öcalan açık oy verilmesini yani herkesin adını oy pusulasına yazmasını ister. Semir ise gizli oy verilmesini. Eğer gizli oy verilse Öcalan kazanamayacaktır. Açık oy verilir ve Kongre’de Öcalan’ın yarattığı korku ortamından dolayı yine Öcalan seçilir. Ve Semir yine merkezden uzaklaştırılıp Avrupa’ya gönderilir.
Semir PKK’nin artık bir özgürlük mücadelesi olmadığı konusunda nettir. PKK’den ayrılır.
Semir’in ne bir parti kurma, ne de başka bir amacı vardı. Sadece PKK’nin gerçek yüzünün öğrenilmesini ister. Ve ayrıldıktan sonra 1984 yılı Mart ayında bir açıklama yayınlar, şunu söyler: PKK gerçeği yada daha doğru ifade etmek gerekirse PKK’nin karanlıkta kalmış yönlerini aydınlığa kavuşturmak istiyorum. PKK kaynamaktadır. PKK içinden ve dışından sayısız insan vurulmuş sayısız insan sırf farklı düşünerek “fikir suçu” işledikleri için hapse atılmıştır. Ayrıca çıldıran, akıl hastası olanların ve psikolojik baskıya dayanamayarak intihar etmek isteyenleri bu tabloya eklersek PKK yönetiminin gerçeği ortaya çıkacaktır”.
Çetin Göngör PKK içindeki gerçekleri açıklamadan hakkında infaz emri çıktı ilk olarak kaçırılarak Köln’de bir eve götürülür. Buradan kaçmayı başarır. Daha  sonra ise 2 Kasım günü yüzlerce kişinin içinde başına sıkılan iki kurşunla şehit edilir.

PKK’nin olduğu hiçbir yerde demokrasi yoktur

PKK Kürtleri içinde ortaya çıkmış en anti-demokratik harekettir. Arapların Baas rejimi bile PKK’den daha demokratik bir yapıya sahiptir.  PKK’de Öcalan ve PKK’nin söylediğini tekrar etmek dışında hiçbir entelektüel ve siyasal hakkınız yoktur. PKK’nin onlarca TV ve medyası vardır. Bir gün muhalif bir isim bu medyaya çıkarak konuşmaz. Siz hiç PKK’nin bir TV’sinde bir ENKS’linin veya başka bir parti üyesinin çıktığını gördünüz mü? Hayır. Çünkü PKK’de insanların tek hakkı ve tek görevi vardır o da örgütün söylediğini yapmak. Düşünen, üreten, farklı arayışları olan hiç kimse PKK’de tutunamaz. Böyle insanların sonu ya kaçış ya intihar ya da infazdır.

PKK Çetin Göngör daha hiçbir eleştiri yapmadan vurulmuştur. Çünkü PKK’de hakim olan şey biat kültürüdür. PKK’ye göre kendisinden olmayan herkes ölümü hak etmiştir. Fakat bir de PKK ölümleri meşru göstermeye çalışmıştır. Örneğin Çetin Göngör PKK’den ayrılınca her yerde “o MİT tarafından görevlendirilmişti” diye propaganda yapılıştır. Gerçek şu ki PKK şu ana değin çok az MİT ajanı vurmuştur. PKK gerçek MİT’leri vurmaz. PKK kendi içinde de dışında da gerçek mit vurmamıştır. PKK’nin herkesi MİT olarak suçlaması da tam olarak bir psikolojik savunmadır. Çünkü PKK’yi yakından tanıyan herkes “Öcalan’ın MİT ile karanlık ilişkilerini” bilmektedir.

Semir olayı PKK’nin 1980’ler Kürdistan’ında gerçek Kürt yurtseverleri katletmesi, muhalif insan bırakmaması sürecinde bir ivmedir. Eğer Semir gibiler yaşasa Öcalan PKK’nin tek adamı olamayacaktı. Semir ajan değildir, bir vatanseverdir, Öcalan’ın tek adam aşkına kurban edilmiştir. Öcalan Semir’den o denli nefret etmiştir ki Semir’in vurulmasını eleştiren Kürşat Timuroğlu ve başka 7 kişiyi daha yine Avrupa’da infaz etmiştir.

Semir’in katledilmesinden Kürtler şu sonucu çıkarmalıdır: PKK ne dostlukta ne de düşmanlıkta siyasi bir hareket veya parti gibi değil mafya gibidir. Her türlü kötülüğü yapmakta sınır tanımaz. PKK’nin eleştirmekle düzeleceğini sanan veya sadece bazı uygulamalarını yanlış gören herkes şunu bilmelidir “PKK bir siyasi, toplumsal hareket değil şiddete dayalı bir harekettir. Uzlaşma, ortak noktada buluşma,

Semir’in katledilmesi ve PKK’nin yıllarca Semir’i öldürdüğün kabul etmesi PKK’nin şiddet ve silahı nasıl kullandığını öğretmek açısından önemlidir.  Ayıca PKK’nin Kürtler ve kadroları içinde nasıl korku yaydığını da göstermektedir. Çünkü “Semir gibi bir militanı vuran herkesi vurur”. Yani PKK korkutarak teslim alma hareketidir.

Cemil Bayık yıllarca PKK içinde nerede küçük bir eleştiri yapılsa, nerede bir muhalif kadro var olsa “Burada Semir’in ruhu geziyor” demiştir. Yani dolaylı olarak “sonunuz Semir gibi olur” demiştir.
PKK’nin bu “Semir tarzı yok edişini” en çok onaylayan bu konuda güzellemeler yapan bir isim de Ali Haydar Kaytan’dır. Gerçeği bildiği halde sırf korktuğu için yıllarca “Semir’in tasfiyeci olduğunu” söylemişti. Ali Haydar Kaytan kendisi gibi Dersimli olan ve arkadaşı olan Semir’e zamanında sahiplenmediği için sonu Semir’den daha kötü oldu. PKK’nin içinde

PKK Ferit Uzun’dan, Enwer Ata’ya, Hikmet Fidan’dan Sipan Boşidava’ya değin yüzlerce Semir vurmuştur. Katilin ruhu PKK, KCK,  Ciwanen Şoreşger vb bin bir değişik isimde yaşıyor. Fakat Semirler bitmemiştir. Evet doğru Semir’in ruhu her yerde geziyor, demokrasi isteyen, PKK’nin gerçek yüzünü ortaya çıkarmaya çalışan herkes bir Semir’dir.

Diğer Haberler