İsrail Hamas savaşında Kürtler kimi tutmalı?

İsrail Hamas savaşında Kürtler kimi tutmalı? Selahaddin Bahaddin, Yekgirtu islami, Ali Bapir, Komela, Leyla Xalid, Leyla Zana, Hamas, israil, ABD,

7 Ekim günü Hamas’ın İsrail’e düzenlediği çoklu-baskın türü operasyon dünyada bir şok etkisi yarattı. Suların hafiften durulmuş gibi olduğu Ortadoğu’da yine tansiyon yükseldi. Hamas hiçbir şekilde kabul edilmeyecek biçimde hiç savunmasız sivilleri, gençleri ve çocukları öldürdü, direk sivilleri hedefledi. İsrail saldırılara ağır cevap verdi. Bu satırlar yazılana değin her iki taraftan yaklaşık 4000 insan öldü, yüzlerce bina yıkıldı. İki milyonu aşkın insan göç etti. 8 milyona yakın insan savaştan direk etkilendi.

Şu anda dünyanın ve siyasi gözlemcilerin temel tartışma konusu şu “İsrail-Hamas çatışması gibi görünen bu çatışma nereye doğru gidecek? Çatışmalar İsrail-Filistin-Lübnan arasında lokal ve kısa zamanlı bir çatışma olarak mı kalacak yoksa tüm Ortadoğu’nun dahil olduğu ve sonu belli olmayan uzun bir döneme mi yayılacak?”  Cevabı aranan bu soru oldukça önemli bir soru. Eğer İran, Arap devletleri ve Batı’nın katıldığı bir süreç başlarsa ne zaman biteceği ve savaşın nereye yayılacağı çok belli olmaz. Bu nedenle herkes temkinli. ABD gibi büyük bir ülke bile İsrail’e tam destek vermekle beraber, savaşın lokal kalmasını tercih ediyor. Mısır ve Ürdün itidal ile hareket ediyor. Filistin Başbakanı Mahmut Abbas bile çıkıp “Hamas Filistin’i temsil etmiyor” diyerek uzlaşmaya açık kapı bıraktı.

Evet dünya ürküyor, kimse hamaset ile hareket etmiyor, herkes kendi çıkarını düşünüyor. Peki, hal böyle iken Kürtler ne yapıyor?

“Kürtler kimi tutuyor? Kürtler İsrail’den yana mı olmalı, Filistin’den yana mı olmalı?”   Sorusunu Kürtler tartışmaya başladı. Tartışmayı bırakalım bazı Kürtler eline bayrak alıp sokaklara çıktı bile. Güney Kürdistan’da Selahaddin Bahaddin’in ekibi Yekgirtu ve Ali Bapir’in Komale’sı cihad çağrısı yaptı, Kürt gençlerini Filistin’e gitmeye çağırdı. Kuzey Kürdistan’da HÜDAPAR’ın örgütlediği Filistin’e destek yürüyüşleri yapılıyor. HÜDAPAR “cihad” çağrısı yaptı.  Tabi ki Kuzey Kürdistan’daki Kürtlerin en çok oy verdiği YSP’nin çağrısı bunların kinden bir tık daha farklıydı. YSP “Filistin’in devlet kurma hakkını savunuyoruz” dedi. PKK geleneğinin bir uzantısı olan HDP-YSP “Kürtlerin devlet kurma hakkını savunuyoruz” sözünü tek bir gün kullanmadığı halde Filistin’e destek verdi. YSP-HDP ile ittifak yapan Türk Sol örgütleri EMEP; ESP vb yapılar zaten hemen Filistin’in yanında olduklarını duyurdu.

Dünyada hiç kimsenin desteklemediği, defalarca saldırıya uğramış ve sonunda “bizim dostlarımız yok ama dağlarımız var” demek zorunda kalmış olan Kürtlerin bir kısmı Filistin’i destekliyor.  Hatta meydanlara çıkıp Filistin bayrağı sallıyor.  Kürtler adına yapılan bu açıklamalara şunu söyleye biliriz “ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya”.

Kürtlerin sadece kendini desteklemesi gerekiyor

Kürtlerin şu anki askeri, siyasi pozisyonu Ortadoğu’da hiçbir gücü destekleyecek konumda değildir. Kürtler ancak kendini desteklemeli ve ancak kendi bayrağını kaldırmalı, kendisi için slogan atmalıdır.
Kürtler Ortadoğu’nun en mağdur halklarından biridir. Kürtler Filistin’den daha mağdurdur. Filistinliler İsrail meclisinde bile temsil ediliyor, bayrağı kabul ediliyor, dili kabul ediliyor, BM’de de temsilcisi var. Onu destekleyen başka Arap devletler var.

Ve hemen söyleyelim Kürtler Filistin’i desteklese bile Filistin Kürtleri desteklemiyor. Filistin’in şimdi ki Başbakanı Mahmut Abbas 2017 tarihinde Kürtler bağımsızlık referandumu yapınca “Bağımsız Kürdistan devleti Arapların sırtına saplanmış zehirli bir hançerdir” dedi. Efrin işgalini ise Filistinliler kutladı. Filistinlilerin sembolü Leyla Xalid bile Amed’de katıldığı bir konferans ta hiç haddini bilmeden Kürtlerin sembolü Leyla Zana’nın üstüne yürüdü.

Ayrıca Filistin’i destekleyen güçlerde Kürtleri desteklemiyor, Kürtleri yok etme stratejisini yürütüyor. İran’ın başını çektiği Şii Hilal projesinin sahipleri ve paramiliter güçleri ellerinden gelse Kürtleri katliamdan geçirirler. Aynı biçimde Filistin’i destekleyen Sünni yapılar ve paramiliter güçleri de daha önce IŞİD örneğinde olduğu gibi Kürt düşmanıdır.

Kürtleri Filistin’in yanına itmeyen çalışan güçlerin arkasında sömürgeci yapılar var

Ortada bu kadar gerçek varken Kürtleri Filistinlilerin yanına itmeye çalışan Kürt siyasi yapılarının ideolojik saiklerle hareket ettiğini düşünmek yanlıştır.  Filistin için cihat ilan eden Komela’ın arkasında İran; HÜDAPAR ve Yekgirti İslami’nin arkasında ise Türkiye vardır.

Kürtler 1970’lerden beri Filistin sevicilik aşılanmaya çalışılıyor. Solcular bu “anti-emperyalist, halkçı”, İslamcılar ise “ümmetçi” söylemlerle bunu yapıyor. Kürtleri Filistin’in yanına itmek Ortadoğu’da statükoyu savunan, gerici güçlerin stratejisidir.

Bu Kürtleri batından kopararak sömürgecilerin yedeğine almakla ilgili bir plandır.
Batı Kürtlere ne verecek?
Ortadoğu’da var olan statüko Kürtlere karşı acımasız davranmıştır. Bu statükonun değişmesi Kürtlerin çıkarınadır. Bölge güçleri statükoyu değiştirmeyeceğine göre Batı Kürtler için iyi seçenektir. Fakat Batı’nın özellikle ABD’nin son yıllarda gerek Rojava gerek se Kürdistan Bölgesi’ndeki tutumu, Kürtlere karşı çıkarcı ve ilkeli olmayan tutumu nedeni ile Batı’ya da temkinli yaklaşmak zorundadır Kürtler. Bunun için Filistin bayrağı ile sokağa çıkmak yanlış olduğu kadar Batı için slogan atmakta yanlıştır. Kürtlerin bu süreç ki söylemlerinin iki ayağı olmak zorundadır.

Birinci ayak ilkesel söylemlerdir. Kürtler öncelikle savaşta sivillerin korunması, yasaklı silahların kullanılmaması ve kabul edilen savaş yasalarına uyulması gibi konularda evrensel ilkeleri vurgulamalıdır. İkinci olarak da yine kabul edilmiş olan “halkların kendini yönetme hakkı” da ilkesel olarak Kürtlerin vurgulaması gereken bir yöndür. Bu iki genel ilke kamuoyunun vicdanını incitmeyecektir.  Yani Kürtler savaşın taraflarının değil ilkelerin yanında olduğun ortaya çıkarmak zorundadır.
Fakat işin sahadaki gerçeği şudur, Kürtler herkes ile ilişki halinde fakat bölge gericiliği ve Kürdistan sömürgeciliğini zayıflatacak taraflarla iyi bir pazarlık halinde olmak zorundadır. Şimdiden kendini bir tarafa bağlamak, bir tarafın sloganlarını atıp bayrağını taşımak Kürtlerin çıkarlarına zarar verir. Kürtler bekleyip görmeli, Kürtler için ne gerekiyorsa o adımı atmak zorundadır.
Kısaca Kürtler bu savaşta sadece kendi bağımsızlık ve özgürlüğünün tarafını tutmalıdır, başka bir lüksümüz de yoktur.

Diğer Haberler