Ankara’daki PKK eylemine Kürtler ne demeli?

Ankara’daki PKK eylemine Kürtler ne demeli? Ölümsüzler Taburu, Ankara Eylemi, Ceylanpınar iki polis, Silvan eylemi, Türk solu, marjinalleşme, Öcalan,gerilla savaşı, Merşu Savunma Startejisi

1 Eylül günü Ankara’da gerçekleşen eylem ve sonuçları Kürtler açısından oldukça önemli ve çokça tartışılması gerekiyor. Fakat PKK hem medyada da hem de sosyal medyada da eylemi analiz eden, eleştiri yapan herkesi tek tek markaja kalarak “siz ne yapmışsınız, evinizde oturuyorsunuz, bu fedailer bizim için öldü” vb klişe sözler ile saldırıyor.

 Eylemi eleştirmek eylem yapan iki kişiye hakaret ve Türk devletini övmek olarak gösteriliyor. Oysa ki tam tersine eylemi eleştirmek, eylemlerde ölen kişilerin hayatını kurtarmak, PKK’nin artık sadece marjinalleşmekle kalmayan, anlamsızlaşan silah kullanma biçimine insanların kurban olmasını engellemek içindir. Kürtler artık bu anlamsız savaşa dur demek zorundadır. Ankara eylemi bir dönüm noktası olmak zorundadır.

PKK’nin “kutsal ölüm-şehadet” silahı elinden alınmak zorundadır

Her şeyden önce Kürtler, “şehadet-kutsal ölüm” silahını PKK elinden almalıdır. PKK yıllardır ölen gençlerin kanını Kürtlerin önüne getirerek kendini eleştirilmez, dokunulmaz kılıyor. Kendi kitlesini ise bununla motive ediyor. Şimdi bizden de beklenen kalkıp Ankara eylemini yapan iki gencin fotoğraflarını paylaşarak, amigo gibi slogan atmamızdır.

 Bizden zafer işareti yaparak “şehit namırın” sloganı atmamız bekleniyor. Oysa ki o eylemi yapan iki kişi ölmüştür. Hatta öyle bir ölüm yoluna sürüklenmişlerdir ki şu anda eylemleri bile şaibelidir. Kendilerini patlattılar mı, patlatıldılar mı, onlar mı eylem yaptı, onlara mı eylem yapıldı belli değildir.

Ankara eyleminde PKK ne söylerse söylesin hiçbir asker ölmemiştir. İki polis yaralanmıştır. Yani iki polis yaralansın diye mi bu iki genç öldü? Bir veterineri öldürüp arabasını alıp iki polis mi yaraladılar?  Kayseri’den Ankara’ya kadar geldiler kimse onları fark etmedi mi? Yapmayın. Bizden buna inanmamızı beklemeyin.

 Bu gençler bir oyuna kurban gitmiştir. Kandırılmıştır. Dağda ölümsüzler taburu denen saçma bir sisteme dahil edilmişler, yaşama değil ölüme hazırlanan birer robot haline getirilmişlerdir. PKK’nin çıkışından beri harcanan 5 kuşak Kürt gençleri arasında yer almışlardır.

Türk solunun kaderini Kürtlere bulaştırıyorlar

PKK en son geçtiğimiz yıl 28 Ekim’de Mersin’de yine ölümsüzler taburunun iki üyesi ile eylem yapmış. Eylemde yine kimse ölmemişti. O eylem üzerine de şaibeler vardı. Türkiye siyasetinde hiçbir değişikliğe yol açmadı. Şimdi o eylemin üzerinden bir yıl geçti. Yani öyle görünüyor ki 25 milyon Kuzey Kürdistanlı oturup PKK’nin bir yıl boyunca bir intihar eylemi yapmasını bekleyecek. Sonra o eylem üzerinden bir sonraki eyleme kadar slogan atacak, şiir, şarkı, klip yapacak, herkese bizim için insanlar ölüyor susun diyecek. Bu mudur? PKK’nin adını “Meşru Savunma Stratejisi” dediği büyük savaşı bu mudur? Bu eylem Kürtlerin hangi sorununu çözecek?  Bağımsızlığı geçtik, Kürt kültürü, siyaseti, kendini yönetme hakkı gibi hangi sorunun çözecek çözemez. Hiçbir sorunu çözemez. Ölecek gençlerinin olması hiçbir sorunu çözmez.

Bu tarz Türk solunun tarzıdır, Türk solu tüm marjinalliğine rağmen 50 yıldır ölecek genç buluyor. Dersimli, Malatyalı Kürt veya Türkiye’nin ezilen emekçi kesimlerinin gençleri açlık grevlerinde, şurada burada öldürülüyor. Bu Türk toplumunu kurtarıyor mu? Hayır. Tam tersine Türk solu devletin elindeki istediği zaman kullandığı, sağa sola hareket ettirdiği bir piyona dönmüştür.

PKK’nin elindeki silahın kime faydası var?

Savaşta bir ilke vardır, denir ki “Eğer elindeki silahı iyi kullanmıyorsan ve düşmanı yenemiyorsan o silah artık senin felaketindir, artık senin elindeki silah senin düşmanın tarafından yönlendirilir”.  PKK’nin elindeki silah artık Kürtlere hizmet etmiyor, Kürtlere karşı kullanılıyor.  PKK artık sadece Türk devleti ihtiyaç duyunca ve göz yumunca Türkiye’de bir iki eylem yapan bir harekete dönmüştür. PKK artık bir paramiliter güçtür.

Kuzey Kürdistan halkı dincisi, sağcısı, solcusu ile 1990’larda PKK’nin savaşını destekledi. Kan verdi, can verdi, milis oldu, ceza evi yattı, sürgün edildi, köyleri yakıldı, göç etti. Kuzey Kürdistan halkı PKK için yapabileceği her şeyi yaptı.1990’lardaki savaşı Öcalan’ın veya PKK yöneticilerinin eseri değil Kuzey Kürtlerinin bağımsızlığa ve özgürlüğe olan inancının eseriydi. PKK sadece halkı bu emek ve eserini sağa sola pazarladı.

Devlet Öcalan’a,” Gerillayı çek” dedi, gerilla çekildi. Devlet 2004 yılında PKK’ye “savaşı başlat” dedi, savaş başlatıldı. 2000’den günümüze değin PKK’nin yaptığı eylemlerin büyük çoğunda bir şaibe vardır, hepsi de devlete hizmet etmiştir. 14 Temmuz 2011 Silvan olayı, 22 Temmuz 2015 Ceylanpınar eylemi PKK’nin bu şaibeli eylemlerinden sadece bir kaçıdır.

PKK’nin silahı artık Türk devletini, sömürgecileri korkutmak için, adım attırmak için değil. Kürtleri korkutmak ve teslim almak için vardır. PKK, Kürdistan Bölgesel yönetimini tehdit ettiği kadar Türk devletin tehdit etmiyor. PKK, Kürdistan Bölgesel yönetiminin ekonomik, siyasi, diplomatik gelişimini engellediği-baltaladığı kadar Türk devletinin veya başka bir sömürgeci yapının gelişini engellemiyor. Bir zamanlar Murat Karayılan “Ben fedailere gidip Kürtleri öldürün talimatı vermek istemiyorum” diyerek kendince Peşmerge güçlerini tehdit etmişti.

Gerilla savaşının yenilgisi intihar eylemleri ile örtülemez

Artık kabul edilmesi gereken bir gerçek vardır. PKK’nin Gerilla Savaşı teorisi Öcalan’ın Türkiye’ye gitmesi ile yenilmiştir. Meşru Savunma Stratejisi denilen şey de Kuzey Kürdistan’daki hendek savaşından bu yana yenilmiştir. PKK’nin son yıllarda yaptığı şey bu yenilgiyi maskelemektir. Suçu KDP’ye, ajanlara, halka her çevreye atarak bu yenilgiden kurtulmak istemektedir. Son yıllarda yapılan tek şey toplumu sanal bir gösteri ile kandırmaktır. Ne PKK’nin söylediği gibi bir direniş ne öldürülen asker vardır ne de kimse PKK’nin savaşmasına engel oluyor. PKK bu yenilgiyi maskelemek için uğraşıyor.

PKK’lilerin bile kendi arasındaki tartışmalarda gerilla savaşını iflas ettiğini kabul ediyorlar. Gerillanın yendiğine ve yeneceğine sadece sosyal medya ergenleri inanıyor. PKK’nin rantçıları da kendi ekmek kapılarının kapanmasını engellemek için bu gençlere gaz veriyor, oradan buradan argüman oluşturuyor. Ankara’daki şaibeli eylemin PKK açısından tek kazanımı kendi kitlesine “bakın biz varız, hala eylem yapa biliyoruz” demek içindir.

Kürt aydınları cesur olmak zorundadır, PKK’den bir iki rant kazanmak için ağzını sağa sola bükerek ölümleri kutsamaktan vazgeçmek zorundadır. PKK’nin savaşının Kürtlere özgür bir gelecek sağlamayacağı açık açık söylenmek zorundadır. Kürtler artık PKK’nin sadece Kürtlerin bünyesinde yaralar açan bu yenilmiş, yozlaşmış ve pazarlık malzemesi haline gelmiş şiddetine karşı dur demek zorundadır.

Diğer Haberler