PKK Tavan ve Tabanın uzlaşmaz karşıtlığı

PKK Tavan ve Tabanın uzlaşmaz karşıtlığı, Cemil Bayık, Süleyman Akkoyun, Lozan, PKKliler,

Cemil Bayık’ın açıklamaları PKK’nin kime/neye hizmet ettiğini göstermeye yetiyor. Cemil Bayık “PKK milliyetçi bir hareket değil. Devlet peşinde koşan bir hareket değil. Kürtleri diğer halklardan koparmaya çalışan, ulus devleti amaçlayan bir hareket değil. Demokratik toplumu esas alan, halkların kardeşliğini, halkların kendi kültür ve dilleriyle özgürce örgütlemelerini isteyen bir hareket” diyor…

Sömürge bir halkın özgürlüğü bağımsızlığından soyutlanamaz! Bu evrensel gerçekliği en iyi ifade eden Ho Shi Min’in sloganlaşmış sözleridir. Ho Shi Min, “Hiçbir şey bağımsızlık ve özgürlükten daha değerli olamaz” derken, özgürleşmenin bağımsızlık koşuluna bağlı olduğunu söylüyordu. Dünyada devletsiz olduğu halde özgür yaşayan bir ulus gösterilemez. Hele hele Ortadoğu gibi bir cehennemde ‘devletsiz yaşayarak özgürce yaşanabileceğini’ savunmak için ya aptal ya da özgürlük düşmanı olmayı gerektirir.

Güneybatı Kürdistan’da kurulan “kantonların” yarattığı hayali özgürlüğün bir yanılsama ve kandırmaca olduğu kısa sürede anlaşıldı. Sömürgecilerin taşeronu olan IŞİD barbarlarının Kobanê’ye saldırısı hayali ve oyalayıcı tüm teorilerin anlamsız olduğunu ve devletsiz bir yaşamın olanaksız olduğunu bir kez daha gösterdi. Yaşanan trajediye rağmen PKK yöneticilerinin hayali “devletsiz ve özgür yaşam” söylemlerinde ısrar etmeleri, Kürd gençlerini bile bile amaçsız bir savaşa kurban ettiklerinin somut göstergesidir.

 PKK saflarında yer alan ve hayatlarını ortaya koyan her savaşçı Kürdistan için ölüme gidiyor. Ve hepsinin kafasında bağımsız Kürdistan ile gelecek özgürlük umudu vardır. Dillendirdikleri “Demokratik Özerklik” ve “Kanton” gibi kavramlar onlar için bağımsızlık ve özgürlük anlamına geliyordur. PKK yönetimi ve onu şekillendiren efendileri Kürd gençlerine ölümü dayatırken, savaşanların gerçek amacına ters düşen politikaları hayata geçiriyorlar. Ölen savaşçıların amacı ile PKK’nin amacı taban tabana zıttır. Bu zıtlığın görülmemesi için ise siyasi tüccarlar muazzam bir yanılsama yaratmış durumdadırlar.

40 yıllık savaşta on binlerce genç hayatını kaybetti. Neredeyse Kürdistan’da politikleşmiş genç bırakılmadı ve buna rağmen “biz devlet istemiyoruz; biz milliyetçi bir hareket değiliz” denilebiliyor. PKK’de tavan ile taban arasındaki karşıtlık teşhir edilmeden Kürd gençleri sömürgecilere ve IŞİD gibi taşeron barbarlara yem yapılmaya devam edilecektir.

Gerçekçi olalım ve duygusal söylemlerden kaçınalım artık! Devlet istemediği sürece PKK bir Kürd hareketi olamaz. Kürd hareketi olmayan bu güç ile yapılan her “yakınlaşma-birlik”sadece ve sadece sömürgecilere hizmet eder. Şayet Kürd gençlerinin ölmesinden rahatsız oluyorsanız, “kahramanlık destanlarıyla” ölümü kutsamayın ve savaşçıları amaçsız ölüme teşvik etmekten vazgeçin; PKK’nin kurumsal kimliğini ve misyonunu teşhir edin. Teşhir etmelisiniz ki PKK saflarında yer alan yurtseverler amaçsız bir savaşın kurbanı olmak yerine, ulusal saflarda yer alıp Kürdistan’ın devletleşmesi için savaşsınlar. Böylece cesaretleri ve fedakarlıkları haklı bir amaca yönelmiş olur ve düşünceleri ile pratikleri uyum içinde olur. Bunun gerçekleşmesi için de savaşçıların PKK kapanından kurtulmaları şarttır.

PKK saflarında savaşanlar bizim gençlerimizdir ve barbarlara yem yapılmalarına izin verilmemelidir. Bu noktada başta Güney Kürdistan Yönetimi olmak üzere tüm duyarlı insanlara sorumluluk düşüyor. PKK’yi savunmak ile PKK’lileri savunmak çok farklı şeylerdir.

Ne yazık ki politik çevreler PKK’yi savunarak PKK’lilerin (yurtseverlerin) amaçsız ölümüne zemin hazırlıyorlar. Yapılması gereken şey, PKK’nin kurumsal kimliğini mahkum edip, PKK’lilere sahip çıkmaktır. Kuşkusuz ki karmaşık ve zor bir iştir bu. Ama siyaset de zor olanı çözemediği sürece siyaset olmaz. Tüm dünya devletleri ile birlikte yerel sömürgeci devletlerin hesaplaşma alanına dönüşen Kürdistan tarihi bir dönemden geçiyor. Ya zor olanı yapıp yeni ve kalıcı kazanımlar elde edeceğiz ya da 2. Bir Lozan ile geleceğimizi egemenlerin insafına terk edeceğiz

Süleyman Akkoyun

Diğer Haberler