Başbakan Mesrur Barzani tarafından idare edilen Kürdistan Bölgesi 9’uncu hükümeti 2019 yılı temmuz ayında kuruldu. Bu dört yıllık zaman içinde hükümetin pek çok icraatı oldu. Şehirlerin ve ulaşımın çehresini değiştiren adımlar atıldı, tarım, hayvancılıkta gelişme, ihracat yapma, ağaçlandırma, baraj, vb. toplumun günlük yaşamını yakından ilgilendiren konularda, medyada övgü ile sözü edilen konular. Bir diğer başarısı da Korona virüs salgınını iyi yönetmesiydi.
Fakat açıkçası inşaat, ihracat, tarım vb. konuların dışında bu hükümet için en çok söz edilmesi gereken bir şey var ki o da şudur: “Mesrur Barzani hükümeti aslında örtülü biçimde saldırılara maruz kalmış bir savaş hükümetidir”.
2017-2019 yılları arası Kürdistan’a teslimiyet dayatıldı
Kürdistan Bölgesi’nin 18 yıllık bir hayatı var. Ve bunun ilk 6 yılı dışında sürekli Şii ajandasının bir parçası olan yapılar, IŞİD vb güçlerle çatışarak geçirdi.
Fakat yapılan en büyük saldırı 2017 yılında yaşandı. Kerkük işgali dönemi gerçek anlamda Kürdistan’ın statüsünü hedefledi. Ve aslında bir nevi psikolojik savaş uygulamasıydı. Kürtlere size Ortadoğu’da yaşam şansı yok, ancak tebaa olursunuz fikri kabul ettirilmek istendi. Ekonomik, siyasi, diplomatik bir abluka uygulandı ve her alanda teslimiyet dayatıldı.
Kürdistan Bölgesi bu süreci atlatmak ve zaman kazanmak için bazı konularda içe büzüştü, bazı tavizler verdi, sustu ama dayatılan teslimiyet çizgisini kabul etmedi. Bu süreç 2019 yılında değin devam etti.
İşte 9’uncu hükümet bu süreci sona erdirdi. Yani suskunluk bozuldu. Mesrur Barzani tek başına hükümet kurmamak için çaba harcadı, YNK’yi az oy oranına rağmen hükümete kattı. Kürt tarafları etrafından toplamaya çalıştı. Diplomasi kanalları için harekete geçti. Devlet sistemini ve idari yapıyı yenilmeye çalıştı. Ağır ve üstenci bürokratik sistemi değiştirdi. Özellikle ekonomik alanda var olan sistemi köklü olarak değişikliğe uğrattı. Ekonomik birikimi çoklu yapıların paylaşımına açtı. Aslında bir anlamda milli bir Kürt ekonomisi kurmaya çalıştı. Bugün petrol vb konularda yapılan saldırının bir nedeni de bu Kürt milli ekonomisine yapılan saldırıdır.
Aslında kısaca diye biliriz ki Mesrur Barzani hükümeti “Kürdistan Bölgesi üzerindeki ölü toprağını silkeledi.” Mesrur Barzani hükümetine savaş açanların kim karşıtlarının kim olduğuna bakarken bu gerçeği görmek gerekiyor.
Füzeler ve dronlar altında gerçek bir savaş hükümeti
9’uncu hükümet ve Başbakan’a karşı bir savaş ilanı olduğu bir mübalağa değildir.
Savaşın bir ayağı medya üzeri verildi. Kürdistan Bölgesi’nde yapılan güzel işleri görmezden gelen, yetersizlikleri şişiren bir tutum gösterildi. Bunda Batılı bazı lobilerin rol aldığını söylemek yanlış olmaz. Bunlar zaman Mesrur Barzani’nin kişiliğini de hedefledi. Mesela ABD’li Kürdistanı tek bir kez ziyaret etmemiş bir gazeteci Mesrur Barzani’nin ABD’de villaları üzerine program yaptı. Haber doğru değildi. O gazeteci tüm dünya da bu kadar konu varken neden Mesrur Barzani’yi seçmişti? Çünkü bazı lobiler tarafından yönlendirmişti. Buna benzer onlarca girişim oldu.
Fakat bir de gerçek bir savaş yürütüldü. Geçen dört yıl içinde başkent Hewler şehir merkezine üç kez füzeler atıldı. Kor Mor gaz sahası, Pirde, Xabat gibi ilçelere onlarca kez Kerkük, Mahmur ve Musul’dan füzelerle atış yapıldı. Rojhilat partilerinin İran tarafından tüm dünyanın gözü önünde füzelerle vurulmasında bir boyut Rojhilat’daki Jina Amini başkaldırıları olsa da bir boyut ta Kürdistan Bölgesi’ni dara düşürmek ve göz dağı vermekti. Yani 9’uncu hükümet bombalı, uçaklı füzeli bir savaş verdi. Bu husus belki de bu hükümetin icraatları içinde en önemli olanıdır. Çok yönlü bir kuşatmaya ve saldırıya rağmen ayakta kalmış, sadece ayakta kalmakla yetinmemiş işleri de ilerletmiştir.
Bu saydığımız saldırılarda bir de Kürt ayağı vardı.
Mesela içten YNK’de hükümete karşı savaş açtı. Evet hükümetin içindeydiler. Hükümette olmaktan istifade ediyordular ama bir yandan da hükümeti zora sokacak adımlar atıyordular. Çünkü Mesrur Barzani’nin 17 Ekim Kerkük ihaneti sonrası elini taşın altına koyması ve süreci yönetmesi YNK’nin planını bozmuştu. YNK’nin 2017 ihanetine göre artık Bağdat Kürdistan Bölgesi’nde YNK’yi muhattap alacak YNK öne çıkacaktı. Fakat hiçte öyle olmadı. PDK 2021 yılında yapılan Irak parlamento seçimlerde büyük bir başarı elde etti, onsuz hükümet kurulamadığı için de Iraklı şii ve Sünni liderler başken Erbil’i sık sık ziyaret etti. YNK’ye de yine el altından kirli planlara ortak olmak kaldı. Başbakan Barzani YNK’nin tüm tahrik ve saldırılarına rağmen hep alttan aldı ve aslında YNK’yi de peşinden sürükledi. Tahriklere gelmedi.
Birde bu düşmanlıklar içinde PKK’nin keskin Mesrur Barzani düşmanlığı var.
PKK’nin Mesrur Barzani düşmanlığı
Normalde beklenti Mesrur Barzani’nin başbakan olmasında PKK’nin sevinmesiydi. Çünkü Mesrur Barzani 5 Kasım 2014 tarihinde Avrupa Parlamentosu’nda bir konuşma yapmış ve “PKK’yi terör örgütü olarak görmüyoruz” demişti.
Fakat beklenen olmadı ve Mesrur Barzani hükümeti iş başı yapar yapmaz, PKK askeri, siyasi, kitlesel her türlü saldırıyı yaptı ve hala da yapmaya devam ediyor. Tabi PKK’nin KDP düşmanlığı zaten eskiye dayanıyor. Fakat PKK’nin Mesrur Barzani fobisinin altında başka şeyler var.
Esasen 2017 yılındaki Kerkük olayından sonra Kürdistan Bölgesinin belini doğrulması en çok PKK’yi rahatsız etti. Çünkü PKK IŞİD savaşında kendine gösterilen müsamaha ve daha sonrasında da Kerkük olayını kullanarak Erbil’i neredeyse kendi arka bahçesi olarak kullanıyordu. İnsanlar vergiler alınıyor, vermeyi ret eden vuruluyordu. PKK kendine bağlı bazı Hakkarili isimlerle alanda bir de uyuşturucu ağı kurmuştu. Kürdistan bölgesinin altını oymak için ne varsa yapıyordu. Yani sıkışmış durumdan istifade ediyor ve bu durumun uzun süreceğini umut ediyordu.
Fakat öyle olmadı. Yeni hükümetin istikrarlı tutumu PKK’yi rahatsız etti. PKK, 2019 yılında Bahoz Erdal aracılığı ile Kürdistan’a karşı savaş ilan etti. Yani aslında Kürdistan’ı savaş yeri yapacağız dedi. Bu ne demekti PKK sağda solda adam öldürecek, cinayet işleyecekti. Zaten Hokkabaz restoranda biri Türk vatandaşı üç kişinin öldürülmesi de 2019 yılına denk gelir.
Yani diye biliriz ki PKK yeni hükümete karşı savaş ilan etti. Sürekli huzursuzluk yaratmak istedi. Bu süreç zarfında Hewler ve sağda solda yapmak istediği eylemler engellendi. Bu kez kırsalda Peşmergelere saldırdı, süreç içinde 12 peşmerge şehit düştü.
Kürtçe bir söz vardır “ki buke ev ber buke” (kim gelinse o da nedime olur) diye. PKK’de böyle yaptı. Kim Mesrur Barzani ve 9’uncu hükümete saldırdıysa PKK hemen yanında yer aldı. Amerikalı gazetecinin komplo haberinin üstünde atladı, öğretmenler meşru hakları için eylem yaptı, “Mesrur Barzani’ye karşı eylem yapıyorlar” dedi.
PKK Barzani’nin her adımını yakından takip edip, düşmanlık yoktu. Mesrur Barzani Chatham House’de Konfederalizm konuşması yaptı ve konfederal sistemden söz etti. PKK yöneticileri söylemini çürütmek için ekranlarda günlerce laf döktü. Hatta kalkıp “aslında konfederalizm istemiyor, Irak’ı bölmek istiyor” dediler. Barzani Avrupa’ya enerji ihrat edebiliriz dedi. Cemil Bayık çıkıp “olmaz” dedi. Yani her söyleminden her siyasi projesinden ürktüler ve nefret kustular. Örneğin Mesrur Barzani’nin eski görevi olan Güvenlik Ajansı Konseyi meselesini bile suistimal ederek “istihbaratçı” söylemini yaymak istedi, “istihbarat ekibini beraber getirdi” dedi. Oysa k istihbaratçılar bir ülkenin meddahı iftiharıdır, onlar sistemi yaratan gerçek güçtür. Keşke gerçekten kendi ekibini getirmiş olsa. Bu Kürdistan’ın güven altında olduğu anlamına gelir.
PKK bununla da yetinmedi Hükümeti savaşa tahrik etti. Sürekli saldırılarla bir iç savaş varmış havası yaratmak istedi, bunun için ta Avrupa’dan Hewlere insan taşıdı. Fakat hükümet soğuk kanlılığını korudu. Saldırmadı fakat PKK’nin mafya gibi hareket etmesini de engelledi. TSK ve PKK savaşında araziyi korumak için Peşmerge göndermedi, çünkü gönderse savaş çıkardı. Onun yerine Irak Sınır Muhafızlarını getirtti. Oyunu PKK’ye göre oynamadı, PKK’nin tahriklerine gelmedi.
PKK bu nedenle Mesrur Barzani ve hükümetine kin kusuyor. Kah YNK kılıfı ile, kah İran istihbaratının adamı bazı Süleymaniyeli sözden aydınlar ile, bazen bazı Irakçı vekiller adı ile bu hükümete saldırıyor.
PKK’yi yakından bilen bazı isimler PKK’nin Mesrur Barzani kinin altında bir de psikolojik nedenler olduğunu söylüyor. Genç ve dinamik bir ismin ortaya çıkışı, diplomatik açılım yapması, Bağdat’la pazarlık yapabilecek durumda olması Kandil’deki “dinazor PKK yönetimini rahatsız etmiş”.
Açık söylemek gerekirse eğer bu gün Kürdistan Bölgesi’nde PKK ve YNK gibi yapılarla bir silahlı çatışma yaşanmıyorsa bu Mesrur Barzani’nin hem kişiliği hem de siyaset tarzı ile bağlantılıdır.
Kısacası Mesrur Barzani hükümeti sadece normal koşullarda bir hükümet çalışması yürütmemiş, onlarca saldırı, komplo, iftira kampanyası, algı yönetimi hatta fiziki saldırıya karşı durmuş. Yani saldırılara karşı durmuş. Elbetteki bu hükümette eleştirilecektir, öneriler yapılacaktır. Fakat eleştiri ile saldırı arasında fark vardır. Bu hükümete saldıran herkesin düşünce yapısının arkasında bir Kürdistan Bölgesi nefreti olduğunu söylemek de yanlış değildir.