Irak parlamentosunun 2023-24-25 yıllarını kapsayan bütçe görüşmeleri sonuçlandı. Bütçe tasarısında Kürdistan için bazı kazanımlar oldu. Örneğin yüzde 10 olan pay yüzde 12 oldu. Bunlar önemli fakat kazanımlardan daha önemli olan görüşmelere damgasını vuran iki şey vardı. Şiilerin Kürdistan Bölgesi’nin statüsüne karşıtı komplosu ve YNK’nin de ihaneti.
YNK’nin 2’nci Kerkük ihanet vakası
YNK’nin bütçe görüşme sürecindeki tutumunu Kürdistan halkı 2’nici Kerkük ihaneti olarak tanımladı. Özellikle de Kerkük’teki Kürtler ihaneti yakından yaşayanlar olarak hemen ikinci Kerkük vakası dediler.
Esas sorunun başlangıcı 28 Mayıs’taki komisyon toplantısında başladı. Burada daha önce siyasi tarafların üzerinde anlaştığı taslak YNK ve Şii gurupların anlaşması ile yeni bir madde eklendi. Bütçe tasarısının 14’üncü maddesine “Eğer Kürdistan Bölgesi’ne ait bir eyalet bütçesini direk almak isterse ala bilir” ibaresi 8’inci bent olarak eklendi.
Parlamento görüşmelerinde YNK dışındaki tüm Kürt parti gurupları bu karar karşı çıktı. Kararda bazı düzeltmeler yapıldı ve eğer bir vilayete hakkı verilmezse, maaşlar ödenmezse o zaman Irak Başbakanı’na başvuru olur gibi ibareler kullandı. Karar YNK’nin istediği gibi geçmedi. Yani Kürdistan Bölgesi ölmedi ama ağır bir yarada aldı.
YNK her ne kadar bu kararı “adalet sağlandı” vb söylemlerle savunsa ve uzaktan masum bir karar gibi görünse de özünde büyük tehlike barındıran bir karar.
Her şeyden önce bu karar ekonomik değil siyasi bir karardı. Ayrıca Irak Anayasasının kendisine de aykırıydı. Aslında Kürdistan Bölgesinin statüsüne dönük bir gedik açma girişimiydi. Bir kez ekonomik olarak bir eyaletin merkezle ekonomik ilişki geliştirmesine izin verirseniz bundan böyle bir kapı açılır ve o kapıdan başka şeylerde geçer.
Zaten Irak’ta hem yasama hem de yargı Kürdistan karşıtı (karşıtı demek eksik kalıyor, Kürdistan düşmanı) bir tutum içinde. Irak federal mahkemesi sürekli Kürdistan karşıtı karar alıyor. Zaten unutmamak gerek kanunlar hiçbir zaman mazlumlardan yana olmaz. Kürtler gibi ezilen halklar kanun kurumları tarafından korunmaz. YNK’nin tutumu bu şekli kanunlarda bile bir delik açıyor, Kürdistan Bölgesinin savunma kalkanını zayıflatıyor.
YNK, kullanışlı aparat ve Kürdistan’ın yumuşak karnı
Irak kanunlarına göre bir bölgesinin Kürdistan Bölgesi gibi federe bir yapı olabilmesi için 3 eyalet olabilmesi gerekiyor. Yani bir eyalet kendisini dışında tutarsa Kürdistan Bölgesi federe statüsünü kaybeder. İran ve Irak’taki Şii yapıların Süleymaniye üzerinde bu kadar durması da bu nedenledir. Süleymaniye’deki ihanet çizgisi Kürdistan Bölgesinin yumuşak karnıdır. Kürdistan’a saldırmak istiysen herkes önce Süleymaniye’de YNK’yi kullanmaya çalışır.
YNK her zaman için kullanışlı Kürdistan’a karşı bir aparat olmuştu. Bu yeni bir durum da değildir. İlk olarak 1961 Eylül devrimi sırasında Bafıl ve Kubat Talabani’nin dedeleri İbrahim Ahmet ve arkadaşlarının Kürdistan otonomisinin önüne geçmek için Irak Baas Faşist yönetimiyle ittifak yaptı. Güney Kürdistan’ın statü kazanmaya başladığı 1991 yılından bu yana da bu durum devam ediyor.
YNK bu yönü ile zaman zaman İran zaman zaman da ABD ve İngiltere tarafından bu biçimde kullanılmaktadır. Zaten YNK gibi örgüt olamamış, bu kadar iç sorunu olan bir yapının hala ayakta kalabilmesinin nedeni bu kullanışlı durumudur. YNK yıkılsa bile onu kullananalar solunum cihazına takarak yine yaşatıyor.
Adil Murat’ın ruhu YNK’de yaşıyor
YNK bunu bildiği için her zaman için Kürdistan’ın düşmanları ile kafakafaya işler yapar. Özellikle Irak’ta Şiilerin Kürtlerin büyümesine özellikle de ekonomik büyümesine düşman olduğunu bildiği için de Şiilerin Kürtlere dönük ajandasının bir parçası olurlar.
Adil Murat YNK’nin birkaç yıl önce vefat öden yöneticilerinden biridir. 2012 yılında dönemin Irak Başbakanı Nuri Maliki Kürdistan bölgesine nefretini sürekli siyasi söylemlerle dile getirir iken ona “Kürtlere nasıl düşmanlık yapması gerektiğini” öğütleyen kişidir. Adil Murat Maliki’ye “Eğer Kürdistan Bölgesinin mali bütçesini keserse, maaşların ödenemeyeceğini o zaman halkın Erbil’e karşı ayaklanacağını ve Erbil’in Bağdat’a teslim olacağını söylemiştir. Adil Murat’ın bu bilgileri verdiği bizzat YNK’nin önemli isimlerinden Şeyh Cafer Mustafa tarafından dile getirilmiştir.
Öyle de oldu. O zamandan beri Bağdat Adil Murat’ın bu söylemine göre hareket ediyor. Hemen burada bir parantez açarak söyleyelim Adil Murat Cemil Bayık’ın ve PKK’nin de yakın dostuydu. Bağdat ve İran arasındaki ilişkileri sağlayan bir aracı olduğu da biliniyor.
Kürdistan Bölgesine ekonomik saldırılar artacak
Iraklı siyasi taraflar Kürdistan Bölgesine bir düşmanlık besliyor. PKK vb. Kürt örgütleri de dahil olmak üzere herkes bunu KDP düşmanlığı olarak yansıtmak istiyor. Oysa ki düşmanlık Kürtlerin ekonomik birikim sağlaması ve bunun siyaset üzerindeki etkileridir. Özellikle de Hewler merkezli yönetimin ekonomik olarak güç biriktirmesi ciddi bir tehlike olarak görünüyor ve sürekli olarak ekonomik olarak baltalanmak isteniyor. Bunun için de kendilerine Kürtler içinde taşeron yapıları daha kullanmaya çalışacaklar. Elbette ki bu yapılar YNK ve PKK olacak.
YNK 2019’lardaki özerklik ilanı kararını güncellemeye çalışacak, PKK provakatif eylemler yapacaktır. Kol kola Bağdat’tan bir şeyler kapmak için uğraşacaklardır.
Her iki harekette daha fazla meydan çıkarak “bakın biz buradayız, bizi kullanın” diyerek Tahran ve Bağdat’a çağrı yapacaktır.
Sonuç olarak YNK istediğini elde edememiştir. Şiiler YNK’ye teşekkür etmiş alkış çalmıştır. Kürdistan PDK’nin öncülüğünde bu kez de öldürücü darbe almaktan kurtulmuştur. Fakat yaralanmıştır. Kürdistan halkı YNK şahsında ihaneti bu kez TV ekranlarında canlı canlı izlemiştir.
“Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz” denir. Kürtler YNK’nin ve yancılarının bu ihanetini elbette atlatacaktır fakat unutmayacaktır.