Kürtlerin seçim yenilgisinin sorumlusu kim?

Kürtlerin seçim yenilgisinin sorumlusu kim?

14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihli Türkiye seçimleri bitti. Seçimin sonuçları, etkileri daha çok tartışılacak. Fakat ortaya çıkan şöyle bir kesin sonuç var: Bu seçimin büyük kaybedeni Kürtler oldu.

Peki bu yenilginin baş sorumlusu kim?

HDP Eşbaşkanları Mithat Sancar ve Pervin Buldan mı? Hayır.

Selahattin Demirtaş mı? Hayır.

Halk mı? Hayır.

HDP çalışanları mı? Hayır.

Bu yenilginin sorumlusu PKK’dir.

İmralı’daki liderleri, dışardaki Ankara gurubu isimli yöneticileri Kalkan, Bayık, Karayılan, Karasu vb isimler baş sorumludur.

Öte yandan kadroları, Brüksel’deki medya çalışanları, Kürt aydını diye geçinip PKK’ye iki laf etmeye çekinen aydınları ile bir bütün PKK’nin 24 yıllık siyasetine ortak olan herkes bu yenilginin 2. dereceden bir parçasıdır.

Şimdi kalkıp  Pervin Buldan gibi isimleri günah keçisi gibi ortaya atmak sadece ana sorumlusu PKK’yi kurtarmak için yapılıyor.

PKK, Kürtleri Erdoğan’la kan davalı hale getirildi

PKK medyası başladı “Erdoğan’ın yenilgi tadındaki ki zaferi, Erdoğan aslında kazanmadı, Kürtler Erdoğan’a tokat attı, Kürtler Erdoğan’ı seçmedi” gibi başlıklarla laf cambazlığı yapmaya.

Hayır, Erdoğan ve etrafındaki Türk milliyetçisi ekibi kazandı. Kürtler PKK’nin anlamsız Erdoğan karşıtlığının kurbanı oldu. Şimdi Kürtlerin karşısında Kürtleri kendine düşman gören bir Erdoğan bir Süleyman soylu var. Kuzey Kürdistan için daha ağır bir dönem başlayacaktır.

2015 yılında Selahattin Demirtaş’ın müthiş zekası ile bulduğu Erdoğan’a “Seni başkan yaptırmayacağız” sözünden sonra Kuzey Kürdistan’da her yerde bombalar patladı, hendek savaşlarında 11 Kürt şehri yıkıldı, onlarca insan hayatını kaybetti.

Şimdi PKK’nin “Faşist AKP-MHP rejimini biz yıkacağız” sözünden sonra da bu kez daha kötü şeyler olacak. Sadece Kuzey Kürdistan değil Rojava içinde kötü günler görünüyor.  Zaten Erdoğan’ın verdiği ilk mesaj sınır ötesi operasyonların devamıydı.

PKK Kürtleri bir yönetim ile kan davalı hale getirdi, pazarlık yapamaz, taviz veremez, taviz alamaz hale getirdi.

Oysa ki Erdoğan’ın hükümete geldiği 2004 yılından sonra çok önemli fırsatlar doğmuştu. Kimse bize Erdoğan baştan Kürt karşıtıydı demesin. Erdoğan kendi iktidarı için Kürtlere ihtiyaç duyuyordu. Bu ülkede öyle bir şey yaptı ki “gerilla kıyafetli insanlar sınır kapısında resmi karşılanıp, gerilla kıyafeti ile şehir şehir gezdi, Erdoğan defalarca Kürdistan dedi.” Kürtler bu fırsatı değerlendire bilirdi. Ama yapmadı.

PKK, fiili olarak “Türk devletinin Kürt sorununu” bitirdi

1990’lı yıllarda KDP öncülüğündeki Güney Kürdistan mücadelesi dünya için Kürt sorununu görünür kılmıştı. Kuzey Kürdistan’da bundan nasibini aldı ve Türk devleti kucağında kocaman bir sorunla meydanda kalmıştı. Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel çıkıp “Kürt realitesini kabul ediyorum” demek zorunda kaldı. Bu sorun gittikçe daha görünür oldu. Fakat PKK’nin özellikle imarlı dönemi söylemleri Kürt sorununu bitirdi.
PKK öncülüğündeki Kürt siyaseti; Kürt devleti kurmak istemiyor, Türk bayrağını kabul ediyor, Türkiyelileşme çatısı altında yaşamak istiyor, Kürt devleti Ortadoğu için tehlikelidir diyor. PKK ve bir seksiyon örgütü olan HDP devletle veya siyasal ittifakları ile Kürt kimliğinin tanınması için pazarlık yapmıyor, Kürt dilinin tanınması için pazarlık yapmıyor, anayasanın değişmesini istemiyor, bize özerklik verseler istemeyiz diyor. Ne istiyor demokrasi. Bu ne demektir “Türkiye’de Kürtlerin Kürt olmaktan kaynaklı sorunları yoktur, genel demokratikleşme yeterlidir. Türklerde aynı sorunları yaşıyor demektir.” O zaman Türkiye’de Kürt sorunun yoktur.

PKK Kürtlerin tüm hak taleplerini “Öcalan’ın özgürlüğü ve görüşmeler yapılması” talebine çevirdi. Herkes biliyor ki Avrupa nezdinde de PKK terör örgütü, Öcalan da teröristtir. Buna rağmen Kürtler ana dil hakkı gibi evrensel kabul edile bilir haklar için motive edilmemektedir. Bunun Kürtlere değil sadece Kürt sorununun terörize etmek isteyen Türk devletine faydası oldu ve olacak.

24 yıllık siyaset ve paradigmanın iflası

Bu seçimin sonucu PKK’nin 24 yıldır Kürtlere dayattığı Türkiyelileşme siyasetinin iflası ve 2015’te hendeklerle başlayan askeri baş aşağı gidişin siyasete yansımasıdır.

PKK bu geçtiğimiz 24 yıllık zaman içinde ne savaşa bildi ne barışa bildi ne siyaset yapa bildi ne de Kürtleri asimilasyona karşı koruya bildi. PKK’nin yaptıklarına bakınca şunu görüyoruz kocaman bir sıfır kazanmış.

PKK 2000 yılından sonra kendini ateşkesle yaşattı. Şimdi de bir ateşkese ihtiyacı vardı. PKK’ye göre Kılıçdaroğlu kazanacak. Ekonomiyi toparlamak için operasyonları durduracak, PKK’de Erdoğan’ı biz devirdik, Türkiye’yi biz kurtardık diyecekti. Eski çözüm süreçlerinde olduğu gibi Kandil’de, canlı basın yayın toplantıları yapılacak. Gazete ve televizyonların biri gelip biri gidecek. PKK yönetimi sıraya girip demeç verecekti. Kendi egosunu tatmin edecekti.

 Yani 2000 yılından sonra ki ateşkes, görüşme filimi tekrar tekrar oynanacak. Bundan Kürtlerin kimlik haklarına dönük bir çözüm çıkmayacaktı. Türk devleti Kürt sorununun zamana yayarak çürütecekti.

Dört parça Kürdistan bundan sonuç çıkarmalı

Kuzey Kürdistan’da aydınlar, vatanseverlerle ve halk şu gerçeği görmek zorundadır: “Yaşanan 24 yıllık süreç bir iflastır.”  Bu iflas basit bir aday seçimi hatası vb ile ilgili değil PKK’nin ontolojisi ile ilgilidir.

PKK medyasının küçümsenemez gücü ile diğer parçalardaki Kürt aydınları, vatanseverleri manipüle edilmektedir.  PKK’nin peşinden sürüklemek istediği herkesin de bu gerçeği görmelidir. Kuzey Kürdistan’da Kürtler izin sıfır kazanımlı, Rojava’yı Türk devletinin hedefi yapmış, Türk devletinin çarkına su taşıyan PKK’nin kalkıp Şengal halkını kurtarması, Süleymaniye halkını kurtarması beklenemez.  Milli Kürdistani siyasetin kalesi Rojhılat çevrelerinin bu gerçeği çok daha iyi görmesi gerekir. PKK’nin Rojhilat Kürdistan’ını da kendi iflasına dahil etmesine müsaade edilmemelidir.

Sonuç olarak; bu seçimin sonuçlarını daha çok tartışacağız. PKK bu süreci manipüle etmek çok söylem geliştirecek, daha fazla İran’a sığınacak, Kürtlere ha bire ulusal birlik çağrısı yapacak, halka direnin diyecektir. Yani Kürtler sadece Erdoğan’ın Kürt karşıtı siyasetine değil PKK’nin de Kürtleri geri çeken bu siyasetine karşı da hazırlıklı olmalı, oyuna gelmemelidir.

Diğer Haberler