17 Nisan gecesi Duhok’ta kendi işletmesinde katledilen Hüseyin Türeli olayı hala aydınlatılmadı. Çünkü olay tıpkı Süleymaniye’de daha önce katledilen bazı Kuzeyli kişiler gibi PKK ve MİT arasında ki ilişkiler ağının karmaşıklığına sahip. Olayın bir ayağında PKK diğer ayağında ise MİT var.
Kürdistan Bölgesi onlarca yıldır diğer parçalardaki sığınma yeri olma rolü var. Fakat özellikle 2004 yılında federal bir yapıya kavuştuktan sonra tüm Kürtlerin sığındığı önemli şemsiye görevi gördü. Sömürgeci zulmünden kaçanlar kadar PKK’den ayrılan isimlerin de güvenlikli olarak yaşadığı bir mekan. Özellikle de siyasi nedenlerle gelen kişiler Kürdistan’da ikamet etmek konusunda daha ayrıcalıklı şartlara sahipler. Oturum ücretlerinden muaf tutuluyorlar. Ve şimdiye kadar normal koşullarda gelenlerin karşılaştığı herhangi olumsuz bir durum yok. Kendi halinde yaşayan Kürdistanlıların karşılaştığı olumsuz bir durum yok.
Fakat son yıllarda bu siyasi oturumlu kişileri rahatsız eden hatta şiddet kullanan iki kesim var. Birincisi PKK, diğeri ise Türkiye. Kürtler PKK ile MİT arasında ki kıskacın kurbanı oluyor.
PKK’nin Kürdistan’daki istihbarat mekanları
PKK uzun zamandır Kürdistan Bölgesine hem ticari hem istihbaratı amaçla insan yerleştirmektedir. Bazı kişilere sermaye verilerek alışveriş merkezleri vb yerlerde dükkanlar açılmaktadır. Hatta bazı Türk markalarının distribütörlüğü alınarak önemli bazı yerler açılmaktadır. PKK buralardan ekonomik kazanç sağlamaktan çok esasta istihbaratı amaçla kullanmaktadır. Hatta bazı Kuzey Küristanlı kişilerin restoran, kafe, mağaza, inşaat malzemesi vb yerleri de aynı amaç kullanılmıştır ve hala kullanılmaktadır. İstihbarat amaçlı açılan bu yerler işini iyi yapmak için Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan gelen kişilerin mekanı haline gelmektedir. PKK bu mekanlarda dinleme cihazı, böcek yerleştirmekte hatta kamera kayıtları almaktadır.
Hatta PKK özellikle Kuzey Kürdistanlı kişileri MİT ile ilişkili kişilerle bağlantı kurmaya teşvik etmektedir. PKK’nin bu insanları kullanma biçimi bir yerden sonra deşifre olmakta ve bu kişiler hem MİT hem PKK tarafından mercek altına alınmakta, kullanılmaya çalışılmaktadır. Böylelikle Kuzey Kürdistan’da yaşam imkanı kalmayan bu kişiler sığındıkları Kürdistan Bölgesi’nde de hedef haline getirilmektedir.
Yurtsever mi istihbara üyesi mi?
Ayrıca PKK, kendine göre bu mekanları da Kürdistan Bölgesine karşı kullanmaya çalışmaktadır. Bazı işletmelerin mağaza depoları cephane deposu olarak kullanılmakta, bazı şirketler adına gönderiler kargolar da ise PKK’ye ait mallar bulunmaktadır.
PKK istihbaratı tarafından kullanılan bu kişiler Hewler, Duhok ve Süleymaniye gibi yerlerde insanlardan para toplamakta, tehdit etmektedir. Hatta PKK’nin uyuşturucu ağı için kullanılan bazı kişilerde vardır. Daha sonra bu kişiler Kürdistan Bölgesi kanunlarına göre yargılanınca da “yurtseverler tehdit ediliyor” diye haber yapılmaktadır.
Hüseyin Türel kimdir?
Duhok’taki mekan sahibi olan Hüseyin Türel Kuzey Kürdistan’da ceza almış bir isim. 2008 yılında Göngören’de 17 kişinin öldüğü bir saldırı nedeni ile yargılanmış. Daha sonra Duhok şehrine gelerek burada bir kafe açmış. Yıllardır sorunsuz olarak burada çalışmaktadır.
Her ülkede olduğu gibi Kürdistan’da bulunan her kültür kendi damak zevkine yakın mekanları tercih ediyor. Araplar, Arap yiyeceklerini Türkiye ve Kuzey Kürdistan’dan gelenlerde kendine yakın gördükleri mekanlarda oturuyor. Türel’in mekanı da hem Kuzey Kürdistanlıların hem de Türkiye’den gelen başka kesimlerin gittiği mekanların başında geliyor. Çünkü belirtildiği kadarı ile Duhok’ta ki Kuzey Kürdistanlı mekan sayısı çok az. PKK buradaki toplaşmadan faydalanmak isteyince yıllardır sorunsuz çalışan Türel için zor günler başlamış.
Türeli’nin yakın çevresinin verdiği bilgilere göre, PKK, Türeli’nin mekanının bulunduğu alışveriş merkezine silah vb şeyler sokmak isteyince Türeli bunu kendi güvenliği için ret etmiş. PKK tarafından tehdit edilmiş. Hatta PKK “Türk devletinin kendisini bilinçli serbest bıraktığını” söyleyerek ajan ilan etmiş. Aynı biçimde Türk MİT’inin bazı talerini de ret etmiş. Yani her iki tarafında da tepkisini çekmiş. Bu nedenle aslında Hüseyin Türeli cinayeti tam olarak Süleymaniye’deki Zeki Çelebi cinayeti ile benzeşir. Çelebi PKK ve MİT’in ortak tehdit ettiği bir isimdi. Kimin vurduğu netleşmedi.
Aynı biçimde Hüseyin Türeli cinayeti de her iki tarafın da işlemiş olabileceği bir cinayet gibi görünüyor.
Kürdistan Bölgesi özellikle de Duhok dört parça Kürdistan’ın en güvenilir şehri olarak resmi listelere girmiştir. Avrupa’nın göbeğinde bile İran, Türkiye ve Rusya gibi ülkelerin istihbarat ve suikast çalışmaları vardır. Kürdistan’da olan bu tür olaylar münferittir. Eğer PKK’nin Kürdistan Bölgesindeki paravan yapıları ve faaliyetleri olmasa her şey çok daha güvenlikli olacaktır.
HDP’nin anlamsız açıklaması
PKK ölümlerden rant kazanmak ve kendi cinayetlerinin üstünü örtmek konusunda uzman bir harekettir. Türeli cinayetinden sonra bir gün sessizliğini korusa da daha sonra rant elde edebileceğini görünce tüm kurumları ile beraber olayın üstüne atladı.
HDP genel merkezi olay için açıklama yaptı ve “”Kürdistan bölgesinin siyasi cinayetlerin üssü haline getirilmesi utanç vericidir” dedi. Oysa ki asıl utanç verici olan “zaten hayatları büyük kırılmalar yaşamış, göç etmek zorunda kalmış insanların PKK tarafından bu biçimde istismar edilmesidir”.
PKK ve Mit arasında paralel bir ilişki vardır. Nerede PKK varsa hemen yanı başında da MİT vardır. Kürdistan Bölgesinde normal vatanseverler hedef alınmamaktadır. Kürdistan Bölgesinin hem dağlarını hem şehirlerini danışıklı biçimde kullanan ve güvenliği tehdit eden iki güç vardır: PKK ve MİT.
Mesele HDP’nin Hewler bürosu bile bir PKK merkezi gibi çalışmakta, PKK ile HDP arasındaki not ve kurye geliş gidişini koordine etmektedir.
Yani ticaretten, ekonomiye, kuryelikten siyasete değin illegal işleri yapıp, istihbarat işlerine bulaşıp, Kürdistan Bölgesi kanunlarını delmeye çalışıp, hatta Kürdistan Bölgesi’ne karşı nefret çalışması yürütüp sonra “neden Kürdistan Bölgesi bizi korumuyor” demek anlamsızdır. Eğer güvenlikle olmadığını düşünen varsa, elbette ki Rojava’yı da tercih edebilirler.
Kısacası PKK’nin istismar siyaseti ve karanlık ilişkileri Kürdistanlıların hayatını tehlikeye atmaktadır.