7 Nisan tarihinde Süleymaniye havaalanı yakınlarında ki patlamanın içinde Mazlum Abdi’nin olduğu konvoyu hedeflenmesi yeni bir tartışma süreci başlattı. Patlama gerçekleştikten bir iki saat sonra Bağdat merkezli Şii yanlısı medya konvoyda Mazlum Abdi olduğu bilgisini paylaştı. Bu bilgi yayıldıktan sonra HSD Mazlum Abdi’nin orada olduğu bilgisin yalanladı. Fakat HSD açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden Mazlum Abdi adına yapılan açıklamada konvoyda olduğu doğrulandı. Hatta bazı medya konvoyda ayrıca ilham Ahmed’in de yer aldığını iddia etti.
Türkiye resmi olarak saldırıyı kabul etmese de inkar etmedi. Yani saldırın Türkiye tarafından yapıldığı herkesin kabul ettiği bir durum. Olayın nasıl gerçekleştiğinden çok doğuracağı sonuçlar önemli. Olaya sadece Türkiye açısından bakmak da hatalı sonuçlar doğurur. Çünkü herkesin ortak olduğu bir gerçek var.
Türkiye-ABD arasındaki pürüzler artacak mı?
Her şeyden önce Türkiye ABD ilişkilerinde var olan pürüzler artacak. ABD’nin bölgedeki tek NATO üyesi olan Türkiye ile askeri anlamda karşı karşıya gelmesinin yaratacağı krizin nasıl çözüleceği belli değil. Her iki tarafta konu hakkında aslında sessizliğini koruyor gibi görünse de gizli bazı restleşmeler görüşmeler yapıldığı konusunda da bilgiler geliyor. Fakat bu görüşmelerin sonuçları önümüzdeki günlerde belli olacak.
İran neden sessiz?
Türkiye’nin Süleymaniye’ye yaptığı hava saldırısında Bağdat’taki Şii siyasetçiler kınasa da İran konuya ilişkin sessiz kaldı. Aslında bu saldırı İran’ın siyasi pozisyonu güçlendiriyor.
Her şeyden önce şu ana değin ABD’nin Irak’tan ve Suriye’den çıkarılmasına öncülük eden İran için, NATO üyesi bir ülke olan Türkiye’nin ABD’lilerin içinde olduğu bir konvoyu vurması işine geliyor. Bu ABD’nin bölgedeki varlığını zora sokuyor.
Mazlum Abdi isminden Türkiye ne kadar rahatsız ise İran’da o kadar rahatsız. PKK’nin Mazlum Abdi sembolü üzerinden ABD ile dirsek temasından bulunmasından da rahatsız. Cemil Bayık, Mustafa Karasu ve Bese Hozat gibi KCK yöneticileri Süleymaniye çevresinde İran’ın garantörlüğünde yaşasalar bile İran PKK’nin ilişkilerindeki ilkesiz tutumlarını bildiği için tedbirli davranmayı esas alıyor.
Bilindiği gibi Abdi 2021 yılında PKK tarafından HSD Genel Komutanlık görevinden alınmıştı ve ABD’nin “Mazlum Abdi olmadan olmaz” dayatması nedeni ile tekrar geri dönmüştü. PKK, örgütsel işlerden geri çekerek diplomasi ile sınırlandırılmış bir HSD komutanı olarak Mazlum Abdi’nin görevde kalmasını kabul etti. Çünkü PKK ABD’nin Rojava’da sağladığı imkanlardan da faydalanıyordu.
Mazlum Abdi üzerinden PKK’nin ABD ile dirsek temasından İran rahatsız. Bu nedenle de Mazlum Abdi’nin vurulması aslında Rojava ve Suriye’nin geleceğini de büyük oranda değiştirir.
Bağdat vuruştan memnun
Iraklı siyasetçiler her ne kadar Süleymaniye hava alanını vuruşu kınamış olsalar da aslında vuruştan çok memnun. Çünkü hem Süleymaniye havalimanının kapatılması hem de vurulması YNK’yi zora sokuyor. Kendisini Kürdistan Hükümetinden ayırmaya çalışan Kubat Talabani’nin Bağdat’ta Türkiye’nin ikna edilmesi için kapı kapı gezdiği biliniyor. Bu nedenle de YNK, Bağdat’a taviz üstüne taviz veriyor.
Bağdat bu nedenle vuruştan pek de rahatsız değil.
Irak Başbakanı Şiya es-Sudani’nin 21 Mart tarihinden Ankara ziyaretinin üstünden 15 gün geçmeden Türkiye’nin Süleymaniye gerginliğinin artması da dikkat çekici bir durum.
Kısacası İran-Türkiye ve Irak’ın Süleymaniye Havalimanı’nın kapatılmasından da vurulmasından da çıkarları var. Üç güç te bu vuruş aracılığı ile Kürtler üstündeki baskılarını arttırıyor. Öncelikle Kürtler arasındaki çelişkileri derinleştiriyorlar, öte yandan kendi aralarında ilişki geliştiriyorlar. Türkiye’nin hemen saldırı sonrası Bağdat ile görüşmesi de bu gerçeği gösteriyor.
YNK tavizlerle yaşıyor
Havalimanının kapatılması ve vurulması YNK açısından ciddi sorunlar doğruyor. Kendini Kürdistan hükümetinden koparan YNK zaten sürekli Bağdat ve Tahran arasında tavizlerle ayakta duruyor. Bu nedenle bu liman kapatmadan sonra bu kez Türkiye’ye daha fazla taviz verilecek. Zaten bu satırlar yazılırken Kubat Talabani’nin Ankara’da Hakan Fidan ile görüşmeye gittiği söyleniyor.
Mazlum Abdi’nin Süleymaniye’de olduğu bilgisinin YNK’nin içinden gittiğine dair Al Manitor gibi yayın organları da vurgu yapmıştı. Bunun doğru olma ihtimali var. Talabani kardeşler bu konuda çok ilkeli değiller.
Cem Ersever: Mam Celal bir odada beni bir odada Osman Öcalan’ı ağırlardı
Türk Ordusunda karanlık işler yapan Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele birimi [JİTEM]’in kurucusu ve komutanı Cem Ersever bir zamanlar Süleymaniye’de Celal Talabani’nin evinde kaldığı dönemleri kaleme almış. O yazılarda diyor ki “Talabani beni bir odada Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan’ı başka odada misafir ederdi”.
Fakat hemen altını çizmekte fayda var Talabani kardeşler babaları Celal Talabani kadar yetenekli değiller. Sadece bir ve birkaç el tarafından sahneye itiliyorlar. Yoksa kendi performansları siyaset yapmaya yetmez.
Sonuç olarak, YNK tarihinde hem PKK hem Türk istihbarat ile ilişkilenmenin tarihi çok eski. Bu nedenle Mazlum Abdi’nin YNK içi istihbarat ile hedeflenmesi de olası.
Yani Talabani kardeşler sırf Kürdistan hükümetinin karşısında durmak için bir yandan Bağdat’a öte yandan Ankara ve Tahran’a taviz veriyor. Ama Kürtlerle bir araya gelmek istemiyor.
PKK’nin misyonu
PKK’nin 2017 yılından bu yana Süleymaniye hava alanını çok aktif kullandığı, Şam, Moskova ve Bağdat hattından lazer dürbün, silah ve başka pek çok mühimmatın geldiği biliniyor. Ayrıca hem örgütsel işler bu hava alanları aracılığı ile yürütülüyor hem de sahte pasaportlarla kadrolar gelip gide biliyor. Havalimanı’nın kapanması ve vurulması PKK açısından var olan daralmayı artıra bilir. Fakat eğer Mazlum Abdi gerçekten vurulsa PKK açısından çok değişen bir şey olmayacaktı. Hatta tam tersine PKK bunu da bir rant meselesine çevirecekti.
Fakat meselenin bundan daha önemli bir boyutu var. PKK’nin olduğu her yerde MİT’in olduğu gerçeği. Şu anda tüm Güney Kürdistan’da MİT’in en örgütlü olduğu yer Süleymaniye’dir.
PKK’nin organize ettiği eylemlerde ellerinde bayrak yürüyen kitlesinin içinde MİT ile ilişkili önemli sayıda insan var. PKK Türkiye sınırından onlarca km uzağa MİT’i getirdi. Süleymaniye’nin bataklığı böyle başladı.
Mazlum Abdi canından olmak istemiyorsa Süleymaniye’ye gitmemeli
Şu anda Süleymaniye Ortadoğu’da Rakka ve Derazor kadar hatta onlardan daha tehlikeli bir yerdir. İçinde Türk MiT’i, İran istihbaratı cirit atmaktadır. Talabani kardeşlerin silahlı yapıları mafya gibi hareket etmektedir. PKK’nin sağlık, basın, komite vb isimlerle nerdeyse her mahallede bir evi vardır. Rojava mültecilerinin kaldığı Arbet kampında silahlı eğitim vermektedir. Kuzey Kürdistanlıların açtığı her cafe ve restoranın masaları sürekli PKK kadroları ile doludur. Yani hukuksuz bir silahlı güç yapısı kanser gibi Süleymaniye’yi sarmaktadır. Kimin kimi vuracağı belli değildir.
Bunun için eğer Mazlum Abdi canını seviyorsa Süleymaniye’ye bir daha uğramamalıdır. Çünkü aslında Süleymaniye’de hiç kimsenin hayatı güvende değildir.
Süleymaniye yönetimi kendisini Erbil merkezli hükümetten uzaklaştırıp, kendine başka bir güç merkezi kuracağı yanlışına devam ettiği müddetçe büyük güçlerin kullandığı basit bir yapıya dönecektir. Her şeyin baş aşağı gidişi hızlanacaktır.
Talabani kardeşler Süleymaniye’yi kimin elinin kimin cebinde olduğu bilinmeyen bir sona doğru itmektedir.