Viyan Soran kurban mı, kahraman mı?

Viyan Soran kurban mı, kahraman mı? PKK, PAJK, Aşk, Güney Kürdistan Caf, Süleymaniye, Güney Kürdistan, merkez Komite,

İnternete Viyan Soran yazarsanız karşınıza bir gezinirken karşıma bir manşet çıktı “Viyan Soran direniş tarihinde yeni bir sayfa açtı” hemen biraz altında da başka bir başlık “Viyan Soran’ın duruşunu esas alıyoruz”.

Viyan Soran kimdir? 25 yaşında, bir dağın yamacında, karlar içinde kendini yakan bir kadın. Neden yakmış, Öcalan üzerindeki tecridi protesto için. Ve bu insan hem PKK’nin hem de tüm dünya kadınlarını özgürleştirdiğini söyleyen kadın kolu PAJK’ın en tepede yönetimi olarak yer alıyor.

Her iki partinin de merkezi komitesinde yer alıyor. Ama kendini yakıyor. Sonra da PKK, yaşadığı çözümsüzlükler içinde kendini yakan bu zavallı kadını bize “büyük bir direniş kahramanı” olarak yansıtıyor.
Bunların hepsi yalandır. Viyan Soran korktuğu, yardım alamadığı, bastırıldığı, ne yapacağını bilemediği ve büyük bir suçluluk duygusu yaşadığı için kendi yakmıştır. Onlarca arkadaşı aynı şeyi söylemektedir.

PKK’nin propaganda aracı

Viyan Soran özellikle de PKK ile YNK’nin çatıştığı 2000’li yıllarda PKK’nin Caf aşiretine karşı propaganda amaçlı kullanmaya çalıştığı ve öne çıkarmaya çalıştığı bir isim olmuş.  Söz dinler, disiplinli bir duruş gösterince PKK bu misyonunun biraz daha büyütmek istiyor. Viyan’ın kaldıramayacağı başka misyonlar veriliyor.

PKK’ye 1993 yılında katılan Güney Kürdistanlı bir kadro gurubu vardır ve bunlar yavaş yavaş PKK’den ayrılmaktadır. PKK Viyan Soran’ı biraz da bu çevrelere karşı ön plana çıkarıyor Biraz dürüst, saf ve sade davranışları ile de etrafta sevilince, üzerine daha fazla yük bindirilmiş.

Viyan bu misyonla sürekli bana misyon verildi, layık olayım, hata yapmayayım diyerek kendi kendine uyguladığı otokontrol nedeni ile büyük bir stres altındadır. Hatta bir arkadaşı şunu söylüyor: “O kadar derin bir stres yaşıyordu ki ergenlik döneminde sivilcesi olmayan kızın yüzü gözü sivilce içinde kalmıştı. Yatarken gece dişlerini gıcırdatıyordu”.

Kendi duygularını suçlamayı öğrendi

2003 yılında PKK’nin içinde yaşanan siyasal çelişkilerde de Viyan Soran Cemil Bayık, Mustafa Karasu ekibinin elinde bir sopa gibi kullanılır. Öcalan’ın görevlendirdiği PKK’yi yeniden inşa komitesine girer. PKK’nin 30-40 yıllık kadrolarının çekişmesini ve bıraktığı yıkıntıyı 20 yaşındaki Viyan’ın temizlemesi istenir. Viyan bu iç çekişmede daha büyük gerilim yaşar. O dönem PKK’den ayrılan bir kanada düşmanlık yapmakla görevlendirilir. Viyan bunu yapar. Fakat zamanla şunu da PKK’de kalanlarda bir yıkımdan başka bir şey getirmiyor. Murat Karayılan onu kendi saffına Cemil Bayık kendine saffına çekmeye çalışır. Viyan biraz kalan PKK’lileri eleştirince hemen hedef olur. Cemil Bayık’ın talimatı ile Ali Haydar Kaytan tarafından “gizli tasfiyeci” ilan edilir. Viyan yüzünü PKK’nin kadın hareketine döner orda da Viyan’ın elinden tutan kimse olmaz.

20 yaşındaki bir kadın için yaşananlar zaten ağır bir süreçtir. Viyan bu kez siyaset dışına çıkmaya çalışır: Âşık olur.

Viyan genç yaşta katıldığı PKK’de bir kadın olarak kendi varlığını hissetmeye başlamıştır. Duygularını, hislerini tanır. Fakat PKK aşkı, cinselliği, sevmeyi de “düşkünlük” olarak tanımlamıştır. Viyan’ın esas gelip dayandığı soru şudur: “Ben gerçekten düşkün müyüm?”.

Viyan tükenmişlik sendromu yaşar

PKK sırf kendi çıkarları için ancak kendi sorumluluğunu alabilecek bir kadına o kadar ağır misyonlar yüklemiştir ki Viyan Soran artık tükenmişlik sendromu yaşamaktadır.

Bir yandan o kadar propagandasını yaptığı PKK’yi ve kadın hareketinin yaşadığı yozlaşma ve bireyciliği görmektedir. Öte yandan yaşadığı kadınlık hisleri nedeni ile kendini kendine kızmaktadır. Sonuç olarak artık yaşama tutunamamıştır.  Yaşamayı kötü görmüş ölüme yürümüştür. Yazdığı mektuplar, Öcalan’a övgüleri ise bu kadar ağır bir bunalım yaşayan bu genç kadının histerik sayıklamalarının ürünüdür.

Viyan  Soran’ın hikayesi bu kadar basit ve nettir. Dağda, elinde silah, bir sürü yönetici sıfatı olan 24 yaşındaki bir kadın kendini yakıyorsa orda bir kahraman değil, yaşamaktan bıkmış, bunalımlı bir kadın vardır.

Viyan bir kurbandır

Viyan Soran mektubunda “bu eylemi geç yaptığım için özür diliyorum” diyor. Yani fazla yaşadığım ve bu kadar kötülüğü gördüğümü için “pişmanım” der gibidir.  O mektubun her bir satırı tükenmiş genç bir kadının ruh halini anlatır.
Viyan Soran’ın kendini yakması ile yaşadığı aile sorunları nedene ile kendini yakan bir kadın arasında hiçbir fark yoktur. Hatta aile baskısı nedeni ile kendini yakan kadının ailesini eğitimsiz, bilinçsiz ve kadını çaresiz görüp izah edebiliriz. Fakat tüm dünya kadınlarını kurtaracağını söyleyen PKK-PAJK’ın kendini yakan yöneticisinin izahı yoktur.
Viyan bir kahraman değil bir kurbandır.

Fakat PKK 2004 yılında yaşadığı iç çatışmalardan dolayı hala kendini toparlamamıştır, eski kahramanlık figürleri yeni kuşağı ve kalan PKK kadrolarını motive edemiyordur. Yeni bir kahraman ihtiyacı vardır. Aslında “biz ne yaptık da bu kız ölümü tercih etti” demesi gerekenler “Viyan bize doğru yolu gösterdi, arkasında gidelim” diye slogan attı.

Yaşarken bir propaganda aracı olarak kullanıldı. Öldü hala öyle kullanılıyor. PKK ne yaparsa yapsın ne kadar slogan atarsa atsın eninde sonunda çevresindeki insanlar da şunu söyleyecektir “Viyan yaşananlara-yaşadıklarına dayanamadı, artık PKK’yi kaldıramadı, PKK’den de ayrılamadı ve kendini yaktı”.

Bin tane yalan ve propaganda bile Viyan Soran’ın kurban olduğu hakikatini gizleyemez.

Diğer Haberler